Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Hz. ÖMER -Adâletin timsâli ikinci büyük halîfe
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="FaKiR" data-source="post: 8339" data-attributes="member: 10"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><u><strong>.:..:.. </strong></u><u><strong>Hz. ÖMER ..:..:..</strong></u></span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: navy">Hz. Hamza’nın Müslüman olması üzerine, Mekkeli müşriklerin telâş ve endîşeleri had safhaya varmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan biri de Müslüman olmuş, Resûlullahın saflarında yer almıştı. Bu beklenmedik hâdise, müşrikleri, büsbütün çileden çıkardı. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: navy">Hz. Ömer bu sırada daha Müslüman olmamıştı. <span style="color: purple">Bir gün, Resûlullah efendimizi, gördüğü yerde öldürmek niyetiyle evinden çıktı.</span> Sevgili Peygamberimizi Mescid-i Harâm’da namaz kılarken buldu ve namazın bitmesini isteyerek, dinlemeye başladı. Habîb-i ekrem efendimiz, El-Hâkka sûre-i şerîfini okuyordu.********************************************</span></span></span></p><p> </p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Kalbim meyletti</strong></u></span></span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hattâboğlu Ömer, Peygamber efendimizin okuduklarını hayranlıkla dinliyordu. <span style="color: navy">Ömründe</span> böyle güzel sözler duymamıştı. Bunu kendisi, sonradan şöyle anlatır:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">“Dinlediğim bu sözlerin belâgatına, düzgünlüğüne, derli topluluğuna hayrân olmuş, niçin geldiğimi unutmuştum. Bu hâdiseden sonra, kalbimde İslâma karşı bir istek hâsıl oldu.”</span> </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: indigo">Bu hâdisenin, Hz. Ömer’in Müslüman olmasında mühim te’sîri olmuştur. Çünkü kalbini yumuşatmış, Müslüman olmasına zemin hazırlamıştır</span>.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Hamza’nın Müslüman olmasından üç gün sonra, Ebû Cehil, müşrikleri toplayıp dedi ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ey Kureyş! Muhammed, putlarımıza dil uzattı. Bizden önce gelen atalarımızın Cehennemde azâb gördüklerini, bizim de oraya gideceğimizi söyledi! Onu öldürmekten başka çâre yoktur! Onu öldürecek kişiye, yüz kızıl deve ve sayısız altın vereceğim!</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bir anda Hattâboğlu Ömer’in kalbinden, İslâma olan istek kayboldu ve yerinden fırlayarak dedi ki:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Bu işi Hattâboğlundan başka yapacak yoktur.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Haydi Hattâboğlu! Görelim seni! Bu işi senden başka yapabilecek kimse yoktur.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hattâboğlu Ömer, kılıcını kuşanarak yola düştü. Giderken Nu’aym bin Abdullah’a rastladı.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yolda Nuaym bin Abdullah kendisine sordu: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: indigo">- Yâ Ömer, böyle şiddet ve hiddetle nereye gidiyorsun?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: indigo">- Milletin arasına nifâk sokan, kardeşi kardeşe düşüren bir kimseyi öldürmeye gidiyorum</span>.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: indigo">- Yâ Ömer, güç bir işe gidiyorsun. Onun Eshâbı çevresinde pervane gibi dönmektedir. Ona birşey olmasın diye titremektedirler. Onun yanına yaklaşıp, zarar veremezsin!*******************************************************</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Yakınlarınla uğraş</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu söze çok hiddetlenen Hz. Ömer kılıcına sarıldı: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: indigo">- Yoksa sen de mi onlardansın? Önce senin işini bitireyim.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Nuaym bin Abdullah cevap verdi: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- <span style="color: purple">Sen benimle uğraşacağına, kardeşin Fâtıma ile enişten Saîd’in yanına git! Onlar, çoktan Müslüman oldular. Sen önce kendi yakınların ile uğraş!</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Hayır, onlar Müslüman olamazlar.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Bana inanmazsan, git evlerine, kendilerine sor!</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun üzerine Hz. Ömer, kardeşini merak edip, öfkeyle hemen evlerine gitti. O sıralarda Tâhâ sûresi yeni nâzil olmuş, eniştesi Saîd ile kızkardeşi Fâtıma bunu yazdırıp, Hz. Habbâb bin Eret adındaki sahâbîyi evlerine getirmiş, okuyorlardı. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hattâboğlu Ömer, kapıdan bunların sesini duydu. Kapıyı çok sert çaldı. Onu, kılıcı belinde kızgın görünce, yazıyı saklayıp, Hz. Habbâb’ı gizlediler. Sonra kapıyı açtılar. İçeri girince sordu:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ne okuyordunuz?</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Bir şey okumuyorduk.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Hayır, okuyordunuz. İşittiğim doğru imiş. Siz de O’nun sihrine aldanmışsınız!</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Niçin utanmazsın?</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Sa’îd’i yakasından tutup, yere attı. Kardeşi, efendisini kurtarayım derken, onun yüzüne de öfkeli bir tokat indirdi. Yüzünden kan akmaya başladığını görünce, kardeşine acıdı. Fâtıma’nın canı yanmış, kana boyanmış idi. Fakat îmân kuvveti, kendisini harekete getirip, Allahü teâlâya sığınarak dedi ki:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Yâ Ömer! Niçin Allahtan utanmaz, âyetler ve mu’cizeler ile gönderdiği Peygamberine inanmazsın? İşte ben ve zevcim, Müslüman olmakla şereflendik. Başımızı kessen de bundan dönmeyiz</span>.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sonra Kelime-i şehâdeti okudu. Hattâboğlu Ömer, kızkardeşinin bu îmânı karşısında birden yumuşadı ve yere oturdu. Yumuşak sesle dedi ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Hele şu okuduğunuz kitabı çıkarın.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Sen temizlenmedikçe, onu sana vermem</span>.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ömer bin Hattâb gusül abdesti aldı. Ondan sonra Fâtıma, âyet-i kerîme yazılı sahifeyi getirdi. Ömer bin Hattâb güzel okurdu. <span style="color: purple">Tâhâ sûresini okumaya başladı. Kur’ân-ı kerîmin fesâhatı, belâgatı, ma’nâları ve üstünlükleri kalbini gitgide yumuşattı.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">(<span style="color: red">Göklerde ve yeryüzünde ve bunların arasında ve yedi kat toprağın altındaki şeyler hep O’nundur</span>) [Tâhâ: 6] meâlindeki âyet-i kerîmeyi okuyunca, derin derin düşünceye daldı. Dedi ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Yâ Fâtıma! Bu bitmez tükenmez varlıklar, hep sizin taptığınız Allahın mıdır?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Evet, öyle ya! Şüphe mi var? </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Yâ Fâtıma! Bizim binbeşyüz kadar altından, gümüşten, tunçtan, taştan oymalı, süslü heykellerimiz var. Hiçbirinin, yeryüzünde bir şeyi yok.Şaşkınlığı büsbütün artmıştı. Biraz daha okudu. </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">(Allahü teâlâdan başka ibâdet edilecek, tapılacak hak bir ilâh, bir ma’bûd yoktur. En güzel isimler O’nundur) [Tâhâ: 8]</span> meâlindeki âyet-i kerîmeyi düşündü. Sonra dedi ki:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Hakîkaten, ne kadar doğru.********************************************************</span></span></span></p><p><span style="color: navy"></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u><span style="color: red"><strong>Ömer ile kuvvetlendir</strong></span></u></span></span></p><p></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Habbâb bu sözü işitince, gizlendiği yerden fırladı ve tekbîr getirdikten sonra müjdeyi verdi: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Müjde yâ Ömer! Resûlullah efendimiz Allahü teâlâya duâ ederek, “Yâ Rabbî! Bu dîni, Ebû Cehil yahut Ömer ile kuvvetlendir, buyurdu. İşte bu devlet, bu saâdet sana nasîb oldu. </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu âyet-i kerîme ve bu duâ, Hattâboğlu Ömer’in kalbindeki düşmanlığı sildi, süpürdü. Hemen; </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Resûlullah nerede? Beni, Resûlullaha götürür müsünüz? dedi. Zîrâ kalbi, Resûlullaha tutulmuştu</span>. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ömer bin Hattâb’ın Resûlullahı görmek için yola çıktığı sırada, Resûl-i ekrem, Hz. Erkâm’ın evinde Eshâbına nasîhat veriyordu. Hattâboğlu Ömer’in geldiği, Erkâm’ın evinden görüldü. Kılıcı da yanında idi. Heybetli, kuvvetli olduğundan, Eshâb-ı kirâm, Resûlullahın etrafını sardı. Hz. Hamza dedi ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ömer’den çekinecek ne var, iyilik ile geldi ise, hoş geldi. Yoksa o kılıcını çekmeden başını uçururum. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Resûlullah efendimiz buyurdu ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Yol verin, içeri gelsin! **************************************</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Îmâna gel yâ Ömer!</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Cebrâil aleyhisselâm, daha önce, Ömer bin Hattâb’ın îmân etmek için geldiğini ve yolda olduğunu haber vermişti. Resûlullah efendimiz, onu, tebessüm buyurarak karşıladı. Ömer bin Hattâb, Resûlullahın önünde diz çöktü. Resûlullah efendimiz, onu, kolundan tutup buyurdu ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Îmâna gel, yâ Ömer!</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">O da temiz kalb ile Kelime-i şehâdeti söyledi. Eshâb-ı kirâmın, sevinçten söyledikleri tekbîr sesleri göğe yükseldi</span>.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u>Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonraki hâlini şöyle anlattı: </u></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><em><span style="color: red">“Müslüman olduğum zaman, Eshâb-ı kirâm, müşriklerden gizlenir ve ibâdetlerini gizli yaparlardı. Bu duruma çok üzüldüm ve Resûlullaha suâl ettim: </span></em></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><em><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Yâ Resûlallah! Biz hak üzere değil miyiz? </span></span></span></em></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><em><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Evet. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ister ölü ister diri olunuz, muhakkak hak üzerindesiniz. </span></span></span></em></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><em><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Yâ Resûlallah! Mâdem ki biz hak üzerinde, müşrikler de bâtıl yoldadırlar, o hâlde ne diye dînimizi gizliyoruz? Vallahi biz, dîn-i İslâmı, küfre karşı açıklamaya daha haklı ve daha lâyıkız. Allahü teâlânın dîni, Mekke’de, hiç şüphesiz üstün gelecektir. Kavmimiz bize karşı insaflı davranırlarsa ne âlâ, yok taşkınlık etmek isterlerse, kendileriyle çarpışırız.</span></span></span></em></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><em><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Yâ Resûlallah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, hiç çekinmeden ve korkmadan, oturup İslâmı anlatmadığım bir müşrik topluluğu kalmayacaktır. Artık ortaya çıkalım.</span></span></span></em></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><em><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Kabûl buyurulunca, iki saf hâlinde dışarı çıkıp, Harem-i şerîfe doğru yürüdük. Safların birinin başında Hamza, diğerinin başında da ben vardım. Sert adımlarla, toprağı un edercesine, Mescid-i harâma girdik. Kureyşli müşrikler, bir bana, bir Hz. Hamza’ya bakıyorlardı."</span></span></span></em></span></p><p><span style="color: navy">*********************************************************************</span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Beni bilen bilir</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer’in bu gelişi üzerine, Ebû Cehil ileri çıkıp, “Yâ Ömer! Bu ne hâldir?” deyince, Hz. Ömer hiç aldırış etmeden Kelime-i sehâdet getirdi: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh! </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ebû Cehil ne diyeceğini şaşırdı. Donup kaldı. Hz. Ömer bu müşrik gürûhuna dönerek dedi ki: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ey Kureyş! Beni, bilen bilir! Bilmeyen bilsin ki, ben Hattâboğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen yerinden kıpırdasın! Kımıldayanı, kılıcımla doğrayıp yere sererim!</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun üzerine Kureyşli müşrikler, bir anda dağılıp, oradan uzaklaştılar. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Böylece, ilk defa Harem-i şerîfte açıktan namaz kılındı.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer, haksızlık karşısında çok hiddetli olduğu gibi, adâletin yerine getirilmesinde de o kadar şefkâtli idi. Bu yüzden adâleti ile meşhûr olmuştur.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Bir gün at satın almak istedi. Atı tecrübe etmek niyetiyle biniciye verdi. Ata binen kimse, koştururken, at tökezleyip kazâya uğradı. Hz. Ömer atı satıcısına geri vermek istediğinde, satıcı almadı. Sonunda durum, Kâdî Şüreyh hazretlerine intikal etti. Kâdî sordu:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- At, sahibinin izniyle mi koşturuldu?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Ömer dedi ki: </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Hayır, ben denemek için koşturdum.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Atı almak macbûriyetindesiniz</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Bunun üzerine, kâdî şu hükmü verdi:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Şâyet at sahibinin rızâsı ile tecrübe edilseydi, sahibine iâde edilebilirdi. Fakat, siz sahibinden izin almadığınız için geri veremezsiniz, atı almak mecbûriyetindesiniz.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Ömer; </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Hak ve adâlet husûsunda boynumuz kıldan incedir, deyip atın bedelini verdi.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer, sonu pişmanlık olan iş yapmazdı.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Onun zamanında, Müslümanlar İslâmiyeti İran içlerine kadar yaydılar. İranlı meşhûr kumandan Hürmizân, teslîm olmamak için çok direndi, fakat hayatının tehlikeye girdiğini görünce teslîm oldu. Hz. Ömer, huzûruna çıkartılan Hürmizân’a sordu: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Bize söyliyeceğin bir şey var mıdır?</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Var! Fakat önce ölecek miyim, kalacak mıyım bunu bilmem lâzımdır.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Konuş, sana zarar gelmiyecektir.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ey büyük halîfe, önceleri biz İranlılar siz Arabları öldürüyor, zorla mallarınızı ellerinizden alıyorduk. Ne zaman ki, Allah size peygamber gönderdi. Ondan sonra bizim üstünlüğümüz sona erdi. Siz azîz, biz zelîl olduk.**************************************************************************************</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Söz vermiştiniz</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer, Enes bin Mâlik’e sordu:</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Ne yapalım bunu?</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Öldürmeyelim! Çünkü arkasında büyük bir kalabalık vardır. Belki onlar, ileride Müslüman olabilirler.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Fakat o, Resûlullahın kıymetli arkadaşlarını şehîd etti. Onu sağ bırakmamız uygun olur mu?</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Yâ Ömer bunu öldürmememiz lâzımdır. Çünkü, “Konuş sana benden zarar gelmez” diye söz de vermiştin.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer, kim tarafından söylenirse söylensin, doğru sözü hemen kabûl ederdi. Enes bin Mâlik hazretlerinin bu sözleri üzerine, onu öldürmekten vazgeçti. Birçok sahâbînin şehîd olmasına sebep Hürmizân'ın hayatını bağışladı.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bir müddet sonra da, Hürmizân Müslüman oldu. Ayrıca onun vesîlesi ile birçok kimse îmâna geldi. Hz. Ömer eski can düşmanını bile maaşa bağladı. Çünkü adâlet bunu gerektiriyordu. Adâlet, şahsî fikrin, hissiyâtın üzerinde idi.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer Şam’ı ziyâret ettiğinde, ordusunun kumandanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh hazretleri büyük bir kalabalıkla karşıladı. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hz. Ömer ile kölesi beraberlerindeki tek deveye nöbetleşe biniyorlardı. Şehre girişte, sıra köleye gelince, Halîfe devesinden indi. Yerine kölesini bindirdi. Devenin yularından tuttu. Ayakkabılarını çıkarıp dereden geçti. ************************************************************************</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Hakîr bir kavimdik</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Uzaktan bakan; deveye binmiş köleyi halîfe, devenin yularını çeken Hz. Ömer’i de köle zannediyordu. Bunu gören Ebû Ubeyde bin Cerrâh dedi ki: </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Efendim, bütün Şamlılar, bilhassa Rumlar, Müslümanların halîfesini görmek için toplandılar. Size bakıyorlar. Bu yaptığınızı nasıl îzâh edebilirsiniz? Sizi köle zannedecekler, küçümseyecekler.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Hz. Ömer buyurdu ki:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Yâ Ebâ Ubeyde! Senin bu sözünü işitenler, insanın şerefini, vâsıtaya binerek gitmekte ve süslü elbise giymekte sanacaklar. Biz daha önce zelîl ve hakîr bir kavimdik. Allahü teâlâ, bizleri Müslümanlıkla şereflendirdi. Bundan başka şeref ararsak, Allahü teâlâ bizi zelîl eder, herşeyden aşağı eder. </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Bu şekilde şehre girdiler. Gerçekten bu hareketi, onun şerefini küçültmedi, aksine büyüttü. Biz bile 1400 sene sonra, burada, örnek bir hareket diye anlatıyoruz. Eğer tersi olsaydı, o zaman orada unutulup gidecekti.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">Halîfe Hz. Ömer, Şam'a gidiyordu. Şam'da vebâ hastalığı olduğu işitildi.Yanında</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">bulunanların ba’zısı;</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Şam’a girmiyelim, dedi. Bir kısmı da;</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Allahü teâlânın kaderinden kaçmıyalım, dedi. Halîfe de buyurdu ki: </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: purple">- Allahü teâlânın kaderinden, yine O’nun kaderine kaçalım, şehre girmiyelim. Birinizin bir çayırı ile, bir çıplak kayalığı olsa, sürüsünü hangisine gönderirse, Allahü teâlânın takdîri ile göndermiş olur. </span></span></span></span></p><p><span style="color: navy">*************************************************************</span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>İlk karantina</strong></u></span></span></span></p><p></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sonra Abdürrahmân bin Avf hazretlerini çağırıp sordu: </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">- Sen ne dersin? </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Resûlullahtan işittim. “Vebâ olan yere girmeyiniz ve vebâ olan bir yerden, başka yerlere gitmeyiniz, oradan kaçmayınız!” buyurmuştu</span>. </span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Halîfe de; </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">- Elhamdülillah, benim sözüm, hadîs-i şerîfe uygun oldu, deyip, Şam’a girmediler.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Böylece ilk defa karantina uygulaması yapıldı. Vebâ bulunan yerden dışarı çıkmanın yasak edilmesine sebep, sağlam olanlar çıkınca, hastalara bakacak kimse kalmaz, helâk olurlar. Vebâlı yerde, kirli hava ya’nî mikroplu hava, vebâ basilleri, herkesin içine yerleşince, kaçanlar, hastalıktan kurtulamaz ve hastalığı başka yerlere götürmüş, bulaştırmış olurlar.</span></span></span></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000">*******************************************************</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Ömer, devlet başkanı seçildiğinde, Hz. Ebû Bekir’e ta’yîn edilen maaş kadar ücret alıyordu. </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Bu şekilde bir müddet devam edildi. Daha sonra, Hz. Ömer, geçim sıkıntısına düştü.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Bu durumu gören, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ba’zıları toplanıp, bu durumu görüştüler. Zübeyr bin Avvâm hazretleri şöyle bir teklifte bulundu:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Kendisine söyliyerek maaşını artıralım.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Teklifi bildirelim</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Toplantıda bulunan Hz. Ali buyurdu ki:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Bu teklifi kabûl edeceğini zannetmiyorum. İnşâallah kabûl eder. Gidip teklifi bildirelim.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Bu arada, Hz. Osman söz alıp buyurdu ki:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Ömer’in hak ve adâlette ne kadar ta’vîzsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teklifimizi bizzat kendimiz değil, kendisini kıramıyacağı birine söyletelim. Bunu, kızı Hafsa’ya anlatalım, o teklif etsin!</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Osman’ın bu teklifi uygun görülerek, beraberce Hz. Hafsa’nın huzûruna vardılar. Aralarındaki konuşmaları anlattılar. İsim vermeden, yapılan teklifleri Hz. Ömer’e bildirmesini istediler.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Hafsa babasının yanına varıp dedi ki:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Eshâbdan ba’zıları, senin maaşını az bulmuşlar. Bunun için maaşını artırmayı teklif ediyorlar.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Hz. Ömer, bu teklife celâllenip sordu:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Kimdir onlar? </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Fikrini öğrenmeden kim olduklarını söylemem.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Eğer kim olduklarını öğrenseydim, onlara gereken cezâyı verirdim. Allahü teâlâya duâ etsinler ki, arada sen varsın.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Sonra kızı Hz. Hafsa’ya sordu:</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Sen Resûlullahın evinde iken, Allahın Resûlünün giydiği en kıymetli elbise neydi?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- İki tane renkli elbisesi vardı. Elçileri onlarla karşılar, cum’a hutbelerini bunlarla okurdu.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Peki yediği en iyi yemek neydi?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Yediğimiz ekmek, arpa ekmeği idi. </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Senin yanında kaldığı zamanlar, yerde yaygı olarak kullandığınız en geniş, en rahat yaygı neydi?</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Kaba kumaştan yapılmış bir örtümüz vardı. Yazın dörde katlar, altımıza yayardık. Kış gelince de, yarısını altımıza yayar, yarısını da üstümüze örterdik.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Artanı muhtâçlara vereceğim</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">Daha sonra Hz. Ömer buyurdu ki: </span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkgreen">- Yâ Hafsa, benim tarafımdan, seni gönderenlere söyle! Resûlullah efendimiz kendisine yetecek miktarını tespit eder, fazlasını ihtiyâç sahiplerine verirdi. Kalanı ile yetinirdi. Vallahi ben de kendime yetecek olanını tespit ettim. Artanını ihtiyâç sahiplerine vereceğim. Ve bununla yetineceğim.</span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Resûlullah efendimiz, ben ve Hz. Ebû Bekir, bir yol takip eden üç kişi gibiyiz. Onlardan ilki nasîbini aldı ve yolun sonuna vardı. Diğeri de aynı yolu tâkip etti ve O’na kavuştu. Sonra üçüncüsü yola koyuldu. Eğer O da öncekilerin takip ettiği yolu takip eder, onlar gibi yaşarsa, onlara kavuşur ve onlarla beraber olur. Eğer öncekilerin yolunu takip etmezse, başka yoldan giderse, onlarla buluşamaz.</span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Müslümanlar, bulundukları yerlerde oturan gayri müslim halkı korumaları altına aldıkları gibi, turist olarak gelen veya ticârî maksatla gelmiş olan gayri müslimleri de sınırları dâhilinde koruma altına alırlardı. Onların zarar görmemesi için, her türlü tedbiri alırlardı. Bunun geçmişte sayısız örnekleri vardır.</span></span></span></p><p><span style="color: navy">**********************************************************************************</span></p><p style="text-align: center"><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red"><u><strong>Bize sığınmışlar</strong></u></span> </span></span></p><p></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange"><strong>Meselâ, Halîfe Hz. Ömer zamanında, bir ticâret kervanı gelip, gece Medîne’nin dışına konakladı. Yorgunluktan hemen uyudular. </strong></span></span></span></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Bu sırada, herkes uyurken, Halîfe Hz. Ömer, şehri dolaşıyordu. Dolaşma esnasında bunları gördü. </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Hz. Ömer, Abdurrahmân bin Avf’ın evine gelip, yatağından kaldırarak buyurdu ki: </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Bu gece bir kervan gelmiş. Hepsi kâfirdir. Fakat, bize sığınmışlar. Eşyâları çoktur ve kıymetlidir. Yabancıların, yolcuların bunları soymasından korkuyorum. Gel, bunları koruyalım.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Abdurrahmân bir Avf cevap verdi: </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Çok iyi olur, çok güzel düşünmüşsün, hemen geliyorum.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Sabaha kadar nöbetleşe, bu kervanı beklediler. Sabah namazında mescide gittiler. Kervanda bulunan bir genç, o sırada uyanmıştı. Bunları takip edip, arkalarından gitti. </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Soruşturup, kendilerine bekçilik eden şahsın Halîfe Hz. Ömer ile arkadaşı olduğunu öğrendi. Gelip, arkadaşlarına şöyle anlattı: </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Arkadaşlar! Sabaha kadar iki Müslümanın bizi bekleyip, eşyalarımızın çalınmasına mâni olduğundan haberiniz var mı? </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Müslümanların başka işi yok da, bizi mi koruyacaklar? Üstelik bizim Hıristiyan olduğumuzu biliyorlar.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Hem de kim korudu biliyor musunuz?</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Kimmiş?</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Müslümanların Halîfesi Ömer.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Sen yanlış görmüşsündür. Halîfenin, gecenin bu vaktinde burada işi ne? O sarayında kuş tüyü yatağında yatıyordur.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Sizin gibi önce ben de inanamadım.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Sonra nasıl inandın?</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Sabah olup ortalık aydınlanınca, buradan ayrıldılar. Ben de merak edip arkalarından gittim. Câmiye girdiler. Yolda karşılaştığım birisine, “Bu kim” diye sordum. “Halîfemiz Ömer” diye cevap verdi.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Daha ne duruyoruz?</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Bu konuşmaları dikkatle dinleyen kâfile halkı, derin bir sessizliğe büründü. Kimsenin konuşacak, birşey söyliyecek hâli kalmamıştı.</span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Uzun süren bir sessizlikten sonra, içlerinden biri sessizliği bozdu: </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">- Daha ne duruyoruz? Bu hâl İslâmiyetin gerçek din olduğuna delil olarak yetmez mi? </span></span></span></strong></span></p><p> <span style="color: navy"></span></p><p><span style="color: navy"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: orange">Diğerleri de bu söze katıldılar. Roma ve İran ordularını perişan eden, adâleti ile meşhûr yüce Halîfenin, bu merhamet ve şefkatini görerek, İslâmiyetin hak din olduğunu anladılar ve seve seve hepsi Müslüman oldular. </span></span></span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="FaKiR, post: 8339, member: 10"] [CENTER][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=red][U][B].:..:.. [/B][/U][U][B]Hz. ÖMER ..:..:..[/B][/U][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=navy]Hz. Hamza’nın Müslüman olması üzerine, Mekkeli müşriklerin telâş ve endîşeleri had safhaya varmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan biri de Müslüman olmuş, Resûlullahın saflarında yer almıştı. Bu beklenmedik hâdise, müşrikleri, büsbütün çileden çıkardı. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=navy]Hz. Ömer bu sırada daha Müslüman olmamıştı. [COLOR=purple]Bir gün, Resûlullah efendimizi, gördüğü yerde öldürmek niyetiyle evinden çıktı.[/COLOR] Sevgili Peygamberimizi Mescid-i Harâm’da namaz kılarken buldu ve namazın bitmesini isteyerek, dinlemeye başladı. Habîb-i ekrem efendimiz, El-Hâkka sûre-i şerîfini okuyordu.********************************************[/COLOR][/FONT][/SIZE] [CENTER][COLOR=navy][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Kalbim meyletti[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/COLOR][/CENTER] [COLOR=navy][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hattâboğlu Ömer, Peygamber efendimizin okuduklarını hayranlıkla dinliyordu. [COLOR=navy]Ömründe[/COLOR] böyle güzel sözler duymamıştı. Bunu kendisi, sonradan şöyle anlatır:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]“Dinlediğim bu sözlerin belâgatına, düzgünlüğüne, derli topluluğuna hayrân olmuş, niçin geldiğimi unutmuştum. Bu hâdiseden sonra, kalbimde İslâma karşı bir istek hâsıl oldu.”[/COLOR] [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=indigo]Bu hâdisenin, Hz. Ömer’in Müslüman olmasında mühim te’sîri olmuştur. Çünkü kalbini yumuşatmış, Müslüman olmasına zemin hazırlamıştır[/COLOR].[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Hamza’nın Müslüman olmasından üç gün sonra, Ebû Cehil, müşrikleri toplayıp dedi ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ey Kureyş! Muhammed, putlarımıza dil uzattı. Bizden önce gelen atalarımızın Cehennemde azâb gördüklerini, bizim de oraya gideceğimizi söyledi! Onu öldürmekten başka çâre yoktur! Onu öldürecek kişiye, yüz kızıl deve ve sayısız altın vereceğim![/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bir anda Hattâboğlu Ömer’in kalbinden, İslâma olan istek kayboldu ve yerinden fırlayarak dedi ki:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Bu işi Hattâboğlundan başka yapacak yoktur.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Haydi Hattâboğlu! Görelim seni! Bu işi senden başka yapabilecek kimse yoktur.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hattâboğlu Ömer, kılıcını kuşanarak yola düştü. Giderken Nu’aym bin Abdullah’a rastladı.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Yolda Nuaym bin Abdullah kendisine sordu: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=indigo]- Yâ Ömer, böyle şiddet ve hiddetle nereye gidiyorsun?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=indigo]- Milletin arasına nifâk sokan, kardeşi kardeşe düşüren bir kimseyi öldürmeye gidiyorum[/COLOR].[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=indigo]- Yâ Ömer, güç bir işe gidiyorsun. Onun Eshâbı çevresinde pervane gibi dönmektedir. Ona birşey olmasın diye titremektedirler. Onun yanına yaklaşıp, zarar veremezsin!*******************************************************[/COLOR][/FONT][/SIZE] [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Yakınlarınla uğraş[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bu söze çok hiddetlenen Hz. Ömer kılıcına sarıldı: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=indigo]- Yoksa sen de mi onlardansın? Önce senin işini bitireyim.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Nuaym bin Abdullah cevap verdi: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- [COLOR=purple]Sen benimle uğraşacağına, kardeşin Fâtıma ile enişten Saîd’in yanına git! Onlar, çoktan Müslüman oldular. Sen önce kendi yakınların ile uğraş![/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Hayır, onlar Müslüman olamazlar.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Bana inanmazsan, git evlerine, kendilerine sor![/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bunun üzerine Hz. Ömer, kardeşini merak edip, öfkeyle hemen evlerine gitti. O sıralarda Tâhâ sûresi yeni nâzil olmuş, eniştesi Saîd ile kızkardeşi Fâtıma bunu yazdırıp, Hz. Habbâb bin Eret adındaki sahâbîyi evlerine getirmiş, okuyorlardı. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hattâboğlu Ömer, kapıdan bunların sesini duydu. Kapıyı çok sert çaldı. Onu, kılıcı belinde kızgın görünce, yazıyı saklayıp, Hz. Habbâb’ı gizlediler. Sonra kapıyı açtılar. İçeri girince sordu:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ne okuyordunuz?[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Bir şey okumuyorduk.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Hayır, okuyordunuz. İşittiğim doğru imiş. Siz de O’nun sihrine aldanmışsınız![/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Niçin utanmazsın?[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Sa’îd’i yakasından tutup, yere attı. Kardeşi, efendisini kurtarayım derken, onun yüzüne de öfkeli bir tokat indirdi. Yüzünden kan akmaya başladığını görünce, kardeşine acıdı. Fâtıma’nın canı yanmış, kana boyanmış idi. Fakat îmân kuvveti, kendisini harekete getirip, Allahü teâlâya sığınarak dedi ki:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Yâ Ömer! Niçin Allahtan utanmaz, âyetler ve mu’cizeler ile gönderdiği Peygamberine inanmazsın? İşte ben ve zevcim, Müslüman olmakla şereflendik. Başımızı kessen de bundan dönmeyiz[/COLOR].[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Sonra Kelime-i şehâdeti okudu. Hattâboğlu Ömer, kızkardeşinin bu îmânı karşısında birden yumuşadı ve yere oturdu. Yumuşak sesle dedi ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Hele şu okuduğunuz kitabı çıkarın.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Sen temizlenmedikçe, onu sana vermem[/COLOR].[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Ömer bin Hattâb gusül abdesti aldı. Ondan sonra Fâtıma, âyet-i kerîme yazılı sahifeyi getirdi. Ömer bin Hattâb güzel okurdu. [COLOR=purple]Tâhâ sûresini okumaya başladı. Kur’ân-ı kerîmin fesâhatı, belâgatı, ma’nâları ve üstünlükleri kalbini gitgide yumuşattı.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]([COLOR=red]Göklerde ve yeryüzünde ve bunların arasında ve yedi kat toprağın altındaki şeyler hep O’nundur[/COLOR]) [Tâhâ: 6] meâlindeki âyet-i kerîmeyi okuyunca, derin derin düşünceye daldı. Dedi ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Yâ Fâtıma! Bu bitmez tükenmez varlıklar, hep sizin taptığınız Allahın mıdır?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Evet, öyle ya! Şüphe mi var? [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Yâ Fâtıma! Bizim binbeşyüz kadar altından, gümüşten, tunçtan, taştan oymalı, süslü heykellerimiz var. Hiçbirinin, yeryüzünde bir şeyi yok.Şaşkınlığı büsbütün artmıştı. Biraz daha okudu. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red](Allahü teâlâdan başka ibâdet edilecek, tapılacak hak bir ilâh, bir ma’bûd yoktur. En güzel isimler O’nundur) [Tâhâ: 8][/COLOR] meâlindeki âyet-i kerîmeyi düşündü. Sonra dedi ki:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Hakîkaten, ne kadar doğru.********************************************************[/FONT][/SIZE] [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][U][COLOR=red][B]Ömer ile kuvvetlendir[/B][/COLOR][/U][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Habbâb bu sözü işitince, gizlendiği yerden fırladı ve tekbîr getirdikten sonra müjdeyi verdi: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Müjde yâ Ömer! Resûlullah efendimiz Allahü teâlâya duâ ederek, “Yâ Rabbî! Bu dîni, Ebû Cehil yahut Ömer ile kuvvetlendir, buyurdu. İşte bu devlet, bu saâdet sana nasîb oldu. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bu âyet-i kerîme ve bu duâ, Hattâboğlu Ömer’in kalbindeki düşmanlığı sildi, süpürdü. Hemen; [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Resûlullah nerede? Beni, Resûlullaha götürür müsünüz? dedi. Zîrâ kalbi, Resûlullaha tutulmuştu[/COLOR]. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Ömer bin Hattâb’ın Resûlullahı görmek için yola çıktığı sırada, Resûl-i ekrem, Hz. Erkâm’ın evinde Eshâbına nasîhat veriyordu. Hattâboğlu Ömer’in geldiği, Erkâm’ın evinden görüldü. Kılıcı da yanında idi. Heybetli, kuvvetli olduğundan, Eshâb-ı kirâm, Resûlullahın etrafını sardı. Hz. Hamza dedi ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ömer’den çekinecek ne var, iyilik ile geldi ise, hoş geldi. Yoksa o kılıcını çekmeden başını uçururum. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Resûlullah efendimiz buyurdu ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Yol verin, içeri gelsin! **************************************[/FONT][/SIZE] [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Îmâna gel yâ Ömer![/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Cebrâil aleyhisselâm, daha önce, Ömer bin Hattâb’ın îmân etmek için geldiğini ve yolda olduğunu haber vermişti. Resûlullah efendimiz, onu, tebessüm buyurarak karşıladı. Ömer bin Hattâb, Resûlullahın önünde diz çöktü. Resûlullah efendimiz, onu, kolundan tutup buyurdu ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Îmâna gel, yâ Ömer![/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]O da temiz kalb ile Kelime-i şehâdeti söyledi. Eshâb-ı kirâmın, sevinçten söyledikleri tekbîr sesleri göğe yükseldi[/COLOR].[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][U]Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonraki hâlini şöyle anlattı: [/U][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][I][COLOR=red]“Müslüman olduğum zaman, Eshâb-ı kirâm, müşriklerden gizlenir ve ibâdetlerini gizli yaparlardı. Bu duruma çok üzüldüm ve Resûlullaha suâl ettim: [/COLOR][/I][/FONT][/SIZE] [I][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Yâ Resûlallah! Biz hak üzere değil miyiz? [/COLOR][/FONT][/SIZE][/I] [I][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Evet. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ister ölü ister diri olunuz, muhakkak hak üzerindesiniz. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/I] [I][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Yâ Resûlallah! Mâdem ki biz hak üzerinde, müşrikler de bâtıl yoldadırlar, o hâlde ne diye dînimizi gizliyoruz? Vallahi biz, dîn-i İslâmı, küfre karşı açıklamaya daha haklı ve daha lâyıkız. Allahü teâlânın dîni, Mekke’de, hiç şüphesiz üstün gelecektir. Kavmimiz bize karşı insaflı davranırlarsa ne âlâ, yok taşkınlık etmek isterlerse, kendileriyle çarpışırız.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/I] [I][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Yâ Resûlallah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, hiç çekinmeden ve korkmadan, oturup İslâmı anlatmadığım bir müşrik topluluğu kalmayacaktır. Artık ortaya çıkalım.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/I] [I][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Kabûl buyurulunca, iki saf hâlinde dışarı çıkıp, Harem-i şerîfe doğru yürüdük. Safların birinin başında Hamza, diğerinin başında da ben vardım. Sert adımlarla, toprağı un edercesine, Mescid-i harâma girdik. Kureyşli müşrikler, bir bana, bir Hz. Hamza’ya bakıyorlardı."[/COLOR][/FONT][/SIZE][/I] ********************************************************************* [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Beni bilen bilir[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer’in bu gelişi üzerine, Ebû Cehil ileri çıkıp, “Yâ Ömer! Bu ne hâldir?” deyince, Hz. Ömer hiç aldırış etmeden Kelime-i sehâdet getirdi: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh! [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Ebû Cehil ne diyeceğini şaşırdı. Donup kaldı. Hz. Ömer bu müşrik gürûhuna dönerek dedi ki: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ey Kureyş! Beni, bilen bilir! Bilmeyen bilsin ki, ben Hattâboğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen yerinden kıpırdasın! Kımıldayanı, kılıcımla doğrayıp yere sererim![/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bunun üzerine Kureyşli müşrikler, bir anda dağılıp, oradan uzaklaştılar. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Böylece, ilk defa Harem-i şerîfte açıktan namaz kılındı.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer, haksızlık karşısında çok hiddetli olduğu gibi, adâletin yerine getirilmesinde de o kadar şefkâtli idi. Bu yüzden adâleti ile meşhûr olmuştur.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Bir gün at satın almak istedi. Atı tecrübe etmek niyetiyle biniciye verdi. Ata binen kimse, koştururken, at tökezleyip kazâya uğradı. Hz. Ömer atı satıcısına geri vermek istediğinde, satıcı almadı. Sonunda durum, Kâdî Şüreyh hazretlerine intikal etti. Kâdî sordu:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- At, sahibinin izniyle mi koşturuldu?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Ömer dedi ki: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Hayır, ben denemek için koşturdum.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Atı almak macbûriyetindesiniz[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Bunun üzerine, kâdî şu hükmü verdi:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Şâyet at sahibinin rızâsı ile tecrübe edilseydi, sahibine iâde edilebilirdi. Fakat, siz sahibinden izin almadığınız için geri veremezsiniz, atı almak mecbûriyetindesiniz.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Ömer; [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Hak ve adâlet husûsunda boynumuz kıldan incedir, deyip atın bedelini verdi.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer, sonu pişmanlık olan iş yapmazdı.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Onun zamanında, Müslümanlar İslâmiyeti İran içlerine kadar yaydılar. İranlı meşhûr kumandan Hürmizân, teslîm olmamak için çok direndi, fakat hayatının tehlikeye girdiğini görünce teslîm oldu. Hz. Ömer, huzûruna çıkartılan Hürmizân’a sordu: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Bize söyliyeceğin bir şey var mıdır?[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Var! Fakat önce ölecek miyim, kalacak mıyım bunu bilmem lâzımdır.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Konuş, sana zarar gelmiyecektir.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ey büyük halîfe, önceleri biz İranlılar siz Arabları öldürüyor, zorla mallarınızı ellerinizden alıyorduk. Ne zaman ki, Allah size peygamber gönderdi. Ondan sonra bizim üstünlüğümüz sona erdi. Siz azîz, biz zelîl olduk.**************************************************************************************[/FONT][/SIZE] [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Söz vermiştiniz[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer, Enes bin Mâlik’e sordu:[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Ne yapalım bunu?[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Öldürmeyelim! Çünkü arkasında büyük bir kalabalık vardır. Belki onlar, ileride Müslüman olabilirler.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Fakat o, Resûlullahın kıymetli arkadaşlarını şehîd etti. Onu sağ bırakmamız uygun olur mu?[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Yâ Ömer bunu öldürmememiz lâzımdır. Çünkü, “Konuş sana benden zarar gelmez” diye söz de vermiştin.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer, kim tarafından söylenirse söylensin, doğru sözü hemen kabûl ederdi. Enes bin Mâlik hazretlerinin bu sözleri üzerine, onu öldürmekten vazgeçti. Birçok sahâbînin şehîd olmasına sebep Hürmizân'ın hayatını bağışladı.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Bir müddet sonra da, Hürmizân Müslüman oldu. Ayrıca onun vesîlesi ile birçok kimse îmâna geldi. Hz. Ömer eski can düşmanını bile maaşa bağladı. Çünkü adâlet bunu gerektiriyordu. Adâlet, şahsî fikrin, hissiyâtın üzerinde idi.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer Şam’ı ziyâret ettiğinde, ordusunun kumandanı Ebû Ubeyde bin Cerrâh hazretleri büyük bir kalabalıkla karşıladı. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Hz. Ömer ile kölesi beraberlerindeki tek deveye nöbetleşe biniyorlardı. Şehre girişte, sıra köleye gelince, Halîfe devesinden indi. Yerine kölesini bindirdi. Devenin yularından tuttu. Ayakkabılarını çıkarıp dereden geçti. ************************************************************************[/FONT][/SIZE] [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Hakîr bir kavimdik[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Uzaktan bakan; deveye binmiş köleyi halîfe, devenin yularını çeken Hz. Ömer’i de köle zannediyordu. Bunu gören Ebû Ubeyde bin Cerrâh dedi ki: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Efendim, bütün Şamlılar, bilhassa Rumlar, Müslümanların halîfesini görmek için toplandılar. Size bakıyorlar. Bu yaptığınızı nasıl îzâh edebilirsiniz? Sizi köle zannedecekler, küçümseyecekler.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Hz. Ömer buyurdu ki:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Yâ Ebâ Ubeyde! Senin bu sözünü işitenler, insanın şerefini, vâsıtaya binerek gitmekte ve süslü elbise giymekte sanacaklar. Biz daha önce zelîl ve hakîr bir kavimdik. Allahü teâlâ, bizleri Müslümanlıkla şereflendirdi. Bundan başka şeref ararsak, Allahü teâlâ bizi zelîl eder, herşeyden aşağı eder. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Bu şekilde şehre girdiler. Gerçekten bu hareketi, onun şerefini küçültmedi, aksine büyüttü. Biz bile 1400 sene sonra, burada, örnek bir hareket diye anlatıyoruz. Eğer tersi olsaydı, o zaman orada unutulup gidecekti.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]Halîfe Hz. Ömer, Şam'a gidiyordu. Şam'da vebâ hastalığı olduğu işitildi.Yanında[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]bulunanların ba’zısı;[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Şam’a girmiyelim, dedi. Bir kısmı da;[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Allahü teâlânın kaderinden kaçmıyalım, dedi. Halîfe de buyurdu ki: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=purple]- Allahü teâlânın kaderinden, yine O’nun kaderine kaçalım, şehre girmiyelim. Birinizin bir çayırı ile, bir çıplak kayalığı olsa, sürüsünü hangisine gönderirse, Allahü teâlânın takdîri ile göndermiş olur. [/COLOR][/FONT][/SIZE] ************************************************************* [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]İlk karantina[/B][/U][/COLOR][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Sonra Abdürrahmân bin Avf hazretlerini çağırıp sordu: [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]- Sen ne dersin? [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Resûlullahtan işittim. “Vebâ olan yere girmeyiniz ve vebâ olan bir yerden, başka yerlere gitmeyiniz, oradan kaçmayınız!” buyurmuştu[/COLOR]. [/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Halîfe de; [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]- Elhamdülillah, benim sözüm, hadîs-i şerîfe uygun oldu, deyip, Şam’a girmediler.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Böylece ilk defa karantina uygulaması yapıldı. Vebâ bulunan yerden dışarı çıkmanın yasak edilmesine sebep, sağlam olanlar çıkınca, hastalara bakacak kimse kalmaz, helâk olurlar. Vebâlı yerde, kirli hava ya’nî mikroplu hava, vebâ basilleri, herkesin içine yerleşince, kaçanlar, hastalıktan kurtulamaz ve hastalığı başka yerlere götürmüş, bulaştırmış olurlar.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=#ff0000]*******************************************************[/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Ömer, devlet başkanı seçildiğinde, Hz. Ebû Bekir’e ta’yîn edilen maaş kadar ücret alıyordu. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Bu şekilde bir müddet devam edildi. Daha sonra, Hz. Ömer, geçim sıkıntısına düştü.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Bu durumu gören, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ba’zıları toplanıp, bu durumu görüştüler. Zübeyr bin Avvâm hazretleri şöyle bir teklifte bulundu:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Kendisine söyliyerek maaşını artıralım.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Teklifi bildirelim[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Toplantıda bulunan Hz. Ali buyurdu ki:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Bu teklifi kabûl edeceğini zannetmiyorum. İnşâallah kabûl eder. Gidip teklifi bildirelim.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Bu arada, Hz. Osman söz alıp buyurdu ki:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Ömer’in hak ve adâlette ne kadar ta’vîzsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teklifimizi bizzat kendimiz değil, kendisini kıramıyacağı birine söyletelim. Bunu, kızı Hafsa’ya anlatalım, o teklif etsin![/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Osman’ın bu teklifi uygun görülerek, beraberce Hz. Hafsa’nın huzûruna vardılar. Aralarındaki konuşmaları anlattılar. İsim vermeden, yapılan teklifleri Hz. Ömer’e bildirmesini istediler.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Hafsa babasının yanına varıp dedi ki:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Eshâbdan ba’zıları, senin maaşını az bulmuşlar. Bunun için maaşını artırmayı teklif ediyorlar.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Hz. Ömer, bu teklife celâllenip sordu:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Kimdir onlar? [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Fikrini öğrenmeden kim olduklarını söylemem.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Eğer kim olduklarını öğrenseydim, onlara gereken cezâyı verirdim. Allahü teâlâya duâ etsinler ki, arada sen varsın.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Sonra kızı Hz. Hafsa’ya sordu:[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Sen Resûlullahın evinde iken, Allahın Resûlünün giydiği en kıymetli elbise neydi?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- İki tane renkli elbisesi vardı. Elçileri onlarla karşılar, cum’a hutbelerini bunlarla okurdu.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Peki yediği en iyi yemek neydi?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Yediğimiz ekmek, arpa ekmeği idi. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Senin yanında kaldığı zamanlar, yerde yaygı olarak kullandığınız en geniş, en rahat yaygı neydi?[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Kaba kumaştan yapılmış bir örtümüz vardı. Yazın dörde katlar, altımıza yayardık. Kış gelince de, yarısını altımıza yayar, yarısını da üstümüze örterdik.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Artanı muhtâçlara vereceğim[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]Daha sonra Hz. Ömer buyurdu ki: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkgreen]- Yâ Hafsa, benim tarafımdan, seni gönderenlere söyle! Resûlullah efendimiz kendisine yetecek miktarını tespit eder, fazlasını ihtiyâç sahiplerine verirdi. Kalanı ile yetinirdi. Vallahi ben de kendime yetecek olanını tespit ettim. Artanını ihtiyâç sahiplerine vereceğim. Ve bununla yetineceğim.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Resûlullah efendimiz, ben ve Hz. Ebû Bekir, bir yol takip eden üç kişi gibiyiz. Onlardan ilki nasîbini aldı ve yolun sonuna vardı. Diğeri de aynı yolu tâkip etti ve O’na kavuştu. Sonra üçüncüsü yola koyuldu. Eğer O da öncekilerin takip ettiği yolu takip eder, onlar gibi yaşarsa, onlara kavuşur ve onlarla beraber olur. Eğer öncekilerin yolunu takip etmezse, başka yoldan giderse, onlarla buluşamaz.[/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Müslümanlar, bulundukları yerlerde oturan gayri müslim halkı korumaları altına aldıkları gibi, turist olarak gelen veya ticârî maksatla gelmiş olan gayri müslimleri de sınırları dâhilinde koruma altına alırlardı. Onların zarar görmemesi için, her türlü tedbiri alırlardı. Bunun geçmişte sayısız örnekleri vardır.[/FONT][/SIZE] ********************************************************************************** [CENTER][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=red][U][B]Bize sığınmışlar[/B][/U][/COLOR] [/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange][B]Meselâ, Halîfe Hz. Ömer zamanında, bir ticâret kervanı gelip, gece Medîne’nin dışına konakladı. Yorgunluktan hemen uyudular. [/B][/COLOR][/FONT][/SIZE] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Bu sırada, herkes uyurken, Halîfe Hz. Ömer, şehri dolaşıyordu. Dolaşma esnasında bunları gördü. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Hz. Ömer, Abdurrahmân bin Avf’ın evine gelip, yatağından kaldırarak buyurdu ki: [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Bu gece bir kervan gelmiş. Hepsi kâfirdir. Fakat, bize sığınmışlar. Eşyâları çoktur ve kıymetlidir. Yabancıların, yolcuların bunları soymasından korkuyorum. Gel, bunları koruyalım.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Abdurrahmân bir Avf cevap verdi: [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Çok iyi olur, çok güzel düşünmüşsün, hemen geliyorum.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Sabaha kadar nöbetleşe, bu kervanı beklediler. Sabah namazında mescide gittiler. Kervanda bulunan bir genç, o sırada uyanmıştı. Bunları takip edip, arkalarından gitti. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Soruşturup, kendilerine bekçilik eden şahsın Halîfe Hz. Ömer ile arkadaşı olduğunu öğrendi. Gelip, arkadaşlarına şöyle anlattı: [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Arkadaşlar! Sabaha kadar iki Müslümanın bizi bekleyip, eşyalarımızın çalınmasına mâni olduğundan haberiniz var mı? [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Müslümanların başka işi yok da, bizi mi koruyacaklar? Üstelik bizim Hıristiyan olduğumuzu biliyorlar.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Hem de kim korudu biliyor musunuz?[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Kimmiş?[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Müslümanların Halîfesi Ömer.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Sen yanlış görmüşsündür. Halîfenin, gecenin bu vaktinde burada işi ne? O sarayında kuş tüyü yatağında yatıyordur.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Sizin gibi önce ben de inanamadım.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Sonra nasıl inandın?[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Sabah olup ortalık aydınlanınca, buradan ayrıldılar. Ben de merak edip arkalarından gittim. Câmiye girdiler. Yolda karşılaştığım birisine, “Bu kim” diye sordum. “Halîfemiz Ömer” diye cevap verdi.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Daha ne duruyoruz?[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Bu konuşmaları dikkatle dinleyen kâfile halkı, derin bir sessizliğe büründü. Kimsenin konuşacak, birşey söyliyecek hâli kalmamıştı.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Uzun süren bir sessizlikten sonra, içlerinden biri sessizliği bozdu: [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]- Daha ne duruyoruz? Bu hâl İslâmiyetin gerçek din olduğuna delil olarak yetmez mi? [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=orange]Diğerleri de bu söze katıldılar. Roma ve İran ordularını perişan eden, adâleti ile meşhûr yüce Halîfenin, bu merhamet ve şefkatini görerek, İslâmiyetin hak din olduğunu anladılar ve seve seve hepsi Müslüman oldular. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Hz. ÖMER -Adâletin timsâli ikinci büyük halîfe
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst