Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Gencin tevbesi daha güzeldir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 174412" data-attributes="member: 15919"><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Gencin tevbesi daha güzeldir</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, <span style="color: red">"Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahetten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir.Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva-perest) gençler gibi yaşayandır."</span> buyurmuştur.</span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç, bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünen, âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen, gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir. O, nefsânîliğin en azgın olduğu dönemlerde bile, öteler iştiyakıyla coşup cismanî arzularını gemleyebilmiş, kulluğu tabiatının bir derinliği haline getirmiş ve kendisini Hakk'ın yoluna vermiş bir adanmış ruhtur.</span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Yaşı açısından daha küçücük bir çocuk iken, Allah Teâlâ'nın hususî lütuflarına mazhar olan ve kendisine hikmet verilen Hazreti Yahya (aleyhisselam) bu yiğitler için en güzel örneklerden birisidir. Rivâyete göre; yaşıtı olan çocuklar, "Yahya, gel, sen de bize katıl; beraberce oynayalım!" dedikleri zaman, o Aziz Nebî, "Ben, oyun için yaratılmadım." cevabını vermişti. Oynamak çocukların şiarı olmasına rağmen, kendisi daha o yaşta hilkatin gayesini kavramış, dünyevî meşgalelerden mümkün olduğunca uzaklaşmış ve yaratılış hikmetine uygun bir gidişâtı ihtiyar etmişti. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">İşte, en hayırlı genç, Hazreti Yahya gibi, daha hayatının ilkbaharında, kulluğunun farkına varıp dünya misafirhanesini ebedî saadetin kapısını açmak için bir vesile olarak değerlendiren delikanlıdır. Bu delikanlı iman gücüyle şahlanıp iradesinin hakkını vererek nefsanî arzularını sınırlar. Her gün birkaç defa kendini hesaba çekerek davranışlarını kontrol altına alır. Silkinip gönül dünyasında dirilerek, gerçekten var olduğunu ortaya koyar. En ulvî hislerle mamur ettiği gönlünü fizik ötesi âlemlere de açık hale getirir ve bu kemâle ermişlikle fütüvvet ruhunu temsil eden bir kahraman olur. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Bir gencin yaşlılara benzemesi, öncelikle kanının en deli aktığı ve beşerî garîzelerinin kendisini sürekli dünyaya çağırdığı bir dönemde dahi âhiret yolcusu olduğunu unutmamasıdır. Bunun yanı sıra başında şafak emareleri tulû etmiş, saçı-sakalı ağarmış bir ihtiyar gibi bir ayağı ötedeymişçesine yaşaması da önemlidir. En önemlisi de şeytanın bin bir oyununa rağmen olgun bir gönül adamı edasıyla hayatını dine, imana, Kur'an'a, hizmete adaması ve her zaman ihsan şuuruyla hareket ederek bütün cismanî isteklerine, şehevî arzularına başkaldırması ve günahlara karşı isyan bayrağı açması demektir. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Hakk'ın Mahbubu Tevbekâr Genç</span> </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Böyle bir genç hiç mi sürçmez, hiç mi düşmez, hiç mi günaha girmez?</span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Tabii ki, en hayırlı genç de kimi zaman kayıp düşebilir. Zaman zaman tökezlemek, ara sıra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen şeytana aldanıp bir günah çukuruna düşmek nebîler haricinde her insan için söz konusudur. Ne var ki, iyiliğe kilitlenmiş bir yiğit, daha günaha kapaklandığı ilk anda seccadesine koşar, cürmüne hiç hayat hakkı tanımaz, onu hemen tevbe ile boğar ve en kısa sürede namaz, oruç, hac, sadaka, iman hizmetine müteallik meşguliyetler gibi salih ameller vesilesiyle günah kirlerinden arınır. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Gençlikteki ibadetlerin Hak katında daha sevimli olduğunu belirten Hazreti Sadık u Masdûk Efendimiz, "Tevbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir; Allah tevbe eden genci sever." buyurmuştur. Bu zaviyeden, hayırlı genç Mevlâ-yı Müteâl'in rızasına ermek için kendisini ibadet ü taate veren ve ezkazâ bir günaha girdiğinde hemen helak olacakmış gibi kalbi tir tir titreyen, ilk fırsatta bir arınma kurnasına koşup isyan lekelerinden kalbini temizleyen bahadırdır. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Şimdiye kadar, ızdırap içinde kıvrım kıvrım kıvrandığına şahit olduğum nice gençler vardır ki, gözleri harama iliştiğinden dolayı, inleye inleye gelip sadaka vermişler, hemen seccadelerine koşup Hak karşısında iki büklüm olmuşlar ve gönüllerini karartmasından korktukları masiyet izlerini gözyaşlarıyla yıkamışlardır. İşte, bir anlık gaflet sebebiyle gözüne ilişen bir haramdan dolayı kaddi bükülen ve "Eyvah, ben mahvoldum; Allah'ın bunca nimetlerine mazhar olmuşken günah yakışır mıydı bana, ne olacak şimdi halim?" diyen ve tevbe, inâbe, evbe basamaklarıyla hakiki kulluk ufkuna yükselen delikanlı, olgun bir ihtiyar gibi davranan ve şeytanî hücumlara karşı kalbini koruyup canlı tutan en hayırlı gençtir. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Haddizatında, insan, kalbi hayatdâr olduğu nispette günahlardan nefret eder ve onlara karşı içinde tiksinti duyar. Gönül hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış bir kul, her masiyeti ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis kurşunu sayar; işlediği bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve günlerce ızdırapla yatıp kalkar. Zaten, bir insan, içine düştüğü günahlar sebebiyle neredeyse hasta olacak kadar ızdırap çekmiyorsa, alışılageldiği üzere o da diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese bile, onun yaptığı tevbe değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç söz söylemekten ibaret kalır. Tevbe, vicdanı kasıp kavuran pişmanlık hissi ve bu nedametin insanı iki büklüm etmesidir. Pişmanlığı ve af talebini dil ile söylemeye gelince, o sadece böyle iki büklüm olmuşluğa kavlen iştirak ve bir tercümanlıktır. Evet, gerçek tevbe ancak ızdırap terennümünün ve masiyetten yiğitçe sıyrılıp İlahî dergâha dönüşün unvanıdır. </span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><u>Özetle</u></span></span></span></strong></p><p> </p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red"><span style="font-size: 12px"><strong>1- </strong>Efendimiz, "Gençlerinizin en hayırlısı, (temkinli davranmak hususunda) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise, (nefsinin arzularına uymak konusunda heva-perest) gençler gibi yaşayandır." buyurmuştur. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red"><span style="font-size: 12px"><strong>2- </strong>Bir insan, günahları sebebiyle neredeyse hasta olacak kadar ızdırap çekmiyorsa, diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese bile, onun yaptığı tevbe değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç söz söylemekten ibaret kalır. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red"><span style="font-size: 12px"><strong>3- </strong>Gönül hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış bir kul, her masiyeti ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis kurşunu sayar; işlediği bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve günlerce ızdırapla yatıp kalkar.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">ZAMAN/Kürsü</span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 174412, member: 15919"] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red]Gencin tevbesi daha güzeldir[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, [COLOR=red]"Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahetten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir.Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva-perest) gençler gibi yaşayandır."[/COLOR] buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç, bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünen, âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen, gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir. O, nefsânîliğin en azgın olduğu dönemlerde bile, öteler iştiyakıyla coşup cismanî arzularını gemleyebilmiş, kulluğu tabiatının bir derinliği haline getirmiş ve kendisini Hakk'ın yoluna vermiş bir adanmış ruhtur.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Yaşı açısından daha küçücük bir çocuk iken, Allah Teâlâ'nın hususî lütuflarına mazhar olan ve kendisine hikmet verilen Hazreti Yahya (aleyhisselam) bu yiğitler için en güzel örneklerden birisidir. Rivâyete göre; yaşıtı olan çocuklar, "Yahya, gel, sen de bize katıl; beraberce oynayalım!" dedikleri zaman, o Aziz Nebî, "Ben, oyun için yaratılmadım." cevabını vermişti. Oynamak çocukların şiarı olmasına rağmen, kendisi daha o yaşta hilkatin gayesini kavramış, dünyevî meşgalelerden mümkün olduğunca uzaklaşmış ve yaratılış hikmetine uygun bir gidişâtı ihtiyar etmişti. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]İşte, en hayırlı genç, Hazreti Yahya gibi, daha hayatının ilkbaharında, kulluğunun farkına varıp dünya misafirhanesini ebedî saadetin kapısını açmak için bir vesile olarak değerlendiren delikanlıdır. Bu delikanlı iman gücüyle şahlanıp iradesinin hakkını vererek nefsanî arzularını sınırlar. Her gün birkaç defa kendini hesaba çekerek davranışlarını kontrol altına alır. Silkinip gönül dünyasında dirilerek, gerçekten var olduğunu ortaya koyar. En ulvî hislerle mamur ettiği gönlünü fizik ötesi âlemlere de açık hale getirir ve bu kemâle ermişlikle fütüvvet ruhunu temsil eden bir kahraman olur. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Bir gencin yaşlılara benzemesi, öncelikle kanının en deli aktığı ve beşerî garîzelerinin kendisini sürekli dünyaya çağırdığı bir dönemde dahi âhiret yolcusu olduğunu unutmamasıdır. Bunun yanı sıra başında şafak emareleri tulû etmiş, saçı-sakalı ağarmış bir ihtiyar gibi bir ayağı ötedeymişçesine yaşaması da önemlidir. En önemlisi de şeytanın bin bir oyununa rağmen olgun bir gönül adamı edasıyla hayatını dine, imana, Kur'an'a, hizmete adaması ve her zaman ihsan şuuruyla hareket ederek bütün cismanî isteklerine, şehevî arzularına başkaldırması ve günahlara karşı isyan bayrağı açması demektir. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red]Hakk'ın Mahbubu Tevbekâr Genç[/COLOR] [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Böyle bir genç hiç mi sürçmez, hiç mi düşmez, hiç mi günaha girmez?[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Tabii ki, en hayırlı genç de kimi zaman kayıp düşebilir. Zaman zaman tökezlemek, ara sıra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen şeytana aldanıp bir günah çukuruna düşmek nebîler haricinde her insan için söz konusudur. Ne var ki, iyiliğe kilitlenmiş bir yiğit, daha günaha kapaklandığı ilk anda seccadesine koşar, cürmüne hiç hayat hakkı tanımaz, onu hemen tevbe ile boğar ve en kısa sürede namaz, oruç, hac, sadaka, iman hizmetine müteallik meşguliyetler gibi salih ameller vesilesiyle günah kirlerinden arınır. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Gençlikteki ibadetlerin Hak katında daha sevimli olduğunu belirten Hazreti Sadık u Masdûk Efendimiz, "Tevbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir; Allah tevbe eden genci sever." buyurmuştur. Bu zaviyeden, hayırlı genç Mevlâ-yı Müteâl'in rızasına ermek için kendisini ibadet ü taate veren ve ezkazâ bir günaha girdiğinde hemen helak olacakmış gibi kalbi tir tir titreyen, ilk fırsatta bir arınma kurnasına koşup isyan lekelerinden kalbini temizleyen bahadırdır. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Şimdiye kadar, ızdırap içinde kıvrım kıvrım kıvrandığına şahit olduğum nice gençler vardır ki, gözleri harama iliştiğinden dolayı, inleye inleye gelip sadaka vermişler, hemen seccadelerine koşup Hak karşısında iki büklüm olmuşlar ve gönüllerini karartmasından korktukları masiyet izlerini gözyaşlarıyla yıkamışlardır. İşte, bir anlık gaflet sebebiyle gözüne ilişen bir haramdan dolayı kaddi bükülen ve "Eyvah, ben mahvoldum; Allah'ın bunca nimetlerine mazhar olmuşken günah yakışır mıydı bana, ne olacak şimdi halim?" diyen ve tevbe, inâbe, evbe basamaklarıyla hakiki kulluk ufkuna yükselen delikanlı, olgun bir ihtiyar gibi davranan ve şeytanî hücumlara karşı kalbini koruyup canlı tutan en hayırlı gençtir. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Haddizatında, insan, kalbi hayatdâr olduğu nispette günahlardan nefret eder ve onlara karşı içinde tiksinti duyar. Gönül hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış bir kul, her masiyeti ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis kurşunu sayar; işlediği bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve günlerce ızdırapla yatıp kalkar. Zaten, bir insan, içine düştüğü günahlar sebebiyle neredeyse hasta olacak kadar ızdırap çekmiyorsa, alışılageldiği üzere o da diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese bile, onun yaptığı tevbe değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç söz söylemekten ibaret kalır. Tevbe, vicdanı kasıp kavuran pişmanlık hissi ve bu nedametin insanı iki büklüm etmesidir. Pişmanlığı ve af talebini dil ile söylemeye gelince, o sadece böyle iki büklüm olmuşluğa kavlen iştirak ve bir tercümanlıktır. Evet, gerçek tevbe ancak ızdırap terennümünün ve masiyetten yiğitçe sıyrılıp İlahî dergâha dönüşün unvanıdır. [/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red][U]Özetle[/U][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic][COLOR=red][SIZE=3][B]1- [/B]Efendimiz, "Gençlerinizin en hayırlısı, (temkinli davranmak hususunda) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise, (nefsinin arzularına uymak konusunda heva-perest) gençler gibi yaşayandır." buyurmuştur. [/SIZE][/COLOR][/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic][COLOR=red][SIZE=3][B]2- [/B]Bir insan, günahları sebebiyle neredeyse hasta olacak kadar ızdırap çekmiyorsa, diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese bile, onun yaptığı tevbe değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç söz söylemekten ibaret kalır. [/SIZE][/COLOR][/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic][COLOR=red][SIZE=3][B]3- [/B]Gönül hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış bir kul, her masiyeti ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis kurşunu sayar; işlediği bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve günlerce ızdırapla yatıp kalkar.[/SIZE][/COLOR][/FONT][/B] [B][SIZE=3][COLOR=teal]ZAMAN/Kürsü[/COLOR][/SIZE][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Gencin tevbesi daha güzeldir
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst