Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mektubat
Mektubat 3. Ders - Ölüm Son Değildir, Ölüm Nimettir..!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 335949" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 32 - Ölüm Son Değildir, Ölüm Nimettir..!</strong></p><p></p><p>[NOT]<span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">Zira, meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti tefessühle, çürümek ve dağılmakla göründüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i kimyeviye ve mizanlı bir imtizâcât-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümü, sümbülün hayatıyla tezahür ediyor. </span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'"></span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">Demek çekirdeğin mevti, sümbülün mebde-i hayatıdır; belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi hayat kadar mahlûk ve muntazamdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'"></span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">Hem zîhayat meyvelerin yahut hayvanların mide-i insaniyede ölümleri, hayat-ı insaniyeye çıkmalarına menşe olduğundan, o mevt onların hayatından daha muntazam ve mahlûk denilir.</span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'"></span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'verdana'">İşte, en ednâ tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti böyle mahlûk, hikmetli ve intizamlı olsa, tabaka-i hayatın en ulvîsi olan hayat-ı insaniyenin başına gelen mevt, elbette, yeraltına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yeraltına giren bir insan da âlem-i berzahta elbette bir hayat-ı bâkiye sünbülü verecektir.</span></span>[/NOT]</p><p></p><p></p><p>Üstad Hazretleri insanın ölümün son olmadığını, gözümüz önündeki en canlı misalleri nazara vererek ders veriyor. Bir meyve çürüdüğü zaman, içindeki çekirdek ya da bir bitkinin tohumu toprakla buluştuğunda, bunun bir bitiş olmadığını bizzat müşahede ediyoruz. Zira o meyvenin çekirdeği ya da tohum her ne ise, sert kışların, yağmurun, fırtınanın ardından aynısıyla ya da misliyle yeniden hayatlanıyor. Tohumun ya da çekirdeğin yeraltında çürümesi, yepyeni bir surette hayata mazhar olmasının ilk adımı oluyor. </p><p></p><p>İşte nasıl bir nebatat dahi toprak altında çürüyüp, kışın dağdağalarının ardından, baharın gelişiyle yeniden hayata mazhar oluyor ise; ondan binler derece daha hayata layık olan insan, elbetteki toprağın altına girip unutulacak değildir haşa. Allah cc. kudretiyle, ilmiyle, hakimiyetiyle, hikmetiyle, külli iradesi ve tedbiri ile, hafiziyetiyle yeniden onu diriltecek ve hayatlandıracaktır. Demek ölüm son değildir.</p><p></p><p>Ve ölümün sadece hayat tarzımızın değişmesine bir vesile olduğunu düşünmek akıldan uzak değildir. Yine Üstad Hazretlerinin verdiği misalde, bir bitkinin insanın midesine girmesi, o bitkinin ölümü anlamına geliyor. Ancak o ölüm insan hayatıyla devam ediyor. İnsan vücudunda dağılarak güya bozulan o bitki, vücudun her bir hücresinde hayat buluyor. O hücrelere hayat verme vesilesi olmakla, vücuttaki hücreler sayısınca hayatı vardır denilebilir. İnsan vücudunda ölmezden evvel bir hayatı olan bitkinin, öldükten sonra dağıldığı hücreler kadar hayatı oluyor. Ve bitki hayatından insan hayatına terakki etmiş oluyor aynı zamanda. </p><p></p><p>İnsan da ölümüyle dünya hayatından ahiret hayatına terakki ediyor. Maddi cesedin bağımlılıklarından kurtuluyor ve daha nurani bir hayata mazhar oluyor. Bu kısmın ahirinde de Üstad Hazretlerinin buyurduğu gibi, sefahette olan insanların ölümleri bahsimizden hariçtir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 335949, member: 27"] [b]Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 32 - Ölüm Son Değildir, Ölüm Nimettir..![/b] [NOT][SIZE=2][FONT=verdana]Zira, meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti tefessühle, çürümek ve dağılmakla göründüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i kimyeviye ve mizanlı bir imtizâcât-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümü, sümbülün hayatıyla tezahür ediyor. Demek çekirdeğin mevti, sümbülün mebde-i hayatıdır; belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi hayat kadar mahlûk ve muntazamdır. Hem zîhayat meyvelerin yahut hayvanların mide-i insaniyede ölümleri, hayat-ı insaniyeye çıkmalarına menşe olduğundan, o mevt onların hayatından daha muntazam ve mahlûk denilir. İşte, en ednâ tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti böyle mahlûk, hikmetli ve intizamlı olsa, tabaka-i hayatın en ulvîsi olan hayat-ı insaniyenin başına gelen mevt, elbette, yeraltına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yeraltına giren bir insan da âlem-i berzahta elbette bir hayat-ı bâkiye sünbülü verecektir.[/FONT][/SIZE][/NOT] Üstad Hazretleri insanın ölümün son olmadığını, gözümüz önündeki en canlı misalleri nazara vererek ders veriyor. Bir meyve çürüdüğü zaman, içindeki çekirdek ya da bir bitkinin tohumu toprakla buluştuğunda, bunun bir bitiş olmadığını bizzat müşahede ediyoruz. Zira o meyvenin çekirdeği ya da tohum her ne ise, sert kışların, yağmurun, fırtınanın ardından aynısıyla ya da misliyle yeniden hayatlanıyor. Tohumun ya da çekirdeğin yeraltında çürümesi, yepyeni bir surette hayata mazhar olmasının ilk adımı oluyor. İşte nasıl bir nebatat dahi toprak altında çürüyüp, kışın dağdağalarının ardından, baharın gelişiyle yeniden hayata mazhar oluyor ise; ondan binler derece daha hayata layık olan insan, elbetteki toprağın altına girip unutulacak değildir haşa. Allah cc. kudretiyle, ilmiyle, hakimiyetiyle, hikmetiyle, külli iradesi ve tedbiri ile, hafiziyetiyle yeniden onu diriltecek ve hayatlandıracaktır. Demek ölüm son değildir. Ve ölümün sadece hayat tarzımızın değişmesine bir vesile olduğunu düşünmek akıldan uzak değildir. Yine Üstad Hazretlerinin verdiği misalde, bir bitkinin insanın midesine girmesi, o bitkinin ölümü anlamına geliyor. Ancak o ölüm insan hayatıyla devam ediyor. İnsan vücudunda dağılarak güya bozulan o bitki, vücudun her bir hücresinde hayat buluyor. O hücrelere hayat verme vesilesi olmakla, vücuttaki hücreler sayısınca hayatı vardır denilebilir. İnsan vücudunda ölmezden evvel bir hayatı olan bitkinin, öldükten sonra dağıldığı hücreler kadar hayatı oluyor. Ve bitki hayatından insan hayatına terakki etmiş oluyor aynı zamanda. İnsan da ölümüyle dünya hayatından ahiret hayatına terakki ediyor. Maddi cesedin bağımlılıklarından kurtuluyor ve daha nurani bir hayata mazhar oluyor. Bu kısmın ahirinde de Üstad Hazretlerinin buyurduğu gibi, sefahette olan insanların ölümleri bahsimizden hariçtir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Mektubat
Mektubat 3. Ders - Ölüm Son Değildir, Ölüm Nimettir..!
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst