Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bilim ve Sanat
Değişik Bilimsel Araştırmalar
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ReþHa2" data-source="post: 122212" data-attributes="member: 11044"><p><strong>‘Hayali uzak etki’, ışıktan 10.000 misli hızlı</strong> </p><p>Cenevre Üniversitesi fizikçisi <strong>Nicolas Gisin</strong> ve arkadaşları<strong> Einstein</strong>’ın “hayali uzak etkisi”ni ölçmeye çalıştı. Albert Einstein altmış yıl kadar önce birbirinden çok uzakta bulunan iki parçacığın kuantum hallerinin, sanki hep bağlantı halindeymiş gibi eşit olabileceğini öne sürmüştü. Teoriye göre, bir parçacığın durumu değiştiğinde diğeri de değişiyordu. Peki böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? Değişen kuantum haliyle ilgili bilgi sonsuz bir hızda bir parçacıktan diğerine mi geçiyor? </p><p>Gisin ve ekibi kuantum bilgilerinin hızını saptamak için, birbirine bağlı çiftler oluşturarak, bunları on sekiz kilometre uzunluğunda bir cam elyaf kablo üzerinde zıt yönde hareket ettirdi. İki İsviçre köyüne uzanan uçlarda fotonlar interferometre olarak bilinen bir ölçüm aletine ulaşıyordu. 24 saat aralıksız süren ölçüm sonuçlarına göre, fotonlar aynı anda hedefe ulaşırken hep bağlantı halinde kalıyor. Buna göre fotonların hareket hızı ışıktan en az 10.000 misli hızlı. Fizikçiler bu sonuca ulaşabilmek için dünyanın hızını soyut bir koordinasyon sisteminde tahmin etmeleri gerekiyordu, çünkü bu hareket sonucu etkilemekte. Böyle bir referans sistemi olsaydı ve dünya bunun içinde ışık hızının binde biri hızla hareket etseydi, kuantum bilgisi ışıktan en az 10.000 misli hızlı akardı, diyor araştırıcılar. </p><p> </p><p><strong>Koloni için kendisini feda eden karıncalar</strong> </p><p>Polonya’daki Krakov Üniversitesi’nde <strong>Adam Tofilski</strong> ve arkadaşları, Brezilya’daki şekerkamışı tarlalarında ilginç bir gözlem yaptı. Burada yaşayan forelius pusillus türü karıncalar yeraltındaki yuvalarına girip üzerini kumla örttüklerinde, bazıları dışarıda kalarak geriye kalan tüm boşlukları dolduruyor ve bu şekilde dışarıda kalıyorlar. Araştırmacılar ertesi gün dışarıda kalan karıncaların ortadan kaybolduğunu görünce, daha sonraki akşamlar dışarıda kalan karıncaları plastik bir kutuya koymuşlar. Bu şekilde toplanan yirmi üç karıncadan sadece altısı sabaha kadar yaşamış, diğerleri bitkinlik yüzünden ölmüş. </p><p>Bu durum, karıncaların kolonilerini korumak için hayatlarını feda ettikleri anlamına geliyor. Ölümle sonuçlanan bu görevi üreme yetisi olmayan karıncılar yerine getiriyor. Kendileri üremese davranışlarıyla annelerinin daha fazla üremelerine yardımcı oluyorlar. Tofilski, yuvayı kapatanların genelde yaşlı veya hasta hayvanlar, yani zaten yaşama şansı fazla olmayan karıncaların olduğunu tahmin ediyor. Yuvanın kimden veya neden korunduğu ise henüz bilinmiyor. Bilim insanları yuvanın diğer karıncalardan veya yağmurdan korunma amacıyla örtüldüğünü sanıyor. </p><p><strong>Beynimiz bizden önce karar veriyor</strong> </p><p>Berlin Charite Enstitüsü ve Bernstein Hesaplamalı Sinirbilim Enstitüsü’ndeki araştırmalar sırasında, insanların bilinçli olarak bir şeye karar vermelerinden birkaç saniye önce, beyinde bu kararın etkinlikleri okundu. <strong>Dylan Haynes</strong> ve arkadaşları, görüntüleme tekniklerinin yardımıyla bilinçli bir kararın ne şekilde alındığını inceledi. Bu şekilde beyindeki birçok sürecin bilinçsiz olarak işlediği anlaşıldı. Deneyler sırasında katılımcıların önlerindeki tuşa basarak bir soruya yanıt vermelerinden yedi saniye önce alnın arkasındaki frontopolar korteksteki etkinlikten katılımcıların hangi eli kullanacağını anlamış. Gerçi bu etkinlik katılımcıların davranışlarını yüzde yüz doğru öncelemiyor ama, doğru öncelemeler daha fazlaydı, diyor bilim insanları. Bu da kararın belli bir süre önce bilinçsiz olarak alındığını, ama bunun her zaman son karar olmadığını göstermekte. Bu korteksteki karar sürecinin hazırlanmasından sonra bilgiler hareketin yerine getirilmesi ve yerine getirilme zamanının saptanması için diğer beyin bölgelerine iletilmekte. Araştırma, kişi tarafından alınan kararların beyinde bu kadar önce hazırlanıyor olmasını göstermesi açısından önemli. </p><p> </p><p><strong>Ani renk değişimiyle mesajlaşma</strong> </p><p><img src="http://fotogaleri.haber7.com/inner//677020090115022846390.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />Bukalemunun kamuflaj için rengini değiştirdiğini herkes bilir. Fakat Melbourn Üniversitesi zooloğu Devi Stuart-Fox, KwaZulu Natal Üniversitesi biyoloğu <strong>Adnan Moussalli,</strong> renk değişimin aslında kamuflajdan çok, bir iletişim aracı olduğunu keşfetti. Güney Afrika’da yaşayan yirmi bir cüce bukalemun türü incelenmiş. Bu türlerden bazılarının renk paleti daha zengindir ve insan gözünün görmediği kızılötesi renkleri de kullanır. Araştırmacılar renk değişim derecesini, renklerin çekiciliğini ve bukalemunun rengi ve üzerinde bulunduğu zeminin rengi arasındaki farkları hesapladıklarında, en belirgin renk değişiminin iki erkek bukalemunun karşı karşıya gelerek birbirlerini etkilemek istediklerinde meydana geldiğini görmüşler. </p><p>Eğer renk değişimi kamuflaj amaçlı olsaydı en büyük renk değişiminin o anda gerçekleşmesi gerekirdi, diyor bilim insanları ve bu yetinin daha çok iletişim ihtiyacına bağlı olarak geliştiğine inanıyor. Bukalemunlar hızlı reaksiyon süresi sayesinde sinyalleri parlak renkleriyle iletebiliyor. Bu çok kısa süreli renk değişimi mesaj iletimi için yeterli olsa da düşmanlar bu değişimi fark etmiyorlar bile. </p><p> </p><p><strong>Doğal afetlerle biçimlenen uygarlıklar </strong></p><p>Amerikalı jeolog <strong>Eric Force</strong>’a göre, uygarlıkların gelişiminde tektonik süreçler önemli bir rol oynuyor. İddia pek de yersiz değil. Force ilk önce haritada, arkeologlar tarafından saptanan 13 önemli uygarlığın filizlendiği yerleri işaretledi. Bunlar Batı Avrupa’da Roma’dan Girit’e, Orta Doğu’da Memfis’ten Kudüs’e ve Hindistan ve Çin’deki tarihi yerlere kadar uzanıyordu. Force bu bölgelerin, deprem, tsunami ve volkanik püskürme gibi tehlikelere rağmen genelde tektonik yarıkların 75 km, yakınında kurulduğunu fark etti. Gerçi tektonik levhaların kırılma bölgelerine uzak kurulan uygarlıklar, insanların doğal afetlerle boğuşmak zorunda kalmamaları nedeniyle daha uzun ömürlü olmuştu, fakat daha sonraki kültürlerin gelişiminde etkili olan uygarlıklar bu sınırlara daha yakın kurulmuş. </p><p>Aslında bu konuyla ilgili çok teori vardı. Jeologlar, kırılma bölgelerinde suyun bulunduğunu biliyor örneğin. Volkanlar ise verimli topraklar sunuyor. Force bu araştırmasından sonra ilginç bir açıklama getirdi. Ona göre yaşlılar, çocuklarına tehlikelere ve değişimlere hazırlıklı olmalarını öğreterek, yeni nesillere depreme daha iyi dayanan yapılar inşa etmelerini veya besinlerini depolamak için daha iyi yollar bulmalarını öğütlüyordu. </p><p> </p><p><strong>PENÇELİ SÜPER KURBAĞA </strong></p><p><img src="http://image.haber7.com/haber/haber7/photos//988620090115022430281.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />Neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir Arthroleptidae ailesine ait kurbağa kalıntılarını inceleyen bilim insanları, kemiklerin üzerindeki sivri çıkıntıların işlevini bir türlü anlayamamışlardı. Fakat Harvard Üniversitesi biyologu David Blackburn, Kamerun’daki arazi araştırmasında bu kurbağa ailesinin canlı üyeleriyle karşılaşınca bu çıkıntıların ne işe yaradığını gördü. </p><p>Biyolog yumruk büyüklüğündeki kurbağayı eline alınca hayvan birden arka ayaklarıyla tekmelemeye başlayarak elini tırmaladı. Kurbağayı inceledi, arka ayaklarının ucunda deriden dışarıya fırlayacakmış gibi görünen çıkıntılar fark etti. Bu pençeler ilginç bir şekilde deriyi delip geçiyor. Pençelerin tam olarak ne şekilde işlediğini ve hangi türlerde bulunduğunu araştırdı ve orta Afrika’daki 11 türde bu tür pençelerin bulunduğunu saptadı. Bu kurbağaların parmak uçlarındaki kemikler son derece sivri ve hafif kıvrıktı. Bunların ucunda ise parmak kemiğine zengin kolajen içerikli bir salgıyla tutunan yumrular vardı. Kurbağa belli başlı ayak kaslarını gerdiği zaman, sivri kemik, koruyucu yumrudan ayrılarak deriden dışarı fırlıyor. Araştırmacılar bu kurbağaların bir tür yenileme yetisine sahip olduklarını düşünüyor.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ReþHa2, post: 122212, member: 11044"] [B]‘Hayali uzak etki’, ışıktan 10.000 misli hızlı[/B] Cenevre Üniversitesi fizikçisi [B]Nicolas Gisin[/B] ve arkadaşları[B] Einstein[/B]’ın “hayali uzak etkisi”ni ölçmeye çalıştı. Albert Einstein altmış yıl kadar önce birbirinden çok uzakta bulunan iki parçacığın kuantum hallerinin, sanki hep bağlantı halindeymiş gibi eşit olabileceğini öne sürmüştü. Teoriye göre, bir parçacığın durumu değiştiğinde diğeri de değişiyordu. Peki böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? Değişen kuantum haliyle ilgili bilgi sonsuz bir hızda bir parçacıktan diğerine mi geçiyor? Gisin ve ekibi kuantum bilgilerinin hızını saptamak için, birbirine bağlı çiftler oluşturarak, bunları on sekiz kilometre uzunluğunda bir cam elyaf kablo üzerinde zıt yönde hareket ettirdi. İki İsviçre köyüne uzanan uçlarda fotonlar interferometre olarak bilinen bir ölçüm aletine ulaşıyordu. 24 saat aralıksız süren ölçüm sonuçlarına göre, fotonlar aynı anda hedefe ulaşırken hep bağlantı halinde kalıyor. Buna göre fotonların hareket hızı ışıktan en az 10.000 misli hızlı. Fizikçiler bu sonuca ulaşabilmek için dünyanın hızını soyut bir koordinasyon sisteminde tahmin etmeleri gerekiyordu, çünkü bu hareket sonucu etkilemekte. Böyle bir referans sistemi olsaydı ve dünya bunun içinde ışık hızının binde biri hızla hareket etseydi, kuantum bilgisi ışıktan en az 10.000 misli hızlı akardı, diyor araştırıcılar. [B]Koloni için kendisini feda eden karıncalar[/B] Polonya’daki Krakov Üniversitesi’nde [B]Adam Tofilski[/B] ve arkadaşları, Brezilya’daki şekerkamışı tarlalarında ilginç bir gözlem yaptı. Burada yaşayan forelius pusillus türü karıncalar yeraltındaki yuvalarına girip üzerini kumla örttüklerinde, bazıları dışarıda kalarak geriye kalan tüm boşlukları dolduruyor ve bu şekilde dışarıda kalıyorlar. Araştırmacılar ertesi gün dışarıda kalan karıncaların ortadan kaybolduğunu görünce, daha sonraki akşamlar dışarıda kalan karıncaları plastik bir kutuya koymuşlar. Bu şekilde toplanan yirmi üç karıncadan sadece altısı sabaha kadar yaşamış, diğerleri bitkinlik yüzünden ölmüş. Bu durum, karıncaların kolonilerini korumak için hayatlarını feda ettikleri anlamına geliyor. Ölümle sonuçlanan bu görevi üreme yetisi olmayan karıncılar yerine getiriyor. Kendileri üremese davranışlarıyla annelerinin daha fazla üremelerine yardımcı oluyorlar. Tofilski, yuvayı kapatanların genelde yaşlı veya hasta hayvanlar, yani zaten yaşama şansı fazla olmayan karıncaların olduğunu tahmin ediyor. Yuvanın kimden veya neden korunduğu ise henüz bilinmiyor. Bilim insanları yuvanın diğer karıncalardan veya yağmurdan korunma amacıyla örtüldüğünü sanıyor. [B]Beynimiz bizden önce karar veriyor[/B] Berlin Charite Enstitüsü ve Bernstein Hesaplamalı Sinirbilim Enstitüsü’ndeki araştırmalar sırasında, insanların bilinçli olarak bir şeye karar vermelerinden birkaç saniye önce, beyinde bu kararın etkinlikleri okundu. [B]Dylan Haynes[/B] ve arkadaşları, görüntüleme tekniklerinin yardımıyla bilinçli bir kararın ne şekilde alındığını inceledi. Bu şekilde beyindeki birçok sürecin bilinçsiz olarak işlediği anlaşıldı. Deneyler sırasında katılımcıların önlerindeki tuşa basarak bir soruya yanıt vermelerinden yedi saniye önce alnın arkasındaki frontopolar korteksteki etkinlikten katılımcıların hangi eli kullanacağını anlamış. Gerçi bu etkinlik katılımcıların davranışlarını yüzde yüz doğru öncelemiyor ama, doğru öncelemeler daha fazlaydı, diyor bilim insanları. Bu da kararın belli bir süre önce bilinçsiz olarak alındığını, ama bunun her zaman son karar olmadığını göstermekte. Bu korteksteki karar sürecinin hazırlanmasından sonra bilgiler hareketin yerine getirilmesi ve yerine getirilme zamanının saptanması için diğer beyin bölgelerine iletilmekte. Araştırma, kişi tarafından alınan kararların beyinde bu kadar önce hazırlanıyor olmasını göstermesi açısından önemli. [B]Ani renk değişimiyle mesajlaşma[/B] [IMG]http://fotogaleri.haber7.com/inner//677020090115022846390.jpg[/IMG]Bukalemunun kamuflaj için rengini değiştirdiğini herkes bilir. Fakat Melbourn Üniversitesi zooloğu Devi Stuart-Fox, KwaZulu Natal Üniversitesi biyoloğu [B]Adnan Moussalli,[/B] renk değişimin aslında kamuflajdan çok, bir iletişim aracı olduğunu keşfetti. Güney Afrika’da yaşayan yirmi bir cüce bukalemun türü incelenmiş. Bu türlerden bazılarının renk paleti daha zengindir ve insan gözünün görmediği kızılötesi renkleri de kullanır. Araştırmacılar renk değişim derecesini, renklerin çekiciliğini ve bukalemunun rengi ve üzerinde bulunduğu zeminin rengi arasındaki farkları hesapladıklarında, en belirgin renk değişiminin iki erkek bukalemunun karşı karşıya gelerek birbirlerini etkilemek istediklerinde meydana geldiğini görmüşler. Eğer renk değişimi kamuflaj amaçlı olsaydı en büyük renk değişiminin o anda gerçekleşmesi gerekirdi, diyor bilim insanları ve bu yetinin daha çok iletişim ihtiyacına bağlı olarak geliştiğine inanıyor. Bukalemunlar hızlı reaksiyon süresi sayesinde sinyalleri parlak renkleriyle iletebiliyor. Bu çok kısa süreli renk değişimi mesaj iletimi için yeterli olsa da düşmanlar bu değişimi fark etmiyorlar bile. [B]Doğal afetlerle biçimlenen uygarlıklar [/B] Amerikalı jeolog [B]Eric Force[/B]’a göre, uygarlıkların gelişiminde tektonik süreçler önemli bir rol oynuyor. İddia pek de yersiz değil. Force ilk önce haritada, arkeologlar tarafından saptanan 13 önemli uygarlığın filizlendiği yerleri işaretledi. Bunlar Batı Avrupa’da Roma’dan Girit’e, Orta Doğu’da Memfis’ten Kudüs’e ve Hindistan ve Çin’deki tarihi yerlere kadar uzanıyordu. Force bu bölgelerin, deprem, tsunami ve volkanik püskürme gibi tehlikelere rağmen genelde tektonik yarıkların 75 km, yakınında kurulduğunu fark etti. Gerçi tektonik levhaların kırılma bölgelerine uzak kurulan uygarlıklar, insanların doğal afetlerle boğuşmak zorunda kalmamaları nedeniyle daha uzun ömürlü olmuştu, fakat daha sonraki kültürlerin gelişiminde etkili olan uygarlıklar bu sınırlara daha yakın kurulmuş. Aslında bu konuyla ilgili çok teori vardı. Jeologlar, kırılma bölgelerinde suyun bulunduğunu biliyor örneğin. Volkanlar ise verimli topraklar sunuyor. Force bu araştırmasından sonra ilginç bir açıklama getirdi. Ona göre yaşlılar, çocuklarına tehlikelere ve değişimlere hazırlıklı olmalarını öğreterek, yeni nesillere depreme daha iyi dayanan yapılar inşa etmelerini veya besinlerini depolamak için daha iyi yollar bulmalarını öğütlüyordu. [B]PENÇELİ SÜPER KURBAĞA [/B] [IMG]http://image.haber7.com/haber/haber7/photos//988620090115022430281.jpg[/IMG]Neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir Arthroleptidae ailesine ait kurbağa kalıntılarını inceleyen bilim insanları, kemiklerin üzerindeki sivri çıkıntıların işlevini bir türlü anlayamamışlardı. Fakat Harvard Üniversitesi biyologu David Blackburn, Kamerun’daki arazi araştırmasında bu kurbağa ailesinin canlı üyeleriyle karşılaşınca bu çıkıntıların ne işe yaradığını gördü. Biyolog yumruk büyüklüğündeki kurbağayı eline alınca hayvan birden arka ayaklarıyla tekmelemeye başlayarak elini tırmaladı. Kurbağayı inceledi, arka ayaklarının ucunda deriden dışarıya fırlayacakmış gibi görünen çıkıntılar fark etti. Bu pençeler ilginç bir şekilde deriyi delip geçiyor. Pençelerin tam olarak ne şekilde işlediğini ve hangi türlerde bulunduğunu araştırdı ve orta Afrika’daki 11 türde bu tür pençelerin bulunduğunu saptadı. Bu kurbağaların parmak uçlarındaki kemikler son derece sivri ve hafif kıvrıktı. Bunların ucunda ise parmak kemiğine zengin kolajen içerikli bir salgıyla tutunan yumrular vardı. Kurbağa belli başlı ayak kaslarını gerdiği zaman, sivri kemik, koruyucu yumrudan ayrılarak deriden dışarı fırlıyor. Araştırmacılar bu kurbağaların bir tür yenileme yetisine sahip olduklarını düşünüyor. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bilim ve Sanat
Değişik Bilimsel Araştırmalar
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst