Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Lem'alar
Kusurunu İtiraf Etmeyen İnsan !
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="zerrat" data-source="post: 170461" data-attributes="member: 1000608"><p><strong><span style="color: darkred">Şeytanın mühim bir desisesi: İnsana kusurunu itiraf ettirmemektir. Tâ ki, istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enaniyetini tahrik edip, tâ ki, nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin; âdeta taksirattan takdis etsin. Evet şeytanı dinliyen bir nefis, kusurunu görmek istemez; görse de, yüz tevil ile tevil ettirir.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">وَ عَيْنُ الرِّضَا عَنْ كُلِّ عَيْبٍ كَلِيلَة sırriyle: Nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiaze etmez; şeytana maskara olur. Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm gibi bir Peygamber-i Âlîşan, اُبَرِّئُ نَفْسِى اِنَّ النَّفْسَ َلاَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ اِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّىوَمَا (Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder) dediği halde, nasıl nefse itimad edilebilir? Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiaze eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; itiraf etse, afva müstehak olur.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü’minin bir tek seyyiesiyle, bütün hasenatını örter. Şeytanın bu desisesini dinliyen insafsızlar, mü’mine adavet ederler. Halbuki Cenab-ı Hak Haşirde adâlet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenatı seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeyler. Hem seyyiatın esbabı çok ve vücudları kolay olduğundan, bazen bir tek hasene ile çok seyyiatını örter. Demek bu dünyada, o adâlet-i İlâhiyye noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki kıymetdar bir tek hasene ile, çok seyyiatına nazar-ı afv ile bakmak lâzımdır.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">Halbuki: İnsan, fıtratındaki zulüm damariyle, şeytanın telkiniyle, bir zatın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü’min kardeşine adavet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa; bir dağı setreder, göstermez. Öyle de insan garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur; mü’min kardeşine adavet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesad âleti olur.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">Şeytanın bu desisesine benzer diğer bir desise ile, insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakaik-i îmaniyeye karşı sıhhat-i muhakemeyi bozuyor ve istikamet-i fikriyeyi ihlâl ediyor. Şöyle ki:</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">Bir hakîkat-ı îmaniyeye dair yüzer delâil-i isbatiyenin hükmünü, nefyine delâlet eden bir emare ile kırmak ister. Halbuki kaide-i mukarreredir ki: “Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor.” Bir dâvâya müsbit bir şâhidin hükmü, yüz nâfîlere râcih olur. Bu hakikata bu temsil ile bak. Şöyle ki:</span></strong></p><p><strong><span style="color: darkred">Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapı açılmasiyle, o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapansa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">İşte Hakaik-i îmaniye o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır, isbat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasiyle o hakaik-i îmaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehâlet vasıtasiyle kapalı kalmış olan bir kapıyı gösterir; isbat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. “İşte, bu saraya girilmez, belki saray değildir, içinde birşey yoktur.” der kandırır.</span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkred">İşte ey şeytanın desiselerine mübtelâ olan bîçare insan! Hayat-ı dîniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen: Muhkemât-ı Kur’aniyenin mizanlariyle ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a’mâl ve hâtıratını tart ve Kur’anı ve Sünnet-i Seniyyeyi daima rehber yap ve ” اَعُوذُبِاللّهِمِنَالشَّيْطَانِالرَّجِيمِ ” de, Cenab-ı Hakk’a iltîcada bulun.</span></strong></p><p> </p><p><em><strong><span style="color: darkred">(13. Lem’a)</span></strong></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="zerrat, post: 170461, member: 1000608"] [B][COLOR=darkred]Şeytanın mühim bir desisesi: İnsana kusurunu itiraf ettirmemektir. Tâ ki, istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enaniyetini tahrik edip, tâ ki, nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin; âdeta taksirattan takdis etsin. Evet şeytanı dinliyen bir nefis, kusurunu görmek istemez; görse de, yüz tevil ile tevil ettirir.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]وَ عَيْنُ الرِّضَا عَنْ كُلِّ عَيْبٍ كَلِيلَة sırriyle: Nefsine nazar-ı rıza ile baktığı için ayıbını görmez. Ayıbını görmediği için itiraf etmez, istiğfar etmez, istiaze etmez; şeytana maskara olur. Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm gibi bir Peygamber-i Âlîşan, اُبَرِّئُ نَفْسِى اِنَّ النَّفْسَ َلاَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ اِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّىوَمَا (Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder) dediği halde, nasıl nefse itimad edilebilir? Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiaze eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; itiraf etse, afva müstehak olur.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü’minin bir tek seyyiesiyle, bütün hasenatını örter. Şeytanın bu desisesini dinliyen insafsızlar, mü’mine adavet ederler. Halbuki Cenab-ı Hak Haşirde adâlet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenatı seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeyler. Hem seyyiatın esbabı çok ve vücudları kolay olduğundan, bazen bir tek hasene ile çok seyyiatını örter. Demek bu dünyada, o adâlet-i İlâhiyye noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki kıymetdar bir tek hasene ile, çok seyyiatına nazar-ı afv ile bakmak lâzımdır.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]Halbuki: İnsan, fıtratındaki zulüm damariyle, şeytanın telkiniyle, bir zatın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü’min kardeşine adavet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa; bir dağı setreder, göstermez. Öyle de insan garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur; mü’min kardeşine adavet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesad âleti olur.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]Şeytanın bu desisesine benzer diğer bir desise ile, insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakaik-i îmaniyeye karşı sıhhat-i muhakemeyi bozuyor ve istikamet-i fikriyeyi ihlâl ediyor. Şöyle ki:[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]Bir hakîkat-ı îmaniyeye dair yüzer delâil-i isbatiyenin hükmünü, nefyine delâlet eden bir emare ile kırmak ister. Halbuki kaide-i mukarreredir ki: “Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor.” Bir dâvâya müsbit bir şâhidin hükmü, yüz nâfîlere râcih olur. Bu hakikata bu temsil ile bak. Şöyle ki:[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapı açılmasiyle, o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapansa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]İşte Hakaik-i îmaniye o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır, isbat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasiyle o hakaik-i îmaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehâlet vasıtasiyle kapalı kalmış olan bir kapıyı gösterir; isbat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. “İşte, bu saraya girilmez, belki saray değildir, içinde birşey yoktur.” der kandırır.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred]İşte ey şeytanın desiselerine mübtelâ olan bîçare insan! Hayat-ı dîniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen: Muhkemât-ı Kur’aniyenin mizanlariyle ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a’mâl ve hâtıratını tart ve Kur’anı ve Sünnet-i Seniyyeyi daima rehber yap ve ” اَعُوذُبِاللّهِمِنَالشَّيْطَانِالرَّجِيمِ ” de, Cenab-ı Hakk’a iltîcada bulun.[/COLOR][/B] [B][COLOR=darkred][/COLOR][/B] [I][B][COLOR=darkred](13. Lem’a)[/COLOR][/B][/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Lem'alar
Kusurunu İtiraf Etmeyen İnsan !
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst