Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mesnevi-i Nuriye
Mesnevi-i Nuriye 6. Ders - Yardımlaşma Kanunu ve Rızkın Anında Yetişmesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ASHAB-I BEDR" data-source="post: 345692" data-attributes="member: 1013691"><p><strong>Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri - 36 - Yardımlaşma Kanunu ve Rızkın Anında Yetişmes</strong></p><p></p><p>[DIKKAT]<p style="text-align: center"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"><strong>Tevhîd'in birinci mertebesi</strong>,</span></span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"> insanın diliyle Lâ ilâhe illâllah, kalbi gafil veya inkâr edici olmadan demesidir. Münafıkların Tevhîd'i gibi...</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"><strong>Tevhîd'in ikinci mertebesi</strong>,</span></span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"> lafzın mânâsını kalben tasdik et-mektir. Nitekim bütün müslümanlar bunu tasdik ederler. Bu ise halk tabakasının inancıdır.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>Tevhîd'in üçüncü mertebesi</strong></span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">, hak nûrunun vasıtası ve keşif yoluyla, o mânâyı müşahede etmektir. Bu makam, Allah'ın dergâhına yaklaştırılan mukarreblerin makamıdır. Bunun mânâsı: Birçok şeyi müşahede ettiği halde onların çokluklarına rağmen, kahhâr ve bir olan Allah'tan sâdır olduklarını bilmek demektir.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>Tevhid'in dördüncü mertebesi</strong>,</span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"> varlıkta birden başkasını gör-memektir. Bu ise sıddîkların müşahedesidir. Sûfîler buna el-fenâ fıt-Tevhîd (Tevhîd'de fâni olmak) adını verirler. Çünkü şahıs, birden başkasını görmemek hasebiyle, nefsini dahi görmez. Tevhid'le müstağrak olduğundan dolayı, nefsini görmediğinden, Tevhîd hususunda nefsinden de fâni olur. Yani hem nefsini görmekten, hem de halkın görmesinden yok olur.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>Birincisi</strong>, sadece diliyle muvahhid'dir. Bu şekildeki tevhid, sadece dünyada sahibinin boynunu şeriatın kılıcından korur.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>İkincisi</strong>, söylediğine kalben inanan ve söylediğim kalbi yalanlamayan bir muvahhiddir. Bu tevhid, kalp üzerine vurulan bir düğümdür. Bunda kalp genişliği yoktur. Fakat sahibi eğer bu inanç üzerinde ölmüş ve imanı günahlarla zayıflamışsa ahirette onu azaptan korur.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Bu düğümün birtakım hileleri vardır. Onların zayıflatılıp sökülmesi gerekir. O hilelere bid'at adı verilir ve bir takım hileleri vardır ki onlarla çözülmenin ondan uzaklaştırılması istenilir ve yine onlardan bu düğümün sağlamlaştırılması ve kalp üzerine iyice bağlanması kastolunuyr. Bu ikinci duruma da kelâm adı verilir. Kelâmı bilene de mütekellim adı verilir. Mütekellim, mübtedi'in (bid'atçı'nın) zıddıdır. </span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Mütekellimîn gayesi, bid'atçıyı bu düğümü halk tabakasının kalplerinden çözmeyi istemekten uzaklaştırmaktır. Bazen mütekellime, muvahhid ismi de tahsis olunur. Çünkü kelâmıyla halk tabakasının Tevhîd'ini kalplerinden bu düğümün çözülmesi için korumak ister.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>Üçüncüsü</strong> şu mânâ ile muvahhiddir: Hak, olduğu gibi kendisine keşfolunduğunda bir failden başkasını görmez. Hakîkat açısından ancak bir fail görür. Böyle gördüğü zaman hakîkat olduğu gibi kendisine keşfolunmuş demektir. Mânâsı; kalbini hakîkat lâfzının mefhumu üzerinde bağlamaya zorlamak değildir. Çünkü böyle bir mertebe, halk tabakasının ve kelâmcıların mertebesidir; zira kelâmcı, avâmdan inanç hususunda ayrılmaz. </span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Yani ikisi de bu hususta eşittir. Kelâmcının avâm tabakasından üstünlüğü ancak bu düğümü çözmekte bid'atçının hilelerini defetmeye yararlı kelâm sanatını bilmesindendir.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"><strong>Dördüncüsü</strong> şu mânâ ile muvahhiddir: Onun şuhudunda birden başkası hazır olmamıştır. Bu bakımdan çok olmak hasebiyle değil, bir olarak görür. İşte Tevhîd'de en yüce gaye budur.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Birinci derece, cevizin üst kabuğu, ikinci derece alt kabuğu, üçüncü derece özü, dördüncü derece de özden çıkarılan yağ gibidir.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Cevizin üst kabuğu hayırsız, yenildiği zaman acıdır, içine bakıldığı zaman çirkin, odun olarak kullanıldığında ateşi söndürüp, dumanı çoğaltır, evde bırakıldığı zaman yeri daraltır. Ancak bir müddet cevizi korumak için üzerinde kalır, sonra atılır. İşte imanın birinci derecesi de aynen onun gibi kalben tasdik edilmeksizin sadece dil ile söylenen tevhidin de faydası yok, zararı çok, zâhir ve bâtını çirkin olan bir tevhîd'dir.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Fakat bu tevhid, bir müddet ölüm anına kadar alt kabuğu korumakta faydalı olur Alt kabuk, burada, kalp ile bedendir. Münâfığın tevhîdi, bedenini şeriatın kılıcından korur. Çünkü İslâm gazileri kalpleri yarıp içindekine bakmakla mükellef kılınmamışlardır. </span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Kılıç ise, ancak bedene dokunur ki bu da alt kabuktur. Ancak ondan ölümle soyunur. Ölümden sonra münâfığın tevhîd'inin hiçbir faydası kalmaz. Nasıl ki alt kabuğu üst kabuğa nisbeten menfaati zâhir ise (tıpkı onun gibi)...</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">Çünkü alt kabuk özü korur. Zâhid onu edindiğinde, fesaddan korunur. Kabuk özün üzerinden soyulduğunda odun olarak kendisinden faydalanılabilir. Fakat öze nisbeten kıymeti pek düşüktür. İşte onun gibi, keşif olmaksızın sadece mücerred inanç, mücerred dil ile söylemeye nisbeten çok faydalıdır. Fakat göğsün genişlemesi ve hakkın nûrunun orada doğması ile elde edilen müşahede ve keşfe nisbeten kıymeti düşüktür. Çünkü şu ayetle ancak göğsün inşirahı kastolunmuştur.</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span><span style="font-size: 18px"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>Allah kime hidayet etmeyi dilerse, onun göğsünü İslâm'a açar</strong>.</span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">(En'âm/125)</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong>Allah'ın göğsünü İslâm'a açtığı kimse, rabbinden bir nûr üzere değil mi?</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #daa520"><span style="font-family: 'book antiqua'"><strong></strong></span></span></span><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">(Zümer/23)</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #696969"><span style="font-family: 'book antiqua'"><span style="font-size: 12px">İhyay-ı Ulumuddin</span></span></span></p><p>[/DIKKAT]</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ASHAB-I BEDR, post: 345692, member: 1013691"] [b]Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri - 36 - Yardımlaşma Kanunu ve Rızkın Anında Yetişmes[/b] [DIKKAT][CENTER][COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][SIZE=3][SIZE=4][B]Tevhîd'in birinci mertebesi[/B],[/SIZE][/SIZE][/FONT][/COLOR][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3] insanın diliyle Lâ ilâhe illâllah, kalbi gafil veya inkâr edici olmadan demesidir. Münafıkların Tevhîd'i gibi... [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][SIZE=3][SIZE=4][B]Tevhîd'in ikinci mertebesi[/B],[/SIZE][/SIZE][/FONT][/COLOR][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3] lafzın mânâsını kalben tasdik et-mektir. Nitekim bütün müslümanlar bunu tasdik ederler. Bu ise halk tabakasının inancıdır. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=4][COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][B]Tevhîd'in üçüncü mertebesi[/B][/FONT][/COLOR][/SIZE][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3], hak nûrunun vasıtası ve keşif yoluyla, o mânâyı müşahede etmektir. Bu makam, Allah'ın dergâhına yaklaştırılan mukarreblerin makamıdır. Bunun mânâsı: Birçok şeyi müşahede ettiği halde onların çokluklarına rağmen, kahhâr ve bir olan Allah'tan sâdır olduklarını bilmek demektir. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=4][COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][B]Tevhid'in dördüncü mertebesi[/B],[/FONT][/COLOR][/SIZE][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3] varlıkta birden başkasını gör-memektir. Bu ise sıddîkların müşahedesidir. Sûfîler buna el-fenâ fıt-Tevhîd (Tevhîd'de fâni olmak) adını verirler. Çünkü şahıs, birden başkasını görmemek hasebiyle, nefsini dahi görmez. Tevhid'le müstağrak olduğundan dolayı, nefsini görmediğinden, Tevhîd hususunda nefsinden de fâni olur. Yani hem nefsini görmekten, hem de halkın görmesinden yok olur. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3][B]Birincisi[/B], sadece diliyle muvahhid'dir. Bu şekildeki tevhid, sadece dünyada sahibinin boynunu şeriatın kılıcından korur. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3][B]İkincisi[/B], söylediğine kalben inanan ve söylediğim kalbi yalanlamayan bir muvahhiddir. Bu tevhid, kalp üzerine vurulan bir düğümdür. Bunda kalp genişliği yoktur. Fakat sahibi eğer bu inanç üzerinde ölmüş ve imanı günahlarla zayıflamışsa ahirette onu azaptan korur. Bu düğümün birtakım hileleri vardır. Onların zayıflatılıp sökülmesi gerekir. O hilelere bid'at adı verilir ve bir takım hileleri vardır ki onlarla çözülmenin ondan uzaklaştırılması istenilir ve yine onlardan bu düğümün sağlamlaştırılması ve kalp üzerine iyice bağlanması kastolunuyr. Bu ikinci duruma da kelâm adı verilir. Kelâmı bilene de mütekellim adı verilir. Mütekellim, mübtedi'in (bid'atçı'nın) zıddıdır. Mütekellimîn gayesi, bid'atçıyı bu düğümü halk tabakasının kalplerinden çözmeyi istemekten uzaklaştırmaktır. Bazen mütekellime, muvahhid ismi de tahsis olunur. Çünkü kelâmıyla halk tabakasının Tevhîd'ini kalplerinden bu düğümün çözülmesi için korumak ister. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3][B]Üçüncüsü[/B] şu mânâ ile muvahhiddir: Hak, olduğu gibi kendisine keşfolunduğunda bir failden başkasını görmez. Hakîkat açısından ancak bir fail görür. Böyle gördüğü zaman hakîkat olduğu gibi kendisine keşfolunmuş demektir. Mânâsı; kalbini hakîkat lâfzının mefhumu üzerinde bağlamaya zorlamak değildir. Çünkü böyle bir mertebe, halk tabakasının ve kelâmcıların mertebesidir; zira kelâmcı, avâmdan inanç hususunda ayrılmaz. Yani ikisi de bu hususta eşittir. Kelâmcının avâm tabakasından üstünlüğü ancak bu düğümü çözmekte bid'atçının hilelerini defetmeye yararlı kelâm sanatını bilmesindendir. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3][B]Dördüncüsü[/B] şu mânâ ile muvahhiddir: Onun şuhudunda birden başkası hazır olmamıştır. Bu bakımdan çok olmak hasebiyle değil, bir olarak görür. İşte Tevhîd'de en yüce gaye budur. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3]Birinci derece, cevizin üst kabuğu, ikinci derece alt kabuğu, üçüncü derece özü, dördüncü derece de özden çıkarılan yağ gibidir. Cevizin üst kabuğu hayırsız, yenildiği zaman acıdır, içine bakıldığı zaman çirkin, odun olarak kullanıldığında ateşi söndürüp, dumanı çoğaltır, evde bırakıldığı zaman yeri daraltır. Ancak bir müddet cevizi korumak için üzerinde kalır, sonra atılır. İşte imanın birinci derecesi de aynen onun gibi kalben tasdik edilmeksizin sadece dil ile söylenen tevhidin de faydası yok, zararı çok, zâhir ve bâtını çirkin olan bir tevhîd'dir. Fakat bu tevhid, bir müddet ölüm anına kadar alt kabuğu korumakta faydalı olur Alt kabuk, burada, kalp ile bedendir. Münâfığın tevhîdi, bedenini şeriatın kılıcından korur. Çünkü İslâm gazileri kalpleri yarıp içindekine bakmakla mükellef kılınmamışlardır. Kılıç ise, ancak bedene dokunur ki bu da alt kabuktur. Ancak ondan ölümle soyunur. Ölümden sonra münâfığın tevhîd'inin hiçbir faydası kalmaz. Nasıl ki alt kabuğu üst kabuğa nisbeten menfaati zâhir ise (tıpkı onun gibi)... [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3]Çünkü alt kabuk özü korur. Zâhid onu edindiğinde, fesaddan korunur. Kabuk özün üzerinden soyulduğunda odun olarak kendisinden faydalanılabilir. Fakat öze nisbeten kıymeti pek düşüktür. İşte onun gibi, keşif olmaksızın sadece mücerred inanç, mücerred dil ile söylemeye nisbeten çok faydalıdır. Fakat göğsün genişlemesi ve hakkın nûrunun orada doğması ile elde edilen müşahede ve keşfe nisbeten kıymeti düşüktür. Çünkü şu ayetle ancak göğsün inşirahı kastolunmuştur. [/SIZE][/FONT][/COLOR][SIZE=5][COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][B]Allah kime hidayet etmeyi dilerse, onun göğsünü İslâm'a açar[/B].[/FONT][/COLOR][/SIZE][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3] (En'âm/125) [/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=5][COLOR=#daa520][FONT=book antiqua][B]Allah'ın göğsünü İslâm'a açtığı kimse, rabbinden bir nûr üzere değil mi? [/B][/FONT][/COLOR][/SIZE][COLOR=#696969][FONT=book antiqua][SIZE=3] (Zümer/23) İhyay-ı Ulumuddin[/SIZE][/FONT][/COLOR][/CENTER] [/DIKKAT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mesnevi-i Nuriye
Mesnevi-i Nuriye 6. Ders - Yardımlaşma Kanunu ve Rızkın Anında Yetişmesi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst