Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimiz İçin
Hz. Peygamber sevgisinin tezahürleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kasif1" data-source="post: 331319" data-attributes="member: 1008778"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">HZ. PEYGAMBER SEVGİSİNİN TEZAHÜRLERİ</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz.Peygamber’e iman etmek farzdır. Hz.Peygamber (sav)’e iman etmek İslamın erkanından birisi, imanın da şartlarından bir şarttır. Bundan dolayı her Müslümanın O’nun Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna şehâdet etmesi, O’nun Rabbinden getirdiği her şeyi tasdik etmesi ve O’ndan gelen bütün sözleri ve fiilleri kabul ederek, O’nu hayatında kendisine örnek alması gerekir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz.Peygamber’i sevmek, her mümin için en gerekli taatlerden biridir. Zîrâ sevgili Peygamberimiz (sav), Buhârî ve Müslim’in Enes b. Mâlik (r.a)’den rivayet ettikleri bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<strong><em>Sizden birinize ben, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş olamaz.</em></strong>” (Buhârî, İman: 8; Müslim, İman: 69,70.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Bu zikretmiş olduğum hadis-i şerif başka bir rivayette şöyle nakledilmiştir:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<strong><em>Sizden birinize ben, kendi nefsinden, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş sayılmaz.</em></strong>” </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Bu sevgi bir insanda gerçekleşmezse, o insan gerçek mümin olamaz. Nitekim, Abdullah b. Hişâm, Hz.Ömer (r.a)’ın bir gün Peygamber (sav)’e şöyle dediğini rivayet etmiştir: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“Ey Allah’ın Resulü sen bana, nefsim hâriç her şeyden daha fazla sevimlisin” demiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz. Peygamber (sav) ise, O’na “Hayır ey Ömer, nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki; sen, beni nefsinden de daha fazla sevmedikçe gerçek iman etmiş olamazsın.” buyurmuştur. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz.Ömer (r.a)’de O’na; “Vallâhi şimdi sen bana nefsimden de daha fazla sevimlisin” dediğinde, Hz.Peygamber (sav); “Şimdi imanının kemâle ermiştir ey Ömer” demiştir. (Buhârî, <em>Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc</em>, I,31.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Şüphesiz ki insan, iyiliğin esiridir. Kalpler kendisine iyilik yapana karşı sevgi duymak üzere yaratılmıştır. Eğer bir insan, kendisine iyilik yapan bir insanı severse, ya ona bir hediye verir veya dar zamanında ona yardım eder. Bir kişi başka bir kişiyi sevince bunları yaparsa, o halde, bütün âlemlere hidâyetle gelen, bütün insanlık için rahmetle gönderilen insanlara kitabı ve hikmeti öğreten, dünya ve ahiret saadetine kavuşma yolunu açıklayan bu Yüce Peygamber’e karşı tutumumuzun nasıl olması gerekir?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Burada hemen şunu ifade etmemiz gerekir. Hiç şüphesiz ki; Allah sevgisinden sonra sevgiye en lâyık olan Hz.Muhammed (sav)’dir. Zîrâ Yüce Allah, bir ayet-i kerimede Hz. Peygamber (sav)’e hitâben şöyle buyurmaktadır:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“(Ey Habibim!)<em> De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz kiAllah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.</em>” (Al-i İmrân, 3 / 31.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Allah, iki vasıtayla bilinip tanınır: Onlardan biri akıl, diğeri ise peygamberdir. Allah’ı birinci vasıtayla bilip anlamak yeterli değildir. Varlık âlemindeki çok mükemmel plan şaşmayan kanunların bir planlayıcının ve ebede uzanan ölçü ve anlamda bir kanun koyucunun varlığına delalet ettiğini akıl yoluyla bilip anlamak mümkündür. Ama O yüce kudretin sıfatları, emirleri, kullarından bekledikleri, bu dünyayı insanlara hazırlamasının nedenleri, ahiretin varlığı bilinmemektedir. Bunları akıl değil, ancak peygamber haber verebilir. Peygamberin getirdikleri akılla birleşince asıl yol ve amaç belirlenmiş olur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">O halde peygamber, ilahî rahmeti ve O’nun kullarına olan buyruklarını yansıtan bir ayna, O’nun kanunlarını haber veren bir alıcı-verici,O’nu kullarına tanıtan bir rehber; kulluk görevinin anlamını ve ölçüsünü insanlara öğreten bir öğretmendir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Bu nedenle Allah’ın sevgisine erebilmenin tek yolu, peygamberi sevmek ve O’nun getirdiklerini gönülden benimseyip kabul etmek; ilâhî rahmetin insanlıktan yana ışık ve enerjisini ondan almaktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400"><strong>Hz.Peygamber Sevgisinin Alametleri</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz.Peygamber (sav)’i gerçekten seven bir müminde bulunması gereken bazı vasıflar vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">1. Hz.Peygamber (sav)’in sünnet-i seniyyesine uymak; O’nun hayat tarzına hayatımızı uydurmak. Nitekim Cenab-ı Allah:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<em>Andolsun ki Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır</em>.” (Ahzab, 33/21.) buyurmaktadır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Allah’ın rızası ve sevgisi Hz.Peygamber (sav)’in sünnetine uymakla elde edilebilir. Bir müminin en büyük ideali, kendisini Allah’a sevdirmektir. Yani O’nun rızasını kazanmak, gazabından korunmaktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Allah’ı sevenler, “<em>Ben özümü Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da öyle.</em>” (Al-i İmran, 3/20.) diyen ve bu ilahî emri tebliğ eyleyen Resulullah’a karşı gelmemek ve onun gibi ihlas ve samimiyetle, “<em>Ben özümü Allah’a teslim ettim.</em>” deyip dininde ve şeriatında ona ve onun öğretim ve bildirilerine uymak ve onu örnek almak lazım gelir. Bunun zıddı, “Ben Allah’ı severim, ama emrini dinlemem, O’nun sevdiğini sevmem, O’nu sevenleri, O’nun yolunu gösterenleri, O’nun seçip gönderdiklerini sevmem, onlara benzemek istemem.” demektir ki, bu da, “Ben kendimden başka bir şey sevmem, tevhid yolunda yürümek istemem.” demektir. Allah’ın Resulüne uymak istememek, Allah’ı sevmemek ve rahmetinden mahrum olmaktır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Allah’ın veli kullarından olan Sehl b.Abdullah et-Tüsterî şöyle demektedir: “Allah’ı sevmenin alameti, Kur’an’ı sevip anlamaktır. Kur’an’ı sevmenin alameti, Rasulullah Efendimizi sevmektir. Rasulullah’ı sevmenin alameti, O’nun sünnetini severek yerine getirmektir.”</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“Allah’ı, Kur’an’ı, Peygamberi ve Sünnetini sevmenin alameti ise, ahireti sevmek ve ona hazırlanmaktır. Ahireti sevmenin alameti, kendini bilip sevmektir. Kendini sevmenin alameti, dünyanın aldatıcı, oyalayıcı yanlarını sevmemektir. Bunun da alameti, insanı amaca ulaştıracak kadar rızkı helâl yoldan elde etmektir.” (Yıldırım, Celal, <em>İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri</em>, Anadolu Yay., İzmir, trs, II, 884.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">2. Hz.Peygamber (sav)’in sözünü kabul edip, hükmüne razı olmak. Bir ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor: “<em>Hayır; Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükme karşı, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olamazlar</em>.” (Nisâ, 4/65.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Yüce Allah bu ayette şu üç noktaya dikkatimizi çekiyor:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">a. Her meselede Rasulullah’ın hakemliğine başvurmak.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">b. O’nun verdiği hükümden dolayı içimizde hiçbir sıkıntı ve rahatsızlık duymamak.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">c. Tam bir teslimiyetle O’na boyun eğmek.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Kur’an-ı Kerim, müminlerin mutlak teslimiyetten öte başka bir tercih haklarının da olmadığını kesin bir ifade ile haber veriyor:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<em>Mümin bir erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, artık onlar için hiç bir tercih hakkı yoktur...</em>” (Ahzab, 33/36.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">3. İnsanlar arasında O’nun dini olan İslamı yaymak, tevhid bayrağını yükseltmek ve Yüce Allah’ın kesinlikle izin vermediği putperestliği ortadan kaldırmak. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">4. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah için, kitabı için, Peygamberi için ve bütün Müslümanlar için nasihatte bulunmak. Nitekim Ümmet-i Muhammed’in en hayırlı ümmet olmasının sebeplerinden birinin, iyiliği emretmeleri ve kötülükten sakındırmaları olduğunu Yüce Allah şöyle açıklamaktadır:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<em>Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah’a iman edersiniz...</em>” (Al-i İmrân, 3/110.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">5. Hz.Peygamber (sav)’in güzel ahlâkıyla ahlâklanmak ve bütün kötü ahlâk ve davranışlardan sakınmak. Çünkü Sevgili Peygamberimiz; “<strong>Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.</strong>”buyurmaktadır. (Tirmîzî, Hüsnü'l-Huluk, 8.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Hz.Peygamber’in yolundan gitmek, onun ahlâkıyla ahlâklanmakla olacağına göre, herkesin kendisini, yaptıklarını ve kimin yolundan gittiğini ve kimin ahlâkıyla ahlâklandığını bilmesi ve kontrol etmesi lazımdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">İstiklal Marşı Şairimiz:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400"><strong>Ey dipdiri meyyit! İki el bir baş içindir,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400"><strong>Davransana eller de senin, baş da senindir. (</strong>Ersoy, Mehmet Akif, <em>Safahat</em>, İst, trs, I, 400.<strong>) </strong>demektedir. Gerçekten, eller bizim elimizse ve taşıdığımız baş da bizim diyebiliyorsak, başımızı iki elimizin arasına alıp, biz neyiz ve kimin yolundayız diye düşünmemiz lazımdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">6. Hz.Peygamber (sav)’e saygı ve hürmet göstermek. Sahâbîler (Allah onlardan razı olsun) Hz.Peygamber (sav)’e saygılarından dolayı seslerini O’nun sesinden fazla yükseltmezlerdi. Hz. Peygamber (sav)’e bu derece saygı ve hürmet gösterirlerdi. Nitekim Yüce Allah: “<em>Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesinin üstüne çıkarmayın, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın, yoksa siz farkında olmadan, amelleriniz boşa gider.</em>” (Hucurât, 49/2.) buyurmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">7. Hz.Peygamber (sav)’e daima salat ve selamda bulunmak. Zîrâ Yüce Allah bu hususta şöyle buyurmaktadır:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">“<em>Allah ve Melekleri, Peygambere salât etmekte </em>(onun şerefini gözetmeye, şânını yüceltmeye özen göstermekte)<em> dir. Ey inanlar! siz de O’na salât edin, </em>(O’nun şânını yüceltmeye özen gösterin)<em> içtenlikle selam edin </em>(O’na esenlik dileyin.)” (Ahzâb, 33/56.)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">Yüce Allah, bu ayet-i kerimede bütün müminlere Peygamberine salât ve selâm etmelerini emretmekte ve O’na saygı göstermelerini istemektedir. “<strong><em>Allahümme Salli alâ Muhammed.</em></strong>” demek salât, “<strong><em>Esselâmü aleyke eyyühen-nebiy.</em></strong>” demek selamdır. Hz. Peygamber (sav)’den rivayet edilen çok sayıda Salavât-ı Şerife vardır. Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salãt ve selâm getirmek, Peygamber (sav)’in sevgisini celb eder, şefaatine sebep olur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #006400">İşte Hz.Peygamber (sav)’i gerçekten seven her Müslümanda bu vasıfların bulunması gerekir. Aksi halde insan tam manasıyla imanın meyvesinden istifade edemez ve Hz. Peygamber (sav)’in şefaatine nâil olamaz.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kasif1, post: 331319, member: 1008778"] [SIZE=4][COLOR=#006400]HZ. PEYGAMBER SEVGİSİNİN TEZAHÜRLERİ Hz.Peygamber’e iman etmek farzdır. Hz.Peygamber (sav)’e iman etmek İslamın erkanından birisi, imanın da şartlarından bir şarttır. Bundan dolayı her Müslümanın O’nun Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna şehâdet etmesi, O’nun Rabbinden getirdiği her şeyi tasdik etmesi ve O’ndan gelen bütün sözleri ve fiilleri kabul ederek, O’nu hayatında kendisine örnek alması gerekir. Hz.Peygamber’i sevmek, her mümin için en gerekli taatlerden biridir. Zîrâ sevgili Peygamberimiz (sav), Buhârî ve Müslim’in Enes b. Mâlik (r.a)’den rivayet ettikleri bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “[B][I]Sizden birinize ben, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş olamaz.[/I][/B]” (Buhârî, İman: 8; Müslim, İman: 69,70.) Bu zikretmiş olduğum hadis-i şerif başka bir rivayette şöyle nakledilmiştir: “[B][I]Sizden birinize ben, kendi nefsinden, annesinden, babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım müddetçe tam iman etmiş sayılmaz.[/I][/B]” Bu sevgi bir insanda gerçekleşmezse, o insan gerçek mümin olamaz. Nitekim, Abdullah b. Hişâm, Hz.Ömer (r.a)’ın bir gün Peygamber (sav)’e şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ey Allah’ın Resulü sen bana, nefsim hâriç her şeyden daha fazla sevimlisin” demiştir. Hz. Peygamber (sav) ise, O’na “Hayır ey Ömer, nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki; sen, beni nefsinden de daha fazla sevmedikçe gerçek iman etmiş olamazsın.” buyurmuştur. Hz.Ömer (r.a)’de O’na; “Vallâhi şimdi sen bana nefsimden de daha fazla sevimlisin” dediğinde, Hz.Peygamber (sav); “Şimdi imanının kemâle ermiştir ey Ömer” demiştir. (Buhârî, [I]Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc[/I], I,31.) Şüphesiz ki insan, iyiliğin esiridir. Kalpler kendisine iyilik yapana karşı sevgi duymak üzere yaratılmıştır. Eğer bir insan, kendisine iyilik yapan bir insanı severse, ya ona bir hediye verir veya dar zamanında ona yardım eder. Bir kişi başka bir kişiyi sevince bunları yaparsa, o halde, bütün âlemlere hidâyetle gelen, bütün insanlık için rahmetle gönderilen insanlara kitabı ve hikmeti öğreten, dünya ve ahiret saadetine kavuşma yolunu açıklayan bu Yüce Peygamber’e karşı tutumumuzun nasıl olması gerekir? Burada hemen şunu ifade etmemiz gerekir. Hiç şüphesiz ki; Allah sevgisinden sonra sevgiye en lâyık olan Hz.Muhammed (sav)’dir. Zîrâ Yüce Allah, bir ayet-i kerimede Hz. Peygamber (sav)’e hitâben şöyle buyurmaktadır: “(Ey Habibim!)[I] De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz kiAllah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.[/I]” (Al-i İmrân, 3 / 31.) Allah, iki vasıtayla bilinip tanınır: Onlardan biri akıl, diğeri ise peygamberdir. Allah’ı birinci vasıtayla bilip anlamak yeterli değildir. Varlık âlemindeki çok mükemmel plan şaşmayan kanunların bir planlayıcının ve ebede uzanan ölçü ve anlamda bir kanun koyucunun varlığına delalet ettiğini akıl yoluyla bilip anlamak mümkündür. Ama O yüce kudretin sıfatları, emirleri, kullarından bekledikleri, bu dünyayı insanlara hazırlamasının nedenleri, ahiretin varlığı bilinmemektedir. Bunları akıl değil, ancak peygamber haber verebilir. Peygamberin getirdikleri akılla birleşince asıl yol ve amaç belirlenmiş olur. O halde peygamber, ilahî rahmeti ve O’nun kullarına olan buyruklarını yansıtan bir ayna, O’nun kanunlarını haber veren bir alıcı-verici,O’nu kullarına tanıtan bir rehber; kulluk görevinin anlamını ve ölçüsünü insanlara öğreten bir öğretmendir. Bu nedenle Allah’ın sevgisine erebilmenin tek yolu, peygamberi sevmek ve O’nun getirdiklerini gönülden benimseyip kabul etmek; ilâhî rahmetin insanlıktan yana ışık ve enerjisini ondan almaktır. [B]Hz.Peygamber Sevgisinin Alametleri[/B] Hz.Peygamber (sav)’i gerçekten seven bir müminde bulunması gereken bazı vasıflar vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: 1. Hz.Peygamber (sav)’in sünnet-i seniyyesine uymak; O’nun hayat tarzına hayatımızı uydurmak. Nitekim Cenab-ı Allah: “[I]Andolsun ki Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır[/I].” (Ahzab, 33/21.) buyurmaktadır. Allah’ın rızası ve sevgisi Hz.Peygamber (sav)’in sünnetine uymakla elde edilebilir. Bir müminin en büyük ideali, kendisini Allah’a sevdirmektir. Yani O’nun rızasını kazanmak, gazabından korunmaktır. Allah’ı sevenler, “[I]Ben özümü Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da öyle.[/I]” (Al-i İmran, 3/20.) diyen ve bu ilahî emri tebliğ eyleyen Resulullah’a karşı gelmemek ve onun gibi ihlas ve samimiyetle, “[I]Ben özümü Allah’a teslim ettim.[/I]” deyip dininde ve şeriatında ona ve onun öğretim ve bildirilerine uymak ve onu örnek almak lazım gelir. Bunun zıddı, “Ben Allah’ı severim, ama emrini dinlemem, O’nun sevdiğini sevmem, O’nu sevenleri, O’nun yolunu gösterenleri, O’nun seçip gönderdiklerini sevmem, onlara benzemek istemem.” demektir ki, bu da, “Ben kendimden başka bir şey sevmem, tevhid yolunda yürümek istemem.” demektir. Allah’ın Resulüne uymak istememek, Allah’ı sevmemek ve rahmetinden mahrum olmaktır. Allah’ın veli kullarından olan Sehl b.Abdullah et-Tüsterî şöyle demektedir: “Allah’ı sevmenin alameti, Kur’an’ı sevip anlamaktır. Kur’an’ı sevmenin alameti, Rasulullah Efendimizi sevmektir. Rasulullah’ı sevmenin alameti, O’nun sünnetini severek yerine getirmektir.” “Allah’ı, Kur’an’ı, Peygamberi ve Sünnetini sevmenin alameti ise, ahireti sevmek ve ona hazırlanmaktır. Ahireti sevmenin alameti, kendini bilip sevmektir. Kendini sevmenin alameti, dünyanın aldatıcı, oyalayıcı yanlarını sevmemektir. Bunun da alameti, insanı amaca ulaştıracak kadar rızkı helâl yoldan elde etmektir.” (Yıldırım, Celal, [I]İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri[/I], Anadolu Yay., İzmir, trs, II, 884.) 2. Hz.Peygamber (sav)’in sözünü kabul edip, hükmüne razı olmak. Bir ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor: “[I]Hayır; Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükme karşı, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olamazlar[/I].” (Nisâ, 4/65.) Yüce Allah bu ayette şu üç noktaya dikkatimizi çekiyor: a. Her meselede Rasulullah’ın hakemliğine başvurmak. b. O’nun verdiği hükümden dolayı içimizde hiçbir sıkıntı ve rahatsızlık duymamak. c. Tam bir teslimiyetle O’na boyun eğmek. Kur’an-ı Kerim, müminlerin mutlak teslimiyetten öte başka bir tercih haklarının da olmadığını kesin bir ifade ile haber veriyor: “[I]Mümin bir erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, artık onlar için hiç bir tercih hakkı yoktur...[/I]” (Ahzab, 33/36.) 3. İnsanlar arasında O’nun dini olan İslamı yaymak, tevhid bayrağını yükseltmek ve Yüce Allah’ın kesinlikle izin vermediği putperestliği ortadan kaldırmak. 4. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah için, kitabı için, Peygamberi için ve bütün Müslümanlar için nasihatte bulunmak. Nitekim Ümmet-i Muhammed’in en hayırlı ümmet olmasının sebeplerinden birinin, iyiliği emretmeleri ve kötülükten sakındırmaları olduğunu Yüce Allah şöyle açıklamaktadır: “[I]Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah’a iman edersiniz...[/I]” (Al-i İmrân, 3/110.) 5. Hz.Peygamber (sav)’in güzel ahlâkıyla ahlâklanmak ve bütün kötü ahlâk ve davranışlardan sakınmak. Çünkü Sevgili Peygamberimiz; “[B]Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.[/B]”buyurmaktadır. (Tirmîzî, Hüsnü'l-Huluk, 8.) Hz.Peygamber’in yolundan gitmek, onun ahlâkıyla ahlâklanmakla olacağına göre, herkesin kendisini, yaptıklarını ve kimin yolundan gittiğini ve kimin ahlâkıyla ahlâklandığını bilmesi ve kontrol etmesi lazımdır. İstiklal Marşı Şairimiz: [B]Ey dipdiri meyyit! İki el bir baş içindir,[/B] [B]Davransana eller de senin, baş da senindir. ([/B]Ersoy, Mehmet Akif, [I]Safahat[/I], İst, trs, I, 400.[B]) [/B]demektedir. Gerçekten, eller bizim elimizse ve taşıdığımız baş da bizim diyebiliyorsak, başımızı iki elimizin arasına alıp, biz neyiz ve kimin yolundayız diye düşünmemiz lazımdır. 6. Hz.Peygamber (sav)’e saygı ve hürmet göstermek. Sahâbîler (Allah onlardan razı olsun) Hz.Peygamber (sav)’e saygılarından dolayı seslerini O’nun sesinden fazla yükseltmezlerdi. Hz. Peygamber (sav)’e bu derece saygı ve hürmet gösterirlerdi. Nitekim Yüce Allah: “[I]Ey inananlar, seslerinizi, Peygamberin sesinin üstüne çıkarmayın, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın, yoksa siz farkında olmadan, amelleriniz boşa gider.[/I]” (Hucurât, 49/2.) buyurmaktadır. 7. Hz.Peygamber (sav)’e daima salat ve selamda bulunmak. Zîrâ Yüce Allah bu hususta şöyle buyurmaktadır: “[I]Allah ve Melekleri, Peygambere salât etmekte [/I](onun şerefini gözetmeye, şânını yüceltmeye özen göstermekte)[I] dir. Ey inanlar! siz de O’na salât edin, [/I](O’nun şânını yüceltmeye özen gösterin)[I] içtenlikle selam edin [/I](O’na esenlik dileyin.)” (Ahzâb, 33/56.) Yüce Allah, bu ayet-i kerimede bütün müminlere Peygamberine salât ve selâm etmelerini emretmekte ve O’na saygı göstermelerini istemektedir. “[B][I]Allahümme Salli alâ Muhammed.[/I][/B]” demek salât, “[B][I]Esselâmü aleyke eyyühen-nebiy.[/I][/B]” demek selamdır. Hz. Peygamber (sav)’den rivayet edilen çok sayıda Salavât-ı Şerife vardır. Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salãt ve selâm getirmek, Peygamber (sav)’in sevgisini celb eder, şefaatine sebep olur. İşte Hz.Peygamber (sav)’i gerçekten seven her Müslümanda bu vasıfların bulunması gerekir. Aksi halde insan tam manasıyla imanın meyvesinden istifade edemez ve Hz. Peygamber (sav)’in şefaatine nâil olamaz.[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimiz İçin
Hz. Peygamber sevgisinin tezahürleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst