Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247472" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onuncu Söz - Mukaddime - Üçüncü Hakikat - Sayfa 104</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ÜÇÜNCÜ HAKİKAT</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Bâb-ı Hikmet ve Adalet olup ism-i Hakîm ve Âdilin cilvesidir.</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hiç mümkün müdür ki, <strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> zerrelerden güneşlere kadar cereyan eden hikmet ve intizam, adalet ve mizanla Rububiyetin saltanatını gösteren Zât-ı Zülcelâl, Rububiyetin cenah-ı himayesine iltica eden ve o hikmet ve adalete iman ve ubûdiyetle tevfik-i hareket eden mü’minleri taltif etmesin? Ve o hikmet ve adalete küfür ve tuğyan ile isyan eden edepsizleri te’dip etmesin? Halbuki bu muvakkat dünyada o hikmet, o adalete lâyık binden biri, insanda icra edilmiyor, tehir ediliyor. Ehl-i dalâletin çoğu ceza almadan, ehl-i hidayetin de çoğu mükâfat görmeden buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir Mahkeme-i Kübrâya, bir saadet-i uzmâya bırakılıyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evet, görünüyor ki, şu âlemde tasarruf eden Zât, nihayetsiz bir hikmetle iş görüyor. Ona burhan mı istersin? Herşeyde maslahat ve faidelere riayet etmesidir. Görmüyor musun ki, insanda bütün âzâ, kemikler ve damarlarda, hattâ bedenin hüceyrâtında, her yerinde, her cüz’ünde faideler ve hikmetlerin gözetilmesi; hattâ bazı âzası, bir ağacın ne kadar meyveleri varsa, o derece o uzva hikmetler ve faideler takması gösteriyor ki, nihayetsiz bir hikmet eliyle iş görülüyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem herşeyin san’atında nihayet derecede intizam bulunması gösterir ki, nihayetsiz</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Haşiye-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> Evet, “Hiç mümkün müdür ki...” Şu cümle çok tekrar ediliyor. Çünkü mühim bir sırrı ifade eder. Şöyle ki: Ekser küfür ve dalâlet, istib’addan ileri gelir. Yani, akıldan uzak ve muhal görür, inkâr eder. İşte, Haşir Sözünde kat’iyen gösterilmiştir ki, hakikî istib’ad, hakikî muhaliyet ve akıldan uzaklık ve hakikî suûbet, hattâ imtina derecesinde müşkülât, küfür yolundadır ve dalâletin mesleğindedir. Ve hakikî imkân ve hakikî makuliyet, hattâ vücub derecesinde suhulet, iman yolundadır ve İslâmiyet caddesindedir. Elhasıl, ehl-i felsefe istib’ad ile inkâra gider. Onuncu Söz, istib’ad hangi tarafta olduğunu o tabirle gösterir, onların ağızlarına bir şamar vurur.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Mahkeme-i Kübrâ</strong>: öldükten sonra âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme (bk. ḥ-k-m; k-b-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Zât-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>adalet</strong>: her hak sahibine hakkının tam ve eksiksiz verilmesi (bk. a-d-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>burhan</strong>: delil</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bâb</strong>: kapı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cenah-ı himaye</strong>: koruyucu kanat</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cereyan eden</strong>: meydana gelen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cilve</strong>: yansıma, görüntü (bk. c-l-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cüz’</strong>: parça (bk. c-z-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dalâlet</strong>: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i dalâlet</strong>: hak yoldan sapmış, inançsız kimseler (bk. ḍ-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i felsefe</strong>: felsefe ile uğraşanlar</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i hidayet</strong>: doğru ve hak yolda olanlar (bk. h-d-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ekser</strong>: pekçok (bk. k-s̱-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>elhasıl</strong>: özetle, sonuç olarak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>haşir</strong>: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hüceyrât</strong>: hücrecikler</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>icra edilmek</strong>: yerine getirilmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iltica eden</strong>: sığınan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>imtina</strong>: imkansızlık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>intizam</strong>: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istib’ad</strong>: akıldan uzak görme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kat’iyen</strong>: kesinlikle</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>küfür</strong>: inkâr, inançsızlık (bk. k-f-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>makuliyet</strong>: akla uygunluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>maslahat</strong>: gaye, fayda (bk. ṣ-l-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mizan</strong>: ölçü, denge (bk. v-z-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhal</strong>: imkansız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhaliyet</strong>: imkansızlık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muvakkat</strong>: geçici</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müşkülât</strong>: zorluklar</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mü’min</strong>: iman etmiş, inanmış (bk. e-m-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>riayet</strong>: uyma, gözetme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rububiyet</strong>: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saadet-i uzmâ</strong>: en büyük mutluluk (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suhulet</strong>: kolaylık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suûbet</strong>: zorluk</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sır</strong>: gizem, gizli gerçek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>taltif etmek</strong>: lütuf ve iyilikte bulunmak (bk. l-ṭ-f)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tasarruf eden</strong>: herşeyi dilediği gibi kullanan ve yöneten (bk. ṣ-r-f)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tehir edilmek</strong>: ertelenmek, sonraya bırakılmak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevfik-i hareket eden</strong>: uygun davranışta bulunan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>te’dip</strong>: edeplendirme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tuğyan</strong>: taşkınlık, zulüm ve küfürde çok ileri gitme (bk. ṭ-ğ-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ubûdiyet</strong>: kulluk (bk. a-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>uzuv</strong>: organ</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vücub</strong>: kesinlik, gereklilik (bk. v-c-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zerre</strong>: atom, en küçük madde parçası</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Âdil</strong>: adaletle iş gören, sonsuz adalet sahibi Allah (bk. a-d-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âzâ</strong>: organlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şamar</strong>: tokat</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247472, member: 1"] [b]Onuncu Söz - Mukaddime - Üçüncü Hakikat - Sayfa 104[/b] [FONT=Tahoma][B]ÜÇÜNCÜ HAKİKAT [/B][/FONT] [LEFT][FONT=Tahoma][B]Bâb-ı Hikmet ve Adalet olup ism-i Hakîm ve Âdilin cilvesidir.[/B][/FONT][/LEFT] [FONT=Tahoma]Hiç mümkün müdür ki, [B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] zerrelerden güneşlere kadar cereyan eden hikmet ve intizam, adalet ve mizanla Rububiyetin saltanatını gösteren Zât-ı Zülcelâl, Rububiyetin cenah-ı himayesine iltica eden ve o hikmet ve adalete iman ve ubûdiyetle tevfik-i hareket eden mü’minleri taltif etmesin? Ve o hikmet ve adalete küfür ve tuğyan ile isyan eden edepsizleri te’dip etmesin? Halbuki bu muvakkat dünyada o hikmet, o adalete lâyık binden biri, insanda icra edilmiyor, tehir ediliyor. Ehl-i dalâletin çoğu ceza almadan, ehl-i hidayetin de çoğu mükâfat görmeden buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir Mahkeme-i Kübrâya, bir saadet-i uzmâya bırakılıyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evet, görünüyor ki, şu âlemde tasarruf eden Zât, nihayetsiz bir hikmetle iş görüyor. Ona burhan mı istersin? Herşeyde maslahat ve faidelere riayet etmesidir. Görmüyor musun ki, insanda bütün âzâ, kemikler ve damarlarda, hattâ bedenin hüceyrâtında, her yerinde, her cüz’ünde faideler ve hikmetlerin gözetilmesi; hattâ bazı âzası, bir ağacın ne kadar meyveleri varsa, o derece o uzva hikmetler ve faideler takması gösteriyor ki, nihayetsiz bir hikmet eliyle iş görülüyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem herşeyin san’atında nihayet derecede intizam bulunması gösterir ki, nihayetsiz [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Haşiye-1[/FONT] [FONT=Tahoma] Evet, “Hiç mümkün müdür ki...” Şu cümle çok tekrar ediliyor. Çünkü mühim bir sırrı ifade eder. Şöyle ki: Ekser küfür ve dalâlet, istib’addan ileri gelir. Yani, akıldan uzak ve muhal görür, inkâr eder. İşte, Haşir Sözünde kat’iyen gösterilmiştir ki, hakikî istib’ad, hakikî muhaliyet ve akıldan uzaklık ve hakikî suûbet, hattâ imtina derecesinde müşkülât, küfür yolundadır ve dalâletin mesleğindedir. Ve hakikî imkân ve hakikî makuliyet, hattâ vücub derecesinde suhulet, iman yolundadır ve İslâmiyet caddesindedir. Elhasıl, ehl-i felsefe istib’ad ile inkâra gider. Onuncu Söz, istib’ad hangi tarafta olduğunu o tabirle gösterir, onların ağızlarına bir şamar vurur.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Mahkeme-i Kübrâ[/B]: öldükten sonra âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme (bk. ḥ-k-m; k-b-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Zât-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]adalet[/B]: her hak sahibine hakkının tam ve eksiksiz verilmesi (bk. a-d-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]burhan[/B]: delil[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bâb[/B]: kapı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cenah-ı himaye[/B]: koruyucu kanat[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cereyan eden[/B]: meydana gelen[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cilve[/B]: yansıma, görüntü (bk. c-l-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cüz’[/B]: parça (bk. c-z-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dalâlet[/B]: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i dalâlet[/B]: hak yoldan sapmış, inançsız kimseler (bk. ḍ-l-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i felsefe[/B]: felsefe ile uğraşanlar[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i hidayet[/B]: doğru ve hak yolda olanlar (bk. h-d-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ekser[/B]: pekçok (bk. k-s̱-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]elhasıl[/B]: özetle, sonuç olarak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]haşir[/B]: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hüceyrât[/B]: hücrecikler[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]icra edilmek[/B]: yerine getirilmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]iltica eden[/B]: sığınan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]imtina[/B]: imkansızlık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]intizam[/B]: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istib’ad[/B]: akıldan uzak görme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kat’iyen[/B]: kesinlikle[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]küfür[/B]: inkâr, inançsızlık (bk. k-f-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]makuliyet[/B]: akla uygunluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]maslahat[/B]: gaye, fayda (bk. ṣ-l-ḥ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mizan[/B]: ölçü, denge (bk. v-z-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhal[/B]: imkansız[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhaliyet[/B]: imkansızlık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muvakkat[/B]: geçici[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müşkülât[/B]: zorluklar[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mü’min[/B]: iman etmiş, inanmış (bk. e-m-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]riayet[/B]: uyma, gözetme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]rububiyet[/B]: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]saadet-i uzmâ[/B]: en büyük mutluluk (bk. a-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]suhulet[/B]: kolaylık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]suûbet[/B]: zorluk[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sır[/B]: gizem, gizli gerçek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]taltif etmek[/B]: lütuf ve iyilikte bulunmak (bk. l-ṭ-f)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tasarruf eden[/B]: herşeyi dilediği gibi kullanan ve yöneten (bk. ṣ-r-f)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tehir edilmek[/B]: ertelenmek, sonraya bırakılmak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tevfik-i hareket eden[/B]: uygun davranışta bulunan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]te’dip[/B]: edeplendirme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tuğyan[/B]: taşkınlık, zulüm ve küfürde çok ileri gitme (bk. ṭ-ğ-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ubûdiyet[/B]: kulluk (bk. a-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]uzuv[/B]: organ[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]vücub[/B]: kesinlik, gereklilik (bk. v-c-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zerre[/B]: atom, en küçük madde parçası[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Âdil[/B]: adaletle iş gören, sonsuz adalet sahibi Allah (bk. a-d-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âzâ[/B]: organlar[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]şamar[/B]: tokat[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst