Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247597" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onuncu Söz - Mukaddime - Onuncu Hakikat - Sayfa 131</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">sabit makamlar, bâki meskenler, mukim ahali, mes’ud ibâdı bulunmazsa; ziya, hava, su, toprak gibi kuvvetli ve şümullü dört anâsır-ı mâneviye olan hikmet, adalet, inâyet, merhametin hakikatlerini nefyetmek ve o anâsır-ı zahiriye gibi görünen vücutlarını inkâr etmek lâzım gelir. Çünkü, şu bekàsız dünya ve mâfîhâ, onların tam hakikatlerine mazhar olamadığı malûmdur. Eğer başka yerde dahi onlara tam mazhar olacak mekân bulunmazsa, o vakit, gündüzü dolduran ziyayı gördüğü halde güneşin vücudunu inkâr etmek derecesinde bir divanelikle, şu herşeyde bulunan gözümüz önündeki hikmeti inkâr etmek, şu nefsimizde ve ekser eşyada her vakit müşahede ettiğimiz inâyeti inkâr etmek ve şu pek kuvvetli emârâtı görünen adaleti inkâr etmek<strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> ve şu her yerde gördüğümüz merhameti inkâr etmek lâzım geldiği gibi; şu kâinatta gördüğümüz icraat-ı hakîmâne ve ef’âl-i kerîmâne ve ihsânât-ı rahîmânenin sahibini—hâşâ, sümme hâşâ—sefih bir oyuncu, gaddar bir zalim olduğunu kabul etmek lâzım gelir ki, nihayetsiz muhal</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Haşiye-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> Evet, adalet iki şıktır. Biri müsbet, diğeri menfidir. Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. Şu kısım adalet, bu dünyada bedahet derecesinde ihatası vardır. Çünkü, Üçüncü Hakikatte ispat edildiği gibi, herşeyin istidat lisanıyla ve ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla ve ıztırar lisanıyla Fâtır-ı Zülcelâlden istediği bütün matlubatını ve vücut ve hayatına lâzım olan bütün hukukunu mahsus mizanlarla, muayyen ölçülerle bilmüşahede veriyor. Demek adaletin şu kısmı, vücut ve hayat derecesinde kat’î vardır. İkinci kısım menfidir ki, haksızları terbiye etmektir. Yani, haksızların hakkını, tazip ve tecziye ile veriyor. Şu şık ise, çendan tamamıyla şu dünyada tezahür etmiyor. Fakat o hakikatin vücudunu ihsas edecek bir surette, hadsiz işarat ve emarat vardır. Ezcümle, kavm-i Âd ve Semûd’dan tut, ta şu zamanın mütemerrid kavimlerine kadar gelen sille-i te’dip ve te’ziyâne-i tâzip, gayet âli bir adaletin hükümran olduğunu hads-i kat’î ile gösteriyor.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Fâtır-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve benzeri olmayan şeyleri yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>adalet</strong>: hak sahibine hakkını verme, haksız terbiye etme ve cezalandırma (bk. a-d-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>anâsır-ı mâneviye</strong>: mânevî unsurlar (bk. a-n-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>anâsır-ı zahiriye</strong>: görünen unsurlar; toprak, ateş, hava, su (bk. ẓ-h-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bedahet</strong>: açıklık, görünürlük</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bekàsız</strong>: devamsız, geçici (bk. b-ḳ-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bilmüşahede</strong>: görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bâki</strong>: kalıcı ve devamlı (bk. b-ḳ-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>divanelik</strong>: akılsızlık, delilik</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ef’âl-i kerîmâne</strong>: cömertlik ve ikramla yapılan işler (bk. f-a-l; k-r-m) </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ekser</strong>: pekçok (bk. k-s̱-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>emârât</strong>: izler, belirtiler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ezcümle</strong>: özetle</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>eşya</strong>: şeyler, varlıklar </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gaddar</strong>: acımasız</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hads-i kat’î</strong>: kesin bilgi, seziş (bk. ḥ-d-s̱)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hadsiz</strong>: sayısız</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek mahiyet, asıl, esas, içyüz (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hâşâ sümme hâşâ</strong>: asla ve asla, kesinlikle öyle değil</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ibâd</strong>: kullar (bk. a-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>icraat-ı hakîmâne</strong>: hikmetli işler, icraatlar (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihata</strong>: kapsayıcılık, kuşatıcılık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihsas</strong>: hissettirme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihsânât-ı rahîmane</strong>: şefkatle yapılan ihsanlar, bağışlar (bk. ḥ-s-n; r-ḥ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihtiyac-ı fıtrî</strong>: yaratılıştan gelen, doğal ihtiyaç (bk. ḥ-v-c; f-ṭ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>inayet</strong>: yardım, ikram; bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik (bk. a-n-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>inkâr</strong>: inanmama (bk. n-k-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istidat</strong>: kabiliyet (bk. a-d-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>işarat</strong>: işaretler</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kat’î</strong>: kesin</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kavm-i Semûd</strong>: Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiği fakat azgınlıklarından dolayı Allah’ın helâk ettiği kavim</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kavm-i Âd</strong>: Hz. Hûd’un peygamber olarak gönderildiği ancak azgınlıklarından ve Allah’a isyanlarından dolayı Allah tarafından helak edilen Yemen tarafında yaşamış bir kavim</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahsus</strong>: özel</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>matlubat</strong>: istekler (bk. ṭ-l-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mazhar</strong>: sahip olma, erişme (bk. ẓ-h-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>menfi</strong>: olumsuz, negatif</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mesken</strong>: ev, mekân (bk. s-k-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mes’ud</strong>: mutlu</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mizan</strong>: ölçü (bk. v-z-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muayyen</strong>: belirli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhal</strong>: imkansız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mukim</strong>: ikamet eden, oturan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mâfîhâ</strong>: içindekiler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mâlum</strong>: bilinen, belli (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müsbet</strong>: olumlu, pozitif</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mütemerrid</strong>: inatçı, kötü fiilinde direnen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müşahede</strong>: görme (bk. ş-h-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefis</strong>: kişinin kendisi; can, hayat (bk. n-f-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefyetmek</strong>: inkâr etmek, reddetmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sefih</strong>: zevk ve eğlencesine düşkün</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sille-i te’dip</strong>: terbiye tokadı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tazip</strong>: azap verme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tecziye</strong>: cezalandırma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tezahür</strong>: görünme (bk. ẓ-h-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>te’ziyâne-i tâzip</strong>: ceza ve azap kamçısı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziya</strong>: ışık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âli</strong>: yüksek, yüce</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>çendan</strong>: gerçi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ıztırar</strong>: çaresizlik, ihtiyaç hali </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şümullu</strong>: kapsamlı</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247597, member: 1"] [b]Onuncu Söz - Mukaddime - Onuncu Hakikat - Sayfa 131[/b] [FONT=Tahoma]sabit makamlar, bâki meskenler, mukim ahali, mes’ud ibâdı bulunmazsa; ziya, hava, su, toprak gibi kuvvetli ve şümullü dört anâsır-ı mâneviye olan hikmet, adalet, inâyet, merhametin hakikatlerini nefyetmek ve o anâsır-ı zahiriye gibi görünen vücutlarını inkâr etmek lâzım gelir. Çünkü, şu bekàsız dünya ve mâfîhâ, onların tam hakikatlerine mazhar olamadığı malûmdur. Eğer başka yerde dahi onlara tam mazhar olacak mekân bulunmazsa, o vakit, gündüzü dolduran ziyayı gördüğü halde güneşin vücudunu inkâr etmek derecesinde bir divanelikle, şu herşeyde bulunan gözümüz önündeki hikmeti inkâr etmek, şu nefsimizde ve ekser eşyada her vakit müşahede ettiğimiz inâyeti inkâr etmek ve şu pek kuvvetli emârâtı görünen adaleti inkâr etmek[B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] ve şu her yerde gördüğümüz merhameti inkâr etmek lâzım geldiği gibi; şu kâinatta gördüğümüz icraat-ı hakîmâne ve ef’âl-i kerîmâne ve ihsânât-ı rahîmânenin sahibini—hâşâ, sümme hâşâ—sefih bir oyuncu, gaddar bir zalim olduğunu kabul etmek lâzım gelir ki, nihayetsiz muhal [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Haşiye-1[/FONT] [FONT=Tahoma] Evet, adalet iki şıktır. Biri müsbet, diğeri menfidir. Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. Şu kısım adalet, bu dünyada bedahet derecesinde ihatası vardır. Çünkü, Üçüncü Hakikatte ispat edildiği gibi, herşeyin istidat lisanıyla ve ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla ve ıztırar lisanıyla Fâtır-ı Zülcelâlden istediği bütün matlubatını ve vücut ve hayatına lâzım olan bütün hukukunu mahsus mizanlarla, muayyen ölçülerle bilmüşahede veriyor. Demek adaletin şu kısmı, vücut ve hayat derecesinde kat’î vardır. İkinci kısım menfidir ki, haksızları terbiye etmektir. Yani, haksızların hakkını, tazip ve tecziye ile veriyor. Şu şık ise, çendan tamamıyla şu dünyada tezahür etmiyor. Fakat o hakikatin vücudunu ihsas edecek bir surette, hadsiz işarat ve emarat vardır. Ezcümle, kavm-i Âd ve Semûd’dan tut, ta şu zamanın mütemerrid kavimlerine kadar gelen sille-i te’dip ve te’ziyâne-i tâzip, gayet âli bir adaletin hükümran olduğunu hads-i kat’î ile gösteriyor.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Fâtır-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve benzeri olmayan şeyleri yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]adalet[/B]: hak sahibine hakkını verme, haksız terbiye etme ve cezalandırma (bk. a-d-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]anâsır-ı mâneviye[/B]: mânevî unsurlar (bk. a-n-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]anâsır-ı zahiriye[/B]: görünen unsurlar; toprak, ateş, hava, su (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bedahet[/B]: açıklık, görünürlük[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bekàsız[/B]: devamsız, geçici (bk. b-ḳ-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bilmüşahede[/B]: görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bâki[/B]: kalıcı ve devamlı (bk. b-ḳ-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]divanelik[/B]: akılsızlık, delilik[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ef’âl-i kerîmâne[/B]: cömertlik ve ikramla yapılan işler (bk. f-a-l; k-r-m) [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ekser[/B]: pekçok (bk. k-s̱-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]emârât[/B]: izler, belirtiler[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ezcümle[/B]: özetle[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]eşya[/B]: şeyler, varlıklar [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]gaddar[/B]: acımasız[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hads-i kat’î[/B]: kesin bilgi, seziş (bk. ḥ-d-s̱)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hadsiz[/B]: sayısız[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek mahiyet, asıl, esas, içyüz (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hâşâ sümme hâşâ[/B]: asla ve asla, kesinlikle öyle değil[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ibâd[/B]: kullar (bk. a-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]icraat-ı hakîmâne[/B]: hikmetli işler, icraatlar (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ihata[/B]: kapsayıcılık, kuşatıcılık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ihsas[/B]: hissettirme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ihsânât-ı rahîmane[/B]: şefkatle yapılan ihsanlar, bağışlar (bk. ḥ-s-n; r-ḥ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ihtiyac-ı fıtrî[/B]: yaratılıştan gelen, doğal ihtiyaç (bk. ḥ-v-c; f-ṭ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]inayet[/B]: yardım, ikram; bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik (bk. a-n-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]inkâr[/B]: inanmama (bk. n-k-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istidat[/B]: kabiliyet (bk. a-d-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]işarat[/B]: işaretler[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kat’î[/B]: kesin[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kavm-i Semûd[/B]: Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiği fakat azgınlıklarından dolayı Allah’ın helâk ettiği kavim[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kavm-i Âd[/B]: Hz. Hûd’un peygamber olarak gönderildiği ancak azgınlıklarından ve Allah’a isyanlarından dolayı Allah tarafından helak edilen Yemen tarafında yaşamış bir kavim[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahsus[/B]: özel[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]matlubat[/B]: istekler (bk. ṭ-l-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mazhar[/B]: sahip olma, erişme (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]menfi[/B]: olumsuz, negatif[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mesken[/B]: ev, mekân (bk. s-k-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mes’ud[/B]: mutlu[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mizan[/B]: ölçü (bk. v-z-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muayyen[/B]: belirli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhal[/B]: imkansız[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mukim[/B]: ikamet eden, oturan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mâfîhâ[/B]: içindekiler[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mâlum[/B]: bilinen, belli (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müsbet[/B]: olumlu, pozitif[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mütemerrid[/B]: inatçı, kötü fiilinde direnen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müşahede[/B]: görme (bk. ş-h-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nefis[/B]: kişinin kendisi; can, hayat (bk. n-f-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nefyetmek[/B]: inkâr etmek, reddetmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sefih[/B]: zevk ve eğlencesine düşkün[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sille-i te’dip[/B]: terbiye tokadı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tazip[/B]: azap verme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tecziye[/B]: cezalandırma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tezahür[/B]: görünme (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]te’ziyâne-i tâzip[/B]: ceza ve azap kamçısı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ziya[/B]: ışık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âli[/B]: yüksek, yüce[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]çendan[/B]: gerçi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ıztırar[/B]: çaresizlik, ihtiyaç hali [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şümullu[/B]: kapsamlı[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst