Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 7. yılı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 189044" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>PEYGAMBERİMİZİN, MEKKE'DE BİRAZ DAHA KALMAK İSTEYİŞİ</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimizin, Hz. Meymûne'yle evlenmesinde Kureyş müşrikleriyle arasında bulunan gerginliği bir derece yumuşatmak maksadını güttüğü de söylenebilir. Zîra, bir müddet daha kalıp Kureyşlilerle konuşma fırsatını elde etmek için bunu vesile kılmak istediğini görüyoruz. Hudeybiye Muahedesine göre tesbit edilen kalma müddeti üç gündü. Üç gün dolunca Efendimiz, Kureyş ileri gelenlerine, "İsterseniz, ailemle evlenme merasimini yapmak üzere burada üç gün daha kalayım ve tertipleyeceğim düğün ziyafetine sizi de davet edeyim" diye teklifte bulundu. Fakat, Kureyş ileri gelenleri bunu kabul etmediler. Temsilci göndererek, Peygamberimizden Mekke'den çıkıp gitmesini istediler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">O sırada Efendimizin yanında Medineli Müslümanların ileri gelenlerinden Sa'd b. Ubade vardı. Kureyş temsilcilerinin Re-sûl-i Kibriya Efendimize sert konuştuklarına tahammül edemedi ve onlardan biri olan Süheyl b. Amr'a, "Burası ne senin, ne de babanın toprağıdır. Vallahi, Resûlullah (a.s.m.) buradan ancak anlaşma hükmü gereği kendi rızasıyla çıkar. Yoksa zorla çıkıp gitmez." diyerek çıkıştı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bunun üzerine Kureyş'in iki temsilcisi seslerini kestiler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz ise, bu manzaraya tebessüm buyurdular.668</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>Mekke 'de Kalma Müddeti Dolunca!</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hudeybiye Anlaşması gereğince, Mekke'de kalma müddeti olarak tâyin edilen üç gün dolmuştu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hayatı boyunca düşmanıyla dahi ahdini bozmamış bulunan Hz. Fahr-i Âlem Efendimiz, gönülden kalmayı arzu ettiği hâlde, ahdine muhalif düşmemek için Mekke'yi, Kâbe-i Muazza-ma'yı terk etmek zorunda kalıyordu. Aslında bu bir mânâda uzaklaşmak değil, Mekke'yi fethetme zamanına günbegün yaklaşmaktı. Bundan sonraki her gün, her saat Mekke'nin fethini, onunla birlikte gönüllerin fethini de yakınlaştıracaktı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu üç gün zarfında Müslümanlar, Mekke'deki birçok akra-basıyla görüşme imkânına da kavuşmuşlardı. îman hakikatlerini ve İslâm ahlâkının güzellik, yücelik, nezaket ve nezahetini dürüst davranışlarıyla ortaya koyma fırsatını bulmuşlardı. Doğru îslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu müşriklerin de gözleri önünde nurânî bir manzara hâlinde sergilemişlerdi. Bunun neticesinde müşrik azılıları hâriç, halktan birçok kimsenin gönlünde îman ve İslâm'a karşı sıcak bir ilgi, samimî bir istek uyanmıştı. Âdeta, mekke fethedilmeden evvel, halkından birçoğunun gönlü fethe hazır hâle gelmişti!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Amca!.. Amca!.. "</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabıyla Mekke'den ayrıldığı sırada, arkasından masum bir ses duydu: "Amca!.. Amca!.."</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Dönüp baktılar. Sesin sahibi, "Şehidlerin Efendisi" Hz. Hamza'nın biricik kızı Ümame idi. Mekke'de bulunuyordu. Sesinde bir imdat, bir "Beni kurtarın bu şirk diyarından!.." ifadesi ve mânâsı vardı! Ve sanki, bütün Mekke, bir ağız olmuş, "Beni bırakma!" diye bu biricik yavruyla birlikte imdat ditiyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Kalbi şefkat ve merhamet deryasını andıran Resûl-i Ekrem, döndü, minicik yavrunun elinden tutup Medine'ye beraberinde getirdi.669</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamberimiz, Şerifte Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabıyla Mekke'den ayrıldıktan sonra Şerif mevkiinde konakladı. Orada Hz. Meymûne'yle evlendi.670</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>MEDİNE'YE DÖNÜŞ</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, akşamleyin Şeriften ayrılıp geceleri yola devam etti. Zilhicce ayı içinde Medine'ye geldi.671</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Hamza'nın Kızı Ürname 'nin Hz. Cafer'e Teslim Edilmesi</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Hamza'nın Selma bint-i Ümeys'ten doğan kızı Ümame, Mekke'ye getirilince, üzerinde münakaşa çıktı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, Hz. Zeyd b. Harise ile Hz. Hamza'yı birbirine kardeş yapmıştı. Hz. Zeyd buna istinaden şehâdetin-den sonra Hz. Hamza'nın çocuklarının velisi ve vasisinin kendisi olduğunu söyledi ve, "Kardeşimin kızını görüp gözetmeye, ben daha lâyık ve haklıyım!" dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Cafer bunu duyunca itiraz etti: "Teyze de bir annedir. Zevcem Esma bint-i Ümeys, Ümame'nin teyzesidir. Bu bakımdan onu görüp gözetmeye ben daha lâyık ve haklıyım!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Ali ise, buna kendisinin daha lâyık olduğunu iddia etti. "Amcamın kızını müşriklerin arasından çıkarıp getiren benim." dedi, "Siz ona, neseben benim kadar yakın değilsiniz. Onu görüp gözetmeye ben, sizden daha haklı ve lâyıkım!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Meseleyi neticeye bağlamak, Hz. Resûlullah'a kalmıştı:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ey Zeyd!.. Sen, Allah'ın ve Resulünün dostusun! Ey Ali, sen de benim kardeşim ve arkadaşımsın! Ey Cafer, sen de bana yaratılış ve huyca en çok benzeyensin!" dedikten sonra, kararı şöyle verdi:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ey Cafer!.. Ümame'yi görüp gözetmeye, sen daha lâyık ve haklısın; çünkü, onun teyzesiyle evli bulunuyorsun! Kadın ne teyzesi, ne de halası üzerine nikahlanıp gelemez!"672</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Resûlullah bu hükmü verince, Hz. Cafer sevincinden birden ayağa kalktı; Peygamber Efendimizin çevresinde tek ayak üzerinde seke seke yürümeye başladı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Ekrem, "Ey Cafer!.. Nedir bu yaptığın?.." diye sorunca, Hz. Cafer izah etti: "Yâ Resûlallah!.. Habeşliler, sevinçlerinden, krallarına böyle yaparlardı. Necâşî de bir kimseden hoşlandı mı kalkıp böyle hareket ederdi!"673</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">--------------------------------------------------------------------------------</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">646 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 120.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">647 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">649 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121; Ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 435.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">650 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">651 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">652 Taberî, Tarih, c. 3, s. 101; Ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 436.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">653 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121; Ibn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 436; Halebî,Insanû'l-Uyûn, c. 2, s. 780.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">654 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 432. M5 ibn-i Hişam, Sîre, c. 4, s. 12-13. Şeriat örfünde buna "remi" denir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">656 ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 123; Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, c. 1, s. 306; Müslim, Sahih, c. 2, s. 923.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">657 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 432.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">658 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 123; Halebî, A.g.e., c. 2, s. 784.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">659 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">660 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">661 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">662 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">663 Vakidî, Megazi, c. 2, s. 738.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">664 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 137; ibn-i Abdi'l-Berr, el-istiab, c. 4, s. 1915-1916.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">665 İbn-i Abdi'l-Berr, A.g.e., c. 4, s. 1916.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">666 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 132; ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 439.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">667 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 439.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">679 Ibn-i Kayyim, Zâdû'l-Maad, c. 2, s. 171; ibn-i Kesir, Sîre, c. 2, s. 443.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">670 ibn-i Hişam, Sîre, c. 4, s. 14; Ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 122, c. 8, s. 133- 134.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">671 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">672 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 159-160.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">673 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 160.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 189044, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="DarkGreen"][B]PEYGAMBERİMİZİN, MEKKE'DE BİRAZ DAHA KALMAK İSTEYİŞİ [/B][/COLOR] Peygamber Efendimizin, Hz. Meymûne'yle evlenmesinde Kureyş müşrikleriyle arasında bulunan gerginliği bir derece yumuşatmak maksadını güttüğü de söylenebilir. Zîra, bir müddet daha kalıp Kureyşlilerle konuşma fırsatını elde etmek için bunu vesile kılmak istediğini görüyoruz. Hudeybiye Muahedesine göre tesbit edilen kalma müddeti üç gündü. Üç gün dolunca Efendimiz, Kureyş ileri gelenlerine, "İsterseniz, ailemle evlenme merasimini yapmak üzere burada üç gün daha kalayım ve tertipleyeceğim düğün ziyafetine sizi de davet edeyim" diye teklifte bulundu. Fakat, Kureyş ileri gelenleri bunu kabul etmediler. Temsilci göndererek, Peygamberimizden Mekke'den çıkıp gitmesini istediler. O sırada Efendimizin yanında Medineli Müslümanların ileri gelenlerinden Sa'd b. Ubade vardı. Kureyş temsilcilerinin Re-sûl-i Kibriya Efendimize sert konuştuklarına tahammül edemedi ve onlardan biri olan Süheyl b. Amr'a, "Burası ne senin, ne de babanın toprağıdır. Vallahi, Resûlullah (a.s.m.) buradan ancak anlaşma hükmü gereği kendi rızasıyla çıkar. Yoksa zorla çıkıp gitmez." diyerek çıkıştı. Bunun üzerine Kureyş'in iki temsilcisi seslerini kestiler. Peygamber Efendimiz ise, bu manzaraya tebessüm buyurdular.668 [COLOR="DarkGreen"][B]Mekke 'de Kalma Müddeti Dolunca![/B][/COLOR] Hudeybiye Anlaşması gereğince, Mekke'de kalma müddeti olarak tâyin edilen üç gün dolmuştu. Hayatı boyunca düşmanıyla dahi ahdini bozmamış bulunan Hz. Fahr-i Âlem Efendimiz, gönülden kalmayı arzu ettiği hâlde, ahdine muhalif düşmemek için Mekke'yi, Kâbe-i Muazza-ma'yı terk etmek zorunda kalıyordu. Aslında bu bir mânâda uzaklaşmak değil, Mekke'yi fethetme zamanına günbegün yaklaşmaktı. Bundan sonraki her gün, her saat Mekke'nin fethini, onunla birlikte gönüllerin fethini de yakınlaştıracaktı. Bu üç gün zarfında Müslümanlar, Mekke'deki birçok akra-basıyla görüşme imkânına da kavuşmuşlardı. îman hakikatlerini ve İslâm ahlâkının güzellik, yücelik, nezaket ve nezahetini dürüst davranışlarıyla ortaya koyma fırsatını bulmuşlardı. Doğru îslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu müşriklerin de gözleri önünde nurânî bir manzara hâlinde sergilemişlerdi. Bunun neticesinde müşrik azılıları hâriç, halktan birçok kimsenin gönlünde îman ve İslâm'a karşı sıcak bir ilgi, samimî bir istek uyanmıştı. Âdeta, mekke fethedilmeden evvel, halkından birçoğunun gönlü fethe hazır hâle gelmişti! "Amca!.. Amca!.. " Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabıyla Mekke'den ayrıldığı sırada, arkasından masum bir ses duydu: "Amca!.. Amca!.." Dönüp baktılar. Sesin sahibi, "Şehidlerin Efendisi" Hz. Hamza'nın biricik kızı Ümame idi. Mekke'de bulunuyordu. Sesinde bir imdat, bir "Beni kurtarın bu şirk diyarından!.." ifadesi ve mânâsı vardı! Ve sanki, bütün Mekke, bir ağız olmuş, "Beni bırakma!" diye bu biricik yavruyla birlikte imdat ditiyordu. Kalbi şefkat ve merhamet deryasını andıran Resûl-i Ekrem, döndü, minicik yavrunun elinden tutup Medine'ye beraberinde getirdi.669 Peygamberimiz, Şerifte Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabıyla Mekke'den ayrıldıktan sonra Şerif mevkiinde konakladı. Orada Hz. Meymûne'yle evlendi.670 [COLOR="DarkGreen"][B]MEDİNE'YE DÖNÜŞ[/B][/COLOR] Peygamber Efendimiz, akşamleyin Şeriften ayrılıp geceleri yola devam etti. Zilhicce ayı içinde Medine'ye geldi.671 Hz. Hamza'nın Kızı Ürname 'nin Hz. Cafer'e Teslim Edilmesi Hz. Hamza'nın Selma bint-i Ümeys'ten doğan kızı Ümame, Mekke'ye getirilince, üzerinde münakaşa çıktı. Peygamber Efendimiz, Hz. Zeyd b. Harise ile Hz. Hamza'yı birbirine kardeş yapmıştı. Hz. Zeyd buna istinaden şehâdetin-den sonra Hz. Hamza'nın çocuklarının velisi ve vasisinin kendisi olduğunu söyledi ve, "Kardeşimin kızını görüp gözetmeye, ben daha lâyık ve haklıyım!" dedi. Hz. Cafer bunu duyunca itiraz etti: "Teyze de bir annedir. Zevcem Esma bint-i Ümeys, Ümame'nin teyzesidir. Bu bakımdan onu görüp gözetmeye ben daha lâyık ve haklıyım!" Hz. Ali ise, buna kendisinin daha lâyık olduğunu iddia etti. "Amcamın kızını müşriklerin arasından çıkarıp getiren benim." dedi, "Siz ona, neseben benim kadar yakın değilsiniz. Onu görüp gözetmeye ben, sizden daha haklı ve lâyıkım!" Meseleyi neticeye bağlamak, Hz. Resûlullah'a kalmıştı: "Ey Zeyd!.. Sen, Allah'ın ve Resulünün dostusun! Ey Ali, sen de benim kardeşim ve arkadaşımsın! Ey Cafer, sen de bana yaratılış ve huyca en çok benzeyensin!" dedikten sonra, kararı şöyle verdi: "Ey Cafer!.. Ümame'yi görüp gözetmeye, sen daha lâyık ve haklısın; çünkü, onun teyzesiyle evli bulunuyorsun! Kadın ne teyzesi, ne de halası üzerine nikahlanıp gelemez!"672 Hz. Resûlullah bu hükmü verince, Hz. Cafer sevincinden birden ayağa kalktı; Peygamber Efendimizin çevresinde tek ayak üzerinde seke seke yürümeye başladı. Resûl-i Ekrem, "Ey Cafer!.. Nedir bu yaptığın?.." diye sorunca, Hz. Cafer izah etti: "Yâ Resûlallah!.. Habeşliler, sevinçlerinden, krallarına böyle yaparlardı. Necâşî de bir kimseden hoşlandı mı kalkıp böyle hareket ederdi!"673 -------------------------------------------------------------------------------- 646 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 120. 647 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121. 649 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121; Ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 435. 650 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121. 651 ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121. 652 Taberî, Tarih, c. 3, s. 101; Ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 436. 653 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 121; Ibn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 436; Halebî,Insanû'l-Uyûn, c. 2, s. 780. 654 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 432. M5 ibn-i Hişam, Sîre, c. 4, s. 12-13. Şeriat örfünde buna "remi" denir. 656 ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 123; Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, c. 1, s. 306; Müslim, Sahih, c. 2, s. 923. 657 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 432. 658 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 123; Halebî, A.g.e., c. 2, s. 784. 659 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122. 660 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122. 661 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122. 662 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122. 663 Vakidî, Megazi, c. 2, s. 738. 664 İbn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 137; ibn-i Abdi'l-Berr, el-istiab, c. 4, s. 1915-1916. 665 İbn-i Abdi'l-Berr, A.g.e., c. 4, s. 1916. 666 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 132; ibn-i Kesir, Sîre, c. 3, s. 439. 667 İbn-i Kesir, A.g.e., c. 3, s. 439. 679 Ibn-i Kayyim, Zâdû'l-Maad, c. 2, s. 171; ibn-i Kesir, Sîre, c. 2, s. 443. 670 ibn-i Hişam, Sîre, c. 4, s. 14; Ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 122, c. 8, s. 133- 134. 671 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 122. 672 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 159-160. 673 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 160. [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 7. yılı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst