“ İbâdetlerin En Fazîletlisi Tevâzudur ”

Denis

Well-known member
333285360690443_1261261435.jpg





İbâdetlerin En Fazîletlisi Tevâzudur


Tevâzu, Cenâb-ı Hakk’ın büyüklüğünü ve kendi küçüklüğünü anlamaktır. Tevâzu, kibir ve büyüklenmenin zıddı, şeref ve izzetin merdivenidir. Tevâzu, kibir ve büyüklenme göstermeden vakarı muhâfazadan ibârettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Siz ibadetin en fazîletlisi olan tevazudan gafil kalıyorsunuz.”

"Ey Ashâb ve ümmetim! Sizler beni mertebemin üstüne çıkartıp da Hıristiyanların Îsâ aleyhisselâm hakkında dedikleri batıl sözü etmeyin. Zîrâ beni, Cenâb-ı Hak resûl kılmadan evvel kendisine kulluğuna kabul eyledi.”

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzûr-ı sa'âdetine çıkan bir şahsın dizleri titremeğe başlayınca efendimiz (s.a.v.) tam bir tevâzu ile “Ey insan, rahat ol, korkma, ben padişah değilim. Ben ancak Kureyş kabîlesinden bir hatunun oğluyum.” buyurdular.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ehl-i beytinin ihtiyaçlarını bizzat tedârik ederler ve “Fakat, Rabbinin ni'metini anlat da anlat.” meâlindeki Duha Sûresinin 11. âyetinin emrine uyarak nimetleri anıp şükreder ve “Benim için övünme yoktur.”
buyururlardı.

İnsan ne hâl ve mevkide bulunursa bulunsun yine insan olduğunu ve her hususta aciz ve zayıf olduğunu hatırlamalıdır.

Yaratılışta ve kullukta diğerlerinden bir farkı olmadığını düşünmeli ve kendisinde fazla bir nimet ve meziyet var ise onun Cenâb-ı Hakk'ın bir lutfu olduğunu, bu lütuf ve ihsanı da geri almağa muktedir olduğunu bilmeli ve aczini itirâf edip tevâzuda kusûr etmemelidir.

Tevâzu, sâlihler, âlimler ve evliyâ sıfatıdır.
Fahr-i Âlem (s.a.v.) buyurdular:
“Her kim Allâhü Teâlâ'nın rızası için tevâzu etse Allah ona cennette bir büyük derece ihsan eder. O kimse bir mertebe tevâzu ettikçe mertebesi yüce olur, tâ onu a’lâ-yı illiyyîne yükseltir.”

Lâkin kendini çok alçak ve zelil tutmak düşkünlük olur. Bu, kötü ahlâktandır. Ancak ilim için hocasına ve arkadaşlarına karşı yapılması caiz olur.


 
Üst