Muavvizeteyn sûreleri // ibn kesir //

Kýrýk Testi

Well-known member
İmâm Buhârî, Sahîh'inin tıp kitabında der ki: Bize Abdullah İbn Muhammed... Hz. Âişe'den nakletti ki; Rasûlullah (s.a.)a büyü yapılmıştı. Öyle ki onun kadınların yanına vardığı görülür, fakat onlarla birleşemezdi. Süfyân der ki: Bu, büyünün en şiddetlisidir. Rasûlullah (s.a.) Hz. Âişe'ye; ey Âişe biliyormusun, Allah Teâlâ kendisinden bilgi istediğin şey konusunda bana bilgi verdi. İki kişi geldi ve birisi baş tarafımda diğeri ayak tarafımda durdu. Baş tarafımda oturan, ayak tarafımda oturana dedi ki: Adamın nesi var? O da büyülenmiş, dedi. Diğeri; kim büyülemiş onu? deyince o; yahûdîlerin müttefiki olan Züreyk oğullarından. Lebîd İbn A'sam isimli bir kişi, dedi. Bu kişi münafıklardandı. Ne ile büyülemiş? deyince, tarak ve taranırken düşen saçıyla, demiş. Öbürü; nerede o? deyince, Zervân kuyusunun dibindeki taşın altında, demiş. Hz. Aişe der ki: Rasûlullah (s.a.) o kuyuya gidip büyüyü çıkardı ve dedi ki: İşte bana gösterilen kuyu bu idi, bu kuyunun suyuna kına karıştırılmıştı. Ve sanki oranın hurması şeytân başı gibiydi. Bu, çıkarılınca Hz. Âişe der ki: Ben; yoksa sen tedâvî mi oldun? dedim. Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki: Hayır, Allah beni şifâyâb etti. Ben, insanlardan bir kişiye kötülük bulaştırmak istemem. Buhârî, îsâ İbn Yûnus kanalıyla bunu Yahya el-Kattân'a isnâd eder. Bu isnâdda şu ifâde de vardır: Hz. Âişe dedi ki: Öyle ki peygambere bir şey yapmadığı halde yapmış gibi gösteriliyordu. Ve yine onun ifâdesinde hadîsin sonunda şu kısım yer alır: Peygamber emretti de, o tekrar kuyuya gömüldü. Buhârî'nin belirttiğine göre, Hişâm'dan bu rivayeti îbn Ebu Zenâd ve Leys İbn Sa'd da nakletmiştir. Bu hadîsi Müslim Ebu Üsâme kanalıyla... Hişâm'dan nakleder. İmâm Ahmed İbn Hanbel de, İbrâhîm İbn Hâlid kanalıyla Hişâm'dan, o babasından, o da Hz. Âişe'den nakleder ki, Rasûlullah (s.a,) altı ay bu halde kalmış. Ne o kimsenin yanına gelirmiş, ne de kimse onun yanına varırmış. En sonunda iki melek gelmiş, birisi baş tarafına, diğeri ayak tarafına oturmuş. Biri diğerine; nesi var? demiş. O da; büyülenmiş, demiş. Kim büyüledi onu? deyince Lebîd İbn A'sam, demiş. Sonra Ahmed İbn Hanbel hadîsin tamâmını zikreder.
Üstâd müfessir Sa'lebî tefsirinde der ki: İbn Abbâs ve Hz. Âişe (r.a.) dediler ki: Yahudilerden bir çocuk Rasûlullah'a hizmet ederdi. Yahudiler onun kafasını çelip kendisine Rasûlullah'ın taradığı saçlardan ve tarağından birkaç diş almasını istediler. Nihayet o da bunu alıp yahûdîlere verdi. Yahudiler de bununla büyü yaptılar. Bunu yapan îbn A'sam denilen bir kişi idi, Sonra o büyüyü Züreyk oğullarının kuyusuna attılar. Ki, bu kuyuya Zervân denilirdi. Rasûlullah (s.a.) rahatsızlandı. Başının saçları dağıldı. Altı ay kadınların yanına gittiği görülüyor, fakat onlara yaklaşamıyordu. Eriyor fakat başına neyin geldiğini bilmiyordu. Uyuduğu bir sırada iki melek geldi. Birisi baş tarafına diğeri ayak tarafına oturdu. Ayak tarafında oturan baş tarafında oturana dedi ki: Adamın nesi var? O da; tabîblik olmuş, dedi. O; tabîblik olmak da ne demek? deyince, büyülenmiş, dedi. Kim büyülemiş onu? deyince; yahûdî Lebîd İbn A'sam, demiş. Ne ile büyülemiş onu deyince; tarağı ve taraktan düşen saçıyla, demiş. O büyü nerede? deyince bir hurma çiçeğinin kabuğunda, Zervân kuyusundaki dip taşının altında. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) kendinden geçmiş olarak uyandı ve; ey Âişe farkındamısın, Allah Teâlâ bana ilâcımı bildirdi, dedi. Sonra Rasûlullah (s.a.) Ali, Zübeyr ve Ammâr İbn Yâsir'i gönderdi ve kuyunun ipini çektiler, sanki o kına suyu gibiydi. Sonra kayayı kaldırdılar ve hurma çiçeğinin kabuğunu çıkardılar, içinde peygamberin saçından düşen kıllarla tarağından iki diş vardı. Bir de bağlanmış bir ip vardı. Üstünde iğne ile dikilmiş on iki düğüm vardı. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu iki sûreyi inzal etti. Her âyet okundukça bir düğüm çözülüyordu ve Rasûlullah (s.a.) da kendisinde hafiflik hissediyordu. Nihayet son düğüm çözülünce rahatladı ve sanki ipten kurtulmuş gibi kalktı. Cibril (a.s.) şöyle diyordu: Allah'ın adıyla sana rukye yaparım, seni rahatsız eden her kötülükten, hasbdçiden ve gözden, Allah sana şifâ verir. Ey Allah'ın Rasûlü; biz o pis herifi tutup öldürelim mi? dediklerinde, Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki: Bana Allah şifâ verdi, insanlara kötülük etmekten nefret ederim. Sa'lebî bu haberi bu şekilde ve isnâdsiz olarak îrâd eder. Bu haberde garîblikler ve bir kısmında çok büyük münkerlik vardır. Bir kısmının ise daha Önce geçen destekleyici delili bulunmaktadır. Allah en iyisini bilendir.

 

yozgati

Well-known member
Rasulü Ekrem (a.s.m.) muavviziteyn nazil olana kadar muhtelif dualalarla RAhman-ı rahime sığınıyordu.

lakin bu muavviziteyn - felek ve nas - nazil olunca bun larla Rahmana dualar etmiş ve sığınmıştır.
 

teblið

Vefasýz
Ayrıca bu mubarek surelerin hikmeti o kadar çok ki..Bi zaman bir siyer kitabında okumuştum,Efendimiz (sav) 'e müşrikler sihir yapıp zarar vermek istemişler nasipsizler.

Efendimiz (as) bu musibetten felak ve nas surelerini okuyarak şifaa bulmuştur...
 
Üst