Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Her Gün Bir Risale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 260971" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"><span style="font-size: 18px">Karıncayı gözeten bir din, benî âdemin hukukunu nasıl ihmal eder?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"><span style="font-size: 18px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Evet, îmanlı fazîlet, medâr-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdat da olamaz. </strong>Tahakküm ve tegallüb etmek fazîletsizliktir. Ve bilhassa ehl-i faziletin en mühim meşrebi, acz ve fakr ve <strong>tevâzu ile hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır. </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong><span style="color: #800080">Târihçe-i Hayat, s. 165 </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>*** </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Suâl: Gayr-ı müslimlerle nasıl müsavi olacağız? </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Cevap:</strong> Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Hukukta ise şah ve gedâ birdir. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder?</strong> </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Kellâ... </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Biz imtisal etmedik. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Evet, İmam-ı Ali’nin (r.a.) âdî bir Yahudi ile muhakemesi ve medâr-ı fahriniz olan </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Salâhaddin-i Eyyûbî’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080">Münâzarât, s. 66</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span> <strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>*** </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Belki hürriyet budur ki: </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong>Kanun-u adalet ve tedipten başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşrûasında şâhâne serbest olsun.<strong> <span style="color: #0000ff">“Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim.” </span></strong><span style="color: #0000ff">(Âl-i İmrân Sûresi, 3:64.)</span> nehyinin sırrına mazhar olsun.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080">Münâzarât, s. 57</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>***</strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Sual: Nasıl hürriyet imânın hassasıdır? </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Cevap:</strong> Zirâ, rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinata hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez. Bir biçareye tahakküme dahi o hizmetkâr tenezzül etmez. <strong>Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saâdet... </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080">Münâzarât, s. 59 </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>*** </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder: </strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Yani, İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek, ve zâlimlere tezellül etmemek... Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi, Allah’tan başka kendinize Rab yapmayınız. Yani, Allah’ı tanımayan herşeye, herkese nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder. Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakk’ın Rahman, Rahîm tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hâssasıdır. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080">Hutbe-i Şâmiye, s. 66 </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>***</strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalâtalara ve diyanette lâübâlicesine hareketlere müsait bir zemin ise, herkes şahit olsun ki, o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle mahall-i ağrâza bedel, vilâyat-ı şarkiyenin, hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum. Zira bu mim’siz medeniyette görmediğim hürriyet-i fikir ve serbesti-i kelâm ve hüsn-ü niyet ve selâmet-i kal, şarkî Anadolu’nun dağlarında tam mânâsıyla hükümfermadır.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080">Divan-ı Harb-i Örfî, s. 53</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"></span> </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="color: #006400"><strong>LÛGATÇE:</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"> </span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">medâr-ı tahakküm: Tahakküm, zorbalık sebebi. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">tegallüb: Galip gelme, üstün çıkma, baskın olma. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">müsavat: Eşitlik. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">gedâ: Fakir, kimsesiz. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">tâzib: Acı çektirme, sıkıntı verme. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">benî Âdem: İnsanoğlu, âdemoğlu. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">kellâ: Asla, öyle değil. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">imtisal: Uyma, sarılma. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">medâr-ı fahr: Övünme sebebi. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">mürafaa: Yüzleşerek muhakeme olmak. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">şehamet-i imaniye: İmandan kaynaklanan kahramanlık ve cesaret. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">seyyiat: Kötülükler. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">abd: Kul.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 260971, member: 27"] [FONT=verdana][COLOR=#006400][SIZE=5]Karıncayı gözeten bir din, benî âdemin hukukunu nasıl ihmal eder? [/SIZE][/COLOR] [B]Evet, îmanlı fazîlet, medâr-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdat da olamaz. [/B]Tahakküm ve tegallüb etmek fazîletsizliktir. Ve bilhassa ehl-i faziletin en mühim meşrebi, acz ve fakr ve [B]tevâzu ile hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır. [/B][COLOR=#800080]Târihçe-i Hayat, s. 165 [/COLOR][B] *** [/B] [B]Suâl: Gayr-ı müslimlerle nasıl müsavi olacağız? [/B] [B]Cevap:[/B] Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve gedâ birdir. [B]Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder?[/B] Kellâ... Biz imtisal etmedik. Evet, İmam-ı Ali’nin (r.a.) âdî bir Yahudi ile muhakemesi ve medâr-ı fahriniz olan Salâhaddin-i Eyyûbî’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim. [COLOR=#800080]Münâzarât, s. 66 [/COLOR] [B] *** Belki hürriyet budur ki: [/B]Kanun-u adalet ve tedipten başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşrûasında şâhâne serbest olsun.[B] [COLOR=#0000ff]“Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim.” [/COLOR][/B][COLOR=#0000ff](Âl-i İmrân Sûresi, 3:64.)[/COLOR] nehyinin sırrına mazhar olsun. [COLOR=#800080]Münâzarât, s. 57 [/COLOR] [B]*** [/B] [B]Sual: Nasıl hürriyet imânın hassasıdır? [/B] [B]Cevap:[/B] Zirâ, rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinata hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez. Bir biçareye tahakküme dahi o hizmetkâr tenezzül etmez. [B]Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saâdet... [/B] [COLOR=#800080]Münâzarât, s. 59 [/COLOR][B] *** [/B] [B]İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder: [/B] Yani, İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek, ve zâlimlere tezellül etmemek... Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi, Allah’tan başka kendinize Rab yapmayınız. Yani, Allah’ı tanımayan herşeye, herkese nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder. Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakk’ın Rahman, Rahîm tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hâssasıdır. [COLOR=#800080]Hutbe-i Şâmiye, s. 66 [/COLOR][B] *** [/B] Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalâtalara ve diyanette lâübâlicesine hareketlere müsait bir zemin ise, herkes şahit olsun ki, o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle mahall-i ağrâza bedel, vilâyat-ı şarkiyenin, hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum. Zira bu mim’siz medeniyette görmediğim hürriyet-i fikir ve serbesti-i kelâm ve hüsn-ü niyet ve selâmet-i kal, şarkî Anadolu’nun dağlarında tam mânâsıyla hükümfermadır. [COLOR=#800080]Divan-ı Harb-i Örfî, s. 53 [/COLOR] [COLOR=#006400][B]LÛGATÇE:[/B] medâr-ı tahakküm: Tahakküm, zorbalık sebebi. tegallüb: Galip gelme, üstün çıkma, baskın olma. müsavat: Eşitlik. gedâ: Fakir, kimsesiz. tâzib: Acı çektirme, sıkıntı verme. benî Âdem: İnsanoğlu, âdemoğlu. kellâ: Asla, öyle değil. imtisal: Uyma, sarılma. medâr-ı fahr: Övünme sebebi. mürafaa: Yüzleşerek muhakeme olmak. şehamet-i imaniye: İmandan kaynaklanan kahramanlık ve cesaret. seyyiat: Kötülükler. abd: Kul.[/COLOR][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Her Gün Bir Risale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst