"İşarat-ül İ'caz" eserinin Diyanet tarafından basımı gerçekleşti ..

Muvahhid1

Well-known member


540_5000_5b5a1ee5-basbakan-risale-i-nurlarin-basilmasinin-devami-niyetinde.jpg


Risale-i Nur'ların, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yaklaşık altı ay önce hazırlıklarlara başladığı İşarat'ü-l İ'caz eserinin basılması üzerine, Bediüzzaman Said Nursi Hz'nin talebelerininde katılımıyla gerçekleşen eserin kamuoyuna tanıtım ve duyuru programında sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanhislerini eserin üzerine "Merhum Üstadımızın arzularının yerine getirilmiş olmasının huzuru içindeyiz. Devamı niyetiyle.." yazarak eseri ağabeylere verdi.

Hüsnü Bayramoğlu ağabey ; " ÜstadımızSaid Nursi Hz.'nin en mühim arzusunun tahakkukunu görmekle bu eserin basılmasına binlerle teşekküler ve çok güzel intizamlı olmasını tebrik eder devamlarını temenni ve niyaz ederiz." yazdı.

Abdullah Yeğin ağabey ise duygularını şöyle dile getirdi ; "Cenab-ı Hak Adil-i Mutlaktır. Acele etmez"


Risaleajans ...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Rabbim yöneticilerimizi adaletten ayırmasın. Elhamdulillah bir zamanlar diyanetin eli ile bu eserleri ilmi bir dayanağı olmadan muzır göstererek halkları onlardan soğutmaya çalışan bir kurumun bugünlerde bu eserlere ciddi sarılması inşallah geçmişteki hatalarının kefareti olur..

Bir zamanlar bırakın bu eserleri devlet kurumlarında bulundurmayı Kur'anı Kerimi dahi bulunduramaz ve hatta ve hatta kendi mahremiyetinizin olduğu evinizde dahi okumak mı.. Evet nimet şükür ister devamı şükür iledir. Nimetin yokluğu ise şükürsüzlüktendir. Rabbim hakkıyla şükredenlerden eylesin ve vesile olanlardan razı olsun, bu hizmetlerini hem dünyada hem ahirette mükafatlandırarak adaletten ayırmasın.(amin).
 

Altuntaþ1

Yeni Üye
Rabbim yöneticilerimizi adaletten ayırmasın. Elhamdulillah bir zamanlar diyanetin eli ile bu eserleri ilmi bir dayanağı olmadan muzır göstererek halkları onlardan soğutmaya çalışan bir kurumun bugünlerde bu eserlere ciddi sarılması inşallah geçmişteki hatalarının kefareti olur..

Bir zamanlar bırakın bu eserleri devlet kurumlarında bulundurmayı Kur'anı Kerimi dahi bulunduramaz ve hatta ve hatta kendi mahremiyetinizin olduğu evinizde dahi okumak mı.. Evet nimet şükür ister devamı şükür iledir. Nimetin yokluğu ise şükürsüzlüktendir. Rabbim hakkıyla şükredenlerden eylesin ve vesile olanlardan razı olsun, bu hizmetlerini hem dünyada hem ahirette mükafatlandırarak adaletten ayırmasın.(amin).

Aynen öyle. Nereden nereye. Risale-i Nur'lar vasıtasıyla oldu bunlar Elhamdülillah..
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Zamanın diyanet reisi Ahmet Hamdi Akseki hoca da risaleleri diyanet eliyle neşredecekti fakat muhterem hocanın ömrü vefa etmedi. O niyet böylece geri kalmıştı. Şimdi Diyanet eliyle neşredilmesi ise gerçekten çok güzel ve müjdeli bir haber olup, "Said Nursi Gerçeği" adıyla baştan sona asılsız iftira ile üstadı ve risaleleri küçük düşürenlere Diyanet İşleri Başkanlığı bu eseri bizzat neşriyle cevap vermiş ve bu eserleri tasdik etmiştir. Elhamdülillah...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Afyon hâdisesi başlamadan evvel Diyanet İşleri Reisi Ahmed Hamdi, Said Nursî'den iki takım Risale-i Nur eserlerini; bir takımını Diyanet İşleri Kütübhanesine koymak, bir takımını da şahsına alıkoymak için istemişti. Fakat hapis hâdisesi çıktı, gönderilemedi. Üstad, hapisten sonra Emirdağ'a geldiği vakit, evvelce hazırlanan iki takımı tashih ederek Ahmed Hamdi'ye gönderdi ve aşağıdaki mektubu kendisine yazdı:


Muhterem Ahmed Hamdi Efendi!


Bir hâdise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zâtınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların zarurete binaen ruhsata tâbi' ve azimet-i şer'iyeyi bırakan fikirlerine, benim fikirlerim muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara, hem sana hiddet ederdim. "Neden azimeti terkedip ruhsata tâbi' oluyorlar?" diye Risale-i Nur'u doğrudan doğruya sizlere göndermezdim. Üç-dört sene evvel kalbime size karşı tenkidkârane bir teessüf geldi. Birden ihtar edildi ki:


"Bu senin eski medrese arkadaşların olan başta Ahmed Hamdi gibi zâtlar, dehşetli ve şiddetli bir tahribata karşı "ehven-üş şer" düsturuyla bir kısım vazife-i ilmiyeyi, mukaddesatın muhafazasına sarfedip, tehlikeyi dörtten bire indirmeleri, onların mecburiyetle bazı ruhsatlarına ve kusurlarına inşâallah keffaret olur" diye kalbime şiddetle ihtar edildi. Ben dahi sizleri ve sizin gibilerini, o vakitten beri yine eski medrese kardeşlerim ve ders arkadaşlarım diye hakikî uhuvvet nazarıyla bakmağa başladım. Onun için benim bu şiddetli tesemmüm hastalığım vefatımla neticelenmesi düşüncesiyle, Nurlara benim bedelime hakikî sahib ve hâmi ve muhafız olacağınızı düşünerek ve üç sene evvel sizin ısrarla bir takım Risale-i Nur'u istemenize binaen vermek niyet etmiştim. Şimdi hem mükemmel değil, hem tamamı değil, Nur şakirdlerinden üç zâtın onbeş sene evvel yazdıkları bir takımı sizin için, şiddetli hastalığım içinde bir derece tashih ettim. Bu üç zâtın kaleminin benim yanımda on takım kadar kıymeti var. Senden başka bu takımı kimseye vermeyecektim. Buna mukabil onun manevî fiatı üç şeydir:


Birincisi: Siz -mümkün olduğu kadar- Diyanet Riyaseti'nin şubelerine, mümkünse eski harf, değilse yeni harf ile ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyaseti'nin şubelerine yirmi-otuz tane teksir ederek göndermektir. Çünki haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti'nin vazifesidir.


İkincisi: Madem Nur Risaleleri medrese malıdır. Siz de medreselerin hem esası, hem başları, hem şakirdlerisiniz; onlar sizin hakikî malınızdır.


Üçüncüsü: Tevafuklu Kur'anımız mümkünse fotoğraf matbaasıyla tab'edilsin ki, tevafuktaki lem'a-i i'caziye görünsün.


Said Nursî


Tarihçe-i Hayat ( 616 )


attachment.php
 

Ekli dosyalar

  • 595_5.jpg
    595_5.jpg
    151.2 KB · Görüntüleme: 5
Üst