Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kuran'in Bİlİmsel Mucİzelerİ
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Elif_Gibi" data-source="post: 120494" data-attributes="member: 6253"><p><strong><span style="color: #ff0000">DÜNYA'NIN GEOİT ŞEKLİ</span></strong></p><p> </p><p> </p><p>Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi (Naziat Suresi, 30)</p><p> </p><p>Yukarıdaki ayette "serip döşedi" olarak çevrilen "deha" kelimesi, yaymak anlamına gelen "dahv" kelime kökündendir Dahv kelimesi, döşemek, düzeltmek anlamlarına gelse de, taşıdığı anlam bakımından basit bir döşeme fiili değildir Çünkü bu kelimede, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek fiillerini tarif etmek için kullanılmaktadır </p><p> </p><p>Dahv kelimesinden türeyen diğer kelimelerde de yuvarlaklık anlamı mevcuttur Örneğin çocukların topu yerdeki bir çukura düşürmeleri, taş atıp çukura düşürme yarışları, cevizle oynanan oyun hepsi dahv kelimesiyle ifade edilmektedir Devekuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine, yumurtladığı yere ve yumurtasına da bu köklerden türemiş kelimeler kullanılır</p><p> </p><p>Nitekim Dünya'nın şekli de bir yumurtayı andırır şekilde yuvarlaktır Dünya'nın kutuplardan basık küresel şekli, geoit olarak ifade edilmektedir Bu bakımdan ayette "deha" kelimesinin kullanılması, Allah'ın Dünya hakkında verdiği önemli bir bilgiyi içermektedir İnsanların yüzlerce sene Dünya'nın şeklinin düz olduğunu düşünmeleri ve gerçek şeklinin ancak teknolojik imkanlar neticesinde anlaşılması, Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunun önemli delillerinden biridir</p><p> </p><p><strong><span style="color: red">DÜNYA'NIN VE UZAY'IN ÇAPLARI </span></strong></p><p>Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız (Rahman Suresi, 33)</p><p> </p><p>Yukarıdaki ayette bucakları olarak çevrilen kelimenin Arapçası "aktar"dır "Aktar", Arapça'da çap anlamına gelen "kutur" kelimesinin çoğuludur ve göklerin ve yeryüzünün birçok çapı olduğunu ifade etmektedir Arapçada kelimenin kullanım şeklinden tekil mi, çoğul mu (ikiden fazla mı) ya da ikili formda mı kullanıldığını anlamak mümkündür Dolayısıyla kelimenin buradaki kullanım şekliyle -ikiden fazla olduğunu ifade eden çoğul kullanımıyla- bir başka mucizevi bilgi haber verilmektedir</p><p> </p><p>Bilindiği üzere, üç boyutlu bir cisim ancak düzgün bir küresel şekle sahipse tek bir çaptan bahsedilir Çaplar ifadesi ise ancak düzgün olmayan bir küresel şekle ait olabilir Nitekim ayette seçilen bu kelime -çaplar- Dünya'nın geoit yapısına işaret etmesi bakımından önemlidir Ayette ikinci olarak dikkat edilecek konu ise, çaplardan bahsedilirken yeryüzü ve göklerden ayrı ayrı söz edilmesidir</p><p> </p><p> </p><p>Edwin Hubble </p><p>Albert Einstein'ın Genel Görecelik Teorisi'ne göre, evren genişlemektedir; fakat bu, galaksilerin ve diğer kozmik cisimlerin uzayda etrafa dağıldığı anlamına gelmez Bu, uzayın genişlediği ve bu sırada galaksiler arasındaki mesafenin açıldığı anlamına gelir </p><p> </p><p>Rahman Suresi'nin 33 ayetinde geçen, "göklerin çapları" tanımlaması da uzayın küremsi yapısına işaret etmektedir (En doğrusunu Allah bilir) Uzayın değişik yerlerinden uzayın çapları farklı çıkacağı gibi, sürekli genişleyen uzayın çapları da sürekli değişim gösterecektir Bu bakımdan ayette çap kelimesinin çoğul biçimiyle kullanılması son derece hikmetlidir ve Kuran'ın herşeyin ilmine sahip Rabbimiz'in vahyi olduğunun göstergelerinden biridir</p><p> </p><p><strong><span style="color: red">DÜNYA'NIN YERÇEKİMİ KUVVETİ</span></strong></p><p> </p><p>Biz yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı? (Mürselat Suresi, 25)</p><p> </p><p>Yukarıdaki ayette "toplanma yeri" olarak çevrilen "kifaten" kelimesi, "canlıların, meskenlerinde toplanıp himaye edilmeleri, barınmaları; canlı ve cansızların toplandıkları yerler; üzerinde şeyler yığılan; toplanan yer" anlamlarını taşımaktadır Yeryüzünün bir "toplanma yeri" olduğunu bildirmek için kullanılan bu kelime -kifaten- Arapça'da "kefete" kökünden türetilmiştir ve "toplamak, kendine çekmek, kucaklamak" anlamlarına gelmektedir </p><p> </p><p>Bilindiği gibi yeryüzü, yerçekimi kuvveti etkisiyle insanları ve üzerinde barındırdığı tüm canlı ve cansız varlıkları merkezine doğru çekmektedir Ayette geçen "kendine çekmek" fiili ile yeryüzünün bu çekim kuvvetine bir yönüyle işaret ediyor olması muhtemeldir (En doğrusunu Allah bilir)</p><p> </p><p>Dünya üzerinde hayvanları, bitkileri, insanları ve diğer tüm varlıkları kendine doğru çeken yerçekimi sayesinde, insanların yere basmaları, cisimlerin uçmadan kondukları zeminde durmaları, atmosferin dağılmadan Dünya'yı çevrelemesi, yağmurun yeryüzüne düşmesi mümkün olur </p><p> </p><p>Tarihteki en büyük bilim adamlarından kabul edilen Isaac Newton yerin bu özelliğini araştırmış ve 1687 yılında ilk kez Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri)adlı eserinde yerçekiminden söz ederek, tüm zamanların en büyük bilimsel keşiflerinden birini yapmıştır Hatta, Newton'un yerçekimi kuvvetinden bahsederken kullandığı Latince "attraere" kelimesi de, "çekme, biraraya getirme" anlamını taşımaktadır </p><p> </p><p>Ancak 17 yüzyılda tanımlanan Dünya'nın dört büyük kuvvetinden birisine, Kuran'da dikkat çekilmesi, Kuran'ın Allah'ın Katından indirildiğinin delillerinden sadece biridir</p><p> </p><p><strong><span style="color: red">ATMOSFER'İN KATMANLARI</span></strong></p><p> </p><p> </p><p>Dünya, yaşam için gerekli olan özelliklerin tümüne sahiptir Bunlardan bir tanesi de canlıları koruyan ve özel bir kalkan görevini yerine getiren atmosferdir Bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir Atmosfer aynen ayette bildirildiği gibi, tam yedi temel katmandan oluşmaktadır Bu, elbette ki Kuran'ın mucizelerinden biridir </p><p> </p><p> </p><p>Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir:</p><p> </p><p>Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur Ve O, herşeyi bilendir (Bakara Suresi, 29)</p><p> </p><p>Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi (Fussilet Suresi, 11)</p><p> </p><p>Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti (Fussilet Suresi,12)</p><p> </p><p>Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır Kelimenin bu anlamı düşünüldüğünde, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır </p><p> </p><p> </p><p>Nitekim bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir 20Kimyasal içerik veya hava sıcaklığı ölçü alınarak yapılan tanımlamalarda, Dünya'nın atmosferi 7 katman olarak belirlenmiştir21 Bugün halen 48 saatlik hava durumu tahminlerinde kullanılan ve "Limited Fine Mesh Model" (LFMII) olarak adlandırılan atmosfer modeline göre de atmosfer 7 katmandır Modern jeolojik tanımlamalara göre atmosferin 7 katmanı şu şekilde sıralanmaktadır: </p><p> </p><p>1- Troposfer</p><p>2- Stratosfer</p><p>3- Mezosfer</p><p>4- Termosfer</p><p>5- Ekzosfer</p><p>6- İyonosfer</p><p>7- Manyetosfer</p><p> </p><p>Bu konuyla ilgili bir diğer mucizevi yön ise Fussilet Suresi'nin 12 ayetinde geçen "Her bir göğe emrini vahyetti" ifadesinde yer almaktadır Yani ayette Allah'ın her tabakayı belli bir görevle görevlendirdiği belirtilmektedir İleriki bölümlerde daha detaylı inceleyeceğimiz gibi, yukarıda saydığımız tabakaların her birinin insanların ve yeryüzündeki tüm canlıların yararı açısından çok hayati görevleri vardır Yağmurların oluşmasından zararlı ışınların engellenmesine, radyo dalgalarının yansıtılmasından göktaşlarının zararsız hale getirilmesine kadar her tabakanın kendine özgü bir işlevi bulunmaktadır</p><p> </p><p>Aşağıdaki ayetler ise bize atmosferin 7 katmanının görünümü ile ilgili bilgi vermektedir:</p><p> </p><p>"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)</p><p> </p><p>O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır (Mülk Suresi, 3) </p><p> </p><p>Bu ayetlerde Türkçeye "uyum" olarak çevrilen Arapça "tibakan" kelimesi, aynı zamanda "tabaka, bir şeyin uygun olan kapağı ve örtüsü" anlamlarına da gelir ki, üst katın alt kata uygunluğunu vurgular Kelimenin çoğul kullanımında ise "tabaka tabaka" anlamı kazanmaktadır Ayette tarif edilen tabaka tabaka halindeki gök, kuşkusuz atmosferi en mükemmel şekilde ifade eden açıklamalardır</p><p> </p><p>20 yüzyıl teknolojisi olmadan tespit edilmesi hiçbir şekilde mümkün olmayan bu bilgilerin, 1400 yıl önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de açıkça bildirilmesi ise elbette ki çok büyük bir mucizedir </p><p> </p><p><strong><span style="color: red">KORUNMUŞ TAVAN</span></strong></p><p> </p><p>Kuran'da Allah, gökyüzünün son derece önemli bir özelliğine şöyle dikkat çeker:</p><p> </p><p>Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar (Enbiya Suresi, 32)</p><p> </p><p>Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20 yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır</p><p> </p><p>Dünya'yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir Dünya'ya yaklaşan irili ufaklı pek çok göktaşını parçalayarak yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller </p><p> </p><p> </p><p>Dünya'nın manyetik alanının oluşturduğu manyetosfer tabakası, yeryüzünü gök taşlarından, zararlı kozmik ışın ve parçacıklardan koruyan bir kalkan gibidir Yukarıdaki resimde Van Allen Kuşakları adı da verilen bu manyetosfer tabakası görülmektedir Dünya'nın on binlerce kilometre uzağındaki bu kuşaklar, yeryüzündeki canlıları uzaydan gelebilecek öldürücü enerjiden korumaktadır </p><p>Tüm bu bilimsel bulgular, Dünya'nın özel bir şekilde korunduğunu kanıtlamaktadır Önemli olan, bu korunmanın "gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık" ayetiyle 1400 sene önce Kuran'da haber verilmiş olmasıdır</p><p> </p><p> </p><p>Atmosfer, bunun yanı sıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder Atmosferin bu özelliğinin en çarpıcı yönü, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir Bunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır Örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır Güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü, atmosferin ozon tabakasında süzülür ve Dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır </p><p> </p><p>Atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz Dünya, uzayın ortalama eksi 270 derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur</p><p> </p><p>Dünya'yı zararlı etkilerden koruyan, yalnızca atmosfer değildir Atmosferin yanı sıra "Van Allen Kuşakları" denilen ve Dünya'nın manyetik alanından kaynaklanan bir tabaka da, gezegenimize gelen zararlı ışınlara karşı bir kalkan görevi görür Güneş'ten ve diğer yıldızlardan sürekli olarak yayılan bu ışınlar, insanlar için öldürücü etkiye sahiptir Özellikle Güneş'te sık sık meydana gelen ve "parlama" adı verilen enerji patlamaları, Van Allen Kuşakları olmasa, Dünya'daki tüm yaşamı yok edebilecek güçtedir</p><p> </p><p>Van Allen Kuşakları'nın yaşamımız açısından önemini Dr Hugh Ross şöyle anlatmaktadır:</p><p> </p><p>Dünya, Güneş Sistemi'ndeki gezegenler arasında en yüksek yoğunluğa sahiptir Bu geniş nikel-demir çekirdeği büyük bir manyetik alandan sorumludur Bu manyetik alan Van Allen radyasyon koruyucu tabakasını meydana getirir Bu tabaka yeryüzünü radyasyon bombardımanından korur Eğer bu koruyucu tabaka olmasaydı, Dünya'da hayat mümkün olmazdı Manyetik alanı olan ve kayalık bölgelerden oluşan diğer tek gezegen Merkür'dür Fakat bu manyetik alanın gücü Dünya'nınkinden 100 kat daha azdır Van-Allen radyasyon koruyucu tabakası Dünya'ya özeldir22</p><p> </p><p>Geçtiğimiz yıllarda tespit edilen bir parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima'ya atılanın benzeri 100 milyar atom bombasına eş değer olduğu hesaplanmıştır Parlamadan 58 saat sonra pusulaların ibrelerinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık sıçrama yapıp 2500 0C'ye yükselmiştir</p><p> </p><p>Kısacası, Dünya'nın üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir sistem işler İşte Dünya'yı çevreleyen gökyüzünün bu koruyucu kalkan özelliğini, Allah bizlere yüzyıllar öncesinden Kuran'da bildirmiştir</p><p> </p><p> </p><p>Gökyüzünü seyreden insanlardan çoğunun aklına atmosferin koruyucu yapısı gelmez Bu yapı olmasa Dünya'nın nasıl bir yer olacağını da insanlar çoğu zaman düşünmezler Yukarıdaki resimde Dünya'ya düşen bir gök taşının ABD Arizona'da açtığı dev çukur görülmektedir Eğer atmosfer olmasaydı bu gök taşlarının milyonlarcası Dünya yüzeyine düşer ve gezegen yaşanılmaz bir hale gelirdi Ancak atmosferin koruyucu özelliği sayesindedir ki, Dünya'daki canlılar güven içinde yaşamlarını sürdürürler Bu, elbette Allah'ın insanlar üzerindeki bir korumasıdır ve Kuran'da haber verilmiş bir mucizedir </p><p> </p><p>GÖKYÜZÜNÜN BİNA KILINMASI</p><p> </p><p>O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın (Bakara Suresi, 22)</p><p> </p><p> </p><p>Geminid meteor yağmuru her sene Aralık ayının ikinci haftasında en yoğun şekilde gözlemlenir Yandaki fotoğrafta görülen kısa çizgiler yıldızlara ait izlerdir; uzun olanlar ise meteorlara aittir Resimde görülen meteor yağmurunda gök taşları saatte 58 taneye varan yoğunlukta düşmüştür </p><p> </p><p>Yukarıdaki ayette gökyüzü tarif edilirken Arapça "essemae binaen" ifadesi kullanılmaktadır Bu kelime kubbe, tavan anlamlarıyla beraber, Arap Bedevileri tarafından kullanılan çadır benzeri bir kaplamayı da tarif eder 23Ve söz konusu çadırımsı yapı ile vurgulanan; dış öğelere karşı bir çeşit koruma sağlanmasıdır </p><p> </p><p> </p><p>Biz çoğunlukla farkında olmasak da, diğer gezegenlerde olduğu gibi Dünya'ya da çok sayıda gök taşı düşmektedir Diğer gezegenlere düştüklerinde dev kraterler açan bu gök taşlarının Dünya'ya zarar vermemelerinin nedeni, Dünya'yı saran atmosferin düşmekte olan gök taşlarına karşı büyük bir direnç göstermesidir Gök taşı bu dirence fazla dayanamaz ve sürtünmeden dolayı yanarak büyük bir kütle kaybına uğrar Böylece, büyük felaketlere yol açabilecek bu tehlike, atmosfer sayesinde engellenmiş olur Allah yukarıda bahsettiğimiz atmosferin koruyucu özelliği ile ilgili ayetlerin yanı sıra, aşağıdaki ayette de bu özel yaratılışa dikkat çekmektedir:</p><p> </p><p>Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir (Hac Suresi, 65)</p><p> </p><p>Nitekim bir önceki bölümde de bahsettiğimiz atmosferin koruyucu özelliği, Dünya'yı uzaydan yani dış öğelerden korumaktadır Yukarıda yer verilen ayetlerde gökyüzü için kullanılan bina kelimesi ile de tam olarak gökyüzünün, Peygamberimiz (sav) döneminde bilinmesi mümkün olmayan bu yönüne dikkat çekilmektedir Bu bilgilerin, ileri teknolojiyle donatılmış uzay araçlarının, dev teleskopların olmadığı 1400 yıl öncesinde Kuran-ı Kerim'de haber verilmiş olması, Kuran'ın sonsuz ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunu göstermektedir</p><p> </p><p>"DOKUNMUŞ" GÖKYÜZÜ </p><p> </p><p>'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; (Zariyat Suresi, 7)</p><p> </p><p>Yukarıdaki ayette "donatılmış" olarak çevrilen "elhubuk" kelimesi "habeke" fiilinden türemiştir Bu fiil ise "bir şeyi iyi ve sıkı dokumak; örmek; sıkı sıkıya bağlamak, iyice düğümlemek; tertip etmek" anlamlarına gelmektedir Zariyat Suresi'nin 7 ayetinde kullanılan "elhubuk" kelimesinin bu anlamları düşünüldüğünde, gökyüzünün dokunmuş ya da örülmüş bir kumaş gibi olduğu anlaşılmaktadır Ayette bu kelimenin kullanılması son derece hikmetlidir ve günümüz bilimsel izahlarını iki yönden tasdik etmektedir </p><p> </p><p>Birinci yönü şöyledir: Evrendeki yörünge ve yollar, öylesine yoğun ve birbiri içine geçmiştir ki, adeta bir kumaş örgüsündeki gibi birbirleri ile kesişen hatlar oluşturmaktadır İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi, Güneş, gezegenler, onların uyduları, meteorlar ve kuyrukluyıldız gibi sürekli hareket halindeki gökcisimlerinden oluşur Güneş Sistemi de 400 milyar yıldız içeren Samanyolu Galaksisi içinde bir yol izleri Uzayda ise milyarlarca galaksi olduğu tahmin edilmektedir Binlerce kilometrelik hızla dönen gökcisimleri, sistemler, birbiriyle çarpışmadan, uzayda birbirini kesen yollar izlerler </p><p> </p><p>Yıldızların pozisyonlarını ve gezegenlerin hareketlerini tam olarak haritalandırma amacıyla ortaya çıkan astrometri (gökölçüm) bilimi, yine gök cisimlerinin hareketlerini inceleyen gök mekaniği bu karmaşık yörüngesel hareketleri tespit etmek için ortaya çıkmıştır Eski zamanlarda gökbilimciler, yörüngelerin sadece dairesel olarak hareket ettiklerini varsaymışlardır Oysa günümüzde gökcisimlerinin dairesel, eliptik, parabolik ve hiperbolik gibi çeşitli matematiksel düzenlerde yörüngeleri olduğu bilinmektedir Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr Carlo Rovelli, "İçinde yaşadığımız uzay inanılmaz derecede karmaşık dokunmuş bir ağ " şeklinde belirtmektedirii </p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Sol üstte, Güneş Sistemi'nin içindeki cisimlerden bir kısmının yörüngeleri görülmektedir Bu resimden başlayarak saat yönünde incelendiğinde, Güneş Sistemi'nin de çok daha büyük yörüngesel hareketlerin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır </p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Yukarıdaki resimde, yıldızların karmaşık hareketlerinin küçük bir bölümü görülmektedir</p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Resimde Samanyolu Galaksisi'ndeki sadece yedi yıldızın yaklaşık yıllık hareketleri görülmektedir </p><p> </p><p> </p><p>İkinci bir yön olarak, Kuran'da gökyüzünün "dokunmuş, örülmüş" anlamına gelen bir kelimeyle tarif edilmesi, fizikteki "Sicim Teorisi"ne (String Theory) işaret ediyor olabilir (En doğrusunu Allah bilir) Bu teoriye göre evreni oluşturan en temel bileşenler, nokta gibi parçacıklar değil; titreşen minyatür keman tellerine benzeyen ipliklerdir Tek boyutlu, çok küçük, birbirinin aynısı, halkalar şeklinde dalgalanan bu iplikçiklerin, ilmik görünümünde oldukları kabul edilmektedir Kemanın tellerinin farklı titreşimlerinden farklı sesler çıkması gibi, evrendeki tüm çeşitliliğin kaynağında, bu sicimlerin farklı ayarlardaki titreşimleri olduğu varsayılmaktadırvi</p><p> </p><p>Einstein'ın genel rölativitesi, quantum mekaniği gibi teorileri tutarlı halde birleştiren tek teori olarak, "Sicim Teorisi"nde sicimlerin büyüklüğünü görmek mümkün olmasa da, matematiksel olarak hesaplanabilmektedir Bilim adamlarının, uzay-zamanın dokunduğu malzeme olarak kabul ettikleri bu sicimler, 16x10-35 m (0000000000000000000000000000000000016 metre)'dirvii Plank uzunluğu denilen bu ölçü, bilinen en kısa uzunluktur ve atomun çekirdeğini oluşturan protonların 10-20 katı kadardırviii Eğer bir atom, Güneş Sistemi'nin boyutu kadar büyütülseydi, bu sicimlerden her biri bir ağaç büyüklüğünde olurduix Bir atomun, çıplak gözle görülen en küçük şeyden 100000 kat daha küçük olduğu düşünülürse, söz konusu uzunluğun küçüklüğü daha iyi anlaşılabilir </p><p> </p><p> </p><p>x </p><p> </p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Pensilvanya Üniversitesi'nden fizik profesörü Abhay Ashtekar ve Varşova Üniversitesi'nden fizik profesörü Jerzy Lewandowski "Space and Time Beyond Einstein" (Einstein'ın Ötesinde Uzay ve Zaman) başlıklı makalelerinde, uzayın dokunmuş görüntüsünü şu ifadelerle yorumlamaktadırlar:</p><p> </p><p>Bu teorisinde Einstein yerçekimi alanını, uzay ve zaman kumaşının içine dokudu Hepimizin alışmış olduğu süreklilik yalnız bir tahmin Elverişli olması için 2-boyutlu bir sürekliliği temsil ediyor; fakat gerçekte 1-boyutlu ipliklerle örülüyor Aynısı uzay-zaman kumaşı için de geçerli Bunun tek nedeni bu kumaşı dokuyan 'kuantum iplikçiklerinin' evrenin bizim yaşadığımız bölgesinde son derece sıkı dokunmuş olması ve bizim bunu bir süreklilik olarak algılamamız İplikçiklerden her birinin ya da polimer hareketliliğinin, bir yüzeyle kesişmesi durumunda, yaklaşık 10-66 cm2 boyutlarında 'Plank kuantum' alanı oluşuyor Bu da 100 cm2'lik bir alanda buna benzer yaklaşık 1068 kesişmenin gerçekleştiğini gösteriyor Sayı bu kadar yüksek olduğu için bu kesişmeler birbirlerine çok yakınlar ve biz de bunları bir süreklilik olarak görüp yanılıyoruz xi</p><p> </p><p>New York Times gazetesinde "Evren Nasıl İnşa Edildi?" sorusuna cevap arayan bir makalede de şu satırlar yer almaktadır:</p><p> </p><p>Protonları, nötronları ve diğer parçacıkları meydana getiren minik kuarklar bile, Plank ölçeğinde var olabilecek engebeleri hissedemeyecek kadar büyük Fakat yine de kısa süre önce fizikçiler, kuarklarla birlikte var olan herşeyin daha küçük nesnelerden meydana geldiklerini öne sürmüşlerdi Bunlar 10 farklı boyutta titreşen süper-sicimlerdir Plank ölçeğinde uzay-zamanın dokusu, Mısır'ın en nadide pamuklu kumaşının büyüteç altında çözgülerinin ve örgülerinin sergilenmesi gibi aşikar olacaktırxii</p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Pittsburgh Üniversitesi'nden fizikçi Carlo Rovelli, evrenin mikroskobik mimari yapısını canlandırabilmek için, ağ gibi örülmüş bir model sunmaktadır xv</p><p> </p><p>Teorik fizikçi Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity (Kuantum Çekimine Üç Yol) adlı kitabında "How to Weave A String" (İplik Nasıl Dokunur) adlı bir bölüme yer vermekte ve konu ile ilgili şunları ifade etmektedir:</p><p> </p><p>… uzay ilmikler ağı şeklinde 'dokunmuş' olabilir… tıpkı bir kumaş parçasının iplikler ağı halinde 'dokunmuş' olması gibi xiii </p><p> </p><p>Kozmolog ve astrofizikçi Prof Martin Rees'in Our Cosmic Habitat (Kozmik Yurdumuz) adlı kitabında ise şöyle belirtmektedir: </p><p> </p><p>Günümüzdeki kavramlarla uzay boşluğu çok sadedir fakat daha küçük bir ölçekte incelendiğinde birbirine dolaşmış sicimler halinde olabilir xiv </p><p> </p><p>Allah'ın Zariyat Suresi'nin 7 ayetinde evrenin bir kumaş gibi dokunmuş, yörüngeler-yollarlarla örülmüş olduğunu bildirmesi, Kuran'ın bilimle olağanüstü uyumunu göstermektedir Daha pek çok örnekte gördüğümüz gibi, 14 asır önce Kuran'da bildirilen tüm bilgilerin, günümüzde bilimsel verilerle tasdik edilmesi son derece düşündürücüdür Kuran'ın bilimsel gelişmelerle olan bu mükemmel uyumu, herşeyi yaratan ve herşeyi en iyi bilen Rabbimiz'in sözü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:</p><p> </p><p>Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı (Nisa Suresi, 82)</p><p> </p><p>i <a href="http://casswww.ucsd.edu/public/tutorial/MW.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://casswww.ucsd.edu/public/tutorial/MW.html</span></a></p><p>ii George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times, 7 Aralık 1999; </p><p>iii <a href="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html</span></a></p><p>iv <a href="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/12/Oort_cloud_Sedna_orbit.jpg" target="_blank"><span style="color: #333333">http://upload.wikimedia.org/wikipedi...edna_orbit.jpg</span></a></p><p>v <a href="http://qbx6.ltu.edu/s_schneider/courses/intro_astro/images/14-02.jpg" target="_blank"><span style="color: #333333">http://qbx6.ltu.edu/s_schneider/cour...ages/14-02.jpg</span></a></p><p>vi <a href="http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.physorg.com/" target="_blank"><span style="color: #333333">http://images.google.com.tr/imgres?i...w.physorg.com/</span></a></p><p>newman/gfx/news/04orbit_prjpg&imgrefurl=http://wwwphysorgcom/news9759html&h=</p><p>358&w=360&sz=23&hl=tr&start=4&tbnid=2_QRlvVbtbuJgM :&tbnh=120&tbnw=121&prev=/</p><p>images%3Fq%3Dgalaxy%2Borbits%26svnum%3D10%26hl%3Dt r</p><p>vii <a href="http://theory.uwinnipeg.ca/users/gabor/symmetry/slide22.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://theory.uwinnipeg.ca/users/gab...y/slide22.html</span></a></p><p>viii <a href="http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.phys.unsw.edu.au/einstein...le6_Planck.htm</span></a></p><p>ix <a href="http://www.physlink.com/Education/AskExperts/ae281.cfm" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwphyslinkcom/Education/AskExperts/ae281cfm</span></a></p><p>x <a href="http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/everything.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwpbsorg/wgbh/nova/elegant/everythinghtml</span></a></p><p>xi <a href="http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.phys.unsw.edu.au/einstein...le6_Planck.htm</span></a></p><p>xii Abhay Ashtekar, Jerzy Lewandowski, " Space and Time Beyond Einstein", Rzeczpospolita, Nisan 2002; </p><p><a href="http://gravity.psu.edu/people/Ashtekar/articles/Rzeczpospolita_SaTBE.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://gravity.psu.edu/people/Ashtek...ita_SaTBE.html</span></a></p><p>George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times, 7 Aralık 1999; </p><p><a href="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html</span></a></p><p>xiii Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity, Basic Books, New York, 2001, s 186</p><p>xiv Martin Rees, Our Cosmic Habitat, Princeton University Press, 2001, s 107</p><p>xv <a href="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html</span></a> </p><p> </p><p>GERİ DÖNDÜREN GÖK</p><p> </p><p>Kuran-ı Kerim'de, Tarık Suresi'nin 11 ayetinde gökyüzünün "geri döndürücü" özelliğinden şöyle bahsedilir: </p><p> </p><p>Dönüşlü olan göğe andolsun (Tarık Suresi, 11)</p><p> </p><p>Kuran meallerinde "dönüşlü" olarak tercüme edilen "rec'i" kelimesi, "geri çeviren" ya da "geri döndüren" anlamlarına gelmektedir</p><p> </p><p>Bilindiği gibi Dünya'yı çevreleyen atmosfer pek çok katmandan oluşur Her katmanın, canlılığın yararına yönelik önemli bir görevi vardır İncelendiği zaman her tabakanın kendisine ulaşan madde ya da ışınları uzaya ya da yeryüzüne geri döndürme özelliklerinin olduğu anlaşılmıştır Burada atmosfer katmanlarının geri döndürme özelliğini birkaç örnekle inceleyelim</p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Dünya üzerindeki canlı yaşamı için suyun varlığı son derece önemlidir Suyun oluşmasındaki etkenlerden bir tanesi de atmosferin katmanlarından biri olan Troposferdir Troposfer tabakası okyanuslardan yükselen su buharını yoğunlaştırarak yeryüzüne yağmur olarak geri döndürür</p><p> </p><p> </p><p> </p><p>Yeryüzündeki yaşam için öldürücü olabilecek ışınları engelleyen atmosfer katmanı ise, Ozonosfer tabakasıdır Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer tabakası ultraviyole gibi zararlı kozmik ışınları uzaya geri döndürerek, bu ışınların yeryüzüne ulaşmasını ve canlılığa zarar vermesini engeller</p><p> </p><p> </p><p>Atmosferin her katmanı insanlara yararlı özelliklere sahiptir Örneğin atmosferin üst tabakalarından biri olan İyonosfer tabakası, belli bir merkezden yayınlanan radyo dalgalarını yeryüzüne geri yansıtarak bu yayınların uzak mesafelerden bile algılanmasını sağlar</p><p> </p><p> </p><p>Örneğin 13 ile 15 km yükseklikteki Troposfer tabakası, yeryüzünden yükselen su buharının yoğunlaşıp yağış olarak yere geri dönmesini sağlar 25 km yükseklikteki Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer, uzaydan gelen radyasyon ve zararlı ultraviyole ışınlarını yansıtarak, yeryüzüne ulaşamadan uzaya geri dönmelerini sağlar İyonosfer tabakası da yeryüzünden yayınlanan radyo dalgalarını bir uydu gibi yeryüzünün farklı bölgelerine geri yansıtarak, telsiz konuşmalarının, radyo ve televizyon yayınlarının uzak mesafelerden izlenebilmesini sağlar Manyetosfer tabakası ise, Güneş'ten ve diğer yıldızlardan yayılan zararlı radyoaktif parçacıkları, yeryüzüne ulaşmadan uzaya geri döndürür</p><p> </p><p>Gökyüzü tabakalarının henüz yakın bir geçmişte keşfedilen bu özelliğinin yüzyıllar öncesinden Kuran'da belirtilmesi, Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu bir kez daha tasdik etmektedir</p><p> </p><p> </p><p> </p><p>---------------Bölümler----------------- Giriş Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri Kuran'ın Gelecekle İlgili Haberleri Kuran'ın Geçmiş Dönemlerle İlgili Haberleri Kuran'ın Matematiksel Mucizeleri Kuran'ın Edebi Yönden Mükemmelliği Sonuç: Kuran Allah'ın Sözüdür </p><p> </p><p> </p><p> </p><p>1 S Waqar Ahmed Husaini, The Quran for Astronomy and Earth Exploration from Space, Goodword Press, 3 baskı, New Delhi, 1999, ss 103-108 </p><p>2 <a href="http://www.time.com/time/time100/scientist/profile/hubble.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.time.com/time/time100/sci...le/hubble.html</span></a> </p><p>3 Philip Ball, "Black Crunch Jams Universal Cycle", Nature, 23 Aralık 2002; Dr David Whitehouse, "Universe is 'doomed to collapse'", BBC News Online, 22 Ekim 2002, <a href="http://news.bbc.co.uk/1/hi/sci/tech/2346907.stm;" target="_blank"><span style="color: #333333">http://newsbbccouk/1/hi/sci/tech/2346907stm;</span></a> Mark Schwartz, "Cosmic 'big crunch' could trigger an early demise of our universe", Stanford Report, 25 Eylül 2002 </p><p>4 Mark Schwartz, "Cosmic 'big crunch' could trigger an early demise of our universe", Stanford Report, 25 Eylül 2002 </p><p>5 Mahdi La'li, A Comprehensive Exploration of the Scientific Mireacles in Holy Qur'an, Trafford, Kanada, 2003, ss 35-38 </p><p>6 Ebu'l-A'lâ Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an; <a href="http://www.enfal.de/tefhim/" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwenfalde/tefhim/</span></a> </p><p>7 Dr Mazhar U Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, ABD, 1998, s 53 </p><p>8 Meyers Lexikon in drei Bänden Bibliographisches Institut & FA Brockhaus AG, Mannheim 1995, Digitale Ausgabe LexiRom </p><p>9 Carl Sagan, Cosmos, Wings Books, ABD, 1980, ss 5-7 </p><p>10 K Giberson, "The Anthropic Principle", Journal of Interdisciplinary Studies, c 9, 1997, ss 63-90, Steven Yates'den cevap, ss 91-104 </p><p>11 F Bertola, U Curi, The Anthropic Principle: Laws and Environments, Cambridge University Press, 1993, s 30 </p><p>12 Paul Davies, Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s 184 </p><p>13 Stephen Hawking, A Brief History Of Time, Bantam Press, London, 1988, ss 121-125 </p><p>14 Michael Denton, Nature's Destiny, The Free Press, New York, 1998, ss 12-13 </p><p>15 Michael J Denton, Nature's Destiny, The Free Press, New York, 1998, s 11</p><p>16 <a href="http://www.pathlights.com/ce_encyclopedia/01-ma10.htm#Elemental" target="_blank"><span style="color: #333333">http://www.pathlights.com/ce_encyclo....htm#Elemental</span></a> Forces </p><p>17 World Book Encyclopedia, 2003; Boston Üniversitesi'nde Astronomi ve Fizik Professörü Kenneth Brecher'in katkılarıyla </p><p>18 Bilim ve Teknik, Temmuz 1983 </p><p>19 <a href="http://www.woodrow.org/teachers/esi" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwwoodroworg/teachers/esi</span></a> /1998/p/weather/CorriolisHTM </p><p>20 <a href="http://royal.okanagan.bc.ca/mpidwirn/atmosphereandclimate/atmslayers.html;" target="_blank"><span style="color: #333333">http://royal.okanagan.bc.ca/mpidwirn...mslayers.html;</span></a> Michael Pidwirny, Atmospheric Layers, 1996 </p><p>21 <a href="http://www.tpub.com/weather3/4-27.htm" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwtpubcom/weather3/4-27htm</span></a> </p><p>22 <a href="http://www.godandscience.org/apologetics/designss.html" target="_blank"><span style="color: #333333">http://wwwgodandscienceorg/apologetics/designsshtml</span></a> </p><p>23 <a href="http://webhome.idirect.com/~alila/Writings/Physics.htm" target="_blank"><span style="color: #333333">http://webhomeidirectcom/~alila/Writings/Physicshtm</span></a></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Elif_Gibi, post: 120494, member: 6253"] [B][COLOR=#ff0000]DÜNYA'NIN GEOİT ŞEKLİ[/COLOR][/B] Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi (Naziat Suresi, 30) Yukarıdaki ayette "serip döşedi" olarak çevrilen "deha" kelimesi, yaymak anlamına gelen "dahv" kelime kökündendir Dahv kelimesi, döşemek, düzeltmek anlamlarına gelse de, taşıdığı anlam bakımından basit bir döşeme fiili değildir Çünkü bu kelimede, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek fiillerini tarif etmek için kullanılmaktadır Dahv kelimesinden türeyen diğer kelimelerde de yuvarlaklık anlamı mevcuttur Örneğin çocukların topu yerdeki bir çukura düşürmeleri, taş atıp çukura düşürme yarışları, cevizle oynanan oyun hepsi dahv kelimesiyle ifade edilmektedir Devekuşunun yuva yapmasına, yatacağı yerdeki taşları temizlemesine, yumurtladığı yere ve yumurtasına da bu köklerden türemiş kelimeler kullanılır Nitekim Dünya'nın şekli de bir yumurtayı andırır şekilde yuvarlaktır Dünya'nın kutuplardan basık küresel şekli, geoit olarak ifade edilmektedir Bu bakımdan ayette "deha" kelimesinin kullanılması, Allah'ın Dünya hakkında verdiği önemli bir bilgiyi içermektedir İnsanların yüzlerce sene Dünya'nın şeklinin düz olduğunu düşünmeleri ve gerçek şeklinin ancak teknolojik imkanlar neticesinde anlaşılması, Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunun önemli delillerinden biridir [B][COLOR=red]DÜNYA'NIN VE UZAY'IN ÇAPLARI [/COLOR][/B] Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız (Rahman Suresi, 33) Yukarıdaki ayette bucakları olarak çevrilen kelimenin Arapçası "aktar"dır "Aktar", Arapça'da çap anlamına gelen "kutur" kelimesinin çoğuludur ve göklerin ve yeryüzünün birçok çapı olduğunu ifade etmektedir Arapçada kelimenin kullanım şeklinden tekil mi, çoğul mu (ikiden fazla mı) ya da ikili formda mı kullanıldığını anlamak mümkündür Dolayısıyla kelimenin buradaki kullanım şekliyle -ikiden fazla olduğunu ifade eden çoğul kullanımıyla- bir başka mucizevi bilgi haber verilmektedir Bilindiği üzere, üç boyutlu bir cisim ancak düzgün bir küresel şekle sahipse tek bir çaptan bahsedilir Çaplar ifadesi ise ancak düzgün olmayan bir küresel şekle ait olabilir Nitekim ayette seçilen bu kelime -çaplar- Dünya'nın geoit yapısına işaret etmesi bakımından önemlidir Ayette ikinci olarak dikkat edilecek konu ise, çaplardan bahsedilirken yeryüzü ve göklerden ayrı ayrı söz edilmesidir Edwin Hubble Albert Einstein'ın Genel Görecelik Teorisi'ne göre, evren genişlemektedir; fakat bu, galaksilerin ve diğer kozmik cisimlerin uzayda etrafa dağıldığı anlamına gelmez Bu, uzayın genişlediği ve bu sırada galaksiler arasındaki mesafenin açıldığı anlamına gelir Rahman Suresi'nin 33 ayetinde geçen, "göklerin çapları" tanımlaması da uzayın küremsi yapısına işaret etmektedir (En doğrusunu Allah bilir) Uzayın değişik yerlerinden uzayın çapları farklı çıkacağı gibi, sürekli genişleyen uzayın çapları da sürekli değişim gösterecektir Bu bakımdan ayette çap kelimesinin çoğul biçimiyle kullanılması son derece hikmetlidir ve Kuran'ın herşeyin ilmine sahip Rabbimiz'in vahyi olduğunun göstergelerinden biridir [B][COLOR=red]DÜNYA'NIN YERÇEKİMİ KUVVETİ[/COLOR][/B] Biz yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı? (Mürselat Suresi, 25) Yukarıdaki ayette "toplanma yeri" olarak çevrilen "kifaten" kelimesi, "canlıların, meskenlerinde toplanıp himaye edilmeleri, barınmaları; canlı ve cansızların toplandıkları yerler; üzerinde şeyler yığılan; toplanan yer" anlamlarını taşımaktadır Yeryüzünün bir "toplanma yeri" olduğunu bildirmek için kullanılan bu kelime -kifaten- Arapça'da "kefete" kökünden türetilmiştir ve "toplamak, kendine çekmek, kucaklamak" anlamlarına gelmektedir Bilindiği gibi yeryüzü, yerçekimi kuvveti etkisiyle insanları ve üzerinde barındırdığı tüm canlı ve cansız varlıkları merkezine doğru çekmektedir Ayette geçen "kendine çekmek" fiili ile yeryüzünün bu çekim kuvvetine bir yönüyle işaret ediyor olması muhtemeldir (En doğrusunu Allah bilir) Dünya üzerinde hayvanları, bitkileri, insanları ve diğer tüm varlıkları kendine doğru çeken yerçekimi sayesinde, insanların yere basmaları, cisimlerin uçmadan kondukları zeminde durmaları, atmosferin dağılmadan Dünya'yı çevrelemesi, yağmurun yeryüzüne düşmesi mümkün olur Tarihteki en büyük bilim adamlarından kabul edilen Isaac Newton yerin bu özelliğini araştırmış ve 1687 yılında ilk kez Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri)adlı eserinde yerçekiminden söz ederek, tüm zamanların en büyük bilimsel keşiflerinden birini yapmıştır Hatta, Newton'un yerçekimi kuvvetinden bahsederken kullandığı Latince "attraere" kelimesi de, "çekme, biraraya getirme" anlamını taşımaktadır Ancak 17 yüzyılda tanımlanan Dünya'nın dört büyük kuvvetinden birisine, Kuran'da dikkat çekilmesi, Kuran'ın Allah'ın Katından indirildiğinin delillerinden sadece biridir [B][COLOR=red]ATMOSFER'İN KATMANLARI[/COLOR][/B] Dünya, yaşam için gerekli olan özelliklerin tümüne sahiptir Bunlardan bir tanesi de canlıları koruyan ve özel bir kalkan görevini yerine getiren atmosferdir Bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir Atmosfer aynen ayette bildirildiği gibi, tam yedi temel katmandan oluşmaktadır Bu, elbette ki Kuran'ın mucizelerinden biridir Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir: Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur Ve O, herşeyi bilendir (Bakara Suresi, 29) Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi (Fussilet Suresi, 11) Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti (Fussilet Suresi,12) Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır Kelimenin bu anlamı düşünüldüğünde, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır Nitekim bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir 20Kimyasal içerik veya hava sıcaklığı ölçü alınarak yapılan tanımlamalarda, Dünya'nın atmosferi 7 katman olarak belirlenmiştir21 Bugün halen 48 saatlik hava durumu tahminlerinde kullanılan ve "Limited Fine Mesh Model" (LFMII) olarak adlandırılan atmosfer modeline göre de atmosfer 7 katmandır Modern jeolojik tanımlamalara göre atmosferin 7 katmanı şu şekilde sıralanmaktadır: 1- Troposfer 2- Stratosfer 3- Mezosfer 4- Termosfer 5- Ekzosfer 6- İyonosfer 7- Manyetosfer Bu konuyla ilgili bir diğer mucizevi yön ise Fussilet Suresi'nin 12 ayetinde geçen "Her bir göğe emrini vahyetti" ifadesinde yer almaktadır Yani ayette Allah'ın her tabakayı belli bir görevle görevlendirdiği belirtilmektedir İleriki bölümlerde daha detaylı inceleyeceğimiz gibi, yukarıda saydığımız tabakaların her birinin insanların ve yeryüzündeki tüm canlıların yararı açısından çok hayati görevleri vardır Yağmurların oluşmasından zararlı ışınların engellenmesine, radyo dalgalarının yansıtılmasından göktaşlarının zararsız hale getirilmesine kadar her tabakanın kendine özgü bir işlevi bulunmaktadır Aşağıdaki ayetler ise bize atmosferin 7 katmanının görünümü ile ilgili bilgi vermektedir: "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15) O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır (Mülk Suresi, 3) Bu ayetlerde Türkçeye "uyum" olarak çevrilen Arapça "tibakan" kelimesi, aynı zamanda "tabaka, bir şeyin uygun olan kapağı ve örtüsü" anlamlarına da gelir ki, üst katın alt kata uygunluğunu vurgular Kelimenin çoğul kullanımında ise "tabaka tabaka" anlamı kazanmaktadır Ayette tarif edilen tabaka tabaka halindeki gök, kuşkusuz atmosferi en mükemmel şekilde ifade eden açıklamalardır 20 yüzyıl teknolojisi olmadan tespit edilmesi hiçbir şekilde mümkün olmayan bu bilgilerin, 1400 yıl önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de açıkça bildirilmesi ise elbette ki çok büyük bir mucizedir [B][COLOR=red]KORUNMUŞ TAVAN[/COLOR][/B] Kuran'da Allah, gökyüzünün son derece önemli bir özelliğine şöyle dikkat çeker: Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar (Enbiya Suresi, 32) Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20 yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır Dünya'yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir Dünya'ya yaklaşan irili ufaklı pek çok göktaşını parçalayarak yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller Dünya'nın manyetik alanının oluşturduğu manyetosfer tabakası, yeryüzünü gök taşlarından, zararlı kozmik ışın ve parçacıklardan koruyan bir kalkan gibidir Yukarıdaki resimde Van Allen Kuşakları adı da verilen bu manyetosfer tabakası görülmektedir Dünya'nın on binlerce kilometre uzağındaki bu kuşaklar, yeryüzündeki canlıları uzaydan gelebilecek öldürücü enerjiden korumaktadır Tüm bu bilimsel bulgular, Dünya'nın özel bir şekilde korunduğunu kanıtlamaktadır Önemli olan, bu korunmanın "gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık" ayetiyle 1400 sene önce Kuran'da haber verilmiş olmasıdır Atmosfer, bunun yanı sıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder Atmosferin bu özelliğinin en çarpıcı yönü, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir Bunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır Örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır Güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü, atmosferin ozon tabakasında süzülür ve Dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır Atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz Dünya, uzayın ortalama eksi 270 derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur Dünya'yı zararlı etkilerden koruyan, yalnızca atmosfer değildir Atmosferin yanı sıra "Van Allen Kuşakları" denilen ve Dünya'nın manyetik alanından kaynaklanan bir tabaka da, gezegenimize gelen zararlı ışınlara karşı bir kalkan görevi görür Güneş'ten ve diğer yıldızlardan sürekli olarak yayılan bu ışınlar, insanlar için öldürücü etkiye sahiptir Özellikle Güneş'te sık sık meydana gelen ve "parlama" adı verilen enerji patlamaları, Van Allen Kuşakları olmasa, Dünya'daki tüm yaşamı yok edebilecek güçtedir Van Allen Kuşakları'nın yaşamımız açısından önemini Dr Hugh Ross şöyle anlatmaktadır: Dünya, Güneş Sistemi'ndeki gezegenler arasında en yüksek yoğunluğa sahiptir Bu geniş nikel-demir çekirdeği büyük bir manyetik alandan sorumludur Bu manyetik alan Van Allen radyasyon koruyucu tabakasını meydana getirir Bu tabaka yeryüzünü radyasyon bombardımanından korur Eğer bu koruyucu tabaka olmasaydı, Dünya'da hayat mümkün olmazdı Manyetik alanı olan ve kayalık bölgelerden oluşan diğer tek gezegen Merkür'dür Fakat bu manyetik alanın gücü Dünya'nınkinden 100 kat daha azdır Van-Allen radyasyon koruyucu tabakası Dünya'ya özeldir22 Geçtiğimiz yıllarda tespit edilen bir parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima'ya atılanın benzeri 100 milyar atom bombasına eş değer olduğu hesaplanmıştır Parlamadan 58 saat sonra pusulaların ibrelerinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık sıçrama yapıp 2500 0C'ye yükselmiştir Kısacası, Dünya'nın üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir sistem işler İşte Dünya'yı çevreleyen gökyüzünün bu koruyucu kalkan özelliğini, Allah bizlere yüzyıllar öncesinden Kuran'da bildirmiştir Gökyüzünü seyreden insanlardan çoğunun aklına atmosferin koruyucu yapısı gelmez Bu yapı olmasa Dünya'nın nasıl bir yer olacağını da insanlar çoğu zaman düşünmezler Yukarıdaki resimde Dünya'ya düşen bir gök taşının ABD Arizona'da açtığı dev çukur görülmektedir Eğer atmosfer olmasaydı bu gök taşlarının milyonlarcası Dünya yüzeyine düşer ve gezegen yaşanılmaz bir hale gelirdi Ancak atmosferin koruyucu özelliği sayesindedir ki, Dünya'daki canlılar güven içinde yaşamlarını sürdürürler Bu, elbette Allah'ın insanlar üzerindeki bir korumasıdır ve Kuran'da haber verilmiş bir mucizedir GÖKYÜZÜNÜN BİNA KILINMASI O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın (Bakara Suresi, 22) Geminid meteor yağmuru her sene Aralık ayının ikinci haftasında en yoğun şekilde gözlemlenir Yandaki fotoğrafta görülen kısa çizgiler yıldızlara ait izlerdir; uzun olanlar ise meteorlara aittir Resimde görülen meteor yağmurunda gök taşları saatte 58 taneye varan yoğunlukta düşmüştür Yukarıdaki ayette gökyüzü tarif edilirken Arapça "essemae binaen" ifadesi kullanılmaktadır Bu kelime kubbe, tavan anlamlarıyla beraber, Arap Bedevileri tarafından kullanılan çadır benzeri bir kaplamayı da tarif eder 23Ve söz konusu çadırımsı yapı ile vurgulanan; dış öğelere karşı bir çeşit koruma sağlanmasıdır Biz çoğunlukla farkında olmasak da, diğer gezegenlerde olduğu gibi Dünya'ya da çok sayıda gök taşı düşmektedir Diğer gezegenlere düştüklerinde dev kraterler açan bu gök taşlarının Dünya'ya zarar vermemelerinin nedeni, Dünya'yı saran atmosferin düşmekte olan gök taşlarına karşı büyük bir direnç göstermesidir Gök taşı bu dirence fazla dayanamaz ve sürtünmeden dolayı yanarak büyük bir kütle kaybına uğrar Böylece, büyük felaketlere yol açabilecek bu tehlike, atmosfer sayesinde engellenmiş olur Allah yukarıda bahsettiğimiz atmosferin koruyucu özelliği ile ilgili ayetlerin yanı sıra, aşağıdaki ayette de bu özel yaratılışa dikkat çekmektedir: Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir (Hac Suresi, 65) Nitekim bir önceki bölümde de bahsettiğimiz atmosferin koruyucu özelliği, Dünya'yı uzaydan yani dış öğelerden korumaktadır Yukarıda yer verilen ayetlerde gökyüzü için kullanılan bina kelimesi ile de tam olarak gökyüzünün, Peygamberimiz (sav) döneminde bilinmesi mümkün olmayan bu yönüne dikkat çekilmektedir Bu bilgilerin, ileri teknolojiyle donatılmış uzay araçlarının, dev teleskopların olmadığı 1400 yıl öncesinde Kuran-ı Kerim'de haber verilmiş olması, Kuran'ın sonsuz ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunu göstermektedir "DOKUNMUŞ" GÖKYÜZÜ 'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; (Zariyat Suresi, 7) Yukarıdaki ayette "donatılmış" olarak çevrilen "elhubuk" kelimesi "habeke" fiilinden türemiştir Bu fiil ise "bir şeyi iyi ve sıkı dokumak; örmek; sıkı sıkıya bağlamak, iyice düğümlemek; tertip etmek" anlamlarına gelmektedir Zariyat Suresi'nin 7 ayetinde kullanılan "elhubuk" kelimesinin bu anlamları düşünüldüğünde, gökyüzünün dokunmuş ya da örülmüş bir kumaş gibi olduğu anlaşılmaktadır Ayette bu kelimenin kullanılması son derece hikmetlidir ve günümüz bilimsel izahlarını iki yönden tasdik etmektedir Birinci yönü şöyledir: Evrendeki yörünge ve yollar, öylesine yoğun ve birbiri içine geçmiştir ki, adeta bir kumaş örgüsündeki gibi birbirleri ile kesişen hatlar oluşturmaktadır İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi, Güneş, gezegenler, onların uyduları, meteorlar ve kuyrukluyıldız gibi sürekli hareket halindeki gökcisimlerinden oluşur Güneş Sistemi de 400 milyar yıldız içeren Samanyolu Galaksisi içinde bir yol izleri Uzayda ise milyarlarca galaksi olduğu tahmin edilmektedir Binlerce kilometrelik hızla dönen gökcisimleri, sistemler, birbiriyle çarpışmadan, uzayda birbirini kesen yollar izlerler Yıldızların pozisyonlarını ve gezegenlerin hareketlerini tam olarak haritalandırma amacıyla ortaya çıkan astrometri (gökölçüm) bilimi, yine gök cisimlerinin hareketlerini inceleyen gök mekaniği bu karmaşık yörüngesel hareketleri tespit etmek için ortaya çıkmıştır Eski zamanlarda gökbilimciler, yörüngelerin sadece dairesel olarak hareket ettiklerini varsaymışlardır Oysa günümüzde gökcisimlerinin dairesel, eliptik, parabolik ve hiperbolik gibi çeşitli matematiksel düzenlerde yörüngeleri olduğu bilinmektedir Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr Carlo Rovelli, "İçinde yaşadığımız uzay inanılmaz derecede karmaşık dokunmuş bir ağ " şeklinde belirtmektedirii Sol üstte, Güneş Sistemi'nin içindeki cisimlerden bir kısmının yörüngeleri görülmektedir Bu resimden başlayarak saat yönünde incelendiğinde, Güneş Sistemi'nin de çok daha büyük yörüngesel hareketlerin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır Yukarıdaki resimde, yıldızların karmaşık hareketlerinin küçük bir bölümü görülmektedir Resimde Samanyolu Galaksisi'ndeki sadece yedi yıldızın yaklaşık yıllık hareketleri görülmektedir İkinci bir yön olarak, Kuran'da gökyüzünün "dokunmuş, örülmüş" anlamına gelen bir kelimeyle tarif edilmesi, fizikteki "Sicim Teorisi"ne (String Theory) işaret ediyor olabilir (En doğrusunu Allah bilir) Bu teoriye göre evreni oluşturan en temel bileşenler, nokta gibi parçacıklar değil; titreşen minyatür keman tellerine benzeyen ipliklerdir Tek boyutlu, çok küçük, birbirinin aynısı, halkalar şeklinde dalgalanan bu iplikçiklerin, ilmik görünümünde oldukları kabul edilmektedir Kemanın tellerinin farklı titreşimlerinden farklı sesler çıkması gibi, evrendeki tüm çeşitliliğin kaynağında, bu sicimlerin farklı ayarlardaki titreşimleri olduğu varsayılmaktadırvi Einstein'ın genel rölativitesi, quantum mekaniği gibi teorileri tutarlı halde birleştiren tek teori olarak, "Sicim Teorisi"nde sicimlerin büyüklüğünü görmek mümkün olmasa da, matematiksel olarak hesaplanabilmektedir Bilim adamlarının, uzay-zamanın dokunduğu malzeme olarak kabul ettikleri bu sicimler, 16x10-35 m (0000000000000000000000000000000000016 metre)'dirvii Plank uzunluğu denilen bu ölçü, bilinen en kısa uzunluktur ve atomun çekirdeğini oluşturan protonların 10-20 katı kadardırviii Eğer bir atom, Güneş Sistemi'nin boyutu kadar büyütülseydi, bu sicimlerden her biri bir ağaç büyüklüğünde olurduix Bir atomun, çıplak gözle görülen en küçük şeyden 100000 kat daha küçük olduğu düşünülürse, söz konusu uzunluğun küçüklüğü daha iyi anlaşılabilir x Pensilvanya Üniversitesi'nden fizik profesörü Abhay Ashtekar ve Varşova Üniversitesi'nden fizik profesörü Jerzy Lewandowski "Space and Time Beyond Einstein" (Einstein'ın Ötesinde Uzay ve Zaman) başlıklı makalelerinde, uzayın dokunmuş görüntüsünü şu ifadelerle yorumlamaktadırlar: Bu teorisinde Einstein yerçekimi alanını, uzay ve zaman kumaşının içine dokudu Hepimizin alışmış olduğu süreklilik yalnız bir tahmin Elverişli olması için 2-boyutlu bir sürekliliği temsil ediyor; fakat gerçekte 1-boyutlu ipliklerle örülüyor Aynısı uzay-zaman kumaşı için de geçerli Bunun tek nedeni bu kumaşı dokuyan 'kuantum iplikçiklerinin' evrenin bizim yaşadığımız bölgesinde son derece sıkı dokunmuş olması ve bizim bunu bir süreklilik olarak algılamamız İplikçiklerden her birinin ya da polimer hareketliliğinin, bir yüzeyle kesişmesi durumunda, yaklaşık 10-66 cm2 boyutlarında 'Plank kuantum' alanı oluşuyor Bu da 100 cm2'lik bir alanda buna benzer yaklaşık 1068 kesişmenin gerçekleştiğini gösteriyor Sayı bu kadar yüksek olduğu için bu kesişmeler birbirlerine çok yakınlar ve biz de bunları bir süreklilik olarak görüp yanılıyoruz xi New York Times gazetesinde "Evren Nasıl İnşa Edildi?" sorusuna cevap arayan bir makalede de şu satırlar yer almaktadır: Protonları, nötronları ve diğer parçacıkları meydana getiren minik kuarklar bile, Plank ölçeğinde var olabilecek engebeleri hissedemeyecek kadar büyük Fakat yine de kısa süre önce fizikçiler, kuarklarla birlikte var olan herşeyin daha küçük nesnelerden meydana geldiklerini öne sürmüşlerdi Bunlar 10 farklı boyutta titreşen süper-sicimlerdir Plank ölçeğinde uzay-zamanın dokusu, Mısır'ın en nadide pamuklu kumaşının büyüteç altında çözgülerinin ve örgülerinin sergilenmesi gibi aşikar olacaktırxii Pittsburgh Üniversitesi'nden fizikçi Carlo Rovelli, evrenin mikroskobik mimari yapısını canlandırabilmek için, ağ gibi örülmüş bir model sunmaktadır xv Teorik fizikçi Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity (Kuantum Çekimine Üç Yol) adlı kitabında "How to Weave A String" (İplik Nasıl Dokunur) adlı bir bölüme yer vermekte ve konu ile ilgili şunları ifade etmektedir: … uzay ilmikler ağı şeklinde 'dokunmuş' olabilir… tıpkı bir kumaş parçasının iplikler ağı halinde 'dokunmuş' olması gibi xiii Kozmolog ve astrofizikçi Prof Martin Rees'in Our Cosmic Habitat (Kozmik Yurdumuz) adlı kitabında ise şöyle belirtmektedir: Günümüzdeki kavramlarla uzay boşluğu çok sadedir fakat daha küçük bir ölçekte incelendiğinde birbirine dolaşmış sicimler halinde olabilir xiv Allah'ın Zariyat Suresi'nin 7 ayetinde evrenin bir kumaş gibi dokunmuş, yörüngeler-yollarlarla örülmüş olduğunu bildirmesi, Kuran'ın bilimle olağanüstü uyumunu göstermektedir Daha pek çok örnekte gördüğümüz gibi, 14 asır önce Kuran'da bildirilen tüm bilgilerin, günümüzde bilimsel verilerle tasdik edilmesi son derece düşündürücüdür Kuran'ın bilimsel gelişmelerle olan bu mükemmel uyumu, herşeyi yaratan ve herşeyi en iyi bilen Rabbimiz'in sözü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır: Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı (Nisa Suresi, 82) i [URL="http://casswww.ucsd.edu/public/tutorial/MW.html"][COLOR=#333333]http://casswww.ucsd.edu/public/tutorial/MW.html[/COLOR][/URL] ii George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times, 7 Aralık 1999; iii [URL="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html"][COLOR=#333333]http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html[/COLOR][/URL] iv [URL="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/12/Oort_cloud_Sedna_orbit.jpg"][COLOR=#333333]http://upload.wikimedia.org/wikipedi...edna_orbit.jpg[/COLOR][/URL] v [URL="http://qbx6.ltu.edu/s_schneider/courses/intro_astro/images/14-02.jpg"][COLOR=#333333]http://qbx6.ltu.edu/s_schneider/cour...ages/14-02.jpg[/COLOR][/URL] vi [URL="http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.physorg.com/"][COLOR=#333333]http://images.google.com.tr/imgres?i...w.physorg.com/[/COLOR][/URL] newman/gfx/news/04orbit_prjpg&imgrefurl=http://wwwphysorgcom/news9759html&h= 358&w=360&sz=23&hl=tr&start=4&tbnid=2_QRlvVbtbuJgM :&tbnh=120&tbnw=121&prev=/ images%3Fq%3Dgalaxy%2Borbits%26svnum%3D10%26hl%3Dt r vii [URL="http://theory.uwinnipeg.ca/users/gabor/symmetry/slide22.html"][COLOR=#333333]http://theory.uwinnipeg.ca/users/gab...y/slide22.html[/COLOR][/URL] viii [URL="http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm"][COLOR=#333333]http://www.phys.unsw.edu.au/einstein...le6_Planck.htm[/COLOR][/URL] ix [URL="http://www.physlink.com/Education/AskExperts/ae281.cfm"][COLOR=#333333]http://wwwphyslinkcom/Education/AskExperts/ae281cfm[/COLOR][/URL] x [URL="http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/everything.html"][COLOR=#333333]http://wwwpbsorg/wgbh/nova/elegant/everythinghtml[/COLOR][/URL] xi [URL="http://www.phys.unsw.edu.au/einsteinlight/jw/module6_Planck.htm"][COLOR=#333333]http://www.phys.unsw.edu.au/einstein...le6_Planck.htm[/COLOR][/URL] xii Abhay Ashtekar, Jerzy Lewandowski, " Space and Time Beyond Einstein", Rzeczpospolita, Nisan 2002; [URL="http://gravity.psu.edu/people/Ashtekar/articles/Rzeczpospolita_SaTBE.html"][COLOR=#333333]http://gravity.psu.edu/people/Ashtek...ita_SaTBE.html[/COLOR][/URL] George Johnson, "How Is the Universe Built? Grain by Grain", The New York Times, 7 Aralık 1999; [URL="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html"][COLOR=#333333]http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html[/COLOR][/URL] xiii Lee Smolin, Three Roads to Quantum Gravity, Basic Books, New York, 2001, s 186 xiv Martin Rees, Our Cosmic Habitat, Princeton University Press, 2001, s 107 xv [URL="http://www.nytimes.com/library/national/science/120799sci-planck-length.html"][COLOR=#333333]http://www.nytimes.com/library/natio...ck-length.html[/COLOR][/URL] GERİ DÖNDÜREN GÖK Kuran-ı Kerim'de, Tarık Suresi'nin 11 ayetinde gökyüzünün "geri döndürücü" özelliğinden şöyle bahsedilir: Dönüşlü olan göğe andolsun (Tarık Suresi, 11) Kuran meallerinde "dönüşlü" olarak tercüme edilen "rec'i" kelimesi, "geri çeviren" ya da "geri döndüren" anlamlarına gelmektedir Bilindiği gibi Dünya'yı çevreleyen atmosfer pek çok katmandan oluşur Her katmanın, canlılığın yararına yönelik önemli bir görevi vardır İncelendiği zaman her tabakanın kendisine ulaşan madde ya da ışınları uzaya ya da yeryüzüne geri döndürme özelliklerinin olduğu anlaşılmıştır Burada atmosfer katmanlarının geri döndürme özelliğini birkaç örnekle inceleyelim Dünya üzerindeki canlı yaşamı için suyun varlığı son derece önemlidir Suyun oluşmasındaki etkenlerden bir tanesi de atmosferin katmanlarından biri olan Troposferdir Troposfer tabakası okyanuslardan yükselen su buharını yoğunlaştırarak yeryüzüne yağmur olarak geri döndürür Yeryüzündeki yaşam için öldürücü olabilecek ışınları engelleyen atmosfer katmanı ise, Ozonosfer tabakasıdır Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer tabakası ultraviyole gibi zararlı kozmik ışınları uzaya geri döndürerek, bu ışınların yeryüzüne ulaşmasını ve canlılığa zarar vermesini engeller Atmosferin her katmanı insanlara yararlı özelliklere sahiptir Örneğin atmosferin üst tabakalarından biri olan İyonosfer tabakası, belli bir merkezden yayınlanan radyo dalgalarını yeryüzüne geri yansıtarak bu yayınların uzak mesafelerden bile algılanmasını sağlar Örneğin 13 ile 15 km yükseklikteki Troposfer tabakası, yeryüzünden yükselen su buharının yoğunlaşıp yağış olarak yere geri dönmesini sağlar 25 km yükseklikteki Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer, uzaydan gelen radyasyon ve zararlı ultraviyole ışınlarını yansıtarak, yeryüzüne ulaşamadan uzaya geri dönmelerini sağlar İyonosfer tabakası da yeryüzünden yayınlanan radyo dalgalarını bir uydu gibi yeryüzünün farklı bölgelerine geri yansıtarak, telsiz konuşmalarının, radyo ve televizyon yayınlarının uzak mesafelerden izlenebilmesini sağlar Manyetosfer tabakası ise, Güneş'ten ve diğer yıldızlardan yayılan zararlı radyoaktif parçacıkları, yeryüzüne ulaşmadan uzaya geri döndürür Gökyüzü tabakalarının henüz yakın bir geçmişte keşfedilen bu özelliğinin yüzyıllar öncesinden Kuran'da belirtilmesi, Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu bir kez daha tasdik etmektedir ---------------Bölümler----------------- Giriş Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri Kuran'ın Gelecekle İlgili Haberleri Kuran'ın Geçmiş Dönemlerle İlgili Haberleri Kuran'ın Matematiksel Mucizeleri Kuran'ın Edebi Yönden Mükemmelliği Sonuç: Kuran Allah'ın Sözüdür 1 S Waqar Ahmed Husaini, The Quran for Astronomy and Earth Exploration from Space, Goodword Press, 3 baskı, New Delhi, 1999, ss 103-108 2 [URL="http://www.time.com/time/time100/scientist/profile/hubble.html"][COLOR=#333333]http://www.time.com/time/time100/sci...le/hubble.html[/COLOR][/URL] 3 Philip Ball, "Black Crunch Jams Universal Cycle", Nature, 23 Aralık 2002; Dr David Whitehouse, "Universe is 'doomed to collapse'", BBC News Online, 22 Ekim 2002, [URL="http://news.bbc.co.uk/1/hi/sci/tech/2346907.stm;"][COLOR=#333333]http://newsbbccouk/1/hi/sci/tech/2346907stm;[/COLOR][/URL] Mark Schwartz, "Cosmic 'big crunch' could trigger an early demise of our universe", Stanford Report, 25 Eylül 2002 4 Mark Schwartz, "Cosmic 'big crunch' could trigger an early demise of our universe", Stanford Report, 25 Eylül 2002 5 Mahdi La'li, A Comprehensive Exploration of the Scientific Mireacles in Holy Qur'an, Trafford, Kanada, 2003, ss 35-38 6 Ebu'l-A'lâ Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an; [URL="http://www.enfal.de/tefhim/"][COLOR=#333333]http://wwwenfalde/tefhim/[/COLOR][/URL] 7 Dr Mazhar U Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, ABD, 1998, s 53 8 Meyers Lexikon in drei Bänden Bibliographisches Institut & FA Brockhaus AG, Mannheim 1995, Digitale Ausgabe LexiRom 9 Carl Sagan, Cosmos, Wings Books, ABD, 1980, ss 5-7 10 K Giberson, "The Anthropic Principle", Journal of Interdisciplinary Studies, c 9, 1997, ss 63-90, Steven Yates'den cevap, ss 91-104 11 F Bertola, U Curi, The Anthropic Principle: Laws and Environments, Cambridge University Press, 1993, s 30 12 Paul Davies, Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s 184 13 Stephen Hawking, A Brief History Of Time, Bantam Press, London, 1988, ss 121-125 14 Michael Denton, Nature's Destiny, The Free Press, New York, 1998, ss 12-13 15 Michael J Denton, Nature's Destiny, The Free Press, New York, 1998, s 11 16 [URL="http://www.pathlights.com/ce_encyclopedia/01-ma10.htm#Elemental"][COLOR=#333333]http://www.pathlights.com/ce_encyclo....htm#Elemental[/COLOR][/URL] Forces 17 World Book Encyclopedia, 2003; Boston Üniversitesi'nde Astronomi ve Fizik Professörü Kenneth Brecher'in katkılarıyla 18 Bilim ve Teknik, Temmuz 1983 19 [URL="http://www.woodrow.org/teachers/esi"][COLOR=#333333]http://wwwwoodroworg/teachers/esi[/COLOR][/URL] /1998/p/weather/CorriolisHTM 20 [URL="http://royal.okanagan.bc.ca/mpidwirn/atmosphereandclimate/atmslayers.html;"][COLOR=#333333]http://royal.okanagan.bc.ca/mpidwirn...mslayers.html;[/COLOR][/URL] Michael Pidwirny, Atmospheric Layers, 1996 21 [URL="http://www.tpub.com/weather3/4-27.htm"][COLOR=#333333]http://wwwtpubcom/weather3/4-27htm[/COLOR][/URL] 22 [URL="http://www.godandscience.org/apologetics/designss.html"][COLOR=#333333]http://wwwgodandscienceorg/apologetics/designsshtml[/COLOR][/URL] 23 [URL="http://webhome.idirect.com/~alila/Writings/Physics.htm"][COLOR=#333333]http://webhomeidirectcom/~alila/Writings/Physicshtm[/COLOR][/URL] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kuran'in Bİlİmsel Mucİzelerİ
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst