cehennem ve dereceleri

ARİF

Well-known member
Peygamber (sav), buyurdular ki: Mirac gecesi Cehennem’i ve derecelerini görmek hatırına gelince Cebrail (a.s) onun elini tutup, Cehennem’in en büyük meleği Mâlik’e götürdü: ‘Ey Mâlik! Muhammed (aleyhisselâm), düşmanların Cehennem’deki yerlerini görmek ister (O’na Cehennem’i göster)’ dedi. Mâlik Cehennem’in tabakalarını açtı.Yedi tabaka (nın hepsini) gördüm. Yedinci tabakaya Hâviye derler. Onun azâbı, diğer tabakalardan kat kat ziyâde idi. Mâlik’e sual ettim: ‘Bu tabakada hangi tâifeye âzap olunur?’ Malik; ‘Firavun ve soyu,Kârun ve senin ümmetinin münâfıklarına âzâp olunur’ dedi.
Altıncı tabaka Lazy’dir. Orada müşriklere (hiç dini olmayanlara) azap olunur.
Beşinci tabaka Hutâme’dir. Orada ateşe, öküze tapanlara, budistlere azap olunur.
Dördüncü tabaka Cahim’dir. Orada güneşe,yıldızlara tapanlara azap olunur.
Üçüncü tabaka Sakar’dır. Orada hristiyanlara azap olunur.
İkinci tabaka Sair’dir. Orada yahudilere azap olunur.
Birinci tabaka Cehennem’dir. Bunun âzabı öbür tabakaların azabından az idi. (Buna rağmen) orada ateşten yetmiş bin deryâ gördüm. Her bir deryâ o kadar büyük idi ki, eğer yerleri ve gökleri bir deryâya atsalar ve bir meleğe emretseler, bin yıl arasa bulmak mümkün olmazdı. Zebâniler (Cehennem’de vazifeli melekler) öyle azâmetli idi ki, eğer onların biri, yerleri ve gökleri ağzının bir kenarına koysa, hiç belli olmazdı. O deryâlar dalgalanıp, korkunç sedâlar hâsıl olurdu. Eğer o sesten dünyâya az bir ses gelseydi, bütün canlılır helâk olurdu. ‘Bu tabaka hangi tâife içindir?’ diye sual ettim. Mâlik cevap vermedi. Tekrar sual ettim. Sükut etti....
Cebrâil, Mâlik’e; ‘Senden cevap bekliyor’ dedi. O da; ‘Beni mâzur gör’ diye özür diledi. Ben; ‘Her ne ise cevap ver ki, bugün tedâriki mümkün ola’ dedim. Mâlik; ‘Ya Resûlallah! Senin ümmetinin âsileri içindir, onlara nasihat eyle. Tâ ki bu korkunç yerden kendilerini korusunlar. Vücutlarını böyle âzaba sürükleyecek şeylerden kaçınsınlar. O gün ben âsilere merhamet etmem. Ne ak sakallı ihtiyârlarına, ne de gençlerine şefkat göstermem’ dedi.
 

ARİF

Well-known member
Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün Cehennemin dokunuşunu tadın" (denecek). (Kamer Suresi, 48)
Cehennem... Allah'ın "Kahhar" (Kahredici), "Cebbar" (istediğini zorla yaptıran), "Muntakim" (intikam alıcı) gibi isimlerinin sonsuza dek tecelli edeceği bu yer, insana her yönden acı vermek için özel bir yaratılışla yaratılmıştır. Kuran ayetlerinde cehennem yaşayan bir canlı gibi tasvir edilir. Bu canlı, inkarcılara karşı öfke, nefret, hınç ve istekle doludur. Yaratıldığı günden beri, sabırsızlıkla, Yaratıcımızı inkar eden kafirlerden intikam almayı beklemektedir. Cehennem, ayetlerde belirtildiğine göre, insana delicesine susamıştır. Kafirlere olan nefretinden çılgına dönmüştür. Yalanlayanları gördüğünde öfkesinin şiddetinden parçalanacak gibi olur. Bu ateşin yaratılışının tek amacı vardır; kahredici bir azap vermek. O da görevini yapacak, acıların en büyüğünü verecektir.
İnkar edenler, Allah'ın huzurunda hesaba çekildikten sonra kitaplarını sol yanlarından alırlar. Bu an, sonsuza dek içinde kalacakları cehenneme sürülecekleri andır. Kafirler için hiçbir kaçış imkanı yoktur. Hazır bulundurulan milyarlarca insanın yarattığı mahşer kalabalığı kafirler için bir kurtuluş ya da gözden kaçma imkanı yaratmaz. Kimse bu kalabalığın arasına karışıp kendisini unutturamaz, kaybettiremez. Cehennem ehlinin her biri, kendisi için görevlendirilmiş bir şahit, bir de sürücü melekle gelir:
Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
(Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.
Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey."
Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,
Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. (Kaf Suresi, 20-26)
İşte kafirler bu korkunç yere doğru yüzüstü sürüklenerek götürülürler. Kuran'ın ifadesiyle "bölük bölük" cehenneme doğru sevkedilirler. Ancak daha ulaşmadan, uzaktan cehennemin korkusu yürekleri sarar. Çünkü cehennemin dehşet verici homurtusu ve uğultusu uzaktan duyulur:
... kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak... (Mülk Suresi, 7-8)
Bir başka ayette geçen bir ifadeye göre de, ateş, inkarcıları "uzak bir yerden görür" ve "gazablı öfke"ye kapılır.
Ayetlere göre, inkarcılar, dirilişle birlikte başlarına gelecekleri hissetmeye başlarlar. Boyunları aşağılanmaktan ve utançtan ötürü bükülmüştür. Başları düşmüş, dostsuz, yardımcısız kalmış, gururları kırılmış, çökmüş durumdadırlar. Utançlarından dolayı başlarını kaldırmadan gözlerinin ucuyla bakarlar. Bir ayette şöyle denir:
Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler. (Şura Suresi, 45)
Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız. Sonra biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz. Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz. (Meryem Suresi 68-72)
Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise. O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu? Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak Suresi, 13-18)

hbar.gif
 

ARİF

Well-known member
HOR VE AŞAĞILIK KILINACAKLARDIR "Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Al-i İmran Suresi, 192)
ALLAH ONLARLA KONUŞMAZ Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiç bir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (Al-i İmran Suresi, 77)

Der ki: "Onun içine sinin ve benimle söyleşmeyin." (Mü'minun Suresi, 108)
 

osman43

Well-known member
HOR VE AŞAĞILIK KILINACAKLARDIR "Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Al-i İmran Suresi, 192)
ALLAH ONLARLA KONUŞMAZ Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiç bir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (Al-i İmran Suresi, 77)

Der ki: "Onun içine sinin ve benimle söyleşmeyin." (Mü'minun Suresi, 108)
rabb,m muhafaza buyursun...
 
Üst