Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
“Cehennemin dibine düşen taş”
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 223447" data-attributes="member: 11795"><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslategray">“Cehennemin dibine düşen taş” konusundaki rivayet Nur risalelerinde hadis olarak yer almaktadır. Ancak aşağıda yer alan iddialarla bu rivayetin mesnetsiz olduğu ve hatta uydurma olduğu savunulmaktadır. Bu konuda bizleri aydınlatır mısınız?</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="color: darkslategray"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">İtiraz edilen kısım:</span></span></strong></span></strong></p><p><strong></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses işitildi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp da ancak bu dakika cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." İşte bu Hadîsi işiten, hakikata vâsıl olmıyan inkâra sapar. Halbuki, yirmi dakika o Hadîsten sonra kat'iyyen sabittir ki: Biri geldi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık cehennemin bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennîde esfel-i sâfilîne küfre sükuttan ibaret olduğunu gayet belîğane bir surette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir. </strong></span></span></span></strong></p><p> <strong></strong></p><p><strong><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Bazı hakikatlar var ki, temsil ile fehme takrib edilir. Nasıl ki bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp, şimdi Cehennem’in dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür." Bir saat sonra cevap geldi ki: "Yetmiş yaşına giren meşhur münâfık ölüp, Cehenneme gitti." Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsil ile beyan ettiği hâdisenin te'vilini gösterdi. </span></span></span></strong></strong></p><p> <strong></strong></p><p><strong><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Bir iki risalede beyan ettiğimiz gibi: Bir vakit huzur-u Nebevîde gayet derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Birkaç dakika sonra birisi geldi, dedi: "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık öldü." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın gayet beliğ temsîlinin hakikatını ilân etti. </span></span></span></strong></strong></p><p> <strong></strong></p><p><strong><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Bir sohbette derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş seneden beri cehennem tarafına yuvarlanan bir taşın bu dakikada cehennemin dibine yetişip düşmesinin gürültüsüdür." Bu garip haberden beş-altı dakika sonra birisi geldi dedi: "Ya Rasûlallah! Yetmiş yaşında bulunan filân münafık vefat etti, cehenneme gitti." Peygamberin yüksek beliğane kelâmının te'vilini gösterdi.</span></span></span></strong></strong></p><p> </p><p> </p><p><span style="color: darkslategray"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>İddia:</strong></span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Said Nursî, hadisi bazı ilâveler yaparak rivayet etmiştir. Bu ilâveler, hadise bambaşka anlamlar yüklemiştir. Hadisin aslı ise şöyledir:</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: Bir gün Resulullah ile birlikte idik. Ansızın bir düşme sesi işitildi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">- Bu nedir, biliyor musunuz? diye sordu. Biz:</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">- Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedik.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">- Bu, cehenneme atılmış bir taştır ki, yetmiş sonbahardan (seneden) beri yol almaktadır. O, nihayet şimdi dibine varıp dayandı, buyurdu. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">İşte, sahih kaynaklarda hadis bu kadardır. Said Nursî’nin ilâvelerini bulmak imkânsızdır. Bu hadisle aynı mealde birkaç hadis daha vardır ki, hiçbirinde mezkur ziyadeler yoktur.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>"Kocaman bir kaya, cehennemin kenarından bırakılır, cehennem çukuruna yetmiş sene iner de yine dibine varamaz." </strong></span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">"Cehenneme bir taş atılsa, dibine ancak yetmiş senede ulaşır." </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Peki, Said Nursî’nin yaptığı ekler nerededir? Neredeymiş bu "kat'iyyen sabit" olan şey?</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">İmam Süfyan es-Sevrî, ne güzel ifade etmiş: "Hadis fitnesi, altın ve gümüş fitnesinden daha şiddetlidir." </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Sonra, hadis niçin inkâr edilsin? Hadisi inkâr edeceklerin itirazı sese olacaktır. "Durup dururken bu ses nereden çıkmış? Nasıl işitilmiş?" diyeceklerdir. Yani, 70 yaşındaki münafığın ölüm haberinin gelmesi, onların itirazlarına mâni olmayacaktır. Yok, itirazları derinliğe ise; cehennemin varlığına inanan kişi, derinliğinin hadiste belirtilen gibi olduğuna da inanır. İnanmayana ise "cehennemin derinliği 70 metredir" de deseniz, yine iman etmeyecektir. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Nitekim, hadis imamlarının bu hadisi, cehennem hakkında varit olan hadisleri toplayan bölümlere almış olmaları, bunun açık delilidir. Bu hadisi, Tirmizî "Sıfati Cehennem"; Münzirî "Cennet ve Cehennem" bölümüne almışlardır. Sahih-i Müslim’in kitap (bölüm) ve baplarını isimlendiren İmam Nevevî, bu hadisin yer aldığı bölümü "Kitabu’l-Cenne" olarak isimlendirmişse de, bab’a "Cehennem Ateşinin Hararetinin Şiddeti, Dibinin Uzaklığı ve Azap Görenlerden Neler Alacağı Hakkında Bap" adını vermiştir. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Said Nursî, bu rivayeti naklettiği dört yerde, münafığın ölüm haberinin gelmesi hakkında dört ayrı süre vermiştir: Yirmi dakika, bir saat, birkaç dakika ve beş-altı dakika... birbirini tutmayan uydurmalar. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Utbe b. Gazvan (r.a.), bir hutbe vermiş, Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle demiştir:</span></span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>"İmdi, dünya geçici olduğunu bildirmiştir, hızla geçip gitmektedir. Ondan kabın dibinde sahibinin içmeye çalıştığı son damlalar kadar bir şey kalmıştır. Siz bu dünyadan zevali olmayan bir diyara gideceksiniz. O hâlde, elinizde olanın en hayırlısı ile gidin! Bize zikredildi ki, cehennemin kenarından bir taş atılacak; taş yetmiş yıl cehenneme düşecek de dibine erişemeyecektir. Vallahi, cehenneme doldurulacaksınız! Buna şaştınız mı? Yine bize söylendi ki, cennetin kapı kanatlarından her ikisinin arası kırk yıllık bir yol tutmaktadır. (...)" </strong></span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Sahabînin, cehennemin derinliği ve cennet kapılarının genişliğini bir arada zikretmesi; cehennemin derinliği hakkındaki incelediğimiz hadisin Said Nursî’nin rivayeti gibi olmadığını açıkça göstermektedir. Said Nursî’nin mantığına göre, cennet kapısının mesafesi anlatıldığı anda da 40 yaşındaki salih bir Müslüman ölmüş olmalıdır! </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">Âlimler; hadislerin harfi harfine orijinal lâfızlarını korumanın İslâm teşriatında son derece önemli bir yeri olup, İslâm ahkâmının yüce bir hükmü olduğunda ittifak etmişlerdir. Mümkün olduğu kadar orijinal lâfızları muhafaza etmek gerekir. Hadis nakli ve rivayeti ile iştigal edenlere bu düşer.</span></span></span></strong></p><p style="margin-left: 20px"><span style="color: darkslategray"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>İddiaya Cevap:</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">- Bediüzzaman hazretlerinin "kat'iyyen sabit" dediği şey, aşağıdaki kaynakta vardır.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkslategray">İlgili hadisin diğer kısmı sahih kaynaklarda olmasına rağmen, “"kat'iyyen sabit" ifadesinin kullanılması, itirazcının (…bir "hadis tahrifi"dir ve resmen bir hadis vaz'ıdır,) dediği hadisin son kısmının sırlı bir hakikat olduğuna, zahirî rivayetlerde olmamasına rağmen gerçekte bizzat Efendimiz (sav)’den öğrenildiğine işarettir. İşte bu hakikatin belgesi; </span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>- Alem-i manada Hz. Peygamber (a.s.m)’den hadis rivayet etmekle de bilinen ve Şeyh-i Ekber olarak şöhret bulan Muhyiddin İbn Arabî bu konuda şunları yazmıştır: “Resulullah (a.s.m)’dan yaptığım rivayetlerin en acaibi şudur ki; Resulullah (a.s.m) sahabeleriyle birlikte mescitte oturduğu bir sırada derin bir gürültü işittiler ve (sahabeler) irkildiler. Bunun üzerine Resulullah (a.s.m) ‘Bu gürültünün ne olduğunu bilir misiniz?’ diye sordu. Onlar ‘Allah ve resulü bilir” dediler. Bunun üzerine ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Sözünü daha yeni bitirmişti ki, münafıklardan birinin evinden çığlık sesleri duyuldu. "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık ölmüştü." (Bu haberi aldıklarında), Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ‘Allahu ekber’ dedi. Böylece sahabelerden alim olanlar, ‘söz konusu taşın o münafık olduğunu’ anladılar. ‘Allah kendisini yarattığı günden beri cehennem ateşine (cehennem ateşinin çukuruna) doğru yuvarlanıyordu, nihayet yetmiş yıllık ömrü tamamlanınca cehennemin dibine ulaşmıştı.’ Nitekim, Kur’an’da “Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı derekesindedir” buyurulmuştur. Allah o gürültüyü/düşme sesini onlara işittirdi ki ibret alsınlar. </strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Şimdi bakın, nebevî sözler ne harikadır, tarifleri ne kadar da incedir, işaretleri ne kadar da güzeldir; Resulullah (a.s.m)’ın sözleri ne kadar da tatlıdır!” (Futuhat,1 / 298/)</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>“Yirmi dakika, bir saat, birkaç dakika ve beş-altı dakika...” şeklinde belirtilen bu ayrı süreler birer kesretten kinaye olarak kullanılmıştır. Yoksa, müthiş bir zekâ ve hafızaya sahip olan Bediüzzaman Hazretlerinin bir yerde dediğini unutup yanlışlıkla başka yerde başka bir şey dediğini düşünmek, insaflı olanların bakışı olamaz.</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Doksan (90) temel İslamî kaynağı hıfzına alan, sadece mucizeler konusunda üç yüzden fazla hadisi hafızasından yazan bir zat hakkında “ Kendini kitaplardan müstağni görenin başına da işte bunlar gelir” demek kadar körlük ve gabavet olamaz.</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Bu “iddiacının, Cennet kapısının mesafesinin anlatıldığını varsaydığı” kıyaslamanın da hiçbir mantığı yoktur. Bir şeyin zikredilmesi zıddının da mutlaka zikredilmesini gerektirdiğine" dair teori ne zamandan beridir yürürlüğe girmiştir.</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Dipnotta adı verilen Ebu Şehbe’nin bu ifadeleri, başka bağlamda söylenmiş olsa gerektir. Çünkü, hadislerin harfi harfine orijinal lafızlarının korunması önemli olmakla beraber, “bil mana” hadisin rivayet edilmesinin caiz olduğu alimlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Mevcut hadis literatüründeki aynı hadisin farklı rivayetlerde farklı lafızlarla zikredilmesi bunun en açık delilidir.</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Bu itibarla hadis otoriteleri Bediüzzaman Said Nursi’yi değil, onun gibi yüzlerce hadisi hıfzına alan ve -bahs ettiğimiz hadis gibi- en müşkil bir kısım hadislerin manasını açıklığa kavuşturmakla sünnete hizmet eden bir zatın mecruh sayılmasını can-u gönülden -daha doğrusu hasetçi nefs-i emmaresinden- arzu eden kendini bilmezleri fasıklıkla damgalayıp şahitliklerini reddedeceklerdi.</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkslategray"><strong>Sorularla Risale...</strong></span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 223447, member: 11795"] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=darkslategray]“Cehennemin dibine düşen taş” konusundaki rivayet Nur risalelerinde hadis olarak yer almaktadır. Ancak aşağıda yer alan iddialarla bu rivayetin mesnetsiz olduğu ve hatta uydurma olduğu savunulmaktadır. Bu konuda bizleri aydınlatır mısınız?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][COLOR=darkslategray][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]İtiraz edilen kısım:[/SIZE][/FONT][/B][/COLOR] [/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses işitildi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp da ancak bu dakika cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." İşte bu Hadîsi işiten, hakikata vâsıl olmıyan inkâra sapar. Halbuki, yirmi dakika o Hadîsten sonra kat'iyyen sabittir ki: Biri geldi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık cehennemin bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennîde esfel-i sâfilîne küfre sükuttan ibaret olduğunu gayet belîğane bir surette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Bazı hakikatlar var ki, temsil ile fehme takrib edilir. Nasıl ki bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp, şimdi Cehennem’in dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür." Bir saat sonra cevap geldi ki: "Yetmiş yaşına giren meşhur münâfık ölüp, Cehenneme gitti." Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsil ile beyan ettiği hâdisenin te'vilini gösterdi. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Bir iki risalede beyan ettiğimiz gibi: Bir vakit huzur-u Nebevîde gayet derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Birkaç dakika sonra birisi geldi, dedi: "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık öldü." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın gayet beliğ temsîlinin hakikatını ilân etti. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Bir sohbette derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş seneden beri cehennem tarafına yuvarlanan bir taşın bu dakikada cehennemin dibine yetişip düşmesinin gürültüsüdür." Bu garip haberden beş-altı dakika sonra birisi geldi dedi: "Ya Rasûlallah! Yetmiş yaşında bulunan filân münafık vefat etti, cehenneme gitti." Peygamberin yüksek beliğane kelâmının te'vilini gösterdi.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B][/B] [COLOR=darkslategray][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][B]İddia:[/B][/FONT][/SIZE][/COLOR] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Said Nursî, hadisi bazı ilâveler yaparak rivayet etmiştir. Bu ilâveler, hadise bambaşka anlamlar yüklemiştir. Hadisin aslı ise şöyledir:[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: Bir gün Resulullah ile birlikte idik. Ansızın bir düşme sesi işitildi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]- Bu nedir, biliyor musunuz? diye sordu. Biz:[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]- Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedik.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]- Bu, cehenneme atılmış bir taştır ki, yetmiş sonbahardan (seneden) beri yol almaktadır. O, nihayet şimdi dibine varıp dayandı, buyurdu. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]İşte, sahih kaynaklarda hadis bu kadardır. Said Nursî’nin ilâvelerini bulmak imkânsızdır. Bu hadisle aynı mealde birkaç hadis daha vardır ki, hiçbirinde mezkur ziyadeler yoktur.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]"Kocaman bir kaya, cehennemin kenarından bırakılır, cehennem çukuruna yetmiş sene iner de yine dibine varamaz." [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]"Cehenneme bir taş atılsa, dibine ancak yetmiş senede ulaşır." [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Peki, Said Nursî’nin yaptığı ekler nerededir? Neredeymiş bu "kat'iyyen sabit" olan şey?[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]İmam Süfyan es-Sevrî, ne güzel ifade etmiş: "Hadis fitnesi, altın ve gümüş fitnesinden daha şiddetlidir." [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Sonra, hadis niçin inkâr edilsin? Hadisi inkâr edeceklerin itirazı sese olacaktır. "Durup dururken bu ses nereden çıkmış? Nasıl işitilmiş?" diyeceklerdir. Yani, 70 yaşındaki münafığın ölüm haberinin gelmesi, onların itirazlarına mâni olmayacaktır. Yok, itirazları derinliğe ise; cehennemin varlığına inanan kişi, derinliğinin hadiste belirtilen gibi olduğuna da inanır. İnanmayana ise "cehennemin derinliği 70 metredir" de deseniz, yine iman etmeyecektir. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Nitekim, hadis imamlarının bu hadisi, cehennem hakkında varit olan hadisleri toplayan bölümlere almış olmaları, bunun açık delilidir. Bu hadisi, Tirmizî "Sıfati Cehennem"; Münzirî "Cennet ve Cehennem" bölümüne almışlardır. Sahih-i Müslim’in kitap (bölüm) ve baplarını isimlendiren İmam Nevevî, bu hadisin yer aldığı bölümü "Kitabu’l-Cenne" olarak isimlendirmişse de, bab’a "Cehennem Ateşinin Hararetinin Şiddeti, Dibinin Uzaklığı ve Azap Görenlerden Neler Alacağı Hakkında Bap" adını vermiştir. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Said Nursî, bu rivayeti naklettiği dört yerde, münafığın ölüm haberinin gelmesi hakkında dört ayrı süre vermiştir: Yirmi dakika, bir saat, birkaç dakika ve beş-altı dakika... birbirini tutmayan uydurmalar. [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Utbe b. Gazvan (r.a.), bir hutbe vermiş, Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle demiştir:[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]"İmdi, dünya geçici olduğunu bildirmiştir, hızla geçip gitmektedir. Ondan kabın dibinde sahibinin içmeye çalıştığı son damlalar kadar bir şey kalmıştır. Siz bu dünyadan zevali olmayan bir diyara gideceksiniz. O hâlde, elinizde olanın en hayırlısı ile gidin! Bize zikredildi ki, cehennemin kenarından bir taş atılacak; taş yetmiş yıl cehenneme düşecek de dibine erişemeyecektir. Vallahi, cehenneme doldurulacaksınız! Buna şaştınız mı? Yine bize söylendi ki, cennetin kapı kanatlarından her ikisinin arası kırk yıllık bir yol tutmaktadır. (...)" [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Sahabînin, cehennemin derinliği ve cennet kapılarının genişliğini bir arada zikretmesi; cehennemin derinliği hakkındaki incelediğimiz hadisin Said Nursî’nin rivayeti gibi olmadığını açıkça göstermektedir. Said Nursî’nin mantığına göre, cennet kapısının mesafesi anlatıldığı anda da 40 yaşındaki salih bir Müslüman ölmüş olmalıdır! [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]Âlimler; hadislerin harfi harfine orijinal lâfızlarını korumanın İslâm teşriatında son derece önemli bir yeri olup, İslâm ahkâmının yüce bir hükmü olduğunda ittifak etmişlerdir. Mümkün olduğu kadar orijinal lâfızları muhafaza etmek gerekir. Hadis nakli ve rivayeti ile iştigal edenlere bu düşer.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [INDENT][COLOR=darkslategray][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][B]İddiaya Cevap:[/B][/FONT][/SIZE][/COLOR] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]- Bediüzzaman hazretlerinin "kat'iyyen sabit" dediği şey, aşağıdaki kaynakta vardır.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkslategray]İlgili hadisin diğer kısmı sahih kaynaklarda olmasına rağmen, “"kat'iyyen sabit" ifadesinin kullanılması, itirazcının (…bir "hadis tahrifi"dir ve resmen bir hadis vaz'ıdır,) dediği hadisin son kısmının sırlı bir hakikat olduğuna, zahirî rivayetlerde olmamasına rağmen gerçekte bizzat Efendimiz (sav)’den öğrenildiğine işarettir. İşte bu hakikatin belgesi; [/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]- Alem-i manada Hz. Peygamber (a.s.m)’den hadis rivayet etmekle de bilinen ve Şeyh-i Ekber olarak şöhret bulan Muhyiddin İbn Arabî bu konuda şunları yazmıştır: “Resulullah (a.s.m)’dan yaptığım rivayetlerin en acaibi şudur ki; Resulullah (a.s.m) sahabeleriyle birlikte mescitte oturduğu bir sırada derin bir gürültü işittiler ve (sahabeler) irkildiler. Bunun üzerine Resulullah (a.s.m) ‘Bu gürültünün ne olduğunu bilir misiniz?’ diye sordu. Onlar ‘Allah ve resulü bilir” dediler. Bunun üzerine ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Sözünü daha yeni bitirmişti ki, münafıklardan birinin evinden çığlık sesleri duyuldu. "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık ölmüştü." (Bu haberi aldıklarında), Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ‘Allahu ekber’ dedi. Böylece sahabelerden alim olanlar, ‘söz konusu taşın o münafık olduğunu’ anladılar. ‘Allah kendisini yarattığı günden beri cehennem ateşine (cehennem ateşinin çukuruna) doğru yuvarlanıyordu, nihayet yetmiş yıllık ömrü tamamlanınca cehennemin dibine ulaşmıştı.’ Nitekim, Kur’an’da “Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı derekesindedir” buyurulmuştur. Allah o gürültüyü/düşme sesini onlara işittirdi ki ibret alsınlar. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Şimdi bakın, nebevî sözler ne harikadır, tarifleri ne kadar da incedir, işaretleri ne kadar da güzeldir; Resulullah (a.s.m)’ın sözleri ne kadar da tatlıdır!” (Futuhat,1 / 298/)[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]“Yirmi dakika, bir saat, birkaç dakika ve beş-altı dakika...” şeklinde belirtilen bu ayrı süreler birer kesretten kinaye olarak kullanılmıştır. Yoksa, müthiş bir zekâ ve hafızaya sahip olan Bediüzzaman Hazretlerinin bir yerde dediğini unutup yanlışlıkla başka yerde başka bir şey dediğini düşünmek, insaflı olanların bakışı olamaz.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Doksan (90) temel İslamî kaynağı hıfzına alan, sadece mucizeler konusunda üç yüzden fazla hadisi hafızasından yazan bir zat hakkında “ Kendini kitaplardan müstağni görenin başına da işte bunlar gelir” demek kadar körlük ve gabavet olamaz.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Bu “iddiacının, Cennet kapısının mesafesinin anlatıldığını varsaydığı” kıyaslamanın da hiçbir mantığı yoktur. Bir şeyin zikredilmesi zıddının da mutlaka zikredilmesini gerektirdiğine" dair teori ne zamandan beridir yürürlüğe girmiştir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Dipnotta adı verilen Ebu Şehbe’nin bu ifadeleri, başka bağlamda söylenmiş olsa gerektir. Çünkü, hadislerin harfi harfine orijinal lafızlarının korunması önemli olmakla beraber, “bil mana” hadisin rivayet edilmesinin caiz olduğu alimlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Mevcut hadis literatüründeki aynı hadisin farklı rivayetlerde farklı lafızlarla zikredilmesi bunun en açık delilidir.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Bu itibarla hadis otoriteleri Bediüzzaman Said Nursi’yi değil, onun gibi yüzlerce hadisi hıfzına alan ve -bahs ettiğimiz hadis gibi- en müşkil bir kısım hadislerin manasını açıklığa kavuşturmakla sünnete hizmet eden bir zatın mecruh sayılmasını can-u gönülden -daha doğrusu hasetçi nefs-i emmaresinden- arzu eden kendini bilmezleri fasıklıkla damgalayıp şahitliklerini reddedeceklerdi.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkslategray][B]Sorularla Risale...[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
“Cehennemin dibine düşen taş”
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst