Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247324" data-attributes="member: 1"><p><strong>Dokuzuncu Söz - Sayfa 74</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">eder. Hem gayet âcizdir. Halbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir. Halbuki ihtiyâcâtı pek ziyadedir. Hem tembel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir. Halbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zevâl ve firakı, mütemadiyen onu incitiyor. Hem akıl ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler gösteriyor. Halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır. </span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, bu vaziyette bir ruh, fecir zamanında bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına niyazla, namazla müracaat edip arzıhal etmek, tevfik ve medet istemek ne kadar elzem; ve peşindeki gündüz âleminde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için ne kadar lüzumlu bir nokta-i istinat olduğu bedâheten anlaşılır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ve zuhr zamanında—ki o zaman gündüzün kemâli ve zevâle meyli ve yevmî işlerin âvân-ı tekemmülü ve meşâğilin tazyikinden muvakkat bir istirahat zamanı ve fâni dünyanın bekàsız ve ağır işlerin verdiği gaflet ve sersemlikten ruhun teneffüse ihtiyaç vakti ve in’âmât-ı İlâhiyenin tezahür ettiği bir andır—ruh-u beşer o tazyikten kurtulup, o gafletten sıyrılıp, o mânâsız ve bekàsız şeylerden çıkıp, Kayyûm-u Bâkî olan Mün’im-i Hakikînin dergâhına gidip el bağlayarak, yekûn nimetlerine şükür ve hamd edip ve istiâne etmek ve celâl ve azametine karşı rükû ile aczini izhar etmek ve kemâl-i bîzevâline ve cemâl-i bîmisâline karşı secde edip hayret ve muhabbet ve mahviyetini ilân etmek demek olan zuhr namazını kılmak ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münasip olduğunu anlamayan insan, insan değil...</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve âhir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz yücelik ve haşmet sahibi ve herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)</strong></td><td><strong>Kayyûm-u Bâkî: devamlı hayat sahibi olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m; b-ḳ-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>Mün’im-i Hakikî: gerçek nimet verici olan Allah (bk. n-a-m; ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>Rahîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; c-m-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>acz: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)</strong></td><td><strong>alâkadar: alâkalı, ilgili</strong></td></tr><tr><td><strong>arzıhal etmek: durumunu bildirmek</strong></td><td><strong>asr: ikindi</strong></td></tr><tr><td><strong>azamet: büyüklük (bk. a-ẓ-m)</strong></td><td><strong>bedâheten: ap açık şekilde</strong></td></tr><tr><td><strong>bekàsız: geçici, devamlı olmayan (bk. b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>bâkî: sürekli, devamlı (bk. b-ḳ-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>celâl: büyüklük, heybet, haşmet (bk. c-l-l)</strong></td><td><strong>cemâl-i bîmisâl: benzersiz güzellik (bk. c-m-l; m-s̱-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>dergâh: huzur, makam</strong></td><td><strong>elzem: çok gerekli</strong></td></tr><tr><td><strong>fecir: tan yerinin ağarması, sabah</strong></td><td><strong>firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>fâni: gelip geçici, ölümlü (bk. f-n-y)</strong></td><td><strong>gaflet: dalgınlık, umursamazlık (bk. ğ-f-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>güz: sonbahar</strong></td><td><strong>hamd: şükür ve övgülerini sunma (bk. ḥ-m-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>hâlet-i mahzunâne: üzüntülü durum</strong></td><td><strong>ihtiyâcât: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)</strong></td></tr><tr><td><strong>iktidar: güç, kudret (bk. ḳ-d-r)</strong></td><td><strong>in’âmat-ı İlâhiye: Allah’ın verdiği nimetler (bk. n-a-m; e-l-h)</strong></td></tr><tr><td><strong>istirahat: rahatlama, dinlenme</strong></td><td><strong>istiâne: yardım dileme</strong></td></tr><tr><td><strong>izhar: gösterme (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>kemâl: olgunluk (bk. k-m-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>kemâl-i bîzevâl: yok olmayan mükemmellik, kusursuzluk (bk. k-m-l; z-v-l)</strong></td><td><strong>kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</strong></td></tr><tr><td><strong>mahviyet: tevazu, alçakgönüllülük</strong></td><td><strong>maksat: gaye, istek (bk. ḳ-ṣ-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>medet: yardım</strong></td><td><strong>mevsim-i elîmâne: acılarla dolu mevsim</strong></td></tr><tr><td><strong>mevsim-i hazinane: hüzünlü mevsim</strong></td><td><strong>meyl: eğilim</strong></td></tr><tr><td><strong>meşâğil: meşguliyetler</strong></td><td><strong>muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>muvakkat: geçici</strong></td><td><strong>münasip: uygun (bk. n-s-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>müracaat: başvurma</strong></td><td><strong>mütemadiyen: sürekli olarak</strong></td></tr><tr><td><strong>niyaz: yalvarma, yakarma, dua</strong></td><td><strong>nokta-i istinat: dayanak noktası (bk. s-n-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>rûh-u beşer: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)</strong></td><td><strong>rükû: namazda eğilmek</strong></td></tr><tr><td><strong>tahammül: dayanma, katlanma</strong></td><td><strong>tazyik: baskı</strong></td></tr><tr><td><strong>tekâlif: yükümlülükler, sorumluluklar</strong></td><td><strong>teneffüs: nefes alma, dinlenme</strong></td></tr><tr><td><strong>tevfik: başarı, yardım</strong></td><td><strong>tezâhür: ortaya çıkma, görünme (bk. ẓ-h-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>vaziyet: durum</strong></td><td><strong>yekûn: bütün, toplam</strong></td></tr><tr><td><strong>yevmî: günlük</strong></td><td><strong>zevâl: gelip geçicilik, batış (bk. z-v-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>ziyade: çok, fazla</strong></td><td><strong>zuhr: öğle</strong></td></tr><tr><td><strong>âciz: güçsüz (bk. a-c-z)</strong></td><td><strong>âhir zaman: dünya hayatının kıyamete yakın son devresi (bk. e-ḫ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>âvân-ı tekemmül: tamamlanma vakti (bk. k-m-l)</strong></td><td><strong>ünsiyet: yakınlık, dostluk</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247324, member: 1"] [b]Dokuzuncu Söz - Sayfa 74[/b] [FONT=Tahoma]eder. Hem gayet âcizdir. Halbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir. Halbuki ihtiyâcâtı pek ziyadedir. Hem tembel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir. Halbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zevâl ve firakı, mütemadiyen onu incitiyor. Hem akıl ona yüksek maksatlar ve bâki meyveler gösteriyor. Halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, bu vaziyette bir ruh, fecir zamanında bir Kadîr-i Zülcelâlin, bir Rahîm-i Zülcemâlin dergâhına niyazla, namazla müracaat edip arzıhal etmek, tevfik ve medet istemek ne kadar elzem; ve peşindeki gündüz âleminde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için ne kadar lüzumlu bir nokta-i istinat olduğu bedâheten anlaşılır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ve zuhr zamanında—ki o zaman gündüzün kemâli ve zevâle meyli ve yevmî işlerin âvân-ı tekemmülü ve meşâğilin tazyikinden muvakkat bir istirahat zamanı ve fâni dünyanın bekàsız ve ağır işlerin verdiği gaflet ve sersemlikten ruhun teneffüse ihtiyaç vakti ve in’âmât-ı İlâhiyenin tezahür ettiği bir andır—ruh-u beşer o tazyikten kurtulup, o gafletten sıyrılıp, o mânâsız ve bekàsız şeylerden çıkıp, Kayyûm-u Bâkî olan Mün’im-i Hakikînin dergâhına gidip el bağlayarak, yekûn nimetlerine şükür ve hamd edip ve istiâne etmek ve celâl ve azametine karşı rükû ile aczini izhar etmek ve kemâl-i bîzevâline ve cemâl-i bîmisâline karşı secde edip hayret ve muhabbet ve mahviyetini ilân etmek demek olan zuhr namazını kılmak ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münasip olduğunu anlamayan insan, insan değil... [/FONT] [FONT=Tahoma]Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve âhir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz yücelik ve haşmet sahibi ve herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)[/B][/TD] [TD][B]Kayyûm-u Bâkî: devamlı hayat sahibi olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m; b-ḳ-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Mün’im-i Hakikî: gerçek nimet verici olan Allah (bk. n-a-m; ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]Rahîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m; ẕü; c-m-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]acz: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)[/B][/TD] [TD][B]alâkadar: alâkalı, ilgili[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]arzıhal etmek: durumunu bildirmek[/B][/TD] [TD][B]asr: ikindi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]azamet: büyüklük (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]bedâheten: ap açık şekilde[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bekàsız: geçici, devamlı olmayan (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]bâkî: sürekli, devamlı (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]celâl: büyüklük, heybet, haşmet (bk. c-l-l)[/B][/TD] [TD][B]cemâl-i bîmisâl: benzersiz güzellik (bk. c-m-l; m-s̱-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dergâh: huzur, makam[/B][/TD] [TD][B]elzem: çok gerekli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fecir: tan yerinin ağarması, sabah[/B][/TD] [TD][B]firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fâni: gelip geçici, ölümlü (bk. f-n-y)[/B][/TD] [TD][B]gaflet: dalgınlık, umursamazlık (bk. ğ-f-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]güz: sonbahar[/B][/TD] [TD][B]hamd: şükür ve övgülerini sunma (bk. ḥ-m-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâlet-i mahzunâne: üzüntülü durum[/B][/TD] [TD][B]ihtiyâcât: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iktidar: güç, kudret (bk. ḳ-d-r)[/B][/TD] [TD][B]in’âmat-ı İlâhiye: Allah’ın verdiği nimetler (bk. n-a-m; e-l-h)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istirahat: rahatlama, dinlenme[/B][/TD] [TD][B]istiâne: yardım dileme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izhar: gösterme (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]kemâl: olgunluk (bk. k-m-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i bîzevâl: yok olmayan mükemmellik, kusursuzluk (bk. k-m-l; z-v-l)[/B][/TD] [TD][B]kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahviyet: tevazu, alçakgönüllülük[/B][/TD] [TD][B]maksat: gaye, istek (bk. ḳ-ṣ-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]medet: yardım[/B][/TD] [TD][B]mevsim-i elîmâne: acılarla dolu mevsim[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mevsim-i hazinane: hüzünlü mevsim[/B][/TD] [TD][B]meyl: eğilim[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meşâğil: meşguliyetler[/B][/TD] [TD][B]muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muvakkat: geçici[/B][/TD] [TD][B]münasip: uygun (bk. n-s-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müracaat: başvurma[/B][/TD] [TD][B]mütemadiyen: sürekli olarak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]niyaz: yalvarma, yakarma, dua[/B][/TD] [TD][B]nokta-i istinat: dayanak noktası (bk. s-n-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rûh-u beşer: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)[/B][/TD] [TD][B]rükû: namazda eğilmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tahammül: dayanma, katlanma[/B][/TD] [TD][B]tazyik: baskı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tekâlif: yükümlülükler, sorumluluklar[/B][/TD] [TD][B]teneffüs: nefes alma, dinlenme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tevfik: başarı, yardım[/B][/TD] [TD][B]tezâhür: ortaya çıkma, görünme (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vaziyet: durum[/B][/TD] [TD][B]yekûn: bütün, toplam[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]yevmî: günlük[/B][/TD] [TD][B]zevâl: gelip geçicilik, batış (bk. z-v-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ziyade: çok, fazla[/B][/TD] [TD][B]zuhr: öğle[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âciz: güçsüz (bk. a-c-z)[/B][/TD] [TD][B]âhir zaman: dünya hayatının kıyamete yakın son devresi (bk. e-ḫ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âvân-ı tekemmül: tamamlanma vakti (bk. k-m-l)[/B][/TD] [TD][B]ünsiyet: yakınlık, dostluk[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Dokuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst