Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin Medine'ye Hicreti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 180248" data-attributes="member: 5987"><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Önceleri, Peygamber Efendimizi cemiyetten tecrid etmek, kendi başına bırakmak, anlattıklarını ciddîye almamak ve onunla istihza etmek yoluna gittiler. Ne var ki, onun telkin ettiği muazzam hakikatlerin etrafındaki mü'minler halkası günden güne genişliyordu. Bunu görünce telâşlandılar. Bu sefer taktik değiştirdiler. Aleyhte propagandaya başladılar. Türlü türlü iftira ve isnadlara kalkıştılar. Resûli Ekrem Efendimize "sâhir, kâhin, şâir." dediler. Fakat, bunların hiçbirisi tutmadı. Bu iftira ve isnadlarına rağmen hak ve hakikate inanmışların saflarının sıklaştığını gördüler.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu sefer açık ve tecavüzkâr hareketlere teşebbüs ettiler. Peygamber Efendimizle Müslümanları Kabe'de namaz kılmaktan menediyorlar; üzerlerine murdar şeyler atıyor; namaz kılacakları, oturacakları yerlere ve gidip geldikleri yollara dikenler saçıyorlardı. Zaîf, fakir ve kimsesiz Müslümanları zulüm, işkence altında inletiyorlardı. Bazıları bu işkenceler altında can vererek yüce şehâdet mertebesine ulaşıyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu duruma tahammül etmek oldukça zordu. Üstelik Müslümanlar sayıca az, kuvvetçe zayıf bulunuyorlardı. Bu sebeple yapılan eziyet ve hakaretlere karşı koyma durumuna da giremiyorlardı. Böyle bir durum, yok olmalarını netice verebilirdi.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bütün bu zorluklara ve her türlü aleyhteki şartlara rağmen Hz. Resûlullah, durmadan dinlenmeden İslâm Dinini tebliğ ediyordu. Şâir Müslümanlar gibi o da müşriklerin eziyet, işkence ve hakaretlerine mâruz kalıyordu. Fakat buna rağmen Allah'tan aldığı emir gereği sabrediyor ve dâvasını tebliğden asla vazgeçmiyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Cenâbı Hakk, işkence, eziyet ve hakaretlerin her türlüsüne mâruz kalan Müslümanlara, gönderdiği âyeti kerîmelerle devamlı sabrı tavsiye ediyordu. Meselâ, ilk nazil olan sûrelerden biri, Asr Süresidir. Bu sûrede "birbirlerine hak ve hakikatle birlikte sabrı da tavsiye edenler" övülür.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Black">Bâzan Cenâbı Hakk, doğrudan doğruya Resûli Kibriya Efendimize sabrı emir ve tavsiye ediyordu:</span> <span style="color: Red">"(Ey Habibim!..) Sen, şimdi sabret! Şüphe yok ki, Allah'ın va'di mutlaka tahakkuk edecektir! Sakın, âhirete îmanı olmayanlar (seni sabırsızlıkla) hafifliğe götürmesinler." </span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Black">Bir başka âyeti kerîmede, Efendimize şöyle hitab ediliyordu:</span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">"(Ey Resulüm!..) Sen şimdilik (o kâfirlerin eziyetlerine karşı) güzel bir sabırla mukabele et."</span>439</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bütün bu emirler gereği, Resûli Kibriya Efendimiz, Mekke devrinde kendisine yapılan haksız muamelelere aynıyla cevap vermediği, mukabelei bilmisilde bulunmadığı gibi, mü'minlere de uğradıkları eziyetlerden dolayı fevrî hareket etmemelerini ve herhangi bir maddî mukabeleye girişmemelerini emir ve tavsiye ediyordu. Bunun en açık bir misâli, Yasir Ailesine yaptığı tavsiyedir.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bir gün, Yasir Ailesine toptan işkence ediliyordu. O sırada Efendimiz, onları görünce<span style="color: Red">"Sabredin ey Yasir Ailesi!.. Sizin mükâfatınız Cennet'tir.</span>"440 demişti.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Yine, bir gün, uğradığı eziyet ve işkencelerden âdeta bunalan Habbab b. Eret (r.a.), kendisine şikâyette bulunduğunda, Efendimiz şu cevabı vermişti:</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">"Sizden önce yaşayanlar arasında öyleleri vardır ki, bazılarının vücutları kemiklerine kadar demir taraklarla tarandığı, bazılarının gövdeleri başlarının ortasından testerelerle ikiye bölündüğü hâlde, bu yapılanlara yine de sabrettiler, îmanlarından vazgeçmediler. Allah, muhakkak, İslâmiyeti tamamlayacak ve üstün kılacaktır! Öyle ki, hayvanına binip San'a'dan Hadremut'a kadar tek başına giden bir kimse Allah'tan başkasından korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka hiçbir korku duymayacaktır. Fakat, siz acele ediyorsunuz!" </span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Yine İkinci Akabe Bîatı sırasında Medineli Müslümanlardan biri, "Yâ Resûlallah!.. İstersen, yarın sabah kılıcımızı sıyırır, Mina'da bulunan halkın üzerine yürürüz!" dediği zaman Peygamber Efendimiz, "Hayır!.. Bize, henüz bu şekilde hareket etmemiz emrolunmadı." cevabını vermişti.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 180248, member: 5987"] [COLOR="DarkSlateGray"][SIZE="4"]Önceleri, Peygamber Efendimizi cemiyetten tecrid etmek, kendi başına bırakmak, anlattıklarını ciddîye almamak ve onunla istihza etmek yoluna gittiler. Ne var ki, onun telkin ettiği muazzam hakikatlerin etrafındaki mü'minler halkası günden güne genişliyordu. Bunu görünce telâşlandılar. Bu sefer taktik değiştirdiler. Aleyhte propagandaya başladılar. Türlü türlü iftira ve isnadlara kalkıştılar. Resûli Ekrem Efendimize "sâhir, kâhin, şâir." dediler. Fakat, bunların hiçbirisi tutmadı. Bu iftira ve isnadlarına rağmen hak ve hakikate inanmışların saflarının sıklaştığını gördüler. Bu sefer açık ve tecavüzkâr hareketlere teşebbüs ettiler. Peygamber Efendimizle Müslümanları Kabe'de namaz kılmaktan menediyorlar; üzerlerine murdar şeyler atıyor; namaz kılacakları, oturacakları yerlere ve gidip geldikleri yollara dikenler saçıyorlardı. Zaîf, fakir ve kimsesiz Müslümanları zulüm, işkence altında inletiyorlardı. Bazıları bu işkenceler altında can vererek yüce şehâdet mertebesine ulaşıyordu. Bu duruma tahammül etmek oldukça zordu. Üstelik Müslümanlar sayıca az, kuvvetçe zayıf bulunuyorlardı. Bu sebeple yapılan eziyet ve hakaretlere karşı koyma durumuna da giremiyorlardı. Böyle bir durum, yok olmalarını netice verebilirdi. Bütün bu zorluklara ve her türlü aleyhteki şartlara rağmen Hz. Resûlullah, durmadan dinlenmeden İslâm Dinini tebliğ ediyordu. Şâir Müslümanlar gibi o da müşriklerin eziyet, işkence ve hakaretlerine mâruz kalıyordu. Fakat buna rağmen Allah'tan aldığı emir gereği sabrediyor ve dâvasını tebliğden asla vazgeçmiyordu. Cenâbı Hakk, işkence, eziyet ve hakaretlerin her türlüsüne mâruz kalan Müslümanlara, gönderdiği âyeti kerîmelerle devamlı sabrı tavsiye ediyordu. Meselâ, ilk nazil olan sûrelerden biri, Asr Süresidir. Bu sûrede "birbirlerine hak ve hakikatle birlikte sabrı da tavsiye edenler" övülür. [COLOR="Black"]Bâzan Cenâbı Hakk, doğrudan doğruya Resûli Kibriya Efendimize sabrı emir ve tavsiye ediyordu:[/COLOR] [COLOR="Red"]"(Ey Habibim!..) Sen, şimdi sabret! Şüphe yok ki, Allah'ın va'di mutlaka tahakkuk edecektir! Sakın, âhirete îmanı olmayanlar (seni sabırsızlıkla) hafifliğe götürmesinler." [/COLOR] [COLOR="Black"]Bir başka âyeti kerîmede, Efendimize şöyle hitab ediliyordu:[/COLOR] [COLOR="Red"]"(Ey Resulüm!..) Sen şimdilik (o kâfirlerin eziyetlerine karşı) güzel bir sabırla mukabele et."[/COLOR]439 Bütün bu emirler gereği, Resûli Kibriya Efendimiz, Mekke devrinde kendisine yapılan haksız muamelelere aynıyla cevap vermediği, mukabelei bilmisilde bulunmadığı gibi, mü'minlere de uğradıkları eziyetlerden dolayı fevrî hareket etmemelerini ve herhangi bir maddî mukabeleye girişmemelerini emir ve tavsiye ediyordu. Bunun en açık bir misâli, Yasir Ailesine yaptığı tavsiyedir. Bir gün, Yasir Ailesine toptan işkence ediliyordu. O sırada Efendimiz, onları görünce[COLOR="Red"]"Sabredin ey Yasir Ailesi!.. Sizin mükâfatınız Cennet'tir.[/COLOR]"440 demişti. Yine, bir gün, uğradığı eziyet ve işkencelerden âdeta bunalan Habbab b. Eret (r.a.), kendisine şikâyette bulunduğunda, Efendimiz şu cevabı vermişti: [COLOR="Red"]"Sizden önce yaşayanlar arasında öyleleri vardır ki, bazılarının vücutları kemiklerine kadar demir taraklarla tarandığı, bazılarının gövdeleri başlarının ortasından testerelerle ikiye bölündüğü hâlde, bu yapılanlara yine de sabrettiler, îmanlarından vazgeçmediler. Allah, muhakkak, İslâmiyeti tamamlayacak ve üstün kılacaktır! Öyle ki, hayvanına binip San'a'dan Hadremut'a kadar tek başına giden bir kimse Allah'tan başkasından korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka hiçbir korku duymayacaktır. Fakat, siz acele ediyorsunuz!" [/COLOR] Yine İkinci Akabe Bîatı sırasında Medineli Müslümanlardan biri, "Yâ Resûlallah!.. İstersen, yarın sabah kılıcımızı sıyırır, Mina'da bulunan halkın üzerine yürürüz!" dediği zaman Peygamber Efendimiz, "Hayır!.. Bize, henüz bu şekilde hareket etmemiz emrolunmadı." cevabını vermişti.[/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin Medine'ye Hicreti
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst