Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
İşaratü'l İcâz
Işarat-ül İ'caz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 567799" data-attributes="member: 1040028"><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'arial'"><span style="font-size: 12px"><em><strong>S-</strong> Dalalet yerine </em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px">ﻳُﻀِﻞُّ </span></span><em>, hidayet yerine </em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px">ﻳَﻬْﺪِﻯ </span></span><em>yani masdardan fiile olan udûlden maksad nedir?</em></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'arial'"><span style="font-size: 12px"><em></em></span></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>C-</strong> Fiil-i muzari teceddüd ve istimrara delalet ettiğinden; yirmiüç sene devam eden nüzul-ü Kur'anın parça parça teceddüdü nisbetinde, onların zulmet-i küfriyelerine kat kat zulmetlerin ilâvesine sebebiyet verdiğine, mü'minlerin de nüzulün teceddüdü nisbetinde nur-u imanlarının derece derece yükselmesine bâis olduğuna işarettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza bu cümle </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠَّﻪُ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">ilââhirihi cümlesiyle işaret edilen istifhama cevab olduğu için, her iki fırkanın vaziyetlerini beyan etmek îcab etmiştir. Ve bu îcaba binaen, masdara tercihan fiil zikredilmiştir. Yani bir fırkanın vaziyeti dalalet, ötekisinin de hidayettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">: Evvelki </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">den kemmiyet ve adedce çokluk irade edilmiştir. İkinci </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">den keyfiyet ve kıymetçe çokluk kasdedilmiştir. Ve aynı zamanda, Kur'anın nev'-i beşere rahmet olduğunun sırrına işarettir. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet insanların az bir kısmının fazilet ve hidayetlerini çok görmek ve göstermek, Kur'anın beşere karşı merhametli ve lütufkâr olduğunu gösterir. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza bir fazilet sahibi, bin faziletsize mukabildir. Bu itibarla fazileti taşıyan az olsa da, çok görünür.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'"> : Evvelki cümlede mutlak ve mübhem olarak zikredilen </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">den hasıl olan vesveseleri, korkuları, tereddüdleri bu cümle ile şöyle def'etmiştir ki: Dalalete gidenler, fâsıklardır. Dalaletlerinin menşei de fısktır. Fıskın sebebi ise, kesbleridir. Suç onlarda olup, Kur'anda değildir. Dalaleti halketmek, yaptıklarının cezası içindir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Yine bilinmesi lâzımdır ki; bu cümlelerin herbirisi mâkablini şerh ve beyan eder; mâba'di de onu tefsir eder. Demek her cümle, mâkabline delil, mâba'dine neticedir. İki silsile ile bunu izah edeceğiz:</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">1- Allah, o temsilden hayâ etmez. Çünki o temsili terketmez. Hem o temsil, beligdir. Hem o temsil haktır. Hem o temsil, Allah'ın kelâmıdır. Bunu da, mü'min olan kimseler bilir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">2- Allah münkirlerin dedikleri gibi, o temsilden hayâ etmez. O münkirler, "O temsilin terki lâzımdır" diyorlar. Zira o temsilin hikmetini bilmezler, hem "Bunda ne faide var" derler. Hem inkâr ediyorlar, zira hakir görüyorlar. Hem işitmeleriyle dalalete girdiler, zira Kur'an onları dalalete attı. Hem onlar fıskla kabuklarından çıktılar, hem Allah'a olan ahidlerini bozdular, hem sıla-i rahmi kestiler, hem Arz'da Allah'ın nizam ve intizamını ifsad ettiler. Binaenaleyh hâsir ve zararlı onlardır. Dünyada vicdan, kalb ve ruhun azabı ile, âhirette de Allah'ın gazabıyla ebedî bir azab içinde kalan onlardır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ</span></span></span><em></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span><span style="font-family: 'arial'">Evvelâ bilinmesi lâzımdır ki; Kur'an-ı Kerim'in i'caz ve nazmında şekk ve şübheleri îka' eden fâsıkların bilhâssa bu makamda, bu cümlede mezkûr sıfatlar ile tavsifleri, pek yüksek ve latif bir münasebeti taşıyor.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet sanki Kur'an-ı Kerim diyor ki: "Kur'an-ı ekber denilen kâinatın nizamında kudret-i ezeliyenin i'cazını göremeyen veya görmek istemeyen o fâsıkların; Kur'an-ı Kerim'in de nazm u i'cazında tereddüdleri ve kör gözleriyle i'cazını göremeyip inkâr etmeleri, baîd ve garib değildir. Zira onlar, kâinattaki nizam ve intizamı tesadüfe ve tahavvülât-ı garibeyi ve inkılabat-ı acibeyi abesiyete ve tesadüfe isnad ettiklerinden, bozulmuş olan ruhlarının gözünden o nizam tesettür edip görünmediği gibi, pis fıtratlarıyla da, Kur'anın mu'ciz olan nazmını karışık, mukaddemelerini akîm, semerelerini acı gördüler.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'"> : Örülmüş kalın bir şeridi açıp dağıtmak manasını ifade eden "nakz" tabiri, yüksek bir üslûba işarettir. Sanki Cenab-ı Hakk'ın ahdi; meşiet, hikmet, inayetin ipleriyle örülmüş nuranî bir şerittir ki, ezelden ebede kadar uzanmıştır. Bu nuranî şerit, kâinatta nizam-ı umumî şeklinde tecelli ederek silsilelerini kâinatın enva'ına dağıtır iken, en acib silsilesini nev'-i beşere uzatmıştır ve ruh-u beşerde pek çok istidad ve kabiliyetlerin tohumlarını ekmiştir. Fakat o istidadların terbiyesini ve neticesini cüz'-i ihtiyarînin eline vermiştir. O cüz'-i ihtiyarînin yuları da şeriatın ve delail-i nakliyenin eline verilmiştir. Binaenaleyh Cenab-ı Hakk'ın ahdini bozmamak ve îfa etmek, ancak o istidadları lâyık ve münasib yerlerine sarfetmekle olur. Ahdin nakzı ise, bozmak ve parçalamaktan ibarettir. Meselâ: Bazı enbiyaya iman ve tasdik, bazılarını inkâr ve tekzib; bazı hükümleri kabul, bazılarını red; bazı âyetleri tahsin, bazılarını kabih ve çirkin görmek gibi. Zira böylece yapılan nakz-ı ahd; nazmı, nizamı, intizamı ihlâl eder, bozar. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">Bu cümledeki emir, iki kısımdır:</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Birisi, teşriîdir ki, sıla-i rahm ile tabir edilen akraba ve mü'minler arasında şer'an emredilen muvasala hattıdır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Diğeri, emr-i tekvinîdir ki, fıtrî kanunlar ile âdetullahın tazammun ettiği emirlerdir. Meselâ ilmin i'tası, manen ameli emrediyor; zekânın i'tası, ilmi emrediyor; istidadın bulunması, zekâyı; aklın verilmesi, marifetullahı; kudretin verilmesi, çalışmayı; cesaretin verilmesi, cihadı manen ve tekvinen emrediyor.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İşte o fâsıklar, bu gibi şeylerin arasında şer'an ve tekvinen tesis edilen muvasala hattını kesiyorlar. Meselâ akılları marifetullaha, zekâları ilme küs olduğu gibi; akrabalara ve mü'minlere dahi dargın olup, gidip gelmiyorlar.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">: Evet fıskla bozulan bir adam, bataklığa düşüp çıkamıyan bir şahıs gibi çokların da o bataklığa düşmelerini istiyor ki, maruz kaldığı o dehşetli halet, bir parça hafif olsun. Çünki musibet umumî olursa, hafif olur.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza bir şahsın kalbinde bir ihtilâl, bir fenalık hissi uyanırsa; yüksek hissiyatı, kemalâtı sukut etmeye başlar; kalbinde tahribata, fenalığa bir meyil, bir zevk peyda olur. Yavaş yavaş o meyil kalbinde büyür; sonra o şahıs bütün lezzetini, zevkini tahribatta, fenalıkta bulur. İşte o vakit o şahıs, tam manasıyla Arz'da yırtıcı bir hayvan, ihtilâli çıkarıp büyüten bir bela, fesadı durmayıp karıştıran bir âfet kesilir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>S-</strong> Bir fâsıkın fıskıyla Arz'ın müteessir olması akıldan uzaktır?</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>C-</strong> Madem ki Arz'da nizam var, müvazene de olmalıdır. Hattâ nizam müvazeneye tâbidir. Binaenaleyh bir makinenin dişleri arasına küçük bir şey düşerse makine müteessir olur, belki faaliyeti de durur. Veya farazâ iki dağ bir teraziyle tartılır iken, terazi müvazi olduğu vakit bir gözüne bir ceviz ilâve edilirse müvazenesi bozulur. Dünyanın da manevî nizam makinesi böyledir. Mütemerrid bir fâsıkın fıskı, Arz'ın müvazene-i maneviyesinin bozulmasına vesile olabilir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'"></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ: ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'"> üç şeyi ifade ediyor. Birisi ihzar, ikincisi mahsûsiyet, üçüncüsü uzaklıktır. Demek bu </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">gaib olan o fâsıkları ihzar eder, mahsûs bir şekilde gösterir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>S-</strong> Onların ihzarını îcab eden sebeb nedir?</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>C-</strong> Sâmiin taleb ve isteğidir. Evet onların pis ahvalini işiten sâmi', onlara karşı hissettiği hiddet ve nefretini izale için; hüsran ile tecziye ve tavsiflerinde, sanki onları karşısında hazır olarak görmek istiyor, tâ "Oh! oh!" demekle kalbi rahat olsun. Müşahedeleri mümkün olmadığı halde </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">ile mahsûs gösterilmeleri; güya pis ahvalleri, habis sıfatları ve şöhret ve kesretleri öyle bir hadde baliğdir ki, herkesin nazar-ı nefreti önünde onların o hallerini tecessüm ettirerek mahsûs bir şekilde gösterir. Ve bu işaretten, hasarete mahkûm olduklarının sebebi de anlaşılmış olur. </span><span style="font-family: 'arial'">O fâsıklara raci' olan </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">nin ifade ettiği uzaklık ise, onların tarîk-i haktan uzaklıkları öyle bir dereceye baliğdir ki, bir daha tarîk-i hakka rücu'ları mümkün olmayıp, bu yüzden zemme, tahkire müstehak olduklarına işarettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Hasrı ifade eden</span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'"> ﻫُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">, hasaretin onlara münhasır olduğuna delalet eder. Hattâ mü'minlerin bazı dünya lezzetlerinde hasaretleri, hasaret sayılmaz; ve yine mü'minlerden ehl-i ticaretin ticaretlerinde vaki' olan zararları hasaret değildir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">deki harf-i tarif, cinsi ve hakikatı ifade eder. Yani hüsran görenlerin hakikatını, cinslerini görmek isteyen varsa, onlara baksın. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza onların meslekleri mahz-ı hasarettir, başka hasaretlere benzemiyor.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺧَﺎﺳِﺮِﻳﻦ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">: Hasaretin mutlak bırakılması, yani birşeyle takyid edilmemesi, hasaretin bütün enva'ına şamil olduğuna işarettir. Meselâ: Vefa-i ahidde nakz ile hasaret ettiler, sıla-i rahmde kat' ile, ıslahta ifsad ile, imanda küfür ile, saadet-i ebediyede şekavetle yaptıkları hasaretler gibi.</span></em></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 567799, member: 1040028"] [COLOR=#000000][FONT=arial][SIZE=3][I][B]S-[/B] Dalalet yerine [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5]ﻳُﻀِﻞُّ [/SIZE][/COLOR][I], hidayet yerine [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5]ﻳَﻬْﺪِﻯ [/SIZE][/COLOR][I]yani masdardan fiile olan udûlden maksad nedir? [/I][/SIZE][/FONT][/COLOR][SIZE=3][COLOR=#000000][I] [FONT=arial][B]C-[/B] Fiil-i muzari teceddüd ve istimrara delalet ettiğinden; yirmiüç sene devam eden nüzul-ü Kur'anın parça parça teceddüdü nisbetinde, onların zulmet-i küfriyelerine kat kat zulmetlerin ilâvesine sebebiyet verdiğine, mü'minlerin de nüzulün teceddüdü nisbetinde nur-u imanlarının derece derece yükselmesine bâis olduğuna işarettir. Ve keza bu cümle [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻣَﺎﺫَٓﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠَّﻪُ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]ilââhirihi cümlesiyle işaret edilen istifhama cevab olduğu için, her iki fırkanın vaziyetlerini beyan etmek îcab etmiştir. Ve bu îcaba binaen, masdara tercihan fiil zikredilmiştir. Yani bir fırkanın vaziyeti dalalet, ötekisinin de hidayettir. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]: Evvelki [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]den kemmiyet ve adedce çokluk irade edilmiştir. İkinci [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]den keyfiyet ve kıymetçe çokluk kasdedilmiştir. Ve aynı zamanda, Kur'anın nev'-i beşere rahmet olduğunun sırrına işarettir. Evet insanların az bir kısmının fazilet ve hidayetlerini çok görmek ve göstermek, Kur'anın beşere karşı merhametli ve lütufkâr olduğunu gösterir. Ve keza bir fazilet sahibi, bin faziletsize mukabildir. Bu itibarla fazileti taşıyan az olsa da, çok görünür. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻭَﻣَﺎ ﻳُﻀِﻞُّ ﺑِﻪِٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻔَﺎﺳِﻘِﻴﻦَ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial] : Evvelki cümlede mutlak ve mübhem olarak zikredilen [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﺜِﻴﺮًﺍ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]den hasıl olan vesveseleri, korkuları, tereddüdleri bu cümle ile şöyle def'etmiştir ki: Dalalete gidenler, fâsıklardır. Dalaletlerinin menşei de fısktır. Fıskın sebebi ise, kesbleridir. Suç onlarda olup, Kur'anda değildir. Dalaleti halketmek, yaptıklarının cezası içindir. [/FONT] [FONT=arial]Yine bilinmesi lâzımdır ki; bu cümlelerin herbirisi mâkablini şerh ve beyan eder; mâba'di de onu tefsir eder. Demek her cümle, mâkabline delil, mâba'dine neticedir. İki silsile ile bunu izah edeceğiz: [/FONT] [FONT=arial]1- Allah, o temsilden hayâ etmez. Çünki o temsili terketmez. Hem o temsil, beligdir. Hem o temsil haktır. Hem o temsil, Allah'ın kelâmıdır. Bunu da, mü'min olan kimseler bilir. [/FONT] [FONT=arial]2- Allah münkirlerin dedikleri gibi, o temsilden hayâ etmez. O münkirler, "O temsilin terki lâzımdır" diyorlar. Zira o temsilin hikmetini bilmezler, hem "Bunda ne faide var" derler. Hem inkâr ediyorlar, zira hakir görüyorlar. Hem işitmeleriyle dalalete girdiler, zira Kur'an onları dalalete attı. Hem onlar fıskla kabuklarından çıktılar, hem Allah'a olan ahidlerini bozdular, hem sıla-i rahmi kestiler, hem Arz'da Allah'ın nizam ve intizamını ifsad ettiler. Binaenaleyh hâsir ve zararlı onlardır. Dünyada vicdan, kalb ve ruhun azabı ile, âhirette de Allah'ın gazabıyla ebedî bir azab içinde kalan onlardır. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺍَﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ ﻋَﻬْﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻣِﻦْ ﺑَﻌْﺪِ ﻣِﻴﺜَﺎﻗِﻪِ ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I] [FONT=arial] [/FONT][FONT=arial]Evvelâ bilinmesi lâzımdır ki; Kur'an-ı Kerim'in i'caz ve nazmında şekk ve şübheleri îka' eden fâsıkların bilhâssa bu makamda, bu cümlede mezkûr sıfatlar ile tavsifleri, pek yüksek ve latif bir münasebeti taşıyor. Evet sanki Kur'an-ı Kerim diyor ki: "Kur'an-ı ekber denilen kâinatın nizamında kudret-i ezeliyenin i'cazını göremeyen veya görmek istemeyen o fâsıkların; Kur'an-ı Kerim'in de nazm u i'cazında tereddüdleri ve kör gözleriyle i'cazını göremeyip inkâr etmeleri, baîd ve garib değildir. Zira onlar, kâinattaki nizam ve intizamı tesadüfe ve tahavvülât-ı garibeyi ve inkılabat-ı acibeyi abesiyete ve tesadüfe isnad ettiklerinden, bozulmuş olan ruhlarının gözünden o nizam tesettür edip görünmediği gibi, pis fıtratlarıyla da, Kur'anın mu'ciz olan nazmını karışık, mukaddemelerini akîm, semerelerini acı gördüler. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻳَﻨْﻘُﻀُﻮﻥَ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial] : Örülmüş kalın bir şeridi açıp dağıtmak manasını ifade eden "nakz" tabiri, yüksek bir üslûba işarettir. Sanki Cenab-ı Hakk'ın ahdi; meşiet, hikmet, inayetin ipleriyle örülmüş nuranî bir şerittir ki, ezelden ebede kadar uzanmıştır. Bu nuranî şerit, kâinatta nizam-ı umumî şeklinde tecelli ederek silsilelerini kâinatın enva'ına dağıtır iken, en acib silsilesini nev'-i beşere uzatmıştır ve ruh-u beşerde pek çok istidad ve kabiliyetlerin tohumlarını ekmiştir. Fakat o istidadların terbiyesini ve neticesini cüz'-i ihtiyarînin eline vermiştir. O cüz'-i ihtiyarînin yuları da şeriatın ve delail-i nakliyenin eline verilmiştir. Binaenaleyh Cenab-ı Hakk'ın ahdini bozmamak ve îfa etmek, ancak o istidadları lâyık ve münasib yerlerine sarfetmekle olur. Ahdin nakzı ise, bozmak ve parçalamaktan ibarettir. Meselâ: Bazı enbiyaya iman ve tasdik, bazılarını inkâr ve tekzib; bazı hükümleri kabul, bazılarını red; bazı âyetleri tahsin, bazılarını kabih ve çirkin görmek gibi. Zira böylece yapılan nakz-ı ahd; nazmı, nizamı, intizamı ihlâl eder, bozar. [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻭَ ﻳَﻘْﻄَﻌُﻮﻥَ ﻣَٓﺎ ﺍَﻣَﺮَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻪِٓ ﺍَﻥْ ﻳُﻮﺻَﻞَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]Bu cümledeki emir, iki kısımdır: [/FONT] [FONT=arial]Birisi, teşriîdir ki, sıla-i rahm ile tabir edilen akraba ve mü'minler arasında şer'an emredilen muvasala hattıdır. [/FONT] [FONT=arial]Diğeri, emr-i tekvinîdir ki, fıtrî kanunlar ile âdetullahın tazammun ettiği emirlerdir. Meselâ ilmin i'tası, manen ameli emrediyor; zekânın i'tası, ilmi emrediyor; istidadın bulunması, zekâyı; aklın verilmesi, marifetullahı; kudretin verilmesi, çalışmayı; cesaretin verilmesi, cihadı manen ve tekvinen emrediyor. [/FONT] [FONT=arial]İşte o fâsıklar, bu gibi şeylerin arasında şer'an ve tekvinen tesis edilen muvasala hattını kesiyorlar. Meselâ akılları marifetullaha, zekâları ilme küs olduğu gibi; akrabalara ve mü'minlere dahi dargın olup, gidip gelmiyorlar. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻭَ ﻳُﻔْﺴِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]: Evet fıskla bozulan bir adam, bataklığa düşüp çıkamıyan bir şahıs gibi çokların da o bataklığa düşmelerini istiyor ki, maruz kaldığı o dehşetli halet, bir parça hafif olsun. Çünki musibet umumî olursa, hafif olur. Ve keza bir şahsın kalbinde bir ihtilâl, bir fenalık hissi uyanırsa; yüksek hissiyatı, kemalâtı sukut etmeye başlar; kalbinde tahribata, fenalığa bir meyil, bir zevk peyda olur. Yavaş yavaş o meyil kalbinde büyür; sonra o şahıs bütün lezzetini, zevkini tahribatta, fenalıkta bulur. İşte o vakit o şahıs, tam manasıyla Arz'da yırtıcı bir hayvan, ihtilâli çıkarıp büyüten bir bela, fesadı durmayıp karıştıran bir âfet kesilir. [/FONT] [FONT=arial][B]S-[/B] Bir fâsıkın fıskıyla Arz'ın müteessir olması akıldan uzaktır? [/FONT] [FONT=arial][B]C-[/B] Madem ki Arz'da nizam var, müvazene de olmalıdır. Hattâ nizam müvazeneye tâbidir. Binaenaleyh bir makinenin dişleri arasına küçük bir şey düşerse makine müteessir olur, belki faaliyeti de durur. Veya farazâ iki dağ bir teraziyle tartılır iken, terazi müvazi olduğu vakit bir gözüne bir ceviz ilâve edilirse müvazenesi bozulur. Dünyanın da manevî nizam makinesi böyledir. Mütemerrid bir fâsıkın fıskı, Arz'ın müvazene-i maneviyesinin bozulmasına vesile olabilir. [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial] ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ ﻫُﻢُ ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ: ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial] üç şeyi ifade ediyor. Birisi ihzar, ikincisi mahsûsiyet, üçüncüsü uzaklıktır. Demek bu [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]gaib olan o fâsıkları ihzar eder, mahsûs bir şekilde gösterir. [B]S-[/B] Onların ihzarını îcab eden sebeb nedir? [/FONT] [FONT=arial][B]C-[/B] Sâmiin taleb ve isteğidir. Evet onların pis ahvalini işiten sâmi', onlara karşı hissettiği hiddet ve nefretini izale için; hüsran ile tecziye ve tavsiflerinde, sanki onları karşısında hazır olarak görmek istiyor, tâ "Oh! oh!" demekle kalbi rahat olsun. Müşahedeleri mümkün olmadığı halde [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]ile mahsûs gösterilmeleri; güya pis ahvalleri, habis sıfatları ve şöhret ve kesretleri öyle bir hadde baliğdir ki, herkesin nazar-ı nefreti önünde onların o hallerini tecessüm ettirerek mahsûs bir şekilde gösterir. Ve bu işaretten, hasarete mahkûm olduklarının sebebi de anlaşılmış olur. [/FONT][FONT=arial]O fâsıklara raci' olan [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺍُﻭﻟَٓﺌِﻚَ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]nin ifade ettiği uzaklık ise, onların tarîk-i haktan uzaklıkları öyle bir dereceye baliğdir ki, bir daha tarîk-i hakka rücu'ları mümkün olmayıp, bu yüzden zemme, tahkire müstehak olduklarına işarettir. [/FONT] [FONT=arial]Hasrı ifade eden[/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial] ﻫُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial], hasaretin onlara münhasır olduğuna delalet eder. Hattâ mü'minlerin bazı dünya lezzetlerinde hasaretleri, hasaret sayılmaz; ve yine mü'minlerden ehl-i ticaretin ticaretlerinde vaki' olan zararları hasaret değildir. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺍﻟْﺨَﺎﺳِﺮُﻭﻥَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]deki harf-i tarif, cinsi ve hakikatı ifade eder. Yani hüsran görenlerin hakikatını, cinslerini görmek isteyen varsa, onlara baksın. Ve keza onların meslekleri mahz-ı hasarettir, başka hasaretlere benzemiyor. [/FONT] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺧَﺎﺳِﺮِﻳﻦ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]: Hasaretin mutlak bırakılması, yani birşeyle takyid edilmemesi, hasaretin bütün enva'ına şamil olduğuna işarettir. Meselâ: Vefa-i ahidde nakz ile hasaret ettiler, sıla-i rahmde kat' ile, ıslahta ifsad ile, imanda küfür ile, saadet-i ebediyede şekavetle yaptıkları hasaretler gibi.[/FONT][/I][/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
İşaratü'l İcâz
Işarat-ül İ'caz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst