Mübârek Ramazan Bayramı yaklaştı

mihrimah

Well-known member
Bizler, onbir ayın sultânı olan mübârek Ramazân ayını bir ganîmet bilip, bu fırsatı, kendimize göre, iyi değerlendirmeye çalıştık. Güzel vatanımıza, asîl milletimize elimizden geldiği kadar hizmet etmeye gayret ettik. Milletimizin birliği, vatanımızın dirliği, İslâm âleminin huzûr ve sükûnu ve bütün insanlığın da hidâyeti için duâlar ettik. Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde de bayram yapacağız inşâallah.
“Ramazan” kelimesi “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe eden müslümanların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da müslümânlar bayram yaparlar. Müslümânlar, her yıl Ramazan ayında günâhları affedildiği için sevinirler.
Peygamber Efendimiz Medîne’ye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları îkâz etti; “Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurdu.
Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü “Ramazân bayramı”; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü “Kurbân bayramı”dır. Ramazan bayramı, üç gün, Kurban bayramı ise dört gündür.
Müslümanlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neş’e kaynağıdırlar.
Bayram günleri, günâhların affedildiği ve rahmet kapılarının açıldığı günlerdir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Fıtr (yanî Ramazân) ve Kurbân bayramlarının birinci geceleri, Şâban ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi.” [Kadir gecesi, birçok hadîs-i şerîflerde bildirildiği için burada da bildirilmeğe lüzûm görülmemiştir.]
Bayramların cemiyet hayatımızda çok özel yerleri vardır. Şöyle ki:
Çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar, bayram namazı için grup grup câmilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler.
Bayram namazından sonra bütün müslümanlar birbirlerinin bayramlarını tebrik ederler, daha sonra aile büyükleri, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Bayramlar sevgi ve saygının artmasına vesîle olur.
Bayramlarımızdaki güzel âdetlerimizden biri de, yetîmler, fakîrler, garîpler ve çocukların sevindirilmesi, yardıma muhtâç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimâî yardımlaşma ve dayanışmanın tezâhür etmesidir.
Dînî bayramlar, milletimizin birlik ve berâberliğine ve dargınların, küskünlerin barışmalarına vesîle olduğu gibi, ölülerimizin bile sevinmelerine sebep olmaktadır. Çünkü kabirler ziyâret edilmekte, rûhlarına Fâtiha, İhlâs, diğer sûre ve duâlar gönderilmektedir.
Bütün dünyâda dîn ve diyânetlerini, ırz ve nâmûslarını, vatan ve memleketlerini, cân ve mâllarını müdâfaa ederken şehîd düşen, bayrama yetişemeyen müslümânlar da unutulmamakta, onlar için de Kur’ân-ı kerîm okunup rûhlarına gönderilmektedir.
NİÇİN BAYRAM DENİLMİŞTİR?
İmâm-ı Gazâlî hazretleri, “bayram” denilmesinin sebeplerini şöyle açıklamaktadır:
“1- Mü’minler, Ramazan Bayramında, Allahü teâlânın farz kıldığı Ramazan orucunu tutabildikleri için çok sevinirler, bunu bayram kabûl ederler.
2- Bayramlar her sene tekrâr geliyor. Bu sevinçli gün tekrârlandığı için bayram denilmiştir. [Zâten bayram ma’nâsına gelen “îd” kelimesi de “avdet” kökünden gelmektedir.]
3- Bayramda Allahın ihsânı bol oluyor; bol bol ihsâna kavuşulduğu için bayram denilmiştir.
4- Bayram günü gelince sevinç ve neş’e de geliyor; üzüntüler unutuluyor. Bunun için bayram denilmiştir.”
Birgün, Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neşelenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, “Bugün bizim bayramımızdır” dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; “Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır” buyurdu.
Yine bir müslüman rûhunu teslîm edeceği (vefât edeceği) zaman, rahmet meleklerini, Cennetteki ni’metleri görünce, onları görmenin zevkıyle gülerek cânını verince, böyle cân verme vaktinin de müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.
Ayrıca İslâm büyükleri, bir müslümânın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir

Selam ve dualarla..
 
Üst