Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
İkinci Kısım - Hüccetullahi’l-Bâliğa Risalesi - Birinci Hüccet-i İmâniye
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 372488" data-attributes="member: 1"><p><strong>İkinci Kısım - Sayfa 162</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hem bedevî bir edip <img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</span><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'times new roman'"> فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ</span></span><span style="font-family: 'tahoma'"> âyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona demişler: “Sen Müslüman mı oldun?” O demiş: “Hayır, ben bu âyetin belâğatine secde ettim.”</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hem ilm-i belâğatın dâhilerinden Abdülkahir-i Cürcanî ve Sekkâkî ve Zemahşerîgibi binlerle dâhi imamlar ve mütefennin edipler, icmâ ve ittifakla karar vermişler ki, <strong>“Kur’ân’ın belâğatı tâkat-i beşerin fevkindedir; yetişilmez.”</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hem o zamandan beri, mütemadiyen meydan-ı muarazaya davet edip, mağrur veenâniyetli ediplerin ve belîğlerin damarlarına dokundurup, gururlarını kıracak bir tarzda der:<strong> “Ya birtek sûrenin mislini getiriniz, veyahut dünyada ve âhirette helâket ve zilleti kabul ediniz”</strong> diye ilân ettiği halde, o asrın muannid beliğleri birtek sûreninmislini getirmekle kısa bir yol olan muarazayı bırakıp, uzun olan, can ve mallarını tehlikeye atan muharebe yolunu ihtiyar etmeleri ispat eder ki, o kısa yolda gitmek mümkün değildir.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hem Kur’ân’ın dostları, Kur’ân’a benzemek ve taklit etmek şevkiyle; ve düşmanlarıdahi, Kur’ân’a mukabele ve tenkit etmek sevkiyle o vakitten beri yazdıkları ve yazılan ve telâhuk-u efkâr ile terakki eden milyonlarla Arabî kitaplar ortada geziyor. Hiçbirisinin ona yetişemediğini, hattâ en âdi adam dahi dinlese, elbette diyecek: “Bu Kur’ân, bunlara benzemez ve onların mertebesinde değil. Ya onların altında veyaumumunun fevkinde olacak.” Umumunun altında olduğunu, dünyada hiçbir fert, hiçbir kâfir, hattâ hiçbir ahmak diyemez. Demek, mertebe-i belâğati, umumun fevkındedir.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hattâ bir adam, <img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</span><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'times new roman'"> سَبَّحَ ِللهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ</span></span><span style="font-family: 'tahoma'"> âyetini okudu. Dedi ki: <strong>“Bu âyetin harika telâkki edilen belâğatını göremiyorum.”</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Ona denildi:<strong> “Sen dahi bu seyyah gibi o zamana git, orada dinle.”</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">O da, kendini Kur’ân’dan evvel orada tahayyül ederken gördü ki, mevcudat-ı âlem perişan, karanlık, câmid ve şuursuz ve vazifesiz olarak, hâli, hadsiz, hudutsuz</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]Dipnot-1 “Artık emrolunduğun şey ile onları (camın kırılıp dağılması gibi) parçala.” Hicr Sûresi, 15:94.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Dipnot-2 “Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder.” Hadîd Sûresi, 57:1.[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">Abdülkahir-i Cürcanî: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">Arabî: Arapça</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">Sekkâkî: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">Zemahşerî: (bk. bilgiler)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">bedevî: çölde yaşayan, göçebe</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">belâğat: sözün düzgün, kusursuz, hâlin ve makamın icabına göre yerinde söylenmesi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">belîğ: belagâtçi; belâğat ilminin inceliklerini bilen, maksadını noksansız ve güzel sözlerle anlatabilen kimse</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">câmid: cansız, donuk</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">dâhi: son derece zeki, dehâ ve hikmet sahibi</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">edîp: edebiyatçı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">enâniyet: benlik, gurur</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">fevkinde: üstünde</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hadsiz: sınırsız</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">helâket: mahvolma, yok oluş</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hâli: tenha, boş, ıssız</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">icmâ: fikir birliği</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">ihtiyar etmek: seçmek, tercih etmek</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">ilm-i belâğat: belâğat ilmi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">ittifakla: birleşerek, fikir birliği ederek</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">mertebe-i belâğat: belâğat derecesi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">mevcudat-ı âlem: âlemdeki varlıklar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">meydan-ı muaraza: sözle mücadele meydanı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">misl: benzer</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">muannid: inatçı, direnen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">muaraza: sözle mücadele</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">muharebe: harp, savaş</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">mukabele: karşılık verme</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">mütefennin: bilgili, ilim sahibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">mütemadiyen: sürekli olarak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">seyyah: gezgin, yolcu</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">tahayyül: hayal etme</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">telâhuk-u efkâr: fikirlerin birikimi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">telâkki: anlama, kabul etme</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">terakkî etmek: yükselmek, ilerlemek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">tâkat-i beşer: insana ait güç ve kuvvet</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">umum: bütün, genel</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">zillet: alçaklık, aşağılık</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">âdi: basit, normal, sıradan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">şuursuz: bilinçsiz</span></td><td></td></tr></table></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 372488, member: 1"] [b]İkinci Kısım - Sayfa 162[/b] [FONT=tahoma]Hem bedevî bir edip [IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/FONT][SIZE=6][FONT=times new roman] فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ[/FONT][/SIZE][FONT=tahoma] âyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona demişler: “Sen Müslüman mı oldun?” O demiş: “Hayır, ben bu âyetin belâğatine secde ettim.” Hem ilm-i belâğatın dâhilerinden Abdülkahir-i Cürcanî ve Sekkâkî ve Zemahşerîgibi binlerle dâhi imamlar ve mütefennin edipler, icmâ ve ittifakla karar vermişler ki, [B]“Kur’ân’ın belâğatı tâkat-i beşerin fevkindedir; yetişilmez.”[/B] Hem o zamandan beri, mütemadiyen meydan-ı muarazaya davet edip, mağrur veenâniyetli ediplerin ve belîğlerin damarlarına dokundurup, gururlarını kıracak bir tarzda der:[B] “Ya birtek sûrenin mislini getiriniz, veyahut dünyada ve âhirette helâket ve zilleti kabul ediniz”[/B] diye ilân ettiği halde, o asrın muannid beliğleri birtek sûreninmislini getirmekle kısa bir yol olan muarazayı bırakıp, uzun olan, can ve mallarını tehlikeye atan muharebe yolunu ihtiyar etmeleri ispat eder ki, o kısa yolda gitmek mümkün değildir. Hem Kur’ân’ın dostları, Kur’ân’a benzemek ve taklit etmek şevkiyle; ve düşmanlarıdahi, Kur’ân’a mukabele ve tenkit etmek sevkiyle o vakitten beri yazdıkları ve yazılan ve telâhuk-u efkâr ile terakki eden milyonlarla Arabî kitaplar ortada geziyor. Hiçbirisinin ona yetişemediğini, hattâ en âdi adam dahi dinlese, elbette diyecek: “Bu Kur’ân, bunlara benzemez ve onların mertebesinde değil. Ya onların altında veyaumumunun fevkinde olacak.” Umumunun altında olduğunu, dünyada hiçbir fert, hiçbir kâfir, hattâ hiçbir ahmak diyemez. Demek, mertebe-i belâğati, umumun fevkındedir. Hattâ bir adam, [IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2[/FONT][SIZE=6][FONT=times new roman] سَبَّحَ ِللهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ[/FONT][/SIZE][FONT=tahoma] âyetini okudu. Dedi ki: [B]“Bu âyetin harika telâkki edilen belâğatını göremiyorum.”[/B] Ona denildi:[B] “Sen dahi bu seyyah gibi o zamana git, orada dinle.”[/B] O da, kendini Kur’ân’dan evvel orada tahayyül ederken gördü ki, mevcudat-ı âlem perişan, karanlık, câmid ve şuursuz ve vazifesiz olarak, hâli, hadsiz, hudutsuz [NOT]Dipnot-1 “Artık emrolunduğun şey ile onları (camın kırılıp dağılması gibi) parçala.” Hicr Sûresi, 15:94. Dipnot-2 “Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı tesbih eder.” Hadîd Sûresi, 57:1.[/NOT] [/FONT][TABLE] [TR] [TD][FONT=tahoma]Abdülkahir-i Cürcanî: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]Arabî: Arapça[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]Sekkâkî: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]Zemahşerî: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]bedevî: çölde yaşayan, göçebe[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]belâğat: sözün düzgün, kusursuz, hâlin ve makamın icabına göre yerinde söylenmesi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]belîğ: belagâtçi; belâğat ilminin inceliklerini bilen, maksadını noksansız ve güzel sözlerle anlatabilen kimse[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]câmid: cansız, donuk[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]dâhi: son derece zeki, dehâ ve hikmet sahibi[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]edîp: edebiyatçı[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]enâniyet: benlik, gurur[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]fevkinde: üstünde[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hadsiz: sınırsız[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]helâket: mahvolma, yok oluş[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hâli: tenha, boş, ıssız[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]icmâ: fikir birliği[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]ihtiyar etmek: seçmek, tercih etmek[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]ilm-i belâğat: belâğat ilmi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]ittifakla: birleşerek, fikir birliği ederek[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]mertebe-i belâğat: belâğat derecesi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]mevcudat-ı âlem: âlemdeki varlıklar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]meydan-ı muaraza: sözle mücadele meydanı[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]misl: benzer[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]muannid: inatçı, direnen[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]muaraza: sözle mücadele[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]muharebe: harp, savaş[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]mukabele: karşılık verme[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]mütefennin: bilgili, ilim sahibi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]mütemadiyen: sürekli olarak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]seyyah: gezgin, yolcu[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]tahayyül: hayal etme[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]telâhuk-u efkâr: fikirlerin birikimi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]telâkki: anlama, kabul etme[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]terakkî etmek: yükselmek, ilerlemek[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]tâkat-i beşer: insana ait güç ve kuvvet[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]umum: bütün, genel[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]zillet: alçaklık, aşağılık[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]âdi: basit, normal, sıradan[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]şuursuz: bilinçsiz[/FONT][/TD] [/TR] [/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
İkinci Kısım - Hüccetullahi’l-Bâliğa Risalesi - Birinci Hüccet-i İmâniye
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst