Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 375568" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"> <strong>Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken </strong></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">İstemem nakl-i cenâzemde çeleng-ü âhenk </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Debdebeyle gidilir sâha değildir makber </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Orası medhalidir bârigeh-i Mevlâ'nın </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Kapısından içeri aczile girmek ister. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Tâhir el-Mevlevî </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"><strong>Giriş: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Her doğan ölmeye namzettir; aradaki fark </span></span><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">dünya müsafirhanesinde ikamet müddetinin azlık veya çokluğundandır. Bu değişmez ve istisnâ tanımaz kanun</span></span></span></span><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"> karşısında insanoğlu, anlayış ve inancına göre vaziyet almış, çeşitli davranışlarda bulunmuş ve âdetlere tâbi olmuştur. Başı bulutlara yükselen ehramlar, mezarlarda insan ölülerine ait kemiklerin yanında çıkan at, silâh ve para kalıntıları; Ganj Nehri kenarında genizleri tıkayan dumanlar ve ölü vücutların yanmasından intişar eden kokular hep mezkûr inanç ve âdetlerin birer tezahürüdür. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Hak ve bâtıl bütün dinler insanın menşe' ve âkıbeti üzerinde durmuş, hitabettikleri cemiyetin medenî ve fikrî seviyesine uygun açıklamalar yapmış, inançlar getirmişlerdir. Bilindiği üzere İslâm imanının altı temelinden biri de öldükten sonra dirilmeye ve âhirete inanmaktır. Buna göre insanlar vefat edip defnedilince önce kabirde sorguya çekilecek, dünya hayatındaki iman ve amellerine göre cevap verecek ve kıyâmetin kopmasına, yeniden dirilişe kadar, berzah âleminde kalacak, burada da yaptıklarına göre muamele göreceklerdir; berzah hayatı da ya cennetten bir köşede veya cehennemden bir çukurda geçecektir. Arkadan kıyâmet, haşir, muhâsebe, mizan, sırat cehennem, cennet... </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Ana hatlarıyla ve çok kısa bir şekilde arzettiğimiz bu inanç manzûmesi içinde müslümanların ölüm karşısındaki duygu ve düşünceleri, geride kalanların önce gidenler için yaptıkları ve yapmaları gereken hususlar bu yazımızın mevzûunu teşkil edecektir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"><strong>I. Hastalık ve tedavi:</strong> </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Umûmiyetle ölümden önce bir hastalık bahis mevzûudur. İslâm'ın, korunmasını titizlikle istediği beş esastan birisi de hayat ve sıhhattir. Bu sebepledir ki İslâm'da intihar büyük günahlar arasında yer almıştır. Sıhhati korumak insanın vazifesi olduğu gibi hastalandığı takdirde sabretmek, bunu hayırlı telâkki etmek, Allah'a ve onun kullarına şikâyetini edep içinde yapmak ve her imkâna başvurarak hastalığın tedavisine çalışmak da onun önemli vazifeleri cümlesindendir. Bu vazifelere ışık tutan naslar vardır: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">1. "Müslümana hiçbir zahmet, hastalık, keder ve eziyet isâbet etmez ki -hattâ ona batan diken için bile- Allah bunları onun günahlarına keffâret kılmasın."60 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">2. "Şu iman ehlinin işine şaşmamak mümkün değil; bütün işleri hayırlı - bu da yalnız mü'mine mahsustur-, başına sevinecek bir iş gelse şükreder ve hakkında hayır olur; başına bir zarar gelse sabreder bu da onun için hayır olur."61 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">3. Hz. Peygamber (sav) Hz. Âişe, Esmâ gibi yakınlarına hastalık ve acılarını ifâde etmiş meselâ "of başım ağrıyor!" demişlerdir. Ancak bu şikâyetleri yaparken, Allah'a karşı kulluk edebini titizlikle korumuşlardır.62 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">4. "Kul hastalandığı veya yolculuk yaptığı sırada tıpkı sıhhatli ve mukîm iken yaptığı ibâdetlerin sevabını alır."63 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">5. Şuradan buradan gelen bedevîler </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Hz. Peygamber'e (sav) sordular: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ya Rasûlullâh tedâviye başvuralım mı? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Şöyle buyurdu: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Tedavi olunuz; çünkü Allah her hastalık için bir de ilâç ve tedavi yaratmıştır; bundan bir dert müstesnadır, ihtiyarlık."64 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Hz. Peygamber (sav) hastalıkların tedavisini emrettiği gibi bizzat -günün şart ve imkânları içinde- tedâvi olmuştur. Maddî tedâvi ve ilaç ile beraber manevî tedâviye de müracaat etmiş, bunun için duâ ve âyetler okumuş ve okuyanları tasvib eylemiştir. Ancak burada hatırlanması gereken önemli hususlar vardır: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">a) Rasûl-i Ekrem (sav) okunan duâların anlaşılır olmasını, şifâ dileyen ifâdeler taşımasını istemiş; âyetlerin tahrif edilmesini, mânâsı olmayan birtakım ifadelerin kullanılmasını menetmiştir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">b) Nazarlık, boncuk vb. takılmasını yasaklamış, bunu yapanları şiddetle kınamıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">c) Âyet ve duâların yazılarak taşınmasına gelince: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Abdullah b. Amr'ın rivâyetine göre Hz. Peygamber (sav) uykuda korkanlar için şu duâyı okumalarını tavsiye buyurmuşlardır: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">"Aûzü bi-kelimâtillahi't-tâmmeti min ğadabihî ve ikaabihî ve şerri-ibâdihî min hemezâti'ş-şeyâtîn ve en yahdurûn." </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Râvi Abdullah b. Amr bu duâyı aklı eren çocuklarına öğretir, aklı ermeyenler için de yazıp boyunlarına asardı. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Din bilginlerinden bir kısmı bu meyanda Hz. Âişe, Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve şâfiîlerin birçoğu yukardaki rivâyeti gözönüne, alarak bunun câiz olduğunu söylemişlerdir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">İbn Abbâs, İbn Mes'ûd, Hanefîler ve bazı şâfiîler de nazarlık vb. taşınmaması hakkındaki rivâyetlere bakarak âyet ve duâların da yazılıp taşınmasının câiz olmadığı görüşünü benimsemişlerdir.65 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Muskacılığın bir meslek haline gelmemesi, dinin ve dinî duyguların hasis menfaatlere âlet edilmemesi bakımından ikinci görüş dikkat çekicidir. Çocuklara ve okuma bilmeyenlere bilenler, bir menfaat beklemeden okumalıdırlar. Okuyacak bulunmazsa yazma yoluna başvurulur. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Tıbbî tedâvi yanında telkin ve duâ ile tedâvi usulü, aradan ondört asır geçtikten sonra, müsbet ilmin de dikkatini çekmiş, Avrupa ve Amerika'da bu usul ile tedâvi yapan şifâ yurtları açılmıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"><strong>II. Ölüm Karşısında Müslüman: </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">A. Ölüm Telâkkisi: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Gazzâlî ölüm karşısında insanları dört sınıfa ayırmıştır: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">1. Dünyaya dalmış, hayatın muvakkat olduğunu unutmuş, hayatın gayesini dünyevî zevk ve menfaatlerden ibâret bilmiş insanlar. Bunlara göre -zoraki hatırladıkları ve hatırlayınca hemen unutmaya çalıştıkları- ölüm, zevk-u sefânın sona ermesi, korkulu âkıbetin başa gelmesi demektir. "De ki kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır; sonra gizli ve açık her şeyi Bilen'e götürüleceksiniz de O size, yaptıklarınızı birer birer haber verecek."66 âyeti bu sınıfın halini ifâde etmektedir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">2. Korkusu galip olan, yaptıklarını bilen ve tevbe edip kulluk yoluna yönelmeye çalışanlar için de ölüm istenmeyen bir hadisedir; çünkü henüz tövbelerini tamamlamadan gelip insanı buluvermesi tehlikesi vardır. "Allah'a kavuşmak istemeyene Allah da kavuşmak istemez."67 hadîsi bu sınıfa şâmil değildir. Çünkü bunlar Allah'a kavuşmayı istiyor, fakat bu kavuşmaya lâyık olmak için ölümün gecikmesini diliyorlar. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">3. Allah'ı bilen ve ona aşk ile bağlanmış olanlara göre ölüm daima anılan ve beklenilen bir olaydır. Bunlar sevgiliye bir an önce kavuşmak için can atar, ölümün bir türlü gelmeyişinden şikâyet ederler. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">4. Bunlardan mertebe ve irfanı daha yüce olanlar işi Mevlâ'larına bırakanlardır. Bunlara göre en iyisi sevgili Mevlâ'nın istediğidir. O neyi murâd ederse istenmeye ve sevilmeye lâyık olan odur.68 </span></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">B. Ölümü Hatırlamak ve Hazırlanmak: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Hz. Peygamber (sav) ölümü unutmamayı, Allah'ın razı olduğu iş ve davranışlarla ona hazırlanmayı, Allah'ın rahmetinden ümitli olmayı tavsiye etmiş, ızdırab ne kadar şiddetli olursa olsun ölümün temmeni edilmesini hoş görmemiştir: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">1. İbn Ömer, Rasûl-i Ekrem'e (sav) soruyor: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-İnsanların en akıllı ve olgunu kimdir? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ölümü en çok anan ve ona en çok hazır bulunanlardır. Bunlar dünyanın şerefi ve ahiretin kerâmetini beraber götürürler. (Taberâni'den). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">2. Hiçbiriniz başına gelen bir zarar ve felâket sebebiyle asla ölümü temenni etmesin! Eğer buna mecbur kalırsa şöyle desin; "Allahım, hayat hakkımda hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; ölüm hakkımda hayırlı olunca da beni öldür!"69 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">3. Câbir (ra) Rasûlullah'ın (sav) vefatından üç gün önce şöyle dediğini işitmiştir: "Hiçbiriniz Allah hakkında hüsn-i zan beslemeden ölmesin." (Müslim) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Buradaki hüsn-i zandan maksat Allah'ın, lûtuf ve rahmetiyle affedeceği ve ihsanda bulunacağı kanaatini muhafaza etmektir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">4. Rasûl-i Ekrem (sav) ölmek üzere olan bir gencin yanına gelmiş ve sormuştu: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Kendini nasıl buluyorsun? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Günahlarımdan korkuyor, Allah'ın rahmetini umuyorum. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Bu halde, bu iki duygu hiçbir kulun gönlünde bir araya gelmez ki, Allah ona umduğunu vermesin ve korktuğundan emin kılmasın! (İbn Mâce, Tirmizî)70 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"><strong>III. Ölümden Önce ve Sonraki Vazifelerimiz </strong></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">İslâm dini, içtimaî dayanışma, adalet ve yardımlaşmaya bünyesinde geniş yer vermiş, müslümanları buna teşvik eylemiştir. Hastaları ziyaret etmek, dünya hayatını terketmek üzere olan hastalara bazı hizmetlerde bulunmak, vefat hâdisesi vukubulunca ölüyü yıkamak, kefenlemek, namazını kılmak, kabre kadar taşımak, defnetmek ve duâ eylemek de İslâm'ın müslümanlara yüklediği içtimâî vazifeler arasındadır: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">A. Hasta Ziyareti: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Aşağıda bazılarının tercemelerini sunacağımız hadîslerden dolayı zahiriler, ömürde bir defa hasta ziyaretinin farz, sonra da sünnet olduğunu ileri sürmüşlerdir.71 </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Diğer müctehidlere göre hastayı ilk ziyaret sünnet, sonrakiler nafile ibâdettir. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">1. "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin ve köleyi âzâd edin." (Buhârî) </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">2. Hz. Peygamber (sav) "Müslümanların birbiri üzerinde hakkı altıdır." buyurdular. "Bunlar nedir ya Rasûlullâh!" sualine de şu cevabı verdiler: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">"Seni dâvet edince icâbet et ; öğüt isteyince öğüt ver; aksırıp da Allah'a hamdedince "yerhamükAllah: Allah'ın rahmetine mazhar olasın!" de; hastayı ziyaret et ve ölüyü kabre kadar taşı!" (Buhârî, Müslim). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">3. Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiği bir kudsî hadîs: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Allah Teâlâ kıyâmet günü şöyle buyuracak: </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ey Âdem oğlu! Hasta oldum da beni ziyaret etmedin! </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirim? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Falan kulumun hasta olduğunu ve onu ziyaret etmediğini bilmiyor musun? Eğer onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulacağını bilmedin mi?!. </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ey Âdem oğlu! Senden yiyecek istedim de bana yiyecek vermedin? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Ey Rabbim sen ki âlemlerin Rabbisin, ben sana nasıl yiyecek verebilirim? </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">-Bilmiyor musun, filân kulum senden yiyecek istedi de ona yiyecek vermedin? Eğer ona yiyecek verseydin bunu benim nezdimde bulacaktın... (Müslim). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">4. "Bir müslüman, hasta bir din kardeşini ziyaret edince, ziyaretinden dönünceye kadar hep cennet bahçesindedir." (Ahmed, Müslim, Tirmizî). </span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 12px">Hasta ziyaret edilince Allah'tan şifâ, sıhhat ve âfiyet dilemek, sabır ve tahammül tavsiye etmek, iyi gördüğünü ve iyi olacağını söylemek, hasta ısrar etmedikçe yanında çok kalmamak, ziyaretin sünnet ve âdâbı cümlesindendir.72 </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 375568, member: 1004566"] [COLOR=#000000][FONT=tahoma][SIZE=3] [B]Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken [/B] İstemem nakl-i cenâzemde çeleng-ü âhenk Debdebeyle gidilir sâha değildir makber Orası medhalidir bârigeh-i Mevlâ'nın Kapısından içeri aczile girmek ister. Tâhir el-Mevlevî [B] Giriş: [/B] Her doğan ölmeye namzettir; aradaki fark [/SIZE][/FONT][FONT=Book Antiqua][SIZE=2][FONT=tahoma][SIZE=3]dünya müsafirhanesinde ikamet müddetinin azlık veya çokluğundandır. Bu değişmez ve istisnâ tanımaz kanun[/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][FONT=tahoma][SIZE=3] karşısında insanoğlu, anlayış ve inancına göre vaziyet almış, çeşitli davranışlarda bulunmuş ve âdetlere tâbi olmuştur. Başı bulutlara yükselen ehramlar, mezarlarda insan ölülerine ait kemiklerin yanında çıkan at, silâh ve para kalıntıları; Ganj Nehri kenarında genizleri tıkayan dumanlar ve ölü vücutların yanmasından intişar eden kokular hep mezkûr inanç ve âdetlerin birer tezahürüdür. Hak ve bâtıl bütün dinler insanın menşe' ve âkıbeti üzerinde durmuş, hitabettikleri cemiyetin medenî ve fikrî seviyesine uygun açıklamalar yapmış, inançlar getirmişlerdir. Bilindiği üzere İslâm imanının altı temelinden biri de öldükten sonra dirilmeye ve âhirete inanmaktır. Buna göre insanlar vefat edip defnedilince önce kabirde sorguya çekilecek, dünya hayatındaki iman ve amellerine göre cevap verecek ve kıyâmetin kopmasına, yeniden dirilişe kadar, berzah âleminde kalacak, burada da yaptıklarına göre muamele göreceklerdir; berzah hayatı da ya cennetten bir köşede veya cehennemden bir çukurda geçecektir. Arkadan kıyâmet, haşir, muhâsebe, mizan, sırat cehennem, cennet... Ana hatlarıyla ve çok kısa bir şekilde arzettiğimiz bu inanç manzûmesi içinde müslümanların ölüm karşısındaki duygu ve düşünceleri, geride kalanların önce gidenler için yaptıkları ve yapmaları gereken hususlar bu yazımızın mevzûunu teşkil edecektir. [B]I. Hastalık ve tedavi:[/B] Umûmiyetle ölümden önce bir hastalık bahis mevzûudur. İslâm'ın, korunmasını titizlikle istediği beş esastan birisi de hayat ve sıhhattir. Bu sebepledir ki İslâm'da intihar büyük günahlar arasında yer almıştır. Sıhhati korumak insanın vazifesi olduğu gibi hastalandığı takdirde sabretmek, bunu hayırlı telâkki etmek, Allah'a ve onun kullarına şikâyetini edep içinde yapmak ve her imkâna başvurarak hastalığın tedavisine çalışmak da onun önemli vazifeleri cümlesindendir. Bu vazifelere ışık tutan naslar vardır: 1. "Müslümana hiçbir zahmet, hastalık, keder ve eziyet isâbet etmez ki -hattâ ona batan diken için bile- Allah bunları onun günahlarına keffâret kılmasın."60 2. "Şu iman ehlinin işine şaşmamak mümkün değil; bütün işleri hayırlı - bu da yalnız mü'mine mahsustur-, başına sevinecek bir iş gelse şükreder ve hakkında hayır olur; başına bir zarar gelse sabreder bu da onun için hayır olur."61 3. Hz. Peygamber (sav) Hz. Âişe, Esmâ gibi yakınlarına hastalık ve acılarını ifâde etmiş meselâ "of başım ağrıyor!" demişlerdir. Ancak bu şikâyetleri yaparken, Allah'a karşı kulluk edebini titizlikle korumuşlardır.62 4. "Kul hastalandığı veya yolculuk yaptığı sırada tıpkı sıhhatli ve mukîm iken yaptığı ibâdetlerin sevabını alır."63 5. Şuradan buradan gelen bedevîler Hz. Peygamber'e (sav) sordular: -Ya Rasûlullâh tedâviye başvuralım mı? Şöyle buyurdu: -Tedavi olunuz; çünkü Allah her hastalık için bir de ilâç ve tedavi yaratmıştır; bundan bir dert müstesnadır, ihtiyarlık."64 Hz. Peygamber (sav) hastalıkların tedavisini emrettiği gibi bizzat -günün şart ve imkânları içinde- tedâvi olmuştur. Maddî tedâvi ve ilaç ile beraber manevî tedâviye de müracaat etmiş, bunun için duâ ve âyetler okumuş ve okuyanları tasvib eylemiştir. Ancak burada hatırlanması gereken önemli hususlar vardır: a) Rasûl-i Ekrem (sav) okunan duâların anlaşılır olmasını, şifâ dileyen ifâdeler taşımasını istemiş; âyetlerin tahrif edilmesini, mânâsı olmayan birtakım ifadelerin kullanılmasını menetmiştir. b) Nazarlık, boncuk vb. takılmasını yasaklamış, bunu yapanları şiddetle kınamıştır. c) Âyet ve duâların yazılarak taşınmasına gelince: Abdullah b. Amr'ın rivâyetine göre Hz. Peygamber (sav) uykuda korkanlar için şu duâyı okumalarını tavsiye buyurmuşlardır: "Aûzü bi-kelimâtillahi't-tâmmeti min ğadabihî ve ikaabihî ve şerri-ibâdihî min hemezâti'ş-şeyâtîn ve en yahdurûn." Râvi Abdullah b. Amr bu duâyı aklı eren çocuklarına öğretir, aklı ermeyenler için de yazıp boyunlarına asardı. Din bilginlerinden bir kısmı bu meyanda Hz. Âişe, Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve şâfiîlerin birçoğu yukardaki rivâyeti gözönüne, alarak bunun câiz olduğunu söylemişlerdir. İbn Abbâs, İbn Mes'ûd, Hanefîler ve bazı şâfiîler de nazarlık vb. taşınmaması hakkındaki rivâyetlere bakarak âyet ve duâların da yazılıp taşınmasının câiz olmadığı görüşünü benimsemişlerdir.65 Muskacılığın bir meslek haline gelmemesi, dinin ve dinî duyguların hasis menfaatlere âlet edilmemesi bakımından ikinci görüş dikkat çekicidir. Çocuklara ve okuma bilmeyenlere bilenler, bir menfaat beklemeden okumalıdırlar. Okuyacak bulunmazsa yazma yoluna başvurulur. Tıbbî tedâvi yanında telkin ve duâ ile tedâvi usulü, aradan ondört asır geçtikten sonra, müsbet ilmin de dikkatini çekmiş, Avrupa ve Amerika'da bu usul ile tedâvi yapan şifâ yurtları açılmıştır. [B]II. Ölüm Karşısında Müslüman: [/B] A. Ölüm Telâkkisi: Gazzâlî ölüm karşısında insanları dört sınıfa ayırmıştır: 1. Dünyaya dalmış, hayatın muvakkat olduğunu unutmuş, hayatın gayesini dünyevî zevk ve menfaatlerden ibâret bilmiş insanlar. Bunlara göre -zoraki hatırladıkları ve hatırlayınca hemen unutmaya çalıştıkları- ölüm, zevk-u sefânın sona ermesi, korkulu âkıbetin başa gelmesi demektir. "De ki kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır; sonra gizli ve açık her şeyi Bilen'e götürüleceksiniz de O size, yaptıklarınızı birer birer haber verecek."66 âyeti bu sınıfın halini ifâde etmektedir. 2. Korkusu galip olan, yaptıklarını bilen ve tevbe edip kulluk yoluna yönelmeye çalışanlar için de ölüm istenmeyen bir hadisedir; çünkü henüz tövbelerini tamamlamadan gelip insanı buluvermesi tehlikesi vardır. "Allah'a kavuşmak istemeyene Allah da kavuşmak istemez."67 hadîsi bu sınıfa şâmil değildir. Çünkü bunlar Allah'a kavuşmayı istiyor, fakat bu kavuşmaya lâyık olmak için ölümün gecikmesini diliyorlar. 3. Allah'ı bilen ve ona aşk ile bağlanmış olanlara göre ölüm daima anılan ve beklenilen bir olaydır. Bunlar sevgiliye bir an önce kavuşmak için can atar, ölümün bir türlü gelmeyişinden şikâyet ederler. 4. Bunlardan mertebe ve irfanı daha yüce olanlar işi Mevlâ'larına bırakanlardır. Bunlara göre en iyisi sevgili Mevlâ'nın istediğidir. O neyi murâd ederse istenmeye ve sevilmeye lâyık olan odur.68 B. Ölümü Hatırlamak ve Hazırlanmak: Hz. Peygamber (sav) ölümü unutmamayı, Allah'ın razı olduğu iş ve davranışlarla ona hazırlanmayı, Allah'ın rahmetinden ümitli olmayı tavsiye etmiş, ızdırab ne kadar şiddetli olursa olsun ölümün temmeni edilmesini hoş görmemiştir: 1. İbn Ömer, Rasûl-i Ekrem'e (sav) soruyor: -İnsanların en akıllı ve olgunu kimdir? -Ölümü en çok anan ve ona en çok hazır bulunanlardır. Bunlar dünyanın şerefi ve ahiretin kerâmetini beraber götürürler. (Taberâni'den). 2. Hiçbiriniz başına gelen bir zarar ve felâket sebebiyle asla ölümü temenni etmesin! Eğer buna mecbur kalırsa şöyle desin; "Allahım, hayat hakkımda hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; ölüm hakkımda hayırlı olunca da beni öldür!"69 3. Câbir (ra) Rasûlullah'ın (sav) vefatından üç gün önce şöyle dediğini işitmiştir: "Hiçbiriniz Allah hakkında hüsn-i zan beslemeden ölmesin." (Müslim) Buradaki hüsn-i zandan maksat Allah'ın, lûtuf ve rahmetiyle affedeceği ve ihsanda bulunacağı kanaatini muhafaza etmektir. 4. Rasûl-i Ekrem (sav) ölmek üzere olan bir gencin yanına gelmiş ve sormuştu: -Kendini nasıl buluyorsun? -Günahlarımdan korkuyor, Allah'ın rahmetini umuyorum. -Bu halde, bu iki duygu hiçbir kulun gönlünde bir araya gelmez ki, Allah ona umduğunu vermesin ve korktuğundan emin kılmasın! (İbn Mâce, Tirmizî)70 [B]III. Ölümden Önce ve Sonraki Vazifelerimiz [/B] İslâm dini, içtimaî dayanışma, adalet ve yardımlaşmaya bünyesinde geniş yer vermiş, müslümanları buna teşvik eylemiştir. Hastaları ziyaret etmek, dünya hayatını terketmek üzere olan hastalara bazı hizmetlerde bulunmak, vefat hâdisesi vukubulunca ölüyü yıkamak, kefenlemek, namazını kılmak, kabre kadar taşımak, defnetmek ve duâ eylemek de İslâm'ın müslümanlara yüklediği içtimâî vazifeler arasındadır: A. Hasta Ziyareti: Aşağıda bazılarının tercemelerini sunacağımız hadîslerden dolayı zahiriler, ömürde bir defa hasta ziyaretinin farz, sonra da sünnet olduğunu ileri sürmüşlerdir.71 Diğer müctehidlere göre hastayı ilk ziyaret sünnet, sonrakiler nafile ibâdettir. 1. "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin ve köleyi âzâd edin." (Buhârî) 2. Hz. Peygamber (sav) "Müslümanların birbiri üzerinde hakkı altıdır." buyurdular. "Bunlar nedir ya Rasûlullâh!" sualine de şu cevabı verdiler: "Seni dâvet edince icâbet et ; öğüt isteyince öğüt ver; aksırıp da Allah'a hamdedince "yerhamükAllah: Allah'ın rahmetine mazhar olasın!" de; hastayı ziyaret et ve ölüyü kabre kadar taşı!" (Buhârî, Müslim). 3. Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiği bir kudsî hadîs: Allah Teâlâ kıyâmet günü şöyle buyuracak: -Ey Âdem oğlu! Hasta oldum da beni ziyaret etmedin! -Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirim? -Falan kulumun hasta olduğunu ve onu ziyaret etmediğini bilmiyor musun? Eğer onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulacağını bilmedin mi?!. -Ey Âdem oğlu! Senden yiyecek istedim de bana yiyecek vermedin? -Ey Rabbim sen ki âlemlerin Rabbisin, ben sana nasıl yiyecek verebilirim? -Bilmiyor musun, filân kulum senden yiyecek istedi de ona yiyecek vermedin? Eğer ona yiyecek verseydin bunu benim nezdimde bulacaktın... (Müslim). 4. "Bir müslüman, hasta bir din kardeşini ziyaret edince, ziyaretinden dönünceye kadar hep cennet bahçesindedir." (Ahmed, Müslim, Tirmizî). Hasta ziyaret edilince Allah'tan şifâ, sıhhat ve âfiyet dilemek, sabır ve tahammül tavsiye etmek, iyi gördüğünü ve iyi olacağını söylemek, hasta ısrar etmedikçe yanında çok kalmamak, ziyaretin sünnet ve âdâbı cümlesindendir.72 [/SIZE][/FONT][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst