"Ne vakit gelecek?" Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetülarz kimler olduğunu bilmiyor.

Ahmet.1

Well-known member
...

Ya Rabbî ve ya Rabb-es Semavatı Ve-l Aradîn! Ya Hâlıkî ve ya Hâlık-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana müsahhar eyle! Ve matlubumu bana müsahhar kıl! Kur'ana ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur'a müsahhar yap! Ve bana ve ihvanıma, iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm'a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'a Şems ve Kamer'i teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur'a kalbleri ve akılları müsahhar kıl!.. Ve beni ve Risale-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennet-ül Firdevs'te mes'ud kıl! Âmîn, âmîn, âmîn!..
Said Nursi
 

Ahmet.1

Well-known member
birisi bizi istihdam ediyor

Nev'-i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir ki, hakikata nüfuz etsin ve hakikatı hakikat tanıyıp kabul etsin. Belki surete, hüsn-ü zanna binaen, makbul ve mutemed insanlardan işittikleri mesaili takliden kabul ederler. Hattâ kuvvetli bir hakikatı, zaîf bir adamın elinde zaîf görür ve kıymetsiz bir mes'eleyi, kıymetdar bir adamın elinde görse, kıymetdar telakki eder. İşte ona binaen, benim gibi zaîf ve kıymetsiz bir bîçarenin elindeki hakaik-i imaniye ve Kur'aniyenin kıymetini, ekser nâsın nokta-i nazarında düşürmemek için, bilmecburiye ilân ediyorum ki: İhtiyarımız ve haberimiz olmadan, birisi bizi istihdam ediyor; biz bilmeyerek, bizi mühim işlerde çalıştırıyor. Delilimiz de şudur ki: Şuurumuz ve ihtiyarımızdan hariç bir kısım inayata ve teshilâta mazhar oluyoruz. Öyle ise, o inayetleri bağırarak ilân etmeye mecburuz.
Said Nursi


Nev'-i insan: İnsan türü, insan cinsi.
Ehl-i tahkik: Araştırıcı büyük din alimleri, iman gerçeklerini ve İslam kurallarını delilleriyle bilen büyük din bilginleri.
Hakikat: Gerçek.
Suret: Biçim, görünüş, şekil, tarz.
Hüsn-ü zann: İyi ve güzel düşünce ve kanaat.
Binaen: Dayanarak, dayalı olarak.
Makbul: Kabul edilen, beğenilen, kabul gören.
Mutemed: İtimad edilen, güvenilen, güvenilir.
Mesaili: Meseleleri, konuları.
Zaîf: Zayıf, güçsüz, kuvvetsiz.
Mes'ele: Konu, çözümü gereken iş, önemli iş.
Kıymetdar: Kıymetli, değerli.
Telakki: Kabul etmek, karşılamak. Kişisel anlayış ve görüş.
Bîçare: Çaresiz.
Hakaik-i imaniye: İmana ait hakikatlar, inançla ilgili gerçekler.
Ekser: Çoğunluk, çoğu.
Nâs: İnsanlar.
Nokta-i nazar: Bakış açısı.
Bilmecburiye: Mecbur olarak, ister istemez.
İhtiyarımız: İrademiz, seçme serbestliğimiz.
İstihdam: Hizmet ettirme, çalıştırma.
Mühim: Önemli.
İnayat: İnayetler, iyilikler, lütuflar, yardımlar.
Teshilât: Kolaylaştırmalar, zorlukları gidermeler.
Mazhar: Sahip olma, ulaşma, kazanma, nail olma, erişme.
Mecbur: Zorunlu.
 

Ahmet.1

Well-known member
Cevap: "Ne vakit gelecek?" Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetülarz kimler olduğunu bil

Risale-i Nur'a ait dava ve itiraz, cüz'î bir hâdise ve şahsî bir mes'ele değil ki çok ehemmiyet verilmesin. Belki bu milleti ve memleketi ve hükûmeti ciddî alâkadar edecek ve dolayısıyla âlem-i İslâmın nazar-ı dikkatini ehemmiyetli bir surette celbedecek bir küllî hâdise hükmünde ve umumî bir mes'eledir. Şualar
 

Ahmet.1

Well-known member
Cevap: "Ne vakit gelecek?" Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetülarz kimler olduğunu bil

Risale-i Nur yalnız bu vatan ve millet için değil, âlem-i İslâm ve bütün beşeriyetin ihtiyacına cevab verecek bir külliyat olarak te'lif edilmiştir. Tarihçe-i Hayat
 

Ahmet.1

Well-known member
Cevap: "Ne vakit gelecek?" Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetülarz kimler olduğunu bil

Zâtınızın şahsıma karşı haddimden pek çok ziyade hüsn-ü zannınızı, Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi namına kabul edebilirim; yoksa kendimi o makamlarda görmek benim haddim değil.

Hem "Risale-i Nur mesleği tarîkat değil, hakikattır; sahabe mesleğinin bir cilvesidir. Bu zaman, tarîkat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Risale-i Nur, bu hizmeti lillahilhamd en müşkil ve ağır zamanlarda yapmış ve yapıyor. Risale-i Nur dairesi, Hazret-i Ali ve Hasan ve Hüseyn'in (R.A.) ve Gavs-ı A'zam'ın (K.S.) -ihbarat-ı gaybiyeleriyle- şakirdlerinin bu zamanda bir dairesidir. Çünki Hazret-i Ali, üç keramet-i gaybiyesiyle Risale-i Nur'dan haber verdiği gibi; Gavs-ı A'zam (K.S.) da kuvvetli bir surette Risale-i Nur'dan haber verip tercümanını teşci' etmiş. Bu mahrem dört risale, Keramet-i Aleviye ve Gavsiyeye ait dört risale inşâallah bir vakit size gönderilebilir. Mahkeme ehl-i vukufu onlara itiraz edememiş, yalnız "Bu yazılmamalı idi" diye küçük bir tenkid etmişler. Ben de cevab verdim, onlar sustular. Zâten Üveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı A'zam'dan (K.S.) ve Zeynelâbidîn (R.A.) ve Hasan Hüseyin (R.A.) vasıtasıyla İmam-ı Ali'den (R.A.) almışım. Onun için, hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir.

Said Nursi
 

Ahmet.1

Well-known member
..

Bedîüzzaman Said Nur
Büyük ve dâhî adamların beşiği olan Türkiye şimdiye kadar, ne kadar mebzul mücahidler, müceddidler ve bütün manasıyla büyük insanlar görmüştür. Onların idrak ettikleri hayat şartları ve gördükleri itibar, buldukları ve mazhar oldukları hürmet, kadr ü kıymetlerine aslâ nakîse vermemekle beraber, yürüdükleri hak yolunda muhakkak ki kendilerine büyük kolaylıklar temin etmiştir. Bu şartların ma'kûs tecellisine ve zulmün en ağırına maruz kaldığımız şu geçmiş yirmibeş yıl, bize ağır mücadele ve mücahedeler içinde yoğurulmuş, davasının ve imanının azametinden ilham almış ve büyüklüğünü dünyanın en hücra köşelerine yaymış bir dâhî, bir nur ve fazilet timsali hediye etmiştir.

Nur'u birçok muzlim vicdanları aydınlatmış; kudreti, birçok zayıf imanlı insanlara cesaret vermiş, dehâsı, birçok nasîbsiz insanların ruhuna ilham serpmiş olan bu büyük adam, hiç şübhe yoktur ki, Said Nur Hazretleridir.

Ondan fazilet ve fedakârlık dersi alan birçok yolunu şaşırmış insanlar, kendilerini mes'ud ve aydınlık bir sahranın ortasında bulmuşlardır. Dehâsı ve celadeti kadar imanı da kuvvetli olan bu muhterem insan; yirmibeş yıllık istibdad ve zulme gözlerini kırpmadan göğüs geren ve onun korkunç işkence adaletsizliğine imandan doğan bir cür'etle karşı koyan tek şahsiyettir.

Bütün Müslüman dünyası, bu kutbun cazibesinden kendisini kurtaramamıştır. Türkiye'nin ıssız ve tenha bir köşesinde doğan bu nur, ziyasını Pakistan'lara, Endonezya'lara kadar yaymış ve kendisiyle beraber milletimizin de şan ü şerefine hâleler eklemiştir.

Ne yazıktır ki; bağrımızdan fışkırmış, bize şeref kazandırmış, kararmış gönüllerimizi aydınlatmış, dalalet yoluna sapmış insanları hak yoluna getirmiş olan bu muhteşem ve mübarek insan, bizden hürmet yerine sadece tazyik ve zulüm görmüştür.

Fakat o, bundan ne yılmış, ne de yolunu değiştirmiştir. Bilakis o daha iyi biliyor ki; mücadelesiz, fedakârlıksız, ızdırabsız hiçbir dava kök tutamaz.

Ne de olsa, ne kadar biz bu güneşin ışığını söndürmek istesek de, onun nuru karanlık gönüllerde birer meş'ale gibi yanıyor ve bizi aydınlatıyor. Bu, büyük insanın hakkı ve davasının meyvesidir. Ne mutlu kendisine!


CEVAT RİFAT ATİLHAN

Tarihçe-i Hayat
 

Ahmet.1

Well-known member
...

Bedîüzzaman Said Nur
Güzel Türk vatanının yetiştirip bütün beşeriyete örnek insan olarak hediye ettiği büyük dâhî, büyük mürşid ve muhteşem bir insanın ismidir. Doksan yılı dolduran hayatının her günü birer nur hâlesi, birer fazilet ışığı, bir azim ve iman halkası halinde Türk nesillerinin ruhlarına ve dimağlarına girmiş; ve bu nur, senelerle birçok karanlık ruhları aydınlatarak onları doğru, güzel ve ışıklı yollara sevketmiştir.

İlahî bir zekânın remzi olan büyük Üstad Said Nur Hazretleri, Allah'ın müstesna bir lütf u keremi olan muhteşem dehâsını mü'min bir azim ve celadetle bu aziz milletin hayrı, terakkisi ve yükselişi uğruna harcamış ve onun nuru Türk hududlarından taşarak komşu memleketlere, Pakistan ve Endonezya'ya kadar yayılmıştır.

Bu nurun ışığı ve insanlara bahşettiği ahlâk ve fazilet şu'lelerinin tek bir kıymet ve takdir ölçüsünde toplanması mümkün değildir.

Ondaki azim ve irade, ondaki yüksek kanaat ve üstün insan vasfı, hepimiz için örnek teşkil edecek kadar büyüktür.

Yalnız biz değil, yalnız Müslümanlar değil, bütün insanlık bu büyük insanın şahsiyetinde asalet ve necabetin, ahlâk ve faziletin ve bilhâssa yüksek imanın bütün göz kamaştırıcı enmuzeclerini temaşa edebilir. Bütün Türk çocukları, vatanlarının bu kadar İlahî bir zekâya, bu kadar muhteşem bir şahsiyete, bu kadar temiz bir insana beşik vazifesi gördüğüne iftihar edebilirler.

Evvelki gün onun bir mahkemesi vardı. Bu mahkemeden iki şey öğrendik: Biri, asil ve genç Türk neslinin fazilet ve ulüvv-ü ahlâka, yüksek inanç ve iradeye olan derin saygısı ve yüksek alâkası...

Diğeri de, lükslerini, zenginliklerini, rütbe ve mevkilerini ve bugünkü fâni ve sefil varlıklarını Türk milletinin sefalet ve geriliğinde arayan ve zehirli ilhamlarını ve direktiflerini ve kuvvetlerini milletlerarası gizli, devirici ve bozguncu Türk düşmanlarından alan bir soysuzlar ve nesebleri belirsiz insanların takındığı tavır.

Binlerce münevver Türk gencinin teşkil ettiği büyük topluluktan bir mikdar irkilerek zehirli, mel'un ve müfsid kalemlerini korkak ve titrek dahi olsa sinsi sinsi aleyhte kullanan ve artık modası geçmiş olan palavralarla bu kıymeti küçümsemek isteyen güruh.

Şöyle bir mukayese yapabiliriz: Üstad-ı A'zam'la (hâşâ mason üstadı değil) muasır olan büyük adam ve Hindistan'ın kurtuluş rehberi Mahatma Gandi. Biri, İngiliz ceberutuna, İngiliz emperyalizmine ve onun korkunç istila ve istismarına baş kaldırmış ve yıllarca büyük davasına hizmet ederek İngiltere'nin bütün haşmet ve kudretini, azîm iradesi önünde âciz ve meflûç bir hale getirmiştir. Bizim bu tipte yetiştirdiğimiz büyük insanın mücadele ve mesaî hayatı ve şekli, birincisine çok benzemekle beraber; fazla olarak ona Cenab-ı Hakk'ın bahş buyurduğu Müslümanlık ve iman nuru da kendi ziyasını Güneş gibi İslâm iklimlerine ve diyardan diyara aşırıp götürmüştür.

Arada sadece büyük ve şâyan-ı esef bir fark vardır.

Bu fark birincisine dörtyüz milyona yakın bir insan topluluğunun gösterdiği sarsılmaz inanç, hürmet ve bağlılık... Bizimkine karşı da -mahdud bile olsa- bazı asalet fukarası soysuzların açığa vuran istihfaf ve sinsi hücumları.

Yarabbi! Neden bizi böyle her kıymet ve fazileti paçavraya döndürecek kadar pespâyeleştirdin? Biliyoruz, sana karşı günahımız çok ve büyüktür. Yeter yâ İlahî, yeter bu sukut bize!


CEVAT RİFAT ATİLHAN

Tarihçe-i Hayat
 

Ahmet.1

Well-known member
Cevap: "Ne vakit gelecek?" Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetülarz kimler olduğunu bil

Evet ümidvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır.
Risale-i Nur
 
Üst