Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Beşinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 249133" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onbeşinci Söz - Sayfa 259</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">hem senin, hem insandaki senin şakirtlerin, dediğiniz bîtarafâne muhakeme ise, taraf-ı muhalifi iltizamdır. Bîtaraflık değildir, muvakkaten bir dinsizliktir. Çünkü Kur’ân’a kelâm-ı beşer diye bakmak ve öyle muhakeme etmek, şıkk-ı muhalifi esas tutmaktır. Bâtılı iltizamdır, bîtarafâne değildir. Belki bâtıla tarafgirliktir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Şeytan dedi ki: “Öyle ise ne Allah’ın kelâmı, ne de beşer kelâmı deme. Ortada farz et, bak.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ben dedim: O da olamaz. Çünkü, münâzaun fîh bir mal bulunsa, eğer iki müddeî birbirine yakınsa ve kurbiyet-i mekân varsa, o vakit, o mal ikisinden başka birinin elinde veya ikisinin elleri yetişecek bir surette bir yere bırakılacak. Hangisi ispat etse, o alır. Eğer o iki müddeî birbirinden gayet uzak, biri maşrıkta, biri mağripte ise, o vakit, kaideten, sahibülyed kim ise onun elinde bırakılacaktır. Çünkü ortada bırakmak kabil değildir.<strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong><u></u></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong><u></u></strong></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, Kur’ân kıymettar bir maldır. Beşer kelâmı Cenâb-ı Hakkın kelâmından ne kadar uzaksa, o iki taraf o kadar, belki hadsiz birbirinden uzaktır. İşte, serâdan Süreyya’ya kadar birbirinden uzak o iki taraf ortasında bırakmak mümkün değildir. Hem ortası yoktur. Çünkü, vücut ve adem gibi ve nâkızeyn gibi iki zıttırlar; ortası olamaz. Öyle ise, Kur’ân için sahibülyed, taraf-ı İlâhîdir. Öyle ise, Onun elinde kabul edilip, öylece delâil-i ispata bakılacak. Eğer öteki taraf, Onun kelâmullah olduğuna dair bütün burhanları birer birer çürütse, elini ona uzatabilir; yoksa uzatamaz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Heyhat! Binler berâhin-i kat’iyenin mıhlarıyla Arş-ı Âzama çakılan bu muazzam pırlantayı, hangi el bütün o mıhları söküp, o direkleri kesip, onu düşürebilir?</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, ey Şeytan, senin rağmına, ehl-i hak ve insaf bu suretteki hakikatli muhakeme ile muhakeme ederler. Hattâ, en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karşı imanlarını ziyadeleştirirler. Senin ve şakirtlerinin gösterdiği yol ise:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Bir kere beşer kelâmı farz edilse, yani Arşa bağlanan o muazzam pırlanta yere</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="font-family: 'Tahoma'">Dipnot-1</span></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="font-family: 'Tahoma'"> bk. Es-Serahsî, <em>el-Mebsût</em> 11:8; el-Kâsânî, <em>Bedâiu’s-Sanâi’</em> 6:202; el-Merğînânî, <em>el-Hidâye</em> 2:177.</span></span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Arş-ı Âzam</strong>: Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş; a-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Cenâb-ı Hak</strong>: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>adem</strong>: yokluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>berâhin-i kat’iyet</strong>: kesin burhanlar, deliller</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>beşer kelâmı</strong>: insan sözü (bk. k-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>burhan</strong>: delil</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bâtıl</strong>: gerçek ve doğru olmayan, geçersiz</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bîtaraflık</strong>: tarafsızlık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bîtarafâne</strong>: tarafsız</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>delâil-i ispat</strong>: ispatın delilleri</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i hak ve insaf</strong>: hak ve doğru yolda olan insaf sahibi kimseler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>farz etmek</strong>: varsaymak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hadsiz</strong>: sınırsız</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>heyhat</strong>: yazık, çok yazık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iltizam</strong>: taraf tutma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kabil</strong>: mümkün</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kaideten</strong>: kural gereği</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kelâm</strong>: söz, konuşma (bk. k-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kelâm-ı beşer</strong>: insan sözü (bk. k-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kelâmullah</strong>: Allah’ın kelâmı (bk. k-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kurbiyet-i mekân</strong>: yer yakınlığı (bk. m-k-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kıymettar</strong>: kıymetli, değerli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mağrip</strong>: batı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>maşrık</strong>: doğu</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muazzam</strong>: çok büyük (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhakeme</strong>: değerlendirme, yargılama (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muvakkaten</strong>: geçici olarak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müddeî</strong>: iddia sahibi, davacı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>münazâun fîh</strong>: hakkında tartışılan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mıh</strong>: çivi</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nâkızeyn</strong>: birbirine zıt iki şey</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rağmına</strong>: zıddına, inadına</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sahibülyed</strong>: mal sahibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>serâdan Süreyya’ya kadar</strong>: yerden Ülker yıldızına kadar (Birbirine zıt ve uzak şeyler için söylenir)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>taraf-ı muhalif</strong>: muhalif taraf, karşıt</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>taraf-ı İlâhî</strong>: Allah’ın tarafı (bk. e-l-h)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tarafgirlik</strong>: taraftarlık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vücut</strong>: varlık (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziyadeleştirmek</strong>: artırmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şakirt</strong>: talebe, öğrenci</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şıkk-ı muhalif</strong>: karşı taraf, karşıt görüş</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 249133, member: 1"] [b]Onbeşinci Söz - Sayfa 259[/b] [FONT=Tahoma]hem senin, hem insandaki senin şakirtlerin, dediğiniz bîtarafâne muhakeme ise, taraf-ı muhalifi iltizamdır. Bîtaraflık değildir, muvakkaten bir dinsizliktir. Çünkü Kur’ân’a kelâm-ı beşer diye bakmak ve öyle muhakeme etmek, şıkk-ı muhalifi esas tutmaktır. Bâtılı iltizamdır, bîtarafâne değildir. Belki bâtıla tarafgirliktir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Şeytan dedi ki: “Öyle ise ne Allah’ın kelâmı, ne de beşer kelâmı deme. Ortada farz et, bak.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Ben dedim: O da olamaz. Çünkü, münâzaun fîh bir mal bulunsa, eğer iki müddeî birbirine yakınsa ve kurbiyet-i mekân varsa, o vakit, o mal ikisinden başka birinin elinde veya ikisinin elleri yetişecek bir surette bir yere bırakılacak. Hangisi ispat etse, o alır. Eğer o iki müddeî birbirinden gayet uzak, biri maşrıkta, biri mağripte ise, o vakit, kaideten, sahibülyed kim ise onun elinde bırakılacaktır. Çünkü ortada bırakmak kabil değildir.[B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 [/U][/B][/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, Kur’ân kıymettar bir maldır. Beşer kelâmı Cenâb-ı Hakkın kelâmından ne kadar uzaksa, o iki taraf o kadar, belki hadsiz birbirinden uzaktır. İşte, serâdan Süreyya’ya kadar birbirinden uzak o iki taraf ortasında bırakmak mümkün değildir. Hem ortası yoktur. Çünkü, vücut ve adem gibi ve nâkızeyn gibi iki zıttırlar; ortası olamaz. Öyle ise, Kur’ân için sahibülyed, taraf-ı İlâhîdir. Öyle ise, Onun elinde kabul edilip, öylece delâil-i ispata bakılacak. Eğer öteki taraf, Onun kelâmullah olduğuna dair bütün burhanları birer birer çürütse, elini ona uzatabilir; yoksa uzatamaz. [/FONT] [FONT=Tahoma]Heyhat! Binler berâhin-i kat’iyenin mıhlarıyla Arş-ı Âzama çakılan bu muazzam pırlantayı, hangi el bütün o mıhları söküp, o direkleri kesip, onu düşürebilir? [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, ey Şeytan, senin rağmına, ehl-i hak ve insaf bu suretteki hakikatli muhakeme ile muhakeme ederler. Hattâ, en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karşı imanlarını ziyadeleştirirler. Senin ve şakirtlerinin gösterdiği yol ise: [/FONT] [FONT=Tahoma]Bir kere beşer kelâmı farz edilse, yani Arşa bağlanan o muazzam pırlanta yere [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma][FONT=Tahoma]Dipnot-1[/FONT][/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma][FONT=Tahoma] bk. Es-Serahsî, [I]el-Mebsût[/I] 11:8; el-Kâsânî, [I]Bedâiu’s-Sanâi’[/I] 6:202; el-Merğînânî, [I]el-Hidâye[/I] 2:177.[/FONT][/FONT][/NOT][FONT=Tahoma][FONT=Tahoma][/FONT] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Arş-ı Âzam[/B]: Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş; a-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Cenâb-ı Hak[/B]: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]adem[/B]: yokluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]berâhin-i kat’iyet[/B]: kesin burhanlar, deliller[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]beşer kelâmı[/B]: insan sözü (bk. k-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]burhan[/B]: delil[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bâtıl[/B]: gerçek ve doğru olmayan, geçersiz[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bîtaraflık[/B]: tarafsızlık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bîtarafâne[/B]: tarafsız[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]delâil-i ispat[/B]: ispatın delilleri[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i hak ve insaf[/B]: hak ve doğru yolda olan insaf sahibi kimseler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]farz etmek[/B]: varsaymak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hadsiz[/B]: sınırsız[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]heyhat[/B]: yazık, çok yazık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]iltizam[/B]: taraf tutma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kabil[/B]: mümkün[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kaideten[/B]: kural gereği[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kelâm[/B]: söz, konuşma (bk. k-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kelâm-ı beşer[/B]: insan sözü (bk. k-l-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kelâmullah[/B]: Allah’ın kelâmı (bk. k-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kurbiyet-i mekân[/B]: yer yakınlığı (bk. m-k-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kıymettar[/B]: kıymetli, değerli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mağrip[/B]: batı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]maşrık[/B]: doğu[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muazzam[/B]: çok büyük (bk. a-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhakeme[/B]: değerlendirme, yargılama (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muvakkaten[/B]: geçici olarak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müddeî[/B]: iddia sahibi, davacı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]münazâun fîh[/B]: hakkında tartışılan[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mıh[/B]: çivi[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nâkızeyn[/B]: birbirine zıt iki şey[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]rağmına[/B]: zıddına, inadına[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sahibülyed[/B]: mal sahibi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]serâdan Süreyya’ya kadar[/B]: yerden Ülker yıldızına kadar (Birbirine zıt ve uzak şeyler için söylenir)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]taraf-ı muhalif[/B]: muhalif taraf, karşıt[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]taraf-ı İlâhî[/B]: Allah’ın tarafı (bk. e-l-h)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tarafgirlik[/B]: taraftarlık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]vücut[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ziyadeleştirmek[/B]: artırmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şakirt[/B]: talebe, öğrenci[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]şıkk-ı muhalif[/B]: karşı taraf, karşıt görüş[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Beşinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst