Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 462441" data-attributes="member: 1004566"><p><strong><span style="font-size: 18px">Amellerinin Her Çeşitinde Vahyin İmzası Vardı</span><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"> <span style="font-size: 12px"><strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong> amellerin büyüklüğüne, küçüklüğüne bakmaz, kim için yapıldığına dikkat ederlerdi. Mü'min bir kardeşinin görülünü almak veya cihada çıkıp kılıç sallamak. Bu iki ameli yaparlarken ihlaslarına ve kim için yaptıklarına itina gösterirlerdi. Çünkü imanları böyle inanmayı istiyordu. Günlük yaşayışlarının raporunu kitaplardan tespit edersen böyle olduklarını ' görmekteyiz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong> batıl ehline karşı onurlu mü'minlere karşı merhametliydiler. Bir ara batıl ehlinden bir grup gelmiş, Peygamberin (sav) etrafında garip; güçsüz ve yoksul kimseleri görmüşlerdi. Yüce Resûle şu soruyu sordular:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> - "Ya Muhammed, senin hafsaları bunları nasıl kabul ediyor? Bunlar senin arkadaşların iken biz nasıl sana tabi olacağız? Bunları yanından kov" dediler. Yoksul ve düşkünlere elini ve bağrını uzatmış, açmış yüce Peygamber, bu mü'minlere bakarak:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> - "Şunu bilin ki, ben yaşadığım sürece aranızda yaşayacağım ve öldüğüm zaman aranızda öleceğim" buyurdu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>O DİYARIN SAKİLERİ</strong> imkan buldukça birbirlerine uğrar, dertleşir, hal-hatır sorarlardı. Bir mü'min diğer bir mü'min kardeşinin halinden üç gün habersiz kalmazdı. Arar, sorar, bulur ve îmanının gereği halini araştırırdı. Hatta onlardan öyleleri vardı ki, yaya olarak Medine şehrinden tâ Şama kadar gelir ve müslüman kardeşini ziyaret eder, halini-durumunu sorar öğrenir, yapılması icap edeni yapar sonra da geri dönerlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong> sohbet toplantıları yaparlar, birbirlerini ziyaret ederler ve ikramda bulunurlardı. Bu gibi ameller birbirleri ile olan irtibatlarını kuvvetlendirir, sevgi ve muhabbetin fedaileri olurlardı. Bu hususta onlardan bir ilim ehli şöyle demişti: "Ara sıra sohbet toplantıları yapıyor, birbirlerinizi Hakk rızası için ziyaret ediyorsanız, siz bunu yaptığınız müddetçe iyilik, bolluk ve mutluluk içinde yaşayacaksınız."</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, mü'min kardeşlerinin işlerini görmek, takip etmek hususunda sanki birbirleri ile yarışırlardı. İlim beldesinin kapısı niteliğinde bulunan Hz. Ali (r.a.) diyor ki:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> "İki nimet vardır; bilmem ki hangisi beni daha çok sevindirir. Biri, herhangi bir müslümanın beni derdine derman kabul edip de bana başvurmasıdır. Biri de o kimsenin derdini, Cenab-ı Allah'ın benim elimle halletmesidir. Allah'a yemin ederim ki, herhangi bir müslümanın bir derdini halletmek, benim için yeryüzü dolusu kadar altın ve gümüşe sahip olmaktan daha çok sevindiricidir."</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong> cemaatın başında bulunan büyüklerine saygı gösterir ve değer verirlerdi. "bir toplumun büyüğü yanınıza geldiği zaman ona değer verin" hadisi o diyarın sakinlerinin şiârı olmuştu. Allah'ın kullarına değer verene, Allah da değer verir. Kendilerine gelen ziyaretçilerin altlarına minder ikram ederler, eğer evlerinde minder yok ise sırtlarına giymiş oldukları hırka veya cübbeyi yere sererek misafirlerini oturturlardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNLERİ</strong> ise, o diyarın sakinlerinin amel ve ahlakına aykırı işlerle ömür tüketirler âdeta. Bir defacık olsun, görmediği, tanımadığı mü'min kardeşi hakkında, aleyhine rahatlıkla konuşur, kabaran nefsini böylece teskin ederler.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNI,ERİ</strong> mü'min kardeşlerine dünyalığı nispetinde değer ve kıymet verirler. Hatta selam veren kişide maddi fakirlik varsa, selamım ona göre alırlar. Onlarla beraber olup sohbet etmezler, birlikte sokak ve caddelerde dolaşmazlar, ölüm haberi kulaklarına gelse çevre tesiri ile giderler, İslâm'ın dışındaki görüş ve ideolojilerin; "insan ekonomik bir varlıktır" tezine sanki bu gibi insanlar da katılmışlardır. İnsanı maddesi ile ölçmek isteyenler kapitalist ve dünyevî çıkarları istikametinde yaşayan insanlardan sayılır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNLERİ</strong> ziyaretleri adet haline getirmiştir. Amelden maksat, bir vazifeyi ifa etmek ve Allah'ın rızasını kazanmaktır. Allah rızası gaye edinilmeyen amellerin hiç değeri olmaz. Ziyaretler Allah için yapılmalı ve bir iş, amel ortaya konulmalıdır. Sırtındaki cübbesini misafirine minder diye seren gerçek müslümanların peşinde yürüdüğünü söyleyenler, cepteki ve kasalarındaki fazlalıkları bekletmeden yerlerine teslim etmelidir:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNLERİ</strong> toplumun ileri gelen şahısları aleyhine kampanya başlatmayı vazife addederler. Onların aleyhinde bulunmanın dini bir tebliğ olduğu görüşünü savunurlar. Taraftar tutmak için en kestirme yolun bu olduğunu zannederler. Allah'tan korkmadan rahat rahat aleyhte konuşurlar, dinleyenler de zevk duyar. Çünkü şeytan konuşanın ağzına, dinleyenin kulağına badem yağı sürmüştür. Konuştukça coşarlar, coştukça konuşurlar.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNLERİ;</strong> şekle ve sûrete önem verirler. Eğer kendisi kravatlı, kıyafeti düzgün biri ise yanma gelen başında takke, boynunda yakasız gömlek bulunan kişiden uzak kalmanın yollarını araştırırlar. Halbuki bu iki kıyafet sahibi cuma namazında veya başka bir namazda yanyana aynı safta namaz kılmışlardır. Fakat çevrenin ve suretin, şeklin verdiği tesir, yoksul giyimli müslümanı, hor ve hakir tanıtmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> <strong>BU DİYARIN SAKİNLERİ</strong> batıl ehline karşı yağcı, dalkavuk, mütevazı, garip müslümanlara karşı ise kibirli, onurlu ve gururludur. Bunu görmek isterseniz adım başı hadiselere şahit olabilirsiniz. Bir gafil ve zengin müslümanın bankaya gidip, banka müdüründen teminat mektubu isteme şekline. baksanız, gözlerinize inanamazsınız. Halbuki bu adam camide Allah'ına karşı rükûya eğilip, secde ediyordu. Demek ki, kendisine göre namaz kılışı varmış adamın!.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> İşte orada iki grup gözüküyor. Her mü'min safını öğrenmek istiyorsa yaşayışı ile onların yaşayışım kıyaslasın. Hangi grubun yaşayışına kendi yaşayışı benziyorsa o da onlardandır. Bu sadece müslüman kardeşleri ile irtibatının birkaç bölümü.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-size: 12px"> Burada şu hususu belirtelim ki, o diyarın sakinleri gibi olmak için çalışanlar, mücadele edenler, yorulanlar ve kısmen de olsa onlar gibi olanlarda vardır. İstisnalar kaideyi bozmayacağı için biz umumi olarak meseleleri ele alıyoruz. Yüce Allah bizleri o diyarın sakinlerinin peşinden ayırmasın. Amin.</span></span></span><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u>Abdullah Büyük</u></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 462441, member: 1004566"] [B][SIZE=5]Amellerinin Her Çeşitinde Vahyin İmzası Vardı[/SIZE][SIZE=4][COLOR=#000080] [/COLOR][/SIZE][/B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=2] [SIZE=3][B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B] amellerin büyüklüğüne, küçüklüğüne bakmaz, kim için yapıldığına dikkat ederlerdi. Mü'min bir kardeşinin görülünü almak veya cihada çıkıp kılıç sallamak. Bu iki ameli yaparlarken ihlaslarına ve kim için yaptıklarına itina gösterirlerdi. Çünkü imanları böyle inanmayı istiyordu. Günlük yaşayışlarının raporunu kitaplardan tespit edersen böyle olduklarını ' görmekteyiz. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B] batıl ehline karşı onurlu mü'minlere karşı merhametliydiler. Bir ara batıl ehlinden bir grup gelmiş, Peygamberin (sav) etrafında garip; güçsüz ve yoksul kimseleri görmüşlerdi. Yüce Resûle şu soruyu sordular: - "Ya Muhammed, senin hafsaları bunları nasıl kabul ediyor? Bunlar senin arkadaşların iken biz nasıl sana tabi olacağız? Bunları yanından kov" dediler. Yoksul ve düşkünlere elini ve bağrını uzatmış, açmış yüce Peygamber, bu mü'minlere bakarak: - "Şunu bilin ki, ben yaşadığım sürece aranızda yaşayacağım ve öldüğüm zaman aranızda öleceğim" buyurdu. [B]O DİYARIN SAKİLERİ[/B] imkan buldukça birbirlerine uğrar, dertleşir, hal-hatır sorarlardı. Bir mü'min diğer bir mü'min kardeşinin halinden üç gün habersiz kalmazdı. Arar, sorar, bulur ve îmanının gereği halini araştırırdı. Hatta onlardan öyleleri vardı ki, yaya olarak Medine şehrinden tâ Şama kadar gelir ve müslüman kardeşini ziyaret eder, halini-durumunu sorar öğrenir, yapılması icap edeni yapar sonra da geri dönerlerdi. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B] sohbet toplantıları yaparlar, birbirlerini ziyaret ederler ve ikramda bulunurlardı. Bu gibi ameller birbirleri ile olan irtibatlarını kuvvetlendirir, sevgi ve muhabbetin fedaileri olurlardı. Bu hususta onlardan bir ilim ehli şöyle demişti: "Ara sıra sohbet toplantıları yapıyor, birbirlerinizi Hakk rızası için ziyaret ediyorsanız, siz bunu yaptığınız müddetçe iyilik, bolluk ve mutluluk içinde yaşayacaksınız." [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], mü'min kardeşlerinin işlerini görmek, takip etmek hususunda sanki birbirleri ile yarışırlardı. İlim beldesinin kapısı niteliğinde bulunan Hz. Ali (r.a.) diyor ki: "İki nimet vardır; bilmem ki hangisi beni daha çok sevindirir. Biri, herhangi bir müslümanın beni derdine derman kabul edip de bana başvurmasıdır. Biri de o kimsenin derdini, Cenab-ı Allah'ın benim elimle halletmesidir. Allah'a yemin ederim ki, herhangi bir müslümanın bir derdini halletmek, benim için yeryüzü dolusu kadar altın ve gümüşe sahip olmaktan daha çok sevindiricidir." [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B] cemaatın başında bulunan büyüklerine saygı gösterir ve değer verirlerdi. "bir toplumun büyüğü yanınıza geldiği zaman ona değer verin" hadisi o diyarın sakinlerinin şiârı olmuştu. Allah'ın kullarına değer verene, Allah da değer verir. Kendilerine gelen ziyaretçilerin altlarına minder ikram ederler, eğer evlerinde minder yok ise sırtlarına giymiş oldukları hırka veya cübbeyi yere sererek misafirlerini oturturlardı. [B]BU DİYARIN SAKİNLERİ[/B] ise, o diyarın sakinlerinin amel ve ahlakına aykırı işlerle ömür tüketirler âdeta. Bir defacık olsun, görmediği, tanımadığı mü'min kardeşi hakkında, aleyhine rahatlıkla konuşur, kabaran nefsini böylece teskin ederler. [B]BU DİYARIN SAKİNI,ERİ[/B] mü'min kardeşlerine dünyalığı nispetinde değer ve kıymet verirler. Hatta selam veren kişide maddi fakirlik varsa, selamım ona göre alırlar. Onlarla beraber olup sohbet etmezler, birlikte sokak ve caddelerde dolaşmazlar, ölüm haberi kulaklarına gelse çevre tesiri ile giderler, İslâm'ın dışındaki görüş ve ideolojilerin; "insan ekonomik bir varlıktır" tezine sanki bu gibi insanlar da katılmışlardır. İnsanı maddesi ile ölçmek isteyenler kapitalist ve dünyevî çıkarları istikametinde yaşayan insanlardan sayılır. [B]BU DİYARIN SAKİNLERİ[/B] ziyaretleri adet haline getirmiştir. Amelden maksat, bir vazifeyi ifa etmek ve Allah'ın rızasını kazanmaktır. Allah rızası gaye edinilmeyen amellerin hiç değeri olmaz. Ziyaretler Allah için yapılmalı ve bir iş, amel ortaya konulmalıdır. Sırtındaki cübbesini misafirine minder diye seren gerçek müslümanların peşinde yürüdüğünü söyleyenler, cepteki ve kasalarındaki fazlalıkları bekletmeden yerlerine teslim etmelidir: [B]BU DİYARIN SAKİNLERİ[/B] toplumun ileri gelen şahısları aleyhine kampanya başlatmayı vazife addederler. Onların aleyhinde bulunmanın dini bir tebliğ olduğu görüşünü savunurlar. Taraftar tutmak için en kestirme yolun bu olduğunu zannederler. Allah'tan korkmadan rahat rahat aleyhte konuşurlar, dinleyenler de zevk duyar. Çünkü şeytan konuşanın ağzına, dinleyenin kulağına badem yağı sürmüştür. Konuştukça coşarlar, coştukça konuşurlar. [B]BU DİYARIN SAKİNLERİ;[/B] şekle ve sûrete önem verirler. Eğer kendisi kravatlı, kıyafeti düzgün biri ise yanma gelen başında takke, boynunda yakasız gömlek bulunan kişiden uzak kalmanın yollarını araştırırlar. Halbuki bu iki kıyafet sahibi cuma namazında veya başka bir namazda yanyana aynı safta namaz kılmışlardır. Fakat çevrenin ve suretin, şeklin verdiği tesir, yoksul giyimli müslümanı, hor ve hakir tanıtmıştır. [B]BU DİYARIN SAKİNLERİ[/B] batıl ehline karşı yağcı, dalkavuk, mütevazı, garip müslümanlara karşı ise kibirli, onurlu ve gururludur. Bunu görmek isterseniz adım başı hadiselere şahit olabilirsiniz. Bir gafil ve zengin müslümanın bankaya gidip, banka müdüründen teminat mektubu isteme şekline. baksanız, gözlerinize inanamazsınız. Halbuki bu adam camide Allah'ına karşı rükûya eğilip, secde ediyordu. Demek ki, kendisine göre namaz kılışı varmış adamın!. İşte orada iki grup gözüküyor. Her mü'min safını öğrenmek istiyorsa yaşayışı ile onların yaşayışım kıyaslasın. Hangi grubun yaşayışına kendi yaşayışı benziyorsa o da onlardandır. Bu sadece müslüman kardeşleri ile irtibatının birkaç bölümü. Burada şu hususu belirtelim ki, o diyarın sakinleri gibi olmak için çalışanlar, mücadele edenler, yorulanlar ve kısmen de olsa onlar gibi olanlarda vardır. İstisnalar kaideyi bozmayacağı için biz umumi olarak meseleleri ele alıyoruz. Yüce Allah bizleri o diyarın sakinlerinin peşinden ayırmasın. Amin.[/SIZE][/SIZE][/FONT][SIZE=3] [/SIZE][RIGHT][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][U]Abdullah Büyük[/U][/FONT][/SIZE][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst