Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Hacca Gitmek
İçimizdeki Şeytanı Taşlamak
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 26122" data-attributes="member: 857"><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>İnsan önce yüreğindeki Kâbe’yi bulmalı, ondan sonra düşmeli hac yoluna. Gideceği yolu bilmeyenler, kıblesine henüz karar vermeyenlerin gidebileceği bir yer yoktur. Başını taştan taşa vurarak akan sular yatağı doğru değilse gedeceği yerde bir bilinmezdir. Yanlış yol, kırılmış ve yıkılmış kalpler bırakır hüzünlü mazide. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Nerede, nasıl hangi mevkide olursa olsun insan önce gideceği yönü bulup pusulasını ona yöneltmeli. Sonra revan olmalı yollara. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Doğru yönü bulmak kadar doğru yolda ilerlemek, yürümek için çaba göstermek gerekir. Yürümek için içinde bir aşk yangını her gün yanmalı. Yürekte yangın yoksa yol çekilmez olur. En küçük engeller insanı yolundan döndürebilir. Küçük bir çakıl taşı, yoldaki bir tümsek, açılmış bir çukur yada yanlış bir işaret yada işaretçi yoldan çıkarabilir insanı. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Kıblesini bulup yoluna revan olan varmak istediği yere geldiğinde çektiği zahmet kadar kıymet arz eder vardığı yer. Kolaylıkla elde edilenin kıymeti yoktur. Yollarda çekilen ıstırabı, vuslatta rahmete dönüştürmekte önemlidir. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Varılmak istenen Kâbe’ye varıldığında sevgiliye kavuşulmanın verdiği heyecanla “buyur” denilmeli. Yüreğinin seni çağırdığı yerde olmanın mutluluğuna gözyaşı ırmağı karışmalı. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Dönmeli bir Mevlevi semazen gibi ellerini açıp yüreğindeki Kâbe’nin etrafında. Kendinden kaçıp kendini bulmalı. Kendinden uzaklaşıp, kendine yaklaşmalı. Açılmalı içindeki demir perdelerle kapalı gönül kapısı. Herkesi, her şeyi kucaklayacak kadar genişlemeli. Yıkmalı içindeki putları kendinden öncekiler gibi. Eğmeli başını gökten toprağa eğilen güneş gibi. Toprakta bir gölge olmalı, gölgede hiç. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Gidip gelmeli içindeki vicdan vadisinde, zemzem ırmağını bulmak için. Pişmanlık duvarlarını yıkıp içindeki günah vadisine bir beyaz ihramla yol almalı. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>İçindeki gecenin siyah örtüsünün arkasından ağarırken gün ellerini açıp vakfede durmalı. Kalabalık bir mahkemenin önünde sanık sandalyesinde yalnız yargılamalı kendisini. Bütün günahlara karşı durur gibi dik ama bir o kadarda mütavazi bir el açmalı sevgilisine. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>İbrahim gibi bütün putları kırıp kendi boynuna asmalı gerektiğinde baltayı. Sonra en büyük nefis putunu devirmeli. Ateşi, ateşe atıp, ateşi yakmalı ateşle. Yandığında pişmeli, piştiğinde yanmalı. Alevlerden geriye kalan korlar güllün kırmızılığına dönüşmeli. Yürekte bir tomurcuk yetim ve öksüz açmalı. Kendinden hicret edip gönül dünyasında bir muhacir olmalı. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Bulmalı araya araya kaybolmuş merhameti, aşkı, şefkati, sabrı, çileyi, emeği, umudu… </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Tam arındım demeden, günahları geride bırakıp, gitmeye hazırlanmadan önce içindeki şeytanı taşlamalı. Başkalarının şeytanlarına söz söylemeden önce en büyük taşı içindeki şeytana atmalı. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Sonra sıyrılmalı bütün benliğini kuşatmış günah esaretinden. İhramını çıkartarak ana rahmine yeni düşmüş bebek gibi masum kalmalı ömrünün her deminde. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Bir muhacir hüznü ile geldiği bu aşk mabedinden münevver bir şehrin yoluna revan olmalı. Bir aşk nurunun bahçesinde mecnun olmalı. Dünyada bir muhacirken, yüzünü sürdüğü topraklar, eğildiği secde, kırdığı putlar, yaktığı benlik onu ensarlığa terfi ettirmeli. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Gittiği yer yöne, vardığı her yere, karşılıksız, çıkarsız güller ***ürmeli. Kendi bahçesinde yetiştirdiği gülleri karamsarlık girdabındaki yüreklere sunmalı. Dünyada gül açmayan bahçe kalmayıncaya kadar yürümeli. Bir karınca misali varamasa da her gönle, tutamasa da her uzatılan eli, gidemese de çağrılan her yere, ölmeli yolunda. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Arayan bulur Kâbe’sini, bulan koşar sevdiğine, arınır toprağın yağmurla arındığı gibi günahlarından, kendinden. Bir muhacir gibi yaşadığı dünyada bir ensar yüreği ile çalar her sabah bütün kapalı kapıları. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Nice kervanlar çölün sıcağına, susuzluğuna, zahmetine rağmen tutmuşlar gül şehrinin ve gül neslinin yolunu. Geride kalanlar, birkaç gün daha müsaade bekleyenler, işlerini bitirip, evlatlarını yetiştirme telaşına düşenler, tali yolarda tökezleyenler, benlikleri ayaklarına takılanlar, bir “keşke günü”ne kadar özgürlüklerinin köleliğini sürecekler. </strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="color: darkred"><strong>Ne mutlu içindeki şeytanı taşlayıp, Kâbe’sini bulanlara.</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 26122, member: 857"] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]İnsan önce yüreğindeki Kâbe’yi bulmalı, ondan sonra düşmeli hac yoluna. Gideceği yolu bilmeyenler, kıblesine henüz karar vermeyenlerin gidebileceği bir yer yoktur. Başını taştan taşa vurarak akan sular yatağı doğru değilse gedeceği yerde bir bilinmezdir. Yanlış yol, kırılmış ve yıkılmış kalpler bırakır hüzünlü mazide. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Nerede, nasıl hangi mevkide olursa olsun insan önce gideceği yönü bulup pusulasını ona yöneltmeli. Sonra revan olmalı yollara. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Doğru yönü bulmak kadar doğru yolda ilerlemek, yürümek için çaba göstermek gerekir. Yürümek için içinde bir aşk yangını her gün yanmalı. Yürekte yangın yoksa yol çekilmez olur. En küçük engeller insanı yolundan döndürebilir. Küçük bir çakıl taşı, yoldaki bir tümsek, açılmış bir çukur yada yanlış bir işaret yada işaretçi yoldan çıkarabilir insanı. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Kıblesini bulup yoluna revan olan varmak istediği yere geldiğinde çektiği zahmet kadar kıymet arz eder vardığı yer. Kolaylıkla elde edilenin kıymeti yoktur. Yollarda çekilen ıstırabı, vuslatta rahmete dönüştürmekte önemlidir. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Varılmak istenen Kâbe’ye varıldığında sevgiliye kavuşulmanın verdiği heyecanla “buyur” denilmeli. Yüreğinin seni çağırdığı yerde olmanın mutluluğuna gözyaşı ırmağı karışmalı. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Dönmeli bir Mevlevi semazen gibi ellerini açıp yüreğindeki Kâbe’nin etrafında. Kendinden kaçıp kendini bulmalı. Kendinden uzaklaşıp, kendine yaklaşmalı. Açılmalı içindeki demir perdelerle kapalı gönül kapısı. Herkesi, her şeyi kucaklayacak kadar genişlemeli. Yıkmalı içindeki putları kendinden öncekiler gibi. Eğmeli başını gökten toprağa eğilen güneş gibi. Toprakta bir gölge olmalı, gölgede hiç. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Gidip gelmeli içindeki vicdan vadisinde, zemzem ırmağını bulmak için. Pişmanlık duvarlarını yıkıp içindeki günah vadisine bir beyaz ihramla yol almalı. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]İçindeki gecenin siyah örtüsünün arkasından ağarırken gün ellerini açıp vakfede durmalı. Kalabalık bir mahkemenin önünde sanık sandalyesinde yalnız yargılamalı kendisini. Bütün günahlara karşı durur gibi dik ama bir o kadarda mütavazi bir el açmalı sevgilisine. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]İbrahim gibi bütün putları kırıp kendi boynuna asmalı gerektiğinde baltayı. Sonra en büyük nefis putunu devirmeli. Ateşi, ateşe atıp, ateşi yakmalı ateşle. Yandığında pişmeli, piştiğinde yanmalı. Alevlerden geriye kalan korlar güllün kırmızılığına dönüşmeli. Yürekte bir tomurcuk yetim ve öksüz açmalı. Kendinden hicret edip gönül dünyasında bir muhacir olmalı. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Bulmalı araya araya kaybolmuş merhameti, aşkı, şefkati, sabrı, çileyi, emeği, umudu… [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Tam arındım demeden, günahları geride bırakıp, gitmeye hazırlanmadan önce içindeki şeytanı taşlamalı. Başkalarının şeytanlarına söz söylemeden önce en büyük taşı içindeki şeytana atmalı. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Sonra sıyrılmalı bütün benliğini kuşatmış günah esaretinden. İhramını çıkartarak ana rahmine yeni düşmüş bebek gibi masum kalmalı ömrünün her deminde. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Bir muhacir hüznü ile geldiği bu aşk mabedinden münevver bir şehrin yoluna revan olmalı. Bir aşk nurunun bahçesinde mecnun olmalı. Dünyada bir muhacirken, yüzünü sürdüğü topraklar, eğildiği secde, kırdığı putlar, yaktığı benlik onu ensarlığa terfi ettirmeli. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Gittiği yer yöne, vardığı her yere, karşılıksız, çıkarsız güller ***ürmeli. Kendi bahçesinde yetiştirdiği gülleri karamsarlık girdabındaki yüreklere sunmalı. Dünyada gül açmayan bahçe kalmayıncaya kadar yürümeli. Bir karınca misali varamasa da her gönle, tutamasa da her uzatılan eli, gidemese de çağrılan her yere, ölmeli yolunda. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Arayan bulur Kâbe’sini, bulan koşar sevdiğine, arınır toprağın yağmurla arındığı gibi günahlarından, kendinden. Bir muhacir gibi yaşadığı dünyada bir ensar yüreği ile çalar her sabah bütün kapalı kapıları. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Nice kervanlar çölün sıcağına, susuzluğuna, zahmetine rağmen tutmuşlar gül şehrinin ve gül neslinin yolunu. Geride kalanlar, birkaç gün daha müsaade bekleyenler, işlerini bitirip, evlatlarını yetiştirme telaşına düşenler, tali yolarda tökezleyenler, benlikleri ayaklarına takılanlar, bir “keşke günü”ne kadar özgürlüklerinin köleliğini sürecekler. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [LEFT][SIZE=3][FONT=Book Antiqua][COLOR=darkred][B]Ne mutlu içindeki şeytanı taşlayıp, Kâbe’sini bulanlara.[/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/LEFT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Hacca Gitmek
İçimizdeki Şeytanı Taşlamak
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst