Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 376102" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Hadîsler: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">1. Allah yahûdilere lâ'net etsin! Peygamberlerinin kabirlerini mescid (mâbed) haline getirdiler. (Buhârî, Müslim). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">2. İbn Abbâs Rasulûllâh'ın (sav) -uygunsuz bir şekilde- kabir ziyaret eden kadınları, kabirlere mescid yapan ve ışık yakanları lânetlediğini rivâyet etmiştir. (Ahmed, Ebû Dâvûd, Nesâî, Tirmîzî) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">3. Rasulûllâh (sav) vefatından beş gün önce şöyle buyurmuştur: "...sizden öncekiler Peygamberlerinin ve salih kişilerin kabirlerini mescid olarak kullanırlardı; bundan Allah'a sığınır, berî olduğumu bildiririm; sakın kabirleri mescid edinmeyin; sizi bundan menederim!" (Müslim) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Kabirlerin tezyin edilmesi, üzerlerine mescid yapılması, kasten yanında namaz kılınması, gece gündüz mum yakılması zamanla halkın tevhid inancını zedelediği, açık gizli şirke saptırdığı için yasaklanmıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Kabirlerin yanında kurban kesilmesi de böyledir. Halk "filân dedeye veya yatıra kurban adadım, şu işim olursa ona kurban keseceğim" demektedir. Kurban bir ibâdettir, ibâdet sadece Allah'a yapılır, yatıra, evliyâya kurban kesilmez; bu hareket şirk değilse büyük günahtır, sakınmak gerekir.132 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>C. Ücretle Kur'ân Okumak ve Okutmak: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Ölüye faydası dokunan ibâdetlerimizden birinin de Kur'ân okumak olduğunu görmüştük. Namaz, oruç, hacc, zekât, sadaka, duâ, içtimâî hizmetler, hayırlar ve tesisler... ölü namına yapılacak en iyi hediyeler olduğu halde bunlar zamanla unutulmuş, bunların yerini hatim, devir ve mevlid almıştır. Evet bir kimse hiçbir maddî menfaat beklemeden ve almadan Kur'ân-ı Kerîm'i okur ve bunun sevabını ölüye bağışlarsa cumhûra göre yaptığı sünnete uygun ve faydalıdır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Fakat pazarlıklı veya pazarlıksız menfaat karşılığında başkalarına Kur'ân okutmanın aynı şekilde telâkkî edilmesine imkân yoktur. Çünkü dört mezhebin müctehidleri, âlimleri ve mûteber kitapları şu noktalarda ittifak etmişlerdir: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">1. İbâdette ihlâs, yâni ibâdeti Allah rızası için yapmak şart olduğu için menfaat karşılığı yapılanlar ibâdet değildir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">2. Menfaat karşılığı okumak ve okutmak caiz değildir. Alan ve veren günâh işlemiş olur. Ruhuna Kur'ân okunsun ve zikir yapılsın diye terikeden bir miktar vasiyette bulunmak bâtıl ve günâhtır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">3. Aslında imamlık, müezzinlik, Kur'ân öğreticiliği gibi ibâdetlerin menfaat karşılğı ifâsı da caiz değilken bunlar zarûret sebebiyle tecviz edilmiştir; ölü üzerine Kur'ân okutmakta böyle bir zarûret yoktur. Her müslüman bildiğini okur ve duâ edebilir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Bu mevzûuda müstakil bir eser yazan mütebahhir Hanefî fakihi İbn Abidin elli kadar kitap mütâlâa etmiş ve yukarıdaki neticelere varmıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Şifâu'l-alîl ve bellü'l-ğalîl fî hukmi'l-vasıyyeti bi'l-hatemâti ve't-tehâlîl ismini taşıyan mezkûr eserden133 bazı kısımları terceme ve nakletmekte fayda görüyoruz: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">"Kur'ân-ı Kerîm'i okumak ibâdettir. Bir ibâdetin gerçekten ibâdet olabilmesi ve ondan sevap umulabilmesi için gösterişten uzak ve sırf Allah rızası için yapılmış olması (ihlâs) şarttır. Riyâyı: "İbâdeti yaparken Allah rızasından başka bir şey murâd etmek" şeklinde tarif etmişlerdir. Ücret karşılığı okuyanın sevabı onu okumaya sevkeden şeydir ki o da maldır. Rasûlullâh (sav): Ameller niyetlere göredir, herkesin eline niyet ettiği geçer... buyurmuştur... (s. 167). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>"Ücret karşılığı Kur'ân okumak bâtıl bir bid'attır..." </strong>(s. 168) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">"Rasûlullâh (sav) dünyayı lâşeye benzetmiştir. Allah'ın kelâmını lânetlik lâşe ile değişmek onun ümmetine yakışır mı? Kur'ân için bundan daha büyük bir küçümseme tasavvur edilebilir mi?.. Kur'ân'dan âyetleri, hastalığa şifa maksadıyla okuma karşılığında ücret almak- bu bir ibâdet olmadığı için- tecviz edilmiştir. Sevab için Kur'ân okumak bir ibâdettir. Bunun ücret karşılığı okunamayacağı kitab, sünnet, îcmâ ve kıyas delilleriyle sabittir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Kur'ân-ı Kerîm: "Âyetlerimi değersiz karşılıklarla satmayın."134 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Sünnet: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, fakat onunla kazanıp yemeyin."135 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">İcmâ: Ümmet itifak etmiştir ki, sevap ancak niyet ile elde edilebilir. Niyet insanı, işi işlemeye sevkeden âmildir. Burada Allah rızası bahis mevzûu olmadığına göre sevabı da yoktur; olmayan şey satılamaz... </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Kıyâs: Kur'ân okumak namaz, oruç gibi bedeni bir ibâdettir, bunları para mukâbilinde yaptırmak caiz olmadığı gibi onu da yaptırmak caiz değildir." (s. 181-182) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">"Menfaat karşılığı okuyan menedilir, alan ve veren günahkârdır." (s. 180) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Yazımızı şişireceği için nakillere devam edemiyor, ilgililere bu eseri okumalarını tavsiye ediyoruz.136 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>D. Iskat ve Devir: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Namaz, oruç, kurban, adak kefâret gibi ibâdet ve borçları ifâ etmeden vefat etmiş bir kimseyi bu borçlardan kurtarmak için fukaraya nakdî bedellerini vermeye "ıskat" denir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Nakdî bedeli vermek yerine muayyen bir miktarı bir beze çıkılayıp fukaraya hibe etmek sonra hibe yoluyla ondan geri almak ve borç bitinceye kadar bu işe devam etmeye de "devir" denir; bu yolla ölüden, mezkûr borçların düşürüldüğüne (ıskat) inanılır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Mezkûr ibâdetlerin nakdî ve aynî karşılığına "fidye" denir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Hz. Peygamber (sav), ashâb, tâbiûn ve etbâu't-tâbiîn devirlerinde bu mânâda ıskat ve devir olmadığı için kitâb ve sünnette bunların yerini aramak boşunadır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Fıkıh kitaplarına gelince: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>1. Iskat: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Yaptığım araştırmalarda namaz için ödemek suretiyle yapılacak ıskata hicrî ikinci asrın sonlarından önce, devir suretiyle ıskata ise beşinci asra kadar cevaz veren bir fakihe rastlamadım: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Nasslar, mazereti dolayısıyla oruç tutamayan kimsenin fidye verebileceğini ifâde etmektedir. Fukahânın cumhûru mazeretsiz olarak oruç yemiş ve vefat etmiş kimse namına veresenin fidye verebileceğine hükmetmişlerdir. Müteveffa vasiyet etmiş ise bu kıyâs hükmü daha kuvvetli olmaktadır. Çünkü hükümde esas "mazeretli kimselerin tutamadıkları oruca karşı fidye vermelerinin gerektiğini" nassın ifade etmesidir. Ölen kimse artık oruç tutamayacağı için bunun durumu, hasta veya çok ihtiyar kişilerin durumuna kıyas edilmiştir. Hanefîlerden yalnız İmam Muhammed (v. 189/805) namazı da oruca katmıştır. Burada katma (ilhak) tâbirini kullanmış, kıyâs diyememişlerdir; çünkü namaz ile oruç farklı olduğu gibi, oruçta fidyenin illeti de ictihâdidir. Zayıf olan bu katma işi için fukahâ şöyle demiştir: "İmam Muhammed, ez-Ziyâdât isimli eserde "ölü kılmadığı namazlar için fidye verilmesini vasiyet etmişse inşâAllah bu caizdir ve onun işini görür" demiştir. Burada imam'ın "inşâAllah" demesi, hüküm şüpheli olduğu içindir. Eğer vasiyet de etmemişse şüphe daha da kuvvetlenir.137 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Buraya kadar vardığımız neticeyi hülâsa edelim: Oruç, namaz gibi bedenî ibâdetleri edâ etmeden âhirete intikâl eden kimse bunların herbiri için bir fidye verilmesini vasiyet ederse fidye ile bunların ıskatı oruçta kıyâsen, namazda ilhak yoluyla fakat şüpheli olarak caizdir, işe yarar; vasiyet etmemişse, namazda durum daha da şüphelidir, namaz hakkındaki bu hüküm de Hanefîlerden yalnız İmam Muhammed'e aittir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'">Dikkat edilirse görülecektir ki, burada namaz ve orucun ıskatı fidye ödenmek suretiyle mümkün olmaktadır. Meselâ bir ölünün on yıllık namaz, bir aylık da oruç borcu varsa günde altı namazdan (vitir dahil) on yılda 21.600 namaz ve otuz oruç eder. Bunların her birinin fidyesi bir fitre (fıtır sadakası) kadardır; buna göre mezkür ölünün namaz ve orucunun ıskatı için 1988 yılı itibariyle yaklaşık 10 milyon lira gerekir. Geçmiş namaz yirmi yıllık olursa ıskatın mâliyeti yirmi milyona yaklaşır. (2001 yılı için fitre 1 milyon olsa meblağ 20 milyarı geçer.) Bu meblağ fukaraya ödendiği zaman namaz ve oruç borcundan kurtulunacağına dair bir âyet ve hadîs mevcut olmayıp, oruç için kıyas, namaz için zann ve ümit vardır. </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 376102, member: 1004566"] [COLOR=#000000][SIZE=3][FONT=tahoma][B]Hadîsler: [/B] 1. Allah yahûdilere lâ'net etsin! Peygamberlerinin kabirlerini mescid (mâbed) haline getirdiler. (Buhârî, Müslim). 2. İbn Abbâs Rasulûllâh'ın (sav) -uygunsuz bir şekilde- kabir ziyaret eden kadınları, kabirlere mescid yapan ve ışık yakanları lânetlediğini rivâyet etmiştir. (Ahmed, Ebû Dâvûd, Nesâî, Tirmîzî) 3. Rasulûllâh (sav) vefatından beş gün önce şöyle buyurmuştur: "...sizden öncekiler Peygamberlerinin ve salih kişilerin kabirlerini mescid olarak kullanırlardı; bundan Allah'a sığınır, berî olduğumu bildiririm; sakın kabirleri mescid edinmeyin; sizi bundan menederim!" (Müslim) Kabirlerin tezyin edilmesi, üzerlerine mescid yapılması, kasten yanında namaz kılınması, gece gündüz mum yakılması zamanla halkın tevhid inancını zedelediği, açık gizli şirke saptırdığı için yasaklanmıştır. Kabirlerin yanında kurban kesilmesi de böyledir. Halk "filân dedeye veya yatıra kurban adadım, şu işim olursa ona kurban keseceğim" demektedir. Kurban bir ibâdettir, ibâdet sadece Allah'a yapılır, yatıra, evliyâya kurban kesilmez; bu hareket şirk değilse büyük günahtır, sakınmak gerekir.132 [B] C. Ücretle Kur'ân Okumak ve Okutmak: [/B] Ölüye faydası dokunan ibâdetlerimizden birinin de Kur'ân okumak olduğunu görmüştük. Namaz, oruç, hacc, zekât, sadaka, duâ, içtimâî hizmetler, hayırlar ve tesisler... ölü namına yapılacak en iyi hediyeler olduğu halde bunlar zamanla unutulmuş, bunların yerini hatim, devir ve mevlid almıştır. Evet bir kimse hiçbir maddî menfaat beklemeden ve almadan Kur'ân-ı Kerîm'i okur ve bunun sevabını ölüye bağışlarsa cumhûra göre yaptığı sünnete uygun ve faydalıdır. Fakat pazarlıklı veya pazarlıksız menfaat karşılığında başkalarına Kur'ân okutmanın aynı şekilde telâkkî edilmesine imkân yoktur. Çünkü dört mezhebin müctehidleri, âlimleri ve mûteber kitapları şu noktalarda ittifak etmişlerdir: 1. İbâdette ihlâs, yâni ibâdeti Allah rızası için yapmak şart olduğu için menfaat karşılığı yapılanlar ibâdet değildir. 2. Menfaat karşılığı okumak ve okutmak caiz değildir. Alan ve veren günâh işlemiş olur. Ruhuna Kur'ân okunsun ve zikir yapılsın diye terikeden bir miktar vasiyette bulunmak bâtıl ve günâhtır. 3. Aslında imamlık, müezzinlik, Kur'ân öğreticiliği gibi ibâdetlerin menfaat karşılğı ifâsı da caiz değilken bunlar zarûret sebebiyle tecviz edilmiştir; ölü üzerine Kur'ân okutmakta böyle bir zarûret yoktur. Her müslüman bildiğini okur ve duâ edebilir. Bu mevzûuda müstakil bir eser yazan mütebahhir Hanefî fakihi İbn Abidin elli kadar kitap mütâlâa etmiş ve yukarıdaki neticelere varmıştır. Şifâu'l-alîl ve bellü'l-ğalîl fî hukmi'l-vasıyyeti bi'l-hatemâti ve't-tehâlîl ismini taşıyan mezkûr eserden133 bazı kısımları terceme ve nakletmekte fayda görüyoruz: "Kur'ân-ı Kerîm'i okumak ibâdettir. Bir ibâdetin gerçekten ibâdet olabilmesi ve ondan sevap umulabilmesi için gösterişten uzak ve sırf Allah rızası için yapılmış olması (ihlâs) şarttır. Riyâyı: "İbâdeti yaparken Allah rızasından başka bir şey murâd etmek" şeklinde tarif etmişlerdir. Ücret karşılığı okuyanın sevabı onu okumaya sevkeden şeydir ki o da maldır. Rasûlullâh (sav): Ameller niyetlere göredir, herkesin eline niyet ettiği geçer... buyurmuştur... (s. 167). [B]"Ücret karşılığı Kur'ân okumak bâtıl bir bid'attır..." [/B](s. 168) "Rasûlullâh (sav) dünyayı lâşeye benzetmiştir. Allah'ın kelâmını lânetlik lâşe ile değişmek onun ümmetine yakışır mı? Kur'ân için bundan daha büyük bir küçümseme tasavvur edilebilir mi?.. Kur'ân'dan âyetleri, hastalığa şifa maksadıyla okuma karşılığında ücret almak- bu bir ibâdet olmadığı için- tecviz edilmiştir. Sevab için Kur'ân okumak bir ibâdettir. Bunun ücret karşılığı okunamayacağı kitab, sünnet, îcmâ ve kıyas delilleriyle sabittir. Kur'ân-ı Kerîm: "Âyetlerimi değersiz karşılıklarla satmayın."134 Sünnet: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, fakat onunla kazanıp yemeyin."135 İcmâ: Ümmet itifak etmiştir ki, sevap ancak niyet ile elde edilebilir. Niyet insanı, işi işlemeye sevkeden âmildir. Burada Allah rızası bahis mevzûu olmadığına göre sevabı da yoktur; olmayan şey satılamaz... Kıyâs: Kur'ân okumak namaz, oruç gibi bedeni bir ibâdettir, bunları para mukâbilinde yaptırmak caiz olmadığı gibi onu da yaptırmak caiz değildir." (s. 181-182) "Menfaat karşılığı okuyan menedilir, alan ve veren günahkârdır." (s. 180) Yazımızı şişireceği için nakillere devam edemiyor, ilgililere bu eseri okumalarını tavsiye ediyoruz.136 [B] D. Iskat ve Devir: [/B] Namaz, oruç, kurban, adak kefâret gibi ibâdet ve borçları ifâ etmeden vefat etmiş bir kimseyi bu borçlardan kurtarmak için fukaraya nakdî bedellerini vermeye "ıskat" denir. Nakdî bedeli vermek yerine muayyen bir miktarı bir beze çıkılayıp fukaraya hibe etmek sonra hibe yoluyla ondan geri almak ve borç bitinceye kadar bu işe devam etmeye de "devir" denir; bu yolla ölüden, mezkûr borçların düşürüldüğüne (ıskat) inanılır. Mezkûr ibâdetlerin nakdî ve aynî karşılığına "fidye" denir. Hz. Peygamber (sav), ashâb, tâbiûn ve etbâu't-tâbiîn devirlerinde bu mânâda ıskat ve devir olmadığı için kitâb ve sünnette bunların yerini aramak boşunadır. Fıkıh kitaplarına gelince: [B]1. Iskat: [/B] Yaptığım araştırmalarda namaz için ödemek suretiyle yapılacak ıskata hicrî ikinci asrın sonlarından önce, devir suretiyle ıskata ise beşinci asra kadar cevaz veren bir fakihe rastlamadım: Nasslar, mazereti dolayısıyla oruç tutamayan kimsenin fidye verebileceğini ifâde etmektedir. Fukahânın cumhûru mazeretsiz olarak oruç yemiş ve vefat etmiş kimse namına veresenin fidye verebileceğine hükmetmişlerdir. Müteveffa vasiyet etmiş ise bu kıyâs hükmü daha kuvvetli olmaktadır. Çünkü hükümde esas "mazeretli kimselerin tutamadıkları oruca karşı fidye vermelerinin gerektiğini" nassın ifade etmesidir. Ölen kimse artık oruç tutamayacağı için bunun durumu, hasta veya çok ihtiyar kişilerin durumuna kıyas edilmiştir. Hanefîlerden yalnız İmam Muhammed (v. 189/805) namazı da oruca katmıştır. Burada katma (ilhak) tâbirini kullanmış, kıyâs diyememişlerdir; çünkü namaz ile oruç farklı olduğu gibi, oruçta fidyenin illeti de ictihâdidir. Zayıf olan bu katma işi için fukahâ şöyle demiştir: "İmam Muhammed, ez-Ziyâdât isimli eserde "ölü kılmadığı namazlar için fidye verilmesini vasiyet etmişse inşâAllah bu caizdir ve onun işini görür" demiştir. Burada imam'ın "inşâAllah" demesi, hüküm şüpheli olduğu içindir. Eğer vasiyet de etmemişse şüphe daha da kuvvetlenir.137 Buraya kadar vardığımız neticeyi hülâsa edelim: Oruç, namaz gibi bedenî ibâdetleri edâ etmeden âhirete intikâl eden kimse bunların herbiri için bir fidye verilmesini vasiyet ederse fidye ile bunların ıskatı oruçta kıyâsen, namazda ilhak yoluyla fakat şüpheli olarak caizdir, işe yarar; vasiyet etmemişse, namazda durum daha da şüphelidir, namaz hakkındaki bu hüküm de Hanefîlerden yalnız İmam Muhammed'e aittir. Dikkat edilirse görülecektir ki, burada namaz ve orucun ıskatı fidye ödenmek suretiyle mümkün olmaktadır. Meselâ bir ölünün on yıllık namaz, bir aylık da oruç borcu varsa günde altı namazdan (vitir dahil) on yılda 21.600 namaz ve otuz oruç eder. Bunların her birinin fidyesi bir fitre (fıtır sadakası) kadardır; buna göre mezkür ölünün namaz ve orucunun ıskatı için 1988 yılı itibariyle yaklaşık 10 milyon lira gerekir. Geçmiş namaz yirmi yıllık olursa ıskatın mâliyeti yirmi milyona yaklaşır. (2001 yılı için fitre 1 milyon olsa meblağ 20 milyarı geçer.) Bu meblağ fukaraya ödendiği zaman namaz ve oruç borcundan kurtulunacağına dair bir âyet ve hadîs mevcut olmayıp, oruç için kıyas, namaz için zann ve ümit vardır. [/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst