Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
"Her Nefis Ölümü Tadacaktır"
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 523776" data-attributes="member: 1040028"><p><strong><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em><span style="color: #B22222">Dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir. (Âl-i İmran Suresi: 185.)</span></em></span></span></strong></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>[Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.] </strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talib bedbaht nefsim! Bilir misin neye benzersin? Deve kuşuna... Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, tâ avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda. Avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Gafil: Gaflette olan. Düşüncesiz, ilgisiz ve habersiz. </span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Ders-i ibret: İbret dersi.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Bedbaht: Bahtı kara, mutsuz.</span></span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Ey nefis! Şu temsile bak gör:</strong> Nasıl dünyaya hasr-ı nazar, aziz bir lezzeti, elîm bir eleme kalbeder.Meselâ; şu karyede (yani Barla'da) iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksandokuz ahbabı İstanbul'a gitmişler. Güzelce yaşıyorlar. Yalnız bir tek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul'a müştaktır, orayı düşünür. Ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse "Oraya git", sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksandokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı, ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler, zanneder. Şu bîçare adam ise, bütün onlara bedel yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firakı kapamak ister.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Nefis: Bir kişinin kendisi, öz varlığı. *Günah ve sevab ayırmadan saldıran istekler ve duygular.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Hasr-ı nazar: Bütün dikkatini verme.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Elîm: Acı veren.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Karye: Köy.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Müştak: Çok istekli.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Bîçare: Çaresiz.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Ünsiyet: Alışkanlık, dostluk, tanışıklık, yakınlık.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Âlâm-ı firak: Ayrılık acıları.</span></span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir-iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme. Merdane kabre bak, dinle ne taleb eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak ne ister. Sakın gafil olup ikinci adama benzeme.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Habibullah: Allah'ın(cc) rızasını ve sevgisini kazanan.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Merdane: Erkekçesine, yiğitçesine.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Kabr: Mezar.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Taleb: İsteme, dileme, istek.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'">Gafil: Gaflette olan. Düşüncesiz, ilgisiz ve habersiz. </span></span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Ey nefsim! Deme:</strong> "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur." Çünki ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Asır: Yüzyıl, devir, zaman. </span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Perestiş: Pek çok sevgi ve saygı besleme.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Derd-i maişet: Geçim derdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Firak: Ayrılık, ayrılma.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Acz-i beşerî: İnsanın güçsüzlük ve çaresizliği.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Fakr-ı insanî: İnsanın fakirliği, insanın sayısız ve sonu gelmez ihtiyaçlarının olması.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Peyda: Olma, meydana çıkma, belirme.</span></span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.</strong> Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vakıalar olan şu hâdisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller. Meselâ: Zemine nebatat ve hayvanat enva'ından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler; baştan aşağıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gayet âlî gayeler içinde kemal-i intizam ile meczub mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın benî-Âdemden, bahusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi <span style="color: #008000"><strong>{(Haşiye):</strong> İzmir'in zelzelesi münasebetiyle yazılmıştır.<strong>}</strong></span> mevt-âlûd hâdisat-ı hayatiyesini; bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zannederek bütün musibetzedelerin elîm zayiatını bedelsiz hebaen-mensur gösterip, müdhiş bir ye'se atarlar. Hem büyük bir hata, hem büyük bir zulüm ederler. Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm'in emriyle ehl-i imanın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir. Nasılki bir gün gelecek, şu müsahhar zemin yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyeyi şirk-âlûd, şükürsüz görüp, çirkin bulur. Hâlık'ın emriyle büyük bir zelzele ile bütün yüzünü siler, temizler. Allah'ın emriyle ehl-i şirki Cehennem'e döker. Ehl-i şükre "Haydi, Cennet'e buyurun" der.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Misafirhane-i dünya: Dünya müsafirhanesi.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Nazar-ı hikmet: Gayeyi ve faydayı araştırıcı göz.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Hâdisat-ı kevniye: Dünya ve kâinattaki olaylar.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Münakkaş: Nakışlı, süslü, işlemeli.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Mücehhez: Cihazlanmış, donatılmış.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Meczub mevlevî: Allah(cc) sevgisinden kendinden geçip dönmeye başlayan mevlevi tarikatına bağlı olan. </span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Etvar-ı gaflet: Gafletli tavırlar.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Sıklet-i maneviye: Manevî ağırlık.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Mevt-âlûd: Ölümle karışık, ölüm bulaşmış.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Hâdisat-ı hayatiye: Hayati olaylar.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Mülhid: Dinsiz, imansız.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Hebaen-mensur: Boşuboşuna, faydasız olarak.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">İbka: Bakileştirme, devamlı olmasını sağlama.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Küfran-ı nimet: Nimete karşı nankörlük.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Âsâr-ı beşeriye: İnsanların eserleri.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Şirk-âlûd: Allah'a(cc) ortak koşma anlayışı karışmış.</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Hâlık: Yoktan en güzel şekilde yaratan Allah(cc).</span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Ehl-i şirk: Allah'a(cc) ortak koşanlar, varlıkları ve olayları Allah'tan başka şeylere dayandıranlar. </span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">Ehl-i şükr: Bütün nimetleri Allah'tan(cc) bilip şükredenler.</span></span></span></p><p></p><p><strong><em><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 15px">Sözler</span></span></p><p></em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 523776, member: 1040028"] [B][FONT=Arial][SIZE=3][I][COLOR="#B22222"]Dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir. (Âl-i İmran Suresi: 185.)[/COLOR][/I][/SIZE][/FONT][/B] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B][Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.] [/B] Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talib bedbaht nefsim! Bilir misin neye benzersin? Deve kuşuna... Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, tâ avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda. Avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][SIZE=2][FONT=Arial]Gafil: Gaflette olan. Düşüncesiz, ilgisiz ve habersiz. Ders-i ibret: İbret dersi. Bedbaht: Bahtı kara, mutsuz.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Ey nefis! Şu temsile bak gör:[/B] Nasıl dünyaya hasr-ı nazar, aziz bir lezzeti, elîm bir eleme kalbeder.Meselâ; şu karyede (yani Barla'da) iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksandokuz ahbabı İstanbul'a gitmişler. Güzelce yaşıyorlar. Yalnız bir tek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul'a müştaktır, orayı düşünür. Ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse "Oraya git", sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksandokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı, ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler, zanneder. Şu bîçare adam ise, bütün onlara bedel yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firakı kapamak ister.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][SIZE=2][FONT=Arial]Nefis: Bir kişinin kendisi, öz varlığı. *Günah ve sevab ayırmadan saldıran istekler ve duygular. Hasr-ı nazar: Bütün dikkatini verme. Elîm: Acı veren. Karye: Köy. Müştak: Çok istekli. Bîçare: Çaresiz. Ünsiyet: Alışkanlık, dostluk, tanışıklık, yakınlık. Âlâm-ı firak: Ayrılık acıları.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3]Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir-iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme. Merdane kabre bak, dinle ne taleb eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak ne ister. Sakın gafil olup ikinci adama benzeme.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][SIZE=2][FONT=Arial]Habibullah: Allah'ın(cc) rızasını ve sevgisini kazanan. Merdane: Erkekçesine, yiğitçesine. Kabr: Mezar. Taleb: İsteme, dileme, istek. Gafil: Gaflette olan. Düşüncesiz, ilgisiz ve habersiz. [/FONT][/SIZE][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Ey nefsim! Deme:[/B] "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur." Çünki ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial][SIZE=2]Asır: Yüzyıl, devir, zaman. Perestiş: Pek çok sevgi ve saygı besleme. Derd-i maişet: Geçim derdi. Firak: Ayrılık, ayrılma. Acz-i beşerî: İnsanın güçsüzlük ve çaresizliği. Fakr-ı insanî: İnsanın fakirliği, insanın sayısız ve sonu gelmez ihtiyaçlarının olması. Peyda: Olma, meydana çıkma, belirme.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.[/B] Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vakıalar olan şu hâdisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller. Meselâ: Zemine nebatat ve hayvanat enva'ından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler; baştan aşağıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gayet âlî gayeler içinde kemal-i intizam ile meczub mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın benî-Âdemden, bahusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi [COLOR="#008000"][B]{(Haşiye):[/B] İzmir'in zelzelesi münasebetiyle yazılmıştır.[B]}[/B][/COLOR] mevt-âlûd hâdisat-ı hayatiyesini; bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zannederek bütün musibetzedelerin elîm zayiatını bedelsiz hebaen-mensur gösterip, müdhiş bir ye'se atarlar. Hem büyük bir hata, hem büyük bir zulüm ederler. Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm'in emriyle ehl-i imanın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir. Nasılki bir gün gelecek, şu müsahhar zemin yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyeyi şirk-âlûd, şükürsüz görüp, çirkin bulur. Hâlık'ın emriyle büyük bir zelzele ile bütün yüzünü siler, temizler. Allah'ın emriyle ehl-i şirki Cehennem'e döker. Ehl-i şükre "Haydi, Cennet'e buyurun" der.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial][SIZE=2]Misafirhane-i dünya: Dünya müsafirhanesi. Nazar-ı hikmet: Gayeyi ve faydayı araştırıcı göz. Hâdisat-ı kevniye: Dünya ve kâinattaki olaylar. Münakkaş: Nakışlı, süslü, işlemeli. Mücehhez: Cihazlanmış, donatılmış. Meczub mevlevî: Allah(cc) sevgisinden kendinden geçip dönmeye başlayan mevlevi tarikatına bağlı olan. Etvar-ı gaflet: Gafletli tavırlar. Sıklet-i maneviye: Manevî ağırlık. Mevt-âlûd: Ölümle karışık, ölüm bulaşmış. Hâdisat-ı hayatiye: Hayati olaylar. Mülhid: Dinsiz, imansız. Hebaen-mensur: Boşuboşuna, faydasız olarak. İbka: Bakileştirme, devamlı olmasını sağlama. Küfran-ı nimet: Nimete karşı nankörlük. Âsâr-ı beşeriye: İnsanların eserleri. Şirk-âlûd: Allah'a(cc) ortak koşma anlayışı karışmış. Hâlık: Yoktan en güzel şekilde yaratan Allah(cc). Ehl-i şirk: Allah'a(cc) ortak koşanlar, varlıkları ve olayları Allah'tan başka şeylere dayandıranlar. Ehl-i şükr: Bütün nimetleri Allah'tan(cc) bilip şükredenler.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [B][I][RIGHT][FONT=Arial][SIZE=4]Sözler[/SIZE][/FONT][/RIGHT][/I][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
"Her Nefis Ölümü Tadacaktır"
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst