Karamsarlık karanlıgından cıkıp aydınlık gunlere

MUHAMMED AÞIÐI

Active member
insan olarak Yüce ALLAH’ın bize bahşettiği hayâtı başkalarıyla paylaşmak durumundayiz . Gerek iş, gerek aile ve gerekse özel hayâtı içerisinde diğer insanlarla birlikte bulunmak durumunda olan insan, zaman zaman kendisinden veya diğer insanlardan kaynaklı olarak çeşitli sıkıntılar yaşar. Bu sıkıntıların sıklığı yada yoğunluğu insanları karamsar hâle getirebilir. Bu karamsarlık, kısa sürede çözülmediği takdirde kişilerin hem dünyâsal, hem de uhrevî hayatlarını olumsuz olarak etkiler. Aslında düşünülmesi gereken bu olayların tümünün, insanların sınanması için ALLAH tarafından hazırlanmış imtihanlar olduğudur. Öyleyse bu imtihanlara karşı imânımızı sağlam, ahlâkımızı güzel, kalbimizi temiz tutarak daha güçlü olmalıyız.

Çevremizle ve kendimizle barışık olarak yaşamak zorundayız.
Hele ki ALLAH yolunda ilerlemeye çalışanların, edinmiş oldukları bilgi ve birikimleri ölçüsünde daha güçlü olmaları beklenir. Başa gelen sıkıntılar ortaya çıktığında : “Neden, niçin bana diye sormamalıdır. Çünkü bizim şer olarak algıladığımız her şey, aslında bizim hayrimizadir.

BAKARA SÛRESİ / 216 : “ … Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür.Sizin için daha ser olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.”

Karamsarlığı bir yana bırakıp, olaylara karşı daha güçlü ve inançla onun üstesinden gelmeliyiz. Yaptıklarımızdan ve başımıza gelenlerden ders cikarabilmeliyiz Şu da bir gercektir ki her karanlığın ardından doğacak olan bir aydınlık gelecektir.O halde; sabrı ve şükrü elden bırakmadan, Yüce ALLAH’tan ümîdimizi kesmeden, bu karanlığın aydınlığa mutlakâ çıkacağını bilmeliyiz. Ümitsizlik duygusuyla; yalnız kendisine değil, yakın çevresine de zarar verir hattâ sevdiklerini kaybetmesine neden olur.O’nun için ALLAH ’tan ümîdimizi kesmeden, O’nun rahmet ve merhamet deryâsında ümîdi aramalıyız.Yaptığımız ve yapacağımız her işimizi O’nun rızâsını gözeterek yapmalıyız ki yaşadığımız bu dünyâyı hem kendimize hem de sevdiklerimize zehir etmeyeliZ Yaşadığımız bu dünyâda, yakın ve uzak çevremize nasıl faydalı ve yararlı bir insan olabileceğimizi düşünmeliyiz.Bunları yaparken de başkalarını hor ve hakir görmemeliyiz.

Biz beşeriz, şaşarız, hatâlar yaparız. Önemli olan bu hatâlardan ders alıp, aynı hatâları defâlarca tekrarlamamaktır. Nefsimizi sürekli kontrol etmeliyiz ki ONA kul olmayalım. Yoksa nefsimizden kaynaklanan hatâlar bize birçok pişmanlıklar yaşatabilir.
MÂİDE SÛRESİ / 119 : “ . . . Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır.Allah(c.c.) onlardan razı olmuştur, onlar da ondan razı olmuşlardır.İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.” Sonuç olarak; ümitsizliğe düşmüş nice hatâlar yapmış, çâreyi çâresizlikte, ümîdi ümitsizlikte, mutluluğu mutsuzlukta arayanlar gibi olur, dâima hüsranda ve günahta kalırız. Henüz iş işten geçmeden, düşmüş olduğumuz durum karşısında, sevgi ve hosgoru ile bakip karamsarlığa, ümitsizliğe son vererek çok çalışmalıyız. ALLAH’tan af ve mağfiret dileyerek tevbe etmeliyiz. Doğru şeyleri doğru zamanda yapmalı ve O’nun rahmet kapısından içeri girmeyi bilmeliyiz. Çünkü O’nda ümitsizlik, çâresizlik ve hayıflanma yoktur.
O’nun merhameti ve rahmeti çok büyüktür.
ne olur ALLAH''im biz kullarinida senin rahmetinden ve merhametinden mahrum etme.
biz senin rahmetine ve merhametine muhtaciz.

ALINTI
 
Üst