Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247333" data-attributes="member: 1"><p><strong>Dokuzuncu Söz - Sayfa 80</strong></p><p></p><ul> <li data-xf-list-type="ul"><span style="font-family: 'Tahoma'">hem şimdi yatmış nebatat, hayvanat gibi gizlenmiş güneşler, huşyar yıldızlar, birer nefer misillü emrine musahhar ve bu misafirhane-i âlemde birer lâmbası ve hizmetkârı olan Zât-ı Zülcelâlin kibriyâsını düşünüp, <em>Allahu ekber</em> deyip rukûa varmak; </span></li> </ul><p></p><ul> <li data-xf-list-type="ul"><span style="font-family: 'Tahoma'">hem bütün mahlûkatın secde-i kübrâsını düşünüp, yani şu gecede yatmış mahlûkat gibi her senede, her asırdaki envâ-ı mevcudat, hattâ arz, hattâ dünya birer muntazam ordu, belki birer muti’ nefer gibi vazife-i ubûdiyet-i dünyeviyesinden emr-i <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px">كُنْ فَيَكُونُ </span></span><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 ile terhis edildiği zaman, yani âlem-i gayba gönderildiği vakit, nihayet intizam ile zevâlde gurub seccadesinde <em>Allahu ekber </em>deyip secde ettikleri, hem <span style="color: #000000">emr</span>-i <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px">كُنْ فَيَكُونُ </span></span>’dan gelen bir sayha-i ihyâ ve ikaz ile yine baharda kısmen aynen, kısmen mislen haşrolup, kıyam edip, kemerbeste-i hizmet-i Mevlâ oldukları gibi, şu insancık, onlara iktidaen, o Rahmân-ı Zülkemâlin, o Rahîm-i Zülcemâlin bârgâh-ı huzurunda hayret-âlûd bir muhabbet, bekà-âlûd bir mahviyet, izzet-âlûd bir tezellül içinde <em>Allahu ekber</em> deyip sücuda gitmek, yani bir nevi miraca çıkmak demek olan işâ namazını kılmak ne kadar hoş, ne kadar güzel, ne kadar şirin, ne kadar yüksek, ne kadar aziz ve leziz, ne kadar mâkul ve münasip bir vazife, bir hizmet, bir ubûdiyet, bir ciddî hakikat olduğunu elbette anladın.</span></li> </ul><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Demek şu beş vakit, herbiri birer inkılâb-ı azîmin işârâtı ve icraat-ı cesîme-i Rabbâniyenin emârâtı ve in’âmât-ı külliye-i İlâhiyenin alâmâtı olduklarından, borç ve zimmet olan farz namazın o zamanlara tahsisi nihayet hikmettir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Dipnot-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> “(Cenâb-ı Hak) Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” Yâsin Sûresi, 36:82.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Allahu ekber: “Allah en büyüktür” (bk. k-b-r)</strong></td><td><strong>Rahmân-ı Zülkemâl: sonsuz mükemmellik ve merhamet sahibi olan Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; k-m-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>Rahîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik sahibi ve rahmeti sınırsız olan Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; c-m-l)</strong></td><td><strong>Zât-ı Zülcelâl: sonsuz yücelik ve haşmet sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>alâmât: alâmetler, işaretler</strong></td><td><strong>arz: yeryüzü, dünya</strong></td></tr><tr><td><strong>aziz: yüce, şerefli, değerli (bk. a-z-z)</strong></td><td><strong>bekà-âlûd: sonsuzluk sırrından pay almış (bk. b-ḳ-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>bârgâh-ı huzur: Allah’ın huzuru, yüce katı (bk. ḥ-ḍ-r)</strong></td><td><strong>emârât: belirtiler, işaretler</strong></td></tr><tr><td><strong>envâ-i mevcudat: varlıkların çeşitleri, türleri (bk. v-c-d)</strong></td><td><strong>gurûb: batma</strong></td></tr><tr><td><strong>hakikat: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>hayret-âlûd: hayret verici</strong></td></tr><tr><td><strong>hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)</strong></td><td><strong>haşrolmak: yeniden dirilip toplanmak; bahar mevsiminde bitkilerin ve hayvanların dirilip yeryüzüne yayılması (bk. ḥ-ş-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</strong></td><td><strong>hizmetkâr: hizmetçi</strong></td></tr><tr><td><strong>huşyar: uyanık</strong></td><td><strong>icraat-ı cesîme-i Rabbâniye: Allah’ın çok büyük ve kapsamlı işi, icraatı (bk. r-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>iktidaen: uyarak</strong></td><td><strong>inkılâb-ı azîm: çok büyük değişim (bk. a-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)</strong></td><td><strong>in’âmât-ı külliye-i İlâhiye: Allah’ın yarattığı varlıklara sunduğu hadsiz nimetler (bk. n-a-m; k-l-l; e-l-h)</strong></td></tr><tr><td><strong>izzet-âlûd: şeref ve yücelikle karışık (bk. a-z-z)</strong></td><td><strong>işâ: yatsı</strong></td></tr><tr><td><strong>işârat: işaretler</strong></td><td><strong>kemerbeste-i hizmet-i Mevlâ: Allah’ın huzurunda, Onun emrine hazır şekilde el bağlamak</strong></td></tr><tr><td><strong>kibriyâ: azamet, büyüklük (bk. k-b-r)</strong></td><td><strong>kıyâm etmek: ayağa kalkmak (bk. ḳ-v-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>leziz: lezzetli</strong></td><td><strong>mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>mahviyet: alçakgönüllülük</strong></td><td><strong>mirac: Allah’ın huzuruna yükselme (bk. a-r-c)</strong></td></tr><tr><td><strong>misafirhane-i âlem: dünya misafirhanesi (bk. a-l-m)</strong></td><td><strong>misillü: gibi (bk. m-s̱-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>mislen: benzer şekilde (bk. m-s̱-l)</strong></td><td><strong>muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m)</strong></td><td><strong>musahhar: boyun eğmiş</strong></td></tr><tr><td><strong>mutî: emre uyan, itaatkâr</strong></td><td><strong>mâkul: akla uygun</strong></td></tr><tr><td><strong>münasip: uygun (bk. n-s-b)</strong></td><td><strong>nebâtat: bitkiler</strong></td></tr><tr><td><strong>nefer: asker, er</strong></td><td><strong>rükûa varmak: namazda eğilmek</strong></td></tr><tr><td><strong>sayha-i ihyâ ve ikaz: hayat veren ve uyaran sesleniş (bk. ḥ-y-y)</strong></td><td><strong>secde etmek: yere kapanmak</strong></td></tr><tr><td><strong>secde-i kübrâ: en büyük secde (bk. k-b-r)</strong></td><td><strong>sücuda gitmek: namazda yere ka-panmak</strong></td></tr><tr><td><strong>tahsis: ait kılma</strong></td><td><strong>terhis: vazifeye son verme, salıverilme</strong></td></tr><tr><td><strong>tezellül: kendini alçak tutmak</strong></td><td><strong>ubûdiyet: kulluk (bk. a-b-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>vazife-i ubûdiyet-i dünyeviye: dünyadaki kulluk görevi (bk. a-b-d)</strong></td><td><strong>zevâl: batış, kayboluş (bk. z-v-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>zimmet: borç, sorumluluk</strong></td><td><strong>âlem-i gayb: görünmeyen âlem (bk. a-l-m; ğ-y-b)</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247333, member: 1"] [b]Dokuzuncu Söz - Sayfa 80[/b] [LIST] [*][FONT=Tahoma]hem şimdi yatmış nebatat, hayvanat gibi gizlenmiş güneşler, huşyar yıldızlar, birer nefer misillü emrine musahhar ve bu misafirhane-i âlemde birer lâmbası ve hizmetkârı olan Zât-ı Zülcelâlin kibriyâsını düşünüp, [I]Allahu ekber[/I] deyip rukûa varmak; [/FONT] [/LIST] [LIST] [*][FONT=Tahoma]hem bütün mahlûkatın secde-i kübrâsını düşünüp, yani şu gecede yatmış mahlûkat gibi her senede, her asırdaki envâ-ı mevcudat, hattâ arz, hattâ dünya birer muntazam ordu, belki birer muti’ nefer gibi vazife-i ubûdiyet-i dünyeviyesinden emr-i [FONT=Trebuchet MS][SIZE=6]كُنْ فَيَكُونُ [/SIZE][/FONT][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 ile terhis edildiği zaman, yani âlem-i gayba gönderildiği vakit, nihayet intizam ile zevâlde gurub seccadesinde [I]Allahu ekber [/I]deyip secde ettikleri, hem [COLOR=#000000]emr[/COLOR]-i [FONT=Trebuchet MS][SIZE=6]كُنْ فَيَكُونُ [/SIZE][/FONT]’dan gelen bir sayha-i ihyâ ve ikaz ile yine baharda kısmen aynen, kısmen mislen haşrolup, kıyam edip, kemerbeste-i hizmet-i Mevlâ oldukları gibi, şu insancık, onlara iktidaen, o Rahmân-ı Zülkemâlin, o Rahîm-i Zülcemâlin bârgâh-ı huzurunda hayret-âlûd bir muhabbet, bekà-âlûd bir mahviyet, izzet-âlûd bir tezellül içinde [I]Allahu ekber[/I] deyip sücuda gitmek, yani bir nevi miraca çıkmak demek olan işâ namazını kılmak ne kadar hoş, ne kadar güzel, ne kadar şirin, ne kadar yüksek, ne kadar aziz ve leziz, ne kadar mâkul ve münasip bir vazife, bir hizmet, bir ubûdiyet, bir ciddî hakikat olduğunu elbette anladın.[/FONT] [/LIST] [FONT=Tahoma]Demek şu beş vakit, herbiri birer inkılâb-ı azîmin işârâtı ve icraat-ı cesîme-i Rabbâniyenin emârâtı ve in’âmât-ı külliye-i İlâhiyenin alâmâtı olduklarından, borç ve zimmet olan farz namazın o zamanlara tahsisi nihayet hikmettir. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Dipnot-1[/FONT] [FONT=Tahoma] “(Cenâb-ı Hak) Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” Yâsin Sûresi, 36:82.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Allahu ekber: “Allah en büyüktür” (bk. k-b-r)[/B][/TD] [TD][B]Rahmân-ı Zülkemâl: sonsuz mükemmellik ve merhamet sahibi olan Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; k-m-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rahîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik sahibi ve rahmeti sınırsız olan Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; c-m-l)[/B][/TD] [TD][B]Zât-ı Zülcelâl: sonsuz yücelik ve haşmet sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]alâmât: alâmetler, işaretler[/B][/TD] [TD][B]arz: yeryüzü, dünya[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]aziz: yüce, şerefli, değerli (bk. a-z-z)[/B][/TD] [TD][B]bekà-âlûd: sonsuzluk sırrından pay almış (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bârgâh-ı huzur: Allah’ın huzuru, yüce katı (bk. ḥ-ḍ-r)[/B][/TD] [TD][B]emârât: belirtiler, işaretler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]envâ-i mevcudat: varlıkların çeşitleri, türleri (bk. v-c-d)[/B][/TD] [TD][B]gurûb: batma[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikat: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]hayret-âlûd: hayret verici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)[/B][/TD] [TD][B]haşrolmak: yeniden dirilip toplanmak; bahar mevsiminde bitkilerin ve hayvanların dirilip yeryüzüne yayılması (bk. ḥ-ş-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [TD][B]hizmetkâr: hizmetçi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]huşyar: uyanık[/B][/TD] [TD][B]icraat-ı cesîme-i Rabbâniye: Allah’ın çok büyük ve kapsamlı işi, icraatı (bk. r-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iktidaen: uyarak[/B][/TD] [TD][B]inkılâb-ı azîm: çok büyük değişim (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]in’âmât-ı külliye-i İlâhiye: Allah’ın yarattığı varlıklara sunduğu hadsiz nimetler (bk. n-a-m; k-l-l; e-l-h)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izzet-âlûd: şeref ve yücelikle karışık (bk. a-z-z)[/B][/TD] [TD][B]işâ: yatsı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]işârat: işaretler[/B][/TD] [TD][B]kemerbeste-i hizmet-i Mevlâ: Allah’ın huzurunda, Onun emrine hazır şekilde el bağlamak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kibriyâ: azamet, büyüklük (bk. k-b-r)[/B][/TD] [TD][B]kıyâm etmek: ayağa kalkmak (bk. ḳ-v-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]leziz: lezzetli[/B][/TD] [TD][B]mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahviyet: alçakgönüllülük[/B][/TD] [TD][B]mirac: Allah’ın huzuruna yükselme (bk. a-r-c)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]misafirhane-i âlem: dünya misafirhanesi (bk. a-l-m)[/B][/TD] [TD][B]misillü: gibi (bk. m-s̱-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mislen: benzer şekilde (bk. m-s̱-l)[/B][/TD] [TD][B]muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]musahhar: boyun eğmiş[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mutî: emre uyan, itaatkâr[/B][/TD] [TD][B]mâkul: akla uygun[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]münasip: uygun (bk. n-s-b)[/B][/TD] [TD][B]nebâtat: bitkiler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefer: asker, er[/B][/TD] [TD][B]rükûa varmak: namazda eğilmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sayha-i ihyâ ve ikaz: hayat veren ve uyaran sesleniş (bk. ḥ-y-y)[/B][/TD] [TD][B]secde etmek: yere kapanmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]secde-i kübrâ: en büyük secde (bk. k-b-r)[/B][/TD] [TD][B]sücuda gitmek: namazda yere ka-panmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tahsis: ait kılma[/B][/TD] [TD][B]terhis: vazifeye son verme, salıverilme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tezellül: kendini alçak tutmak[/B][/TD] [TD][B]ubûdiyet: kulluk (bk. a-b-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vazife-i ubûdiyet-i dünyeviye: dünyadaki kulluk görevi (bk. a-b-d)[/B][/TD] [TD][B]zevâl: batış, kayboluş (bk. z-v-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zimmet: borç, sorumluluk[/B][/TD] [TD][B]âlem-i gayb: görünmeyen âlem (bk. a-l-m; ğ-y-b)[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst