Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sorularla Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Nasuh Tevbesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kayýp_gül" data-source="post: 99892" data-attributes="member: 3579"><p><strong>Nasuhi Tövbe Nasıl Olur ?</strong></p><p></p><p><span style="color: darkorange"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Nasuhi Tövbe Nasıl Olur ?</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Allahu Teala tövbenin fazileti konusunda kendilerini özel olarak muhatap aldığı müminlere şöyle emretmiştir: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Ey iman edenler! Nasûh/samimi bir tövbe ile Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyar.” [Tahrim 66/8.] </span></span></span></p><p> </p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Ayette geçen “nasûh” ifadesi samimiyet manasına gelen nush kökünden gelmektedir. Bu kelime Arapça’da kullanılan “feûl” vezninde olup samimiyette çok ileri dereceyi ifade eder. Buna mübalağa sığası denir. Bu kelime “nasûhan” şeklinde de okunmuştur ki bu durumda masdar olmaktadır. Manası: “Sırf Allah için tövbe ediniz” demektir. “Nasûh” kelimesinin sırf, sade, yalın manasına gelen “nısah” kökünden türediği de söylenmiştir. Buna göre mana: Hiçbir şeye bağlı olmayan ve hiçbir şeyin de kendisine bağlı olmadığı, sırf Allah için olan bir tövbe ile tövbe ediniz, başka bir gaye gütmeyiniz, demektir. Bu da, hiçbir kötülüğe bulaşmadan istikametle taate devam etmek, imkan bulduğunda herhangi bir günaha girme düşüncesine sahip olmamak, şehvetini ve kalbî hislerini birleştirerek hevası için günah işlediği gibi, aynı günahı sırf Allah rızası için terk etmektir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Kul heva denen kötü arzulardan temiz bir kalp ile ve sünnete uygun güzel salih amelle Allahu Teala’nın huzuruna geldiği zaman, kendisine güzel bir netice verilir. O zaman daha önceden kaçırdığı güzel hâli de elde eder. İşte bu, nasûh tövbesidir. Onu yapan kul, çokça tövbe eden, güzelce temizlenen ve Allah’ın sevgilisi olan birisidir. Bunlar Allah tarafından daha önce hakkında iyilikle hüküm verilen kimselerin hâl ve haberleridir. Kime Rabbi tarafından kendisini destekleyecek bir nimet (tevfik-i ilâhî) verilmişse, Allah onunla kulunu kötülüklere bulaşmaktan korur. Bu kimse Allahu Teala’nın ayet-i kerimede: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Hiç şüphesiz Allah, çokça tövbe edenlerle güzelce temizlenenleri sever,”[ Bakara 2/222.] hitabıyla kast ettiği kimsedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) de: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Tövbe eden Allah’ın dostudur.”[ Yüce Allah’ın tövbe den kimseyi seveceğini bildiren biraz fazlı lafızdaki bir hadis için bkz: Ahmed, Müsned, I, 86; Ebu Ya’la, Müsned, No: 483; Ebu Nuaym, Hilye, III, 209; Elbani, Daife, No: 95-96.] </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Gerçekten tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir,”[ İbn Mace, Zühd, 30; Beyhaki, Sünen, X, 154; Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X, 200; Elbani, Zaife, 615-616.] buyurmuştur. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Hasan-i Basrî’ye, nasûh tövbesinin ne olduğu sorulunca, şöyle cevap vermiştir: “O, kalp ile pişman olmak, dil ile istiğfar edip Allah’tan affını istemek, azalarla günahları terk etmek ve içten bir daha günaha dönmemeye karar vermektir.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Ebu Muhammed Sehl demiştir ki: “Şu insanlara tövbeden daha gerekli bir şey ve tövbe ilmini bilmemelerinden dolayı daha şiddetli bir azap yoktur. Bugün insanlar tövbe ilmini bilmemektedirler.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Yine o demiştir ki: “Kim, tövbe farz değildir, derse, o kafirdir. (Onun bu sözüne razı olup tövbenin farz olmadığını düşünen de kafirdir.”) </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Şu söz de Sehl’e ait: “Gerçek tövbe eden, bir an ve bir nefes de olsa taatlarındaki gafletine tövbe eden kimsedir.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Hz. Ali, tövbeyi terk etmeyi manevî körlük olarak görmüş, onu zanna tabi olmak ve zikri unutmakla bir arada ifade etmiş ve uzunca bir konuşmasının içinde şöyle söylemiştir: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Kimin kalbi körelirse, Allah’ın zikrini unutur, zanna tabi olur, tövbe etmeden ve boyun bükmeden mağfiret olmayı ister.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Samimi bir tövbenin farzı, günahı günah olarak kabul etmek, yapılan zulmü itiraf etmek, nefsin hevaî/kötü arzularına kızmak, onu kötü amellerdeki ısrarından vazgeçirmek, gücü yettiği kadar gıdasını/rızkını haramdan temizlemektir. Çünkü helal yemek salihlerin temel prensiplerindendir. Sonra da daha önceki günah ve isyanlara pişman olmaktır. Pişmanlığın hakikati ki eğer pişmanlık gerçek ise, kendisini pişman eden şeylerin benzerine bir daha dönmemektir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Tövbenin bir farzı da, istikamet üzere emre uymak ve yasak şeylerden kaçınmaktır. Gerçek istikamet, kulun ömründe daha önceki gibi sakat ve bozuk şeylere düşmemek, bütünüyle Allah’a yönelmiş kimselerin yoluna tabi olmak, kendini eski haline döndürecek cahillerle arkadaş olmamak, sonra batılla meşgul olduğu günlerde ifsat ettiklerini düzeltmekle uğraşmak ve böylece tövbe edip bozuk halini ıslah eden salihlerden olmaya çalışmaktır. Hiç şüphesiz Allahu Teala iyilerin ecrini zayi etmediği gibi, bozguncuların amelini de (onlar tövbe etmediği sürece) düzeltmez. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Tövbe edene gereken şeylerden birisi de, kötülüklerini iyiliklerle, iyiliklerini de daha güzelleriyle değiştirmektir. Tövbesinin tam olarak gerçekleşmesi, Allah’a dönüşünün güzel ve günahları iyiliklere çevrilen kimselerden olması için böyle yapması zaruridir. Çünkü bu değişme dünyada olmaktadır. Kötü ameller iyi amellere çevrilmektedir. Şu ayet-i kerime bunu göstermektedir: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">“Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar, Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.” [ Ra’d 13/11.] </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Demek ki, insanlar içlerindeki bir kötülüğü iyiliğe çevirdiklerinde, kötü halleri iyiliklere çevrilmiş olacaktır. </span></span></span></p><p> </p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Kalplerin Azığı (Kutu'l Kulüp) </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Ebû Talib el-Mekkî </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Semerkand Yayınları </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkorange">Kalplerin Azığı, Ebu Talib el-Mekkî'nin (k.s.) Kûtu'l-Kulûb adlı meşhur eserinin tercümesidir. Başta İmam Gazalî (rh.a.) olmak üzere, pek çok meşhur âlime kaynaklık eden Kûtu'lKulûb, mârifet, ilim ve edep incileriyle dolu, fıkıhla tasavvufun, zâhirle bâtının, aşkla amelin bir arada işlendiği gerçek </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kayýp_gül, post: 99892, member: 3579"] [b]Nasuhi Tövbe Nasıl Olur ?[/b] [COLOR=darkorange][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Nasuhi Tövbe Nasıl Olur ?[/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Allahu Teala tövbenin fazileti konusunda kendilerini özel olarak muhatap aldığı müminlere şöyle emretmiştir: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Ey iman edenler! Nasûh/samimi bir tövbe ile Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyar.” [Tahrim 66/8.] [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Ayette geçen “nasûh” ifadesi samimiyet manasına gelen nush kökünden gelmektedir. Bu kelime Arapça’da kullanılan “feûl” vezninde olup samimiyette çok ileri dereceyi ifade eder. Buna mübalağa sığası denir. Bu kelime “nasûhan” şeklinde de okunmuştur ki bu durumda masdar olmaktadır. Manası: “Sırf Allah için tövbe ediniz” demektir. “Nasûh” kelimesinin sırf, sade, yalın manasına gelen “nısah” kökünden türediği de söylenmiştir. Buna göre mana: Hiçbir şeye bağlı olmayan ve hiçbir şeyin de kendisine bağlı olmadığı, sırf Allah için olan bir tövbe ile tövbe ediniz, başka bir gaye gütmeyiniz, demektir. Bu da, hiçbir kötülüğe bulaşmadan istikametle taate devam etmek, imkan bulduğunda herhangi bir günaha girme düşüncesine sahip olmamak, şehvetini ve kalbî hislerini birleştirerek hevası için günah işlediği gibi, aynı günahı sırf Allah rızası için terk etmektir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Kul heva denen kötü arzulardan temiz bir kalp ile ve sünnete uygun güzel salih amelle Allahu Teala’nın huzuruna geldiği zaman, kendisine güzel bir netice verilir. O zaman daha önceden kaçırdığı güzel hâli de elde eder. İşte bu, nasûh tövbesidir. Onu yapan kul, çokça tövbe eden, güzelce temizlenen ve Allah’ın sevgilisi olan birisidir. Bunlar Allah tarafından daha önce hakkında iyilikle hüküm verilen kimselerin hâl ve haberleridir. Kime Rabbi tarafından kendisini destekleyecek bir nimet (tevfik-i ilâhî) verilmişse, Allah onunla kulunu kötülüklere bulaşmaktan korur. Bu kimse Allahu Teala’nın ayet-i kerimede: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Hiç şüphesiz Allah, çokça tövbe edenlerle güzelce temizlenenleri sever,”[ Bakara 2/222.] hitabıyla kast ettiği kimsedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) de: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Tövbe eden Allah’ın dostudur.”[ Yüce Allah’ın tövbe den kimseyi seveceğini bildiren biraz fazlı lafızdaki bir hadis için bkz: Ahmed, Müsned, I, 86; Ebu Ya’la, Müsned, No: 483; Ebu Nuaym, Hilye, III, 209; Elbani, Daife, No: 95-96.] [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Gerçekten tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir,”[ İbn Mace, Zühd, 30; Beyhaki, Sünen, X, 154; Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X, 200; Elbani, Zaife, 615-616.] buyurmuştur. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Hasan-i Basrî’ye, nasûh tövbesinin ne olduğu sorulunca, şöyle cevap vermiştir: “O, kalp ile pişman olmak, dil ile istiğfar edip Allah’tan affını istemek, azalarla günahları terk etmek ve içten bir daha günaha dönmemeye karar vermektir.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Ebu Muhammed Sehl demiştir ki: “Şu insanlara tövbeden daha gerekli bir şey ve tövbe ilmini bilmemelerinden dolayı daha şiddetli bir azap yoktur. Bugün insanlar tövbe ilmini bilmemektedirler.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Yine o demiştir ki: “Kim, tövbe farz değildir, derse, o kafirdir. (Onun bu sözüne razı olup tövbenin farz olmadığını düşünen de kafirdir.”) [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Şu söz de Sehl’e ait: “Gerçek tövbe eden, bir an ve bir nefes de olsa taatlarındaki gafletine tövbe eden kimsedir.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Hz. Ali, tövbeyi terk etmeyi manevî körlük olarak görmüş, onu zanna tabi olmak ve zikri unutmakla bir arada ifade etmiş ve uzunca bir konuşmasının içinde şöyle söylemiştir: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Kimin kalbi körelirse, Allah’ın zikrini unutur, zanna tabi olur, tövbe etmeden ve boyun bükmeden mağfiret olmayı ister.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Samimi bir tövbenin farzı, günahı günah olarak kabul etmek, yapılan zulmü itiraf etmek, nefsin hevaî/kötü arzularına kızmak, onu kötü amellerdeki ısrarından vazgeçirmek, gücü yettiği kadar gıdasını/rızkını haramdan temizlemektir. Çünkü helal yemek salihlerin temel prensiplerindendir. Sonra da daha önceki günah ve isyanlara pişman olmaktır. Pişmanlığın hakikati ki eğer pişmanlık gerçek ise, kendisini pişman eden şeylerin benzerine bir daha dönmemektir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Tövbenin bir farzı da, istikamet üzere emre uymak ve yasak şeylerden kaçınmaktır. Gerçek istikamet, kulun ömründe daha önceki gibi sakat ve bozuk şeylere düşmemek, bütünüyle Allah’a yönelmiş kimselerin yoluna tabi olmak, kendini eski haline döndürecek cahillerle arkadaş olmamak, sonra batılla meşgul olduğu günlerde ifsat ettiklerini düzeltmekle uğraşmak ve böylece tövbe edip bozuk halini ıslah eden salihlerden olmaya çalışmaktır. Hiç şüphesiz Allahu Teala iyilerin ecrini zayi etmediği gibi, bozguncuların amelini de (onlar tövbe etmediği sürece) düzeltmez. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Tövbe edene gereken şeylerden birisi de, kötülüklerini iyiliklerle, iyiliklerini de daha güzelleriyle değiştirmektir. Tövbesinin tam olarak gerçekleşmesi, Allah’a dönüşünün güzel ve günahları iyiliklere çevrilen kimselerden olması için böyle yapması zaruridir. Çünkü bu değişme dünyada olmaktadır. Kötü ameller iyi amellere çevrilmektedir. Şu ayet-i kerime bunu göstermektedir: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]“Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar, Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.” [ Ra’d 13/11.] [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Demek ki, insanlar içlerindeki bir kötülüğü iyiliğe çevirdiklerinde, kötü halleri iyiliklere çevrilmiş olacaktır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Kalplerin Azığı (Kutu'l Kulüp) [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Ebû Talib el-Mekkî [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Semerkand Yayınları [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkorange]Kalplerin Azığı, Ebu Talib el-Mekkî'nin (k.s.) Kûtu'l-Kulûb adlı meşhur eserinin tercümesidir. Başta İmam Gazalî (rh.a.) olmak üzere, pek çok meşhur âlime kaynaklık eden Kûtu'lKulûb, mârifet, ilim ve edep incileriyle dolu, fıkıhla tasavvufun, zâhirle bâtının, aşkla amelin bir arada işlendiği gerçek [/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sorularla Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Nasuh Tevbesi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst