Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ademyakup" data-source="post: 245879" data-attributes="member: 1009927"><p><strong>Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz</strong></p><p></p><p><strong>E. Söyledikleri O'nu Tasdik Etmektedir</strong></p><p>O, doğuştan Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi ve sellem) idi. Onun için, peygamberliğinden sonra da ne dediyse herkes gönülden inandı ve tasdik etti. Evet, topyekün cihan O'na: "Doğru söylüyorsun yâ Resûlallah!" diye tasdike koştu. Değil sadece insanlar, mucizeler diliyle, her bir nevi kendi adına temsilci gönderdi. Âdeta O'na biat etti.</p><p>Burada bir parantez açıp şunları söylemekte fayda mülâhaza ediyorum: Kur'ân'ın ve Efendimiz'in nurlu beyanları, Cenâb-ı Hakk'ın zât, sıfât ve esmâsı arasındaki münasebete riayet keyfiyetiyle öyle üstün bir dereceye sahiptir ki, ne felsefecilerin akıl yoluyla, ne evliyânın kalb ayağıyla, ne de asfiyânın ruh buuduyla o seviyede bir anlayış ve beyana ulaşmaları mümkün olmamıştır ve olmayacaktır da.</p><p>Ancak, bu müterakki ruhların, melekleşmeye doğru tırmanışları, neticede hep şunu göstermiş ve gösterecektir ki, onlar gidecek; gidecek ve gittikleri yerin sonunda hep Kur'ân'ın ve Allah Resûlü'nün beyanlarının doğruluk ve hakkaniyetini anlayacak.. Resûlullah'ın söylediklerini keşif ve müşâhede ile zevk edeceklerdir.</p><p>Evet, bugün O'nun, ulûhiyete ait söylediği bütün sözler, o mevzuun ehilleri tarafından da tasdik görmekte ve birer esas olarak kabul edilmektedir. Hatta ulûhiyete, haşr u neşir ve kadere dair incelerden ince öyle meselelerden söz etmiştir ki, –hem de mevzular arası muvazeneyi koruyarak– değil öncekiler ve sonrakilerin akıllarının ermesi; O'nun aydınlık beyanlarını "yok" farz ettiğimiz takdirde, bu hususlarda bir tek kelime söylemeleri mümkün olmayacaktır.</p><p>Hz. Ömer ve Amr b. Ahtab (radıyallâhu anhumâ) anlatıyor: "Bir gün Allah Resûlü sabah namazından sonra minbere çıktı. Konuştu, konuştu, konuştu... Öğle ezanı okundu, namazı kıldırıp tekrar çıktı ve ikindi oluncaya kadar konuştu. İkindi namazını eda ettikten sonra konuşmaya başladı, konuşması akşama kadar sürdü. Neler konuştu, neler anlattı? Hepsini ihata zor ama, o güne kadar söylenmeyen her meseleye temas etmişti denebilir. Evet, ilk hilkattan başlamış, varlığın bağrına ilk hilkat tohumunun atılışını anlatmış, kâinatın teşekkülünden, insanın yaratılmasına kadar bütün yaratılışa ait devreleri bir bir sıralamış.. ve daha sonra da kıyamete kadar insanların başına gelecek hâdiseleri teker teker nakletmişti.[26]</p><p>Evet, mazinin derinliklerine dalmış ve Hz. Âdem'e kadar bütün enbiyâyı hem de şemâili ile anlatmış, istikbale nazarını çevirip mahşere, Cennet ve Cehennem'e kadar her şeyi göz önüne sermişti. Hâlbuki O ne bir kitap okumuş, ne birinin ders halkasına katılmıştı. Öyleyse bütün bunları nasıl bilebilirdi? Evet, O'na bütün bunları öğreten biri vardı; O da, hiç şüphesiz, her şeyi bilen Hz. Allah'tı...</p><p>O'nun, Arş'tan ferşe, oradan yerin derinliklerine kadar anlattığı bütün meseleleri O'na Mütekellim-i Ezelî'si öğretiyordu. Bunların başka şekilde öğrenilemeyeceği bugünün insanları tarafından da tasdik edilmektedir ki, bu da Allah Resûlü'nün sıdkına ayrı bir delildir.</p><p>Evet O, peygamberlerden bahsediyor.. onların tarifini yapıyor; yüz hatlarıyla onları tablolaştırıyor[27] ve o günün Ehl-i Kitab'ı, bütün bunların hiçbirine itiraz etmeden hepsini kabul edip: "Evet, kitaplarımızda, onları bahsettiğiniz şekliyle buluyoruz." diyorlardı.[28] Tevrat, İncil veya başka bir kitap okumamış bir insanın, oralarda zikredilen veya edilmeyen keyfiyetleriyle bütün kendinden evvel gelmiş-geçmiş peygamberleri hem de böyle tafsilatıyla anlatması ve bu işi bilenlerin de onu tasdik etmeleri, Allah Resûlü'nün sıdkına ve davasında doğruluğuna şahit ve delil değil midir!?</p><p>Bir parantez içinde arz etmeye çalıştığımız bu hususların takdimi, benim takatimin çok üzerindedir. Esasen hâli hâlime denk okuyucunun durumu da bundan daha farklı olmasa gerek. Bu gibi meseleleri anlayıp anlatabilmek için, insanın onları tasdik edebilecek seviyeyi kazanması gerektir. Ancak biz, bu seviyeleri ihraz ettiğine inandığımız şahısların sözlerine itimaden diyoruz ki, mertebe mertebe yükseliş kaydeden yüz binlerce evliyâ, asfiyâ ve kafasını ilimle aydınlatan filozof ve bilgelerin, Efendimiz'e ait beyanlarını gördükçe, sürekli o mevzuun zirvesinde, O'na ait beyanın bulunduğunu kabul etmeleri, O'nun sıdk ve doğruluğunun ayrı bir buudunu teşkil etmektedir.</p><p>Evet, en seçkin insanların bu tasdikleri de göstermektedir ki, O, hiçbir sözünde hilâf-ı vaki konuşmamıştır. Zaten O'nun konuştukları kendinden değildir ki.. O, hep ilâhî mesajlarla konuşmuş, vahyin tercümanlığını yapmış, onun için de bütün zamanların ve mekânların Söz Sultanı olmuştur.(sonsuz nurdan)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ademyakup, post: 245879, member: 1009927"] [b]Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz[/b] [B]E. Söyledikleri O'nu Tasdik Etmektedir[/B] O, doğuştan Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi ve sellem) idi. Onun için, peygamberliğinden sonra da ne dediyse herkes gönülden inandı ve tasdik etti. Evet, topyekün cihan O'na: "Doğru söylüyorsun yâ Resûlallah!" diye tasdike koştu. Değil sadece insanlar, mucizeler diliyle, her bir nevi kendi adına temsilci gönderdi. Âdeta O'na biat etti. Burada bir parantez açıp şunları söylemekte fayda mülâhaza ediyorum: Kur'ân'ın ve Efendimiz'in nurlu beyanları, Cenâb-ı Hakk'ın zât, sıfât ve esmâsı arasındaki münasebete riayet keyfiyetiyle öyle üstün bir dereceye sahiptir ki, ne felsefecilerin akıl yoluyla, ne evliyânın kalb ayağıyla, ne de asfiyânın ruh buuduyla o seviyede bir anlayış ve beyana ulaşmaları mümkün olmamıştır ve olmayacaktır da. Ancak, bu müterakki ruhların, melekleşmeye doğru tırmanışları, neticede hep şunu göstermiş ve gösterecektir ki, onlar gidecek; gidecek ve gittikleri yerin sonunda hep Kur'ân'ın ve Allah Resûlü'nün beyanlarının doğruluk ve hakkaniyetini anlayacak.. Resûlullah'ın söylediklerini keşif ve müşâhede ile zevk edeceklerdir. Evet, bugün O'nun, ulûhiyete ait söylediği bütün sözler, o mevzuun ehilleri tarafından da tasdik görmekte ve birer esas olarak kabul edilmektedir. Hatta ulûhiyete, haşr u neşir ve kadere dair incelerden ince öyle meselelerden söz etmiştir ki, –hem de mevzular arası muvazeneyi koruyarak– değil öncekiler ve sonrakilerin akıllarının ermesi; O'nun aydınlık beyanlarını "yok" farz ettiğimiz takdirde, bu hususlarda bir tek kelime söylemeleri mümkün olmayacaktır. Hz. Ömer ve Amr b. Ahtab (radıyallâhu anhumâ) anlatıyor: "Bir gün Allah Resûlü sabah namazından sonra minbere çıktı. Konuştu, konuştu, konuştu... Öğle ezanı okundu, namazı kıldırıp tekrar çıktı ve ikindi oluncaya kadar konuştu. İkindi namazını eda ettikten sonra konuşmaya başladı, konuşması akşama kadar sürdü. Neler konuştu, neler anlattı? Hepsini ihata zor ama, o güne kadar söylenmeyen her meseleye temas etmişti denebilir. Evet, ilk hilkattan başlamış, varlığın bağrına ilk hilkat tohumunun atılışını anlatmış, kâinatın teşekkülünden, insanın yaratılmasına kadar bütün yaratılışa ait devreleri bir bir sıralamış.. ve daha sonra da kıyamete kadar insanların başına gelecek hâdiseleri teker teker nakletmişti.[26] Evet, mazinin derinliklerine dalmış ve Hz. Âdem'e kadar bütün enbiyâyı hem de şemâili ile anlatmış, istikbale nazarını çevirip mahşere, Cennet ve Cehennem'e kadar her şeyi göz önüne sermişti. Hâlbuki O ne bir kitap okumuş, ne birinin ders halkasına katılmıştı. Öyleyse bütün bunları nasıl bilebilirdi? Evet, O'na bütün bunları öğreten biri vardı; O da, hiç şüphesiz, her şeyi bilen Hz. Allah'tı... O'nun, Arş'tan ferşe, oradan yerin derinliklerine kadar anlattığı bütün meseleleri O'na Mütekellim-i Ezelî'si öğretiyordu. Bunların başka şekilde öğrenilemeyeceği bugünün insanları tarafından da tasdik edilmektedir ki, bu da Allah Resûlü'nün sıdkına ayrı bir delildir. Evet O, peygamberlerden bahsediyor.. onların tarifini yapıyor; yüz hatlarıyla onları tablolaştırıyor[27] ve o günün Ehl-i Kitab'ı, bütün bunların hiçbirine itiraz etmeden hepsini kabul edip: "Evet, kitaplarımızda, onları bahsettiğiniz şekliyle buluyoruz." diyorlardı.[28] Tevrat, İncil veya başka bir kitap okumamış bir insanın, oralarda zikredilen veya edilmeyen keyfiyetleriyle bütün kendinden evvel gelmiş-geçmiş peygamberleri hem de böyle tafsilatıyla anlatması ve bu işi bilenlerin de onu tasdik etmeleri, Allah Resûlü'nün sıdkına ve davasında doğruluğuna şahit ve delil değil midir!? Bir parantez içinde arz etmeye çalıştığımız bu hususların takdimi, benim takatimin çok üzerindedir. Esasen hâli hâlime denk okuyucunun durumu da bundan daha farklı olmasa gerek. Bu gibi meseleleri anlayıp anlatabilmek için, insanın onları tasdik edebilecek seviyeyi kazanması gerektir. Ancak biz, bu seviyeleri ihraz ettiğine inandığımız şahısların sözlerine itimaden diyoruz ki, mertebe mertebe yükseliş kaydeden yüz binlerce evliyâ, asfiyâ ve kafasını ilimle aydınlatan filozof ve bilgelerin, Efendimiz'e ait beyanlarını gördükçe, sürekli o mevzuun zirvesinde, O'na ait beyanın bulunduğunu kabul etmeleri, O'nun sıdk ve doğruluğunun ayrı bir buudunu teşkil etmektedir. Evet, en seçkin insanların bu tasdikleri de göstermektedir ki, O, hiçbir sözünde hilâf-ı vaki konuşmamıştır. Zaten O'nun konuştukları kendinden değildir ki.. O, hep ilâhî mesajlarla konuşmuş, vahyin tercümanlığını yapmış, onun için de bütün zamanların ve mekânların Söz Sultanı olmuştur.(sonsuz nurdan) [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst