Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247325" data-attributes="member: 1"><p><strong>Dokuzuncu Söz - Sayfa 75</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve herşey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır. Şimdi, ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insan, kalkıp, abdest alıp, şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadîm-i Bâkî ve Kayyûm-u Sermedînin dergâh-ı Samedâniyesine arz-ı münacat ederek, zevâlsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek, izzet-i Rububiyetine karşı zelilâne rükûa gidip, sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne secde ederek, hakikî bir teselli-i kalp, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubûdiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Mağrib vaktinde ki, o zaman hem kışın başlamasında yaz ve güz âleminin nazenin ve güzel mahlûkatının vedâ-yı hazinânesi içinde gurub etmesinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden bir firâk-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın zelzele-i sekerat içinde vefatıyla, bütün sekenesi başka âlemlere göçmesi ve bu dar-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır ve zevâlde gurub eden mahbuplara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir vakittir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, akşam namazı için, böyle bir vakitte, fıtraten bir cemâl-i bâkîye âyine-i müştak olan ruh-u beşer, </span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Kadîm-i Bâkî: varlığının başlangıcı olmayan ve sürekli hayat sahibi Allah (bk. ḳ-d-m; b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>Kayyûm-u Sermedî: varlığı sürekli olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>arz-ı münacat: yalvarıp yakarma, kurtuluş isteme (bk. n-c-v)</strong></td><td><strong>asr: ikindi</strong></td></tr><tr><td><strong>borc-u fıtrat: yaratılış borcu (bk. f-ṭ-r)</strong></td><td><strong>bîkarar: kararsız</strong></td></tr><tr><td><strong>cemâl-i bâkî: kalıcı ve devamlı güzellik (bk. c-m-l, b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>dergâh-ı Samedâniye: herşey Kendisine muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’ın yüce katı (bk. ṣ-m-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>dâr-ı imtihan: imtihan yeri</strong></td><td><strong>ebed/ebediyet: sonsuzluk (bk. e-b-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>eda etmek: yerine getirmek</strong></td><td><strong>firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>firâk-ı elîmâne: acı ve üzüntü verici ayrılık (bk. f-r-ḳ)</strong></td><td><strong>fıtraten: yaratılış itibarıyla (bk. f-ṭ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>gurub etmek: batmak</strong></td><td><strong>güz: sonbahar</strong></td></tr><tr><td><strong>hakikî: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>halk olunma: yaratılma (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>hamd: şükür ve övgü (bk. ḥ-m-d)</strong></td><td><strong>huzur-u kibriyâ: sonsuz büyüklük sahibi Allah’ın yüce huzuru (bk. ḥ-ḍ-r; k-b-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>ihsan: iyilik, ikram, bağış (bk. ḥ-s-n)</strong></td><td><strong>iltica: sığınma</strong></td></tr><tr><td><strong>iltifat: iyilik ve güzellikle muamele</strong></td><td><strong>izzet-i Rubûbiyet: her varlığı yaratılış amacına hikmetli bir biçimde ulaştırarak terbiye ve idare eden Allah’ın şeref ve yüceliği (bk. a-z-z; r-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>kemerbeste-i ubûdiyet: kulluk için el bağlayıp Allah’ın huzurunda durma (bk. a-b-d)</strong></td><td><strong>mahbup: sevgili (bk. ḥ-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td><td><strong>mahviyetkârâne: alçak gönüllülükle</strong></td></tr><tr><td><strong>mazhar: sahip olma (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>mağrib: akşam</strong></td></tr><tr><td><strong>meyletmek: yönelmek, yüz tutmak</strong></td><td><strong>münasip: uygun (bk. n-s-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>müteellim: acı çeken</strong></td><td><strong>nazenin: ince, narin, nazik</strong></td></tr><tr><td><strong>niam-ı İlâhiye: Allah’ın verdiği nimetler (bk. n-a-m; e-l-h)</strong></td><td><strong>nihayetsiz: sonsuz</strong></td></tr><tr><td><strong>perestiş: taparcasına düşkünlük</strong></td><td><strong>rahat-ı ruh: ruh rahatlığı (bk. r-v-ḥ)</strong></td></tr><tr><td><strong>rahmet: merhamet, şefkat (bk. r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>ruh-u beşer: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)</strong></td></tr><tr><td><strong>rûh-u insan: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)</strong></td><td><strong>rükû: namazda eğilmek</strong></td></tr><tr><td><strong>saadet: mutluluk</strong></td><td><strong>secde: namazda yere kapanmak</strong></td></tr><tr><td><strong>sekene: sakinler, oturanlar (bk. s-k-n)</strong></td><td><strong>selâmet: esenlik, güven (bk. s-l-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>sermediyet-i Ulûhiyet: Allah’ın ortak kabul etmeyen ilâhlığının sonsuzluğu ve sürekliliği (bk. e-l-h)</strong></td><td><strong>teselli-i kalp: kalbin tesellisi, rahatı</strong></td></tr><tr><td><strong>teşkil: oluşturma</strong></td><td><strong>ufûl: batış</strong></td></tr><tr><td><strong>ulvî: yüce</strong></td><td><strong>vedâ-yı hazînâne: hüzünlü vedâ</strong></td></tr><tr><td><strong>yekûn-ü azîm: büyük toplam (bk. a-ẓ-m)</strong></td><td><strong>yevmî: günlük</strong></td></tr><tr><td><strong>zelilâne: zayıflık içinde</strong></td><td><strong>zelzele-i sekerat: ölüm anındaki sarsıntı</strong></td></tr><tr><td><strong>zevâl: batış, koyboluş (bk. z-v-l)</strong></td><td><strong>zevâlsiz: yok olmayan (bk. z-v-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>âlem: dünya (bk. a-l-m)</strong></td><td><strong>âyine-i müştak: Allah’ın güzel isimlerini bir ayna gibi üzerinde aksettiren ve Onun sonsuz güzelliğine düşkün olan insan</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247325, member: 1"] [b]Dokuzuncu Söz - Sayfa 75[/b] [FONT=Tahoma]yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve herşey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır. Şimdi, ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insan, kalkıp, abdest alıp, şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadîm-i Bâkî ve Kayyûm-u Sermedînin dergâh-ı Samedâniyesine arz-ı münacat ederek, zevâlsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek, izzet-i Rububiyetine karşı zelilâne rükûa gidip, sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne secde ederek, hakikî bir teselli-i kalp, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubûdiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar. [/FONT] [FONT=Tahoma]Mağrib vaktinde ki, o zaman hem kışın başlamasında yaz ve güz âleminin nazenin ve güzel mahlûkatının vedâ-yı hazinânesi içinde gurub etmesinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden bir firâk-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın zelzele-i sekerat içinde vefatıyla, bütün sekenesi başka âlemlere göçmesi ve bu dar-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır ve zevâlde gurub eden mahbuplara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir vakittir. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, akşam namazı için, böyle bir vakitte, fıtraten bir cemâl-i bâkîye âyine-i müştak olan ruh-u beşer, [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Kadîm-i Bâkî: varlığının başlangıcı olmayan ve sürekli hayat sahibi Allah (bk. ḳ-d-m; b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]Kayyûm-u Sermedî: varlığı sürekli olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]arz-ı münacat: yalvarıp yakarma, kurtuluş isteme (bk. n-c-v)[/B][/TD] [TD][B]asr: ikindi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]borc-u fıtrat: yaratılış borcu (bk. f-ṭ-r)[/B][/TD] [TD][B]bîkarar: kararsız[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cemâl-i bâkî: kalıcı ve devamlı güzellik (bk. c-m-l, b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]dergâh-ı Samedâniye: herşey Kendisine muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’ın yüce katı (bk. ṣ-m-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dâr-ı imtihan: imtihan yeri[/B][/TD] [TD][B]ebed/ebediyet: sonsuzluk (bk. e-b-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]eda etmek: yerine getirmek[/B][/TD] [TD][B]firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]firâk-ı elîmâne: acı ve üzüntü verici ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]fıtraten: yaratılış itibarıyla (bk. f-ṭ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gurub etmek: batmak[/B][/TD] [TD][B]güz: sonbahar[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikî: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]halk olunma: yaratılma (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hamd: şükür ve övgü (bk. ḥ-m-d)[/B][/TD] [TD][B]huzur-u kibriyâ: sonsuz büyüklük sahibi Allah’ın yüce huzuru (bk. ḥ-ḍ-r; k-b-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihsan: iyilik, ikram, bağış (bk. ḥ-s-n)[/B][/TD] [TD][B]iltica: sığınma[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iltifat: iyilik ve güzellikle muamele[/B][/TD] [TD][B]izzet-i Rubûbiyet: her varlığı yaratılış amacına hikmetli bir biçimde ulaştırarak terbiye ve idare eden Allah’ın şeref ve yüceliği (bk. a-z-z; r-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemerbeste-i ubûdiyet: kulluk için el bağlayıp Allah’ın huzurunda durma (bk. a-b-d)[/B][/TD] [TD][B]mahbup: sevgili (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]mahviyetkârâne: alçak gönüllülükle[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mazhar: sahip olma (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]mağrib: akşam[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meyletmek: yönelmek, yüz tutmak[/B][/TD] [TD][B]münasip: uygun (bk. n-s-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müteellim: acı çeken[/B][/TD] [TD][B]nazenin: ince, narin, nazik[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]niam-ı İlâhiye: Allah’ın verdiği nimetler (bk. n-a-m; e-l-h)[/B][/TD] [TD][B]nihayetsiz: sonsuz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]perestiş: taparcasına düşkünlük[/B][/TD] [TD][B]rahat-ı ruh: ruh rahatlığı (bk. r-v-ḥ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rahmet: merhamet, şefkat (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]ruh-u beşer: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rûh-u insan: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)[/B][/TD] [TD][B]rükû: namazda eğilmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saadet: mutluluk[/B][/TD] [TD][B]secde: namazda yere kapanmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sekene: sakinler, oturanlar (bk. s-k-n)[/B][/TD] [TD][B]selâmet: esenlik, güven (bk. s-l-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sermediyet-i Ulûhiyet: Allah’ın ortak kabul etmeyen ilâhlığının sonsuzluğu ve sürekliliği (bk. e-l-h)[/B][/TD] [TD][B]teselli-i kalp: kalbin tesellisi, rahatı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]teşkil: oluşturma[/B][/TD] [TD][B]ufûl: batış[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ulvî: yüce[/B][/TD] [TD][B]vedâ-yı hazînâne: hüzünlü vedâ[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]yekûn-ü azîm: büyük toplam (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]yevmî: günlük[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zelilâne: zayıflık içinde[/B][/TD] [TD][B]zelzele-i sekerat: ölüm anındaki sarsıntı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zevâl: batış, koyboluş (bk. z-v-l)[/B][/TD] [TD][B]zevâlsiz: yok olmayan (bk. z-v-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlem: dünya (bk. a-l-m)[/B][/TD] [TD][B]âyine-i müştak: Allah’ın güzel isimlerini bir ayna gibi üzerinde aksettiren ve Onun sonsuz güzelliğine düşkün olan insan[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst