Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Kastamonu Lahikası
"Dünya hayatını severler..." İbrahim Sûresi, 14:3.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 487688" data-attributes="member: 1040028"><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #B22222">ﻳَﺴْﺘَﺤِﺒُّﻮﻥَ ﺍﻟْﺤَﻴَﻮﺓَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ</span></span> <u>"Dünya hayatını severler..." İbrahim Sûresi, 14:3.</u></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">bahsinde denilmiş ki: Bu asrın bir hâssası şudur ki; hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı bâkiyeye bilerek tercih ettiriyor. Yani kırılacak bir cam parçasını, bâki elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düstur hükmüne geçmiş. Ben bundan çok hayret ediyordum. Bugünlerde ihtar edildi ki:</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Asr: Yüz yıl.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hâssa: Özellik.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hayat-ı dünyeviye: Dünyaya ait hayat, dünyadaki yaşantı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hayat-ı bâkiye: Bâki hayat, ölümsüz ve sonsuz hayat (Ahiret hayatı).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Bâki: Ebedî, sonsuz, ölümsüz olan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Düstur: Umumi kaide, genel kural, temel prensip.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Nasıl bir uzv-u insanî hastalansa, yaralansa sair a'zâ vazifelerini kısmen bırakıp onun </span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">imdadına koşar; öyle de, hırs-ı hayat ve hıfzı, zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede dercedilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbab ile yaralanmış, sair letaifi kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlara unutturmağa çalışıyor.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Uzv-u insanî: İnsana ait uzuv, insanın organı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sair: Diğer, başka.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">A'zâ: Bedenin her bir uzvu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hırs-ı hayat: Hayat hırsı, yaşamaya aşırı düşkünlük.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zevk-i hayat: Hayat zevki.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Fıtrat-ı insaniye: İnsanın yaratılıştan gelen yapısı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Dercedilen: Yerleştirilen, koyulan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Cihaz-ı insaniye: İnsanın donanımı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Esbab: Sebepler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Letaif: Latif duygular.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sukut: Alçalma, düşme, inme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Vazife-i hakikiye: Hakiki vazife, gerçek temel görev.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Hem nasılki bir cazibedar, sefihane ve sarhoşane şaşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlar dahi o cazibeye kapılıp hakikî vazifelerini ta'til ederek iştirak ediyorlar; öyle de, bu asırda hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli fakat cazibeli ve elîm fakat meraklı bir vaziyet almış ki; insanın ulvî latifelerini ve kalb ve aklını, nefs-i emmaresinin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Cazibedar: Çekici, beğenilen, hoş.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sefihane: İslam dinine aykırı zevk ve eğlence hayatına düşkün şekilde.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mesture: Örtülü.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Cazibe: Çekicilik.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ta'til: Durdurmak, ara vermek, kesmek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hayat-ı içtimaiye: Toplum hayatı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefs-i emmare: Kötü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Evet hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için zaruret derecesinde olmak şartıyla, bazı umûr-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şer'iye var. Fakat yalnız bir ihtiyaca binaen, helâkete sebebiyet vermeyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki; küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umûr-u diniyeyi terkeder.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zaruret: Zorunluluk, çaresizlik, şiddetli ihtiyaç.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Umûr-u uhreviye: Ahirete ait işler, öbür dünya ile ilgili işler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Muvakkaten: Geçici olarak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ruhsat-ı şer'iye: İslam dininin müsadesi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Binaen: Dayanarak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Helâket: Yıkılma, mahvolma, felaket.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zarar-ı dünyevî: Dünyaya ait zarar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Umûr-u diniye: Dine ait işler, dinle ilgili işler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Evet insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile ve iktisadsızlık ve kanaatsızlık ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr u zaruret-i maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerait-i hayatın ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş ve mütemadiyen ehl-i dalalet nazar-ı dikkati şu hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celbetmiş ki; edna bir hacat-ı hayatiyeyi, büyük bir mes'ele-i diniyeye tercih ettiriyor. Bu acib asrın bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın tiryakmisal ilâçlarının naşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onun metin, sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şakirdleri mukavemet ederler. Öyle ise, her şeyden evvel onun dairesine girmeli. Sadakatla, tam metanet ve ciddî ihlas ve tam itimad ile ona yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın tesirinden kurtulsun.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'">İ<span style="color: #008000">nsaniyet: İnsanlık.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hıfz-ı hayat: Hayatı koruma.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İsrafat: Savurganlıklar, gereksiz boşa harcamalar. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Fakr u zaruret-i maişet: Yoksulluk ve geçim sıkıntısı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ziyadeleşmesiyle: Çoğalmasıyla.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Şerait-i hayat: Hayat şartları.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mütemadiyen: Devamlı olarak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ehl-i dalalet: İman ve isâm yolundan sapanlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nazar-ı dikkat: Dikkatli bakış, dikkatle bakıp inceleme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Edna: En aşağı. En küçük.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hacat-ı hayatiye: Yaşantı ile ilgili ihtiyaçlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mes'ele-i diniye: Dinle ilgili konu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Acib: Şaşırtan, hayret uyandıran.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Maraz: Hastalık, dert, illet.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan: Anlatma tarzı mucize olan Kur'an.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Tiryakmisal: Çok tesirli ve harika iyileştirici özellikteki ilaç gibi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Naşir: Neşreden, yayan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Risale-i Nur: Nur risalesi. Bediüzzaman Said Nursinin(ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Metin: Sağlam.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sebatkâr: Yerinden oynamayan, devam eden, kararlı olan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sadık: Doğru, tam bağlı, dürüst.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Şakird: Talebe, öğrenci.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mukavemet: Karşı koyma, dayanma, direnme, karşı gelme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sadakat: Gönülden bağlılık.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Metanet: Sağlamlık, kararlılık.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İtimad: Güvenmek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><p style="text-align: right"><span style="font-size: 15px">Said Nursi</span></p><p></em></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 487688, member: 1040028"] [FONT=Arial][SIZE=5][COLOR="#B22222"]ﻳَﺴْﺘَﺤِﺒُّﻮﻥَ ﺍﻟْﺤَﻴَﻮﺓَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ[/COLOR][/SIZE] [U]"Dünya hayatını severler..." İbrahim Sûresi, 14:3.[/U] [I][SIZE=3]bahsinde denilmiş ki: Bu asrın bir hâssası şudur ki; hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı bâkiyeye bilerek tercih ettiriyor. Yani kırılacak bir cam parçasını, bâki elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düstur hükmüne geçmiş. Ben bundan çok hayret ediyordum. Bugünlerde ihtar edildi ki:[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Asr: Yüz yıl. Hâssa: Özellik. Hayat-ı dünyeviye: Dünyaya ait hayat, dünyadaki yaşantı. Hayat-ı bâkiye: Bâki hayat, ölümsüz ve sonsuz hayat (Ahiret hayatı). Bâki: Ebedî, sonsuz, ölümsüz olan. Düstur: Umumi kaide, genel kural, temel prensip.[/COLOR] [I][SIZE=3]Nasıl bir uzv-u insanî hastalansa, yaralansa sair a'zâ vazifelerini kısmen bırakıp onun imdadına koşar; öyle de, hırs-ı hayat ve hıfzı, zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede dercedilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbab ile yaralanmış, sair letaifi kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlara unutturmağa çalışıyor.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Uzv-u insanî: İnsana ait uzuv, insanın organı. Sair: Diğer, başka. A'zâ: Bedenin her bir uzvu. Hırs-ı hayat: Hayat hırsı, yaşamaya aşırı düşkünlük. Zevk-i hayat: Hayat zevki. Fıtrat-ı insaniye: İnsanın yaratılıştan gelen yapısı. Dercedilen: Yerleştirilen, koyulan. Cihaz-ı insaniye: İnsanın donanımı. Esbab: Sebepler. Letaif: Latif duygular. Sukut: Alçalma, düşme, inme. Vazife-i hakikiye: Hakiki vazife, gerçek temel görev.[/COLOR] [SIZE=3][I]Hem nasılki bir cazibedar, sefihane ve sarhoşane şaşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlar dahi o cazibeye kapılıp hakikî vazifelerini ta'til ederek iştirak ediyorlar; öyle de, bu asırda hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli fakat cazibeli ve elîm fakat meraklı bir vaziyet almış ki; insanın ulvî latifelerini ve kalb ve aklını, nefs-i emmaresinin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Cazibedar: Çekici, beğenilen, hoş. Sefihane: İslam dinine aykırı zevk ve eğlence hayatına düşkün şekilde. Mesture: Örtülü. Cazibe: Çekicilik. Ta'til: Durdurmak, ara vermek, kesmek. Hayat-ı içtimaiye: Toplum hayatı. Nefs-i emmare: Kötü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis. [/COLOR] [I][SIZE=3]Evet hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için zaruret derecesinde olmak şartıyla, bazı umûr-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şer'iye var. Fakat yalnız bir ihtiyaca binaen, helâkete sebebiyet vermeyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki; küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umûr-u diniyeyi terkeder.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Zaruret: Zorunluluk, çaresizlik, şiddetli ihtiyaç. Umûr-u uhreviye: Ahirete ait işler, öbür dünya ile ilgili işler. Muvakkaten: Geçici olarak. Ruhsat-ı şer'iye: İslam dininin müsadesi. Binaen: Dayanarak. Helâket: Yıkılma, mahvolma, felaket. Zarar-ı dünyevî: Dünyaya ait zarar. Umûr-u diniye: Dine ait işler, dinle ilgili işler. [/COLOR] [I][SIZE=3]Evet insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile ve iktisadsızlık ve kanaatsızlık ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr u zaruret-i maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerait-i hayatın ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş ve mütemadiyen ehl-i dalalet nazar-ı dikkati şu hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celbetmiş ki; edna bir hacat-ı hayatiyeyi, büyük bir mes'ele-i diniyeye tercih ettiriyor. Bu acib asrın bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın tiryakmisal ilâçlarının naşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onun metin, sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şakirdleri mukavemet ederler. Öyle ise, her şeyden evvel onun dairesine girmeli. Sadakatla, tam metanet ve ciddî ihlas ve tam itimad ile ona yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın tesirinden kurtulsun.[/SIZE][/I] İ[COLOR="#008000"]nsaniyet: İnsanlık. Hıfz-ı hayat: Hayatı koruma. İsrafat: Savurganlıklar, gereksiz boşa harcamalar. Fakr u zaruret-i maişet: Yoksulluk ve geçim sıkıntısı. Ziyadeleşmesiyle: Çoğalmasıyla. Şerait-i hayat: Hayat şartları. Mütemadiyen: Devamlı olarak. Ehl-i dalalet: İman ve isâm yolundan sapanlar. Nazar-ı dikkat: Dikkatli bakış, dikkatle bakıp inceleme. Edna: En aşağı. En küçük. Hacat-ı hayatiye: Yaşantı ile ilgili ihtiyaçlar. Mes'ele-i diniye: Dinle ilgili konu. Acib: Şaşırtan, hayret uyandıran. Maraz: Hastalık, dert, illet. Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan: Anlatma tarzı mucize olan Kur'an. Tiryakmisal: Çok tesirli ve harika iyileştirici özellikteki ilaç gibi. Naşir: Neşreden, yayan. Risale-i Nur: Nur risalesi. Bediüzzaman Said Nursinin(ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim. Metin: Sağlam. Sebatkâr: Yerinden oynamayan, devam eden, kararlı olan. Sadık: Doğru, tam bağlı, dürüst. Şakird: Talebe, öğrenci. Mukavemet: Karşı koyma, dayanma, direnme, karşı gelme. Sadakat: Gönülden bağlılık. Metanet: Sağlamlık, kararlılık. İtimad: Güvenmek. [/COLOR] [B][I][RIGHT][SIZE=4]Said Nursi[/SIZE][/RIGHT][/I][/B][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Kastamonu Lahikası
"Dünya hayatını severler..." İbrahim Sûresi, 14:3.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst