İhtiyarlar Evin Bereketidir.

FaKiR

Meþveret Bþk.
yasli.jpg


Ey derd-i maişetle müptelâ olan insan! Bil ki, senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dâfiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır.
Sakın deme, "Maişetim dardır, idare edemiyorum." Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı.

Bu hakikati benden inan. Bunun çok katî delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Kasem ederim, şu hakikat gayet katîdir. Hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli.

Evet, kâinatın şehadetiyle, nihayet derecede Rahmân, Rahîm ve Lâtif ve Kerîm olan Hâlık-ı Zülcelâli ve'l-İkram, çocukları dünyaya gönderdiği vakit, arkalarından rızıklarını gayet lâtif bir sûrette gönderip ve memeler musluğundan ağızlarına akıttığı gibi, çocuk hükmüne gelen ve çocuklardan daha ziyade merhamete lâyık ve şefkate muhtaç olan ihtiyarların rızıklarını dahi, bereket sûretinde gönderir. Onların iaşelerini, tamahkâr ve bahîl insanlara yükletmez.

"Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (Zâriyat Sûresi, 51:58.)

"Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir." (Ankebut Sûresi, 29:60.) âyetlerinin ifade ettikleri hakikati, bütün zîhayatın envâ-ı mahlûkları lisan-ı hâl ile bağırıp o hakikat-i kerîmâneyi söylüyorlar.

Hattâ değil yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket suretinde geliyor. Bunu teyid eden ve kendim gördüğüm bir misal:


Benim yakın dostlarım bilirler ki, iki üç sene evvel hergün yarım ekmek - o köyün ekmeği küçüktü - muayyen bir tayınım vardı ki, çok defa bana kâfi gelmiyordu. Sonra dört kedi bana misafir geldiler. O aynı tayınım hem bana, hem onlara kâfi geldi. Çok kere de fazla kalırdı.

İşte şu hâl o derece tekerrür edip bana kanaat verdi ki, ben kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Katî bir surette ilân ediyorum, onlar bana bâr değil. Hem onlar benden değil, ben onlardan minnet alırdım.

Mektubat | Yirmi Birinci Mektup | 251
 

mihrimah

Well-known member
Allah ebeden razı olsun...Dedesini yeni kaybetmiş torun olarak derinden etkiledi beni...Hal dilleri bambaşkadır,onların cümlelerinin hemen hepsi atasözü gibidir.Zaten atanın sözüdür.Her davranışından ayrı dersler alırsınız..Nekadar yaşlı olurlarsa olsunlar kaybettiğiniz vakit ölümü yakıştıramıyorsunuz...Belki namazın,orucun tam manasıyla ehemmiyetini bilmiyorlar, bilinçli olarak yapmıyorlar o ibadetleri ama inanılmaz bir teslimiyet ve tevekkül mevcut.Ben babanneme namazın müminin miracı olduğunu hala anlatamadım:)ama o emir olarak almış ikame ediyor inş.O teslimiyet gerçekten çok farklı, tabiki denk değil ama sahabi gibi.Allah emretmiş dediği vakit hayat duruyor tabiri caizse. Allah cümlemize onların hayır dualarını almayı nasip etsin inş..
"Nice evlatlar var anne babaları yüzünden cehenneme girmiş
Nice anne babalar var evlatları yüzünden cennete girmiş"(sav)
Anne babası yaşlı olupta cenneti kazanamayana şaşarım...(sav)
 

ARİF

Well-known member
ALLAH(CC) ebeden razı ve hoşnut olsun...

Ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında, bunlardan birine yahut ikisine yetişip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak cenneti hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün! (Bu ifadeyi üç kere tekrar etmişlerdir) (Müslim, “Birr,” 8; İbn Hanbel, Müsned, 2/346) Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halk eder Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine değer ve saygı göstermeyen bizden değildir” (Tirmizî, “Birr,” 15; Ebu Davud, “Edeb,” 58) Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman’a saygı gösterip ikram etmek, Allah’a saygıdandır (Ebu Davud, “Edeb,” 23) Düşkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız (Tirmizî, “Cihad,” 24; Ebu Davud, “Cihad,” 70) Bereket, büyüklerinizin yanındadır (Münavi, Feyzu’l-Kadir, 3/220) Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydı belâlar sel gibi üstünüze dökülecekti (Acluni, Keşfü’l-Hafâ, 2/230)
 

VUSLAT

Well-known member
Ana babasına dine uygun hizmetleriyle razı eden kimse, Allah'ı razı etmiş olur, onları gazaplandıran,Allah'ı gazaplandırmış olur.(İ.Neccâr)

Bir gün Peygamber(s.a.v) efendimizin huzuruna bir kimse gelerek dedi ki;

-Ya Rasullallah! izin verirseniz sizinle cihada gelmek istiyorum.
Efendimiz(s.a.v) buyurdu,
-Anan-baban var mı?
-evet var.
-Onların yanında bulun! Senin cihadın onlara hizmet etmektir(Müslim)


 

Huseyni

Müdavim
İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarların-ve bilhassa peder ve valide ise-dualarını almak ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azâb-i uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir. "Yirmibeşinci Lem'a dan."

Sadece bu dünyanın saadetini isteyen insan bile ihtiyarlarına hürmet göstermeli. Allah razı olsun.
 

NURSİMA

Well-known member
Paylaşım için ALLAH(CC) razı olsun hepinizden...

YİRMİ ALTINCI LEM'A
İhtiyarlar Lem'ası
Yirmi altı rica ve ziya ve teselliyi câmidir.
Haşiye 3
İHTAR: Herbir Ricanın başında, mânevî derdimi gayet elîm ve sizi müteessir edecek derecede yazdığımın sebebi, Kur'ân-ı Hakîmden gelen ilâcın fevkalâde tesirini göstermek içindir. İhtiyarlara ait bu Lem'a, üç dört cihetle hüsn-ü ifadeyi muhafaza edememiş.
Birincisi: Sergüzeşt-i hayatıma ait olduğu için, o zamanlara hayalen gidip o hâlette yazıldığından, ifade, intizamını muhafaza edemedi.
İkincisi: Sabah namazından sonra, gayet yorgunluk hissettiğim bir zamanda, hem sürate mecburiyet tahtında yazıldığından, ifadede müşevveşiyet düşmüş.
Üçüncüsü: Yanımda dâim yazacak bulunmadığından, yanımda bulunan kâtibin de Risale-i Nura ait dört beş vazifesi olmakla tashihatına tam vakit bulamadığımızdan intizamsız kaldı.
Dördüncüsü: Telifin akabinde ikimiz de yorgun olarak, mânâyı dikkatle düşünmeyerek, gayet sathî bir tashihle iktifâ edildiğinden, tarz-ı ifadede elbette kusurlar bulunacak. Âlicenap ihtiyarlardan, ifadedeki kusurlarıma nazar-ı müsamaha ile bakmak ve rahmet-i İlâhiye boş olarak döndürmediği mübarek ihtiyarlar ellerini dergâh-ı İlâhiyeye açtıkları vakit, bizi de dualarında dahil etsinler.

"Kâf hâ yâ ayn sâd. Bu âyetler, kulu Zekeriya'ya Rabbinin rahmetini zikirdir. Hani o Rabbine gizlice niyaz ederek demişti ki: Ey Rabbim, artık benim kemiklerim yıprandı, başım ihtiyarlıkla tutuşup saçlarım aklandı. Sana ettiğim dualarımda da, ey Rabbim, ben hiç mahrum kalmadım." Meryem Sûresi: 19:1-4.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
ihtiyarların rızkı

Çocukların rızkını memeler musluğundan ağızlarına akıttığı gibi,
ihtiyarların rızkını da bereket suretinde gönderir.



Ey derd-i maişetle mübtelâ olan insan! Bil ki, senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dâfiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır. Sakın deme, "Maişetim dardır, idare edemiyorum." Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı. Bu hakikati benden inan. Bunun çok kati delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Kasem ederim, şu hakikat gayet katidir. Hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli.

Evet, kâinatın şehadetiyle, nihayet derecede Rahmân, Rahîm ve Lâtif ve Kerîm olan Hâlık-ı Zülcelâli ve'l-İkram, çocukları dünyaya gönderdiği vakit, arkalarından rızıklarını gayet lâtif bir surette gönderip ve memeler musluğundan ağızlarına akıttığı gibi, çocuk hükmüne gelen ve çocuklardan daha ziyade merhamete lâyık ve şefkate muhtaç olan ihtiyarların rızıklarını dahi, bereket suretinde gönderir. Onların iaşelerini, tamahkâr ve bahîl insanlara yükletmez.



("Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." Zâriyat Sûresi: 51:58)


("Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir." Ankebut Sûresi: 29:60)


âyetlerinin ifade ettikleri hakikati, bütün zîhayatın envâ-ı mahlûkları lisan-ı hâl ile bağırıp o hakikat-i kerîmâneyi söylüyorlar.

Lügatçe;
derd-i maişet: Geçim derdi--istiskal: Soğuk davranma--dıyk-ı maişet: Geçim darlığı--bahîl: Cimri--zîhayat: Hayat sahipleri, canlılar--envâ-ı mahlûk: Çeşitli yaratıklar--hakikat-i kerîmâne: Allah'ın ikram ve ihsanı gösteren İlâhî gerçek nîmetler.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Cevap: ihtiyarların rızkı

Hattâ değil yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket suretinde geliyor.

Bunu teyid eden ve kendim gördüğüm bir misal:

Benim yakın dostlarım bilirler ki, iki üç sene evvel hergün yarım ekmek - o köyün ekmeği küçüktü - muayyen bir tayınım vardı ki, çok defa bana kâfi gelmiyordu. Sonra dört kedi bana misafir geldiler. O aynı tayınım hem bana, hem onlara kâfi geldi. Çok kere de fazla kalırdı.

İşte şu hâl o derece tekerrür edip bana kanaat verdi ki, ben kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Katî bir surette ilân ediyorum, onlar bana bâr değil. Hem onlar benden değil, ben onlardan minnet alırdım.


Mektubat
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Harun Vural
İhtiyarlar Risalesi
Okunur selâlar her ademoğlu için
Ayşe, Fatma, Hasan, Hüseyin ismi için
Bilirim her gün okunur benim için
Bugün, yarın bilinmez ki benim için

Okudum yıllar önce “Yaş Otuzbeş” şiirini....
Yolun yarısı.. yok bunda ölüm fikri
Mezarlıkta gördüm erken ölen bebeği
Her insan ölecek yaşta mıdır?

Gelen eksiltir mi, giden azaltır mı?
Gider göz önünden eşim, ahbabım, hısmım
Elem veriyor korkutuyor ölüm
Hakikate savaş açıp isyan etti gönlüm

Derken hâlim için kitap yazdırılmış o zata
Hem adını da koymuş “İhtiyarlar Risalesi”
Okudum okudukça şifa buldum
Söyletti beni “hiç ölür müydü Nebi” (sav)

Anladım ki burası hepimize terhis yeri
Memurluğa atamışlar hepimizi
Yıllarca hesapsız rehbersiz gezmişim
İlaç olup şifa verdi “İhtiyarlar Risalesi”
 

VUSLAT

Well-known member
Derken hâlim için kitap yazdırılmış o zata
Hem adını da koymuş “İhtiyarlar Risalesi”
Okudum okudukça şifa buldum
Söyletti beni “hiç ölür müydü Nebi” (sav)

Anladım ki burası hepimize terhis yeri
Memurluğa atamışlar hepimizi
Yıllarca hesapsız rehbersiz gezmişim
İlaç olup şifa verdi “İhtiyarlar Risalesi”

ne güzel bir eser...
gönlüm hepsini alıntı yapıp tekrar etmek istedi ama...
zaten forumun pilotu yazmış:) tekrar tekrar etmek doğru olmaz sanırım...
 

Muvahhid1

Well-known member
İhtiyarlar Evin Bereket Direğidir.

Ey derd-i maişetle müptelâ olan insan!

Bil ki, senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dâfiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır. Sakın deme, “Maişetim dardır, idare edemiyorum.” Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı. Bu hakikati benden inan. Bunun çok katî delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Kasem ederim, şu hakikat gayet katîdir. Hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli.

Evet, kâinatın şehadetiyle, nihayet derecede Rahmân, Rahîm ve Lâtif ve Kerîm olan Hâlık-ı Zülcelâli ve’l-İkram, çocukları dünyaya gönderdiği vakit, arkalarından rızıklarını gayet lâtif bir sûrette gönderip ve memeler musluğundan ağızlarına akıttığı gibi, çocuk hükmüne gelen ve çocuklardan daha ziyade merhamete lâyık ve şefkate muhtaç olan ihtiyarların rızıklarını dahi, bereket sûretinde gönderir. Onların iaşelerini, tamahkâr ve bahîl insanlara yükletmez.

“Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak ALLAH’tır.” (Zâriyat Sûresi, 51:58.)
“Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı ALLAH verir.” (Ankebut Sûresi, 29:60.) âyetlerinin ifade ettikleri hakikati, bütün zîhayatın envâ-ı mahlûkları lisan-ı hâl ile bağırıp o hakikat-i kerîmâneyi söylüyorlar.

Hattâ değil yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket suretinde geliyor. Bunu teyid eden ve kendim gördüğüm bir misal: Benim yakın dostlarım bilirler ki, iki üç sene evvel hergün yarım ekmek—o köyün ekmeği küçüktü—muayyen bir tayınım vardı ki, çok defa bana kâfi gelmiyordu. Sonra dört kedi bana misafir geldiler. O aynı tayınım hem bana, hem onlara kâfi geldi. Çok kere de fazla kalırdı.

İşte şu hâl o derece tekerrür edip bana kanaat verdi ki, ben kedilerin bereketinden istifade ediyordum. Katî bir surette ilân ediyorum, onlar bana bâr değil. Hem onlar benden değil, ben onlardan minnet alırdım..

Mektûbât, s. 251
 

AMİNE

Well-known member
Evet, ey benim gibi ihtiyar kardeşler ve ihtiyare hemşireler! Madem âhiret var; ve madem bâkidir ve madem dünyadan daha güzeldir; ve madem bizi yaratan zat hem Hakîm, hem Rahîmdir ihtiyarlıktan şekva ve teessüf etmemeliyiz Bil'akis ihtiyarlık, îman ile ibadet içinde sinn-i kemale gelip, vazife-i hayattan terhis ve âlem-i rahmete istirahat için gitmeye bir alâmet olduğu cihetle ondan memnun olmalıyız
(ihtiyarlar Risalesinden)​
 
Üst