Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- kurban ve av
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yeltegiyan" data-source="post: 78919" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff6600"><strong> Kurbanın Eti ve Derisi Üzerinde Yapılacak Şeyle</strong></span></span></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff6600">r</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 27- Adak olarak kesilmeyen kurbanın etinden sahibi zengin olsun olmasın, yiyebileceği gibi fakir olmayanlara da yedirip dağıtabilir. Fetva bu şekildedir. Bununla beraber üçte birini fakirlere sadaka olarak vermelidir. Eğer kurban sahibi orta halli olur da, geçimlerini karşılamak zorunda olduğu kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu mendubdur.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Diğer bir görüşe göre, kurban bayramında kesmek üzere bir fakirin satın aldığı kurbandan kendisi yiyemez. Çünkü kendisine kurban vacib olmadığı halde böyle kurbanlık alıp kesmesi, bir adak sayılır. Adak yapan kimse ise, kendi adağından yiyemez. Onun etini zevcesine, usul ve furüuna ve zengin kimselere yediremez. Bunlara yedirirse, yedirdiğinin kıymetini fakirlere vermesi gerekir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 28- Kurbanlık hayvanın sütünden yararlanmak, etini veya postunu satıp parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şeyle değiştirmek mekruhtur. Böyle bir iş yapılırsa, kıymetini sadaka vermek gerekir. Kurbanlıktan kasab ücreti de verilmez.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 29- Kurbanın postu sadaka diye verilir veya ondan seccade ve sofra gibi evde kullanılacak eşya yapılır. Kurban edilecek hayvanı kesilmeden önce kırkmak mekruhtur. Yünleri kırkılacak olursa, sadaka olarak verilmelidir. Fakat hayvan kesildikten sonra yünleri kırkılabilir ve kullanılabilir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 30- Birkaç kişi yanlışlıkla birbirinin kurbanını kesecek olsalar, her kesilen hayvan, sahibinin kurbanı olmak üzere caiz olur. Birbirlerine bir şey borçlu olmazlar. Bu durumda herkes kendi hayvanını, eğer mevcutsa, alır. Kesilen hayvanlar yenmiş veya dağıtılmış ise, aradaki kıymet farkını birbirlerine helal ederler. Eğer cimrilik gösterirler de helal etmezlerse, her biri diğerine ait kurban etinin kıymetini öder. Bu durumda, bu kıymet farkını da sadaka olarak vermek gerekir. Çünkü bu, kurban etinin bedelidir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 31- Bir kimse, kendisine bırakılan bir kurbanı, sahibinin izni olmaksızın bayram günü sahibi adına kesecek olsa, bunu ödemesi gerekmez. Sahibinden kurban yükümlülüğü düşer. Çünkü buna delalet yolu ile izin vardır.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 32- Bir kimse zorla ele geçirmiş olduğu bir hayvanı kendi adına kesecek olsa, diri halindeki kıymetini ödemek şartı ile, sahih olur.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Fakat bir insan, kendisine emanet sureti ile bırakılan bir hayvanı böyle kurban kesecek olsa, sahih olmaz; çünkü hayvana kesimden önce tazmin etme hükmü ile sahib olmamıştır. Rehin olarak bırakılan hayvan da, rehini elinde bulunduran kimseye nazaran kurban hususunda bir görüşe göre gasbedilen (zorla alınan), diğer bir görüşe göre de emanet (vedia) hükmündedir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 33- Bir kimse kendi malından sevabını ölüye bağışlamak niyeti ile bayram günü kestiği kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da verebilir. Tercih edilen hüküm budur. Fakat bir kimse, murisin emri ile murisi adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Bunun tümünü sadaka vermesi gerekir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 34- Bir kimse, tek başına kesmek niyeti ile satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır. O kimse verdiği sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı sadaka olarak vermelidir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bu kurban, bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacib kılmıştır.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 35- Udhiyye'nin (Kurban kesmenin) rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacib olan kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz. Fakat alınan kurban herhangi bir sebeple bayramın kurban kesme günlerinde kesilemezse, bunun diri olarak sadaka edilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma işi sadaka vermeye dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 36- Bir kurbanı kitab ehlinden olan birinin (bir gayr-i müslimin) kesmesi mekruhtur. Mecusîlerin, putperestlerin kesmesi ise caiz değildir. Fakat kurban etinden herhangi bir gayr-i müslime bağış yolu ile vermekte bir sakınca yoktur.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Kurban, Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Bunun meşru olması, kitab, sünnet ve icma ile sabittir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> (Şafiîlere göre, kurban, tek bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile halkı için ise, sünnet-i kifayedir. Ailenin geçimini sağlayan kimse, kurban kesince, artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)</span></strong></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff6600"><strong> Akîka Kurban</strong></span></span></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff6600">ı</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 37- Yeni doğan çocuğun başındaki tüyüne (Akîka) denir. Böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk'a şükür yerine geçmek üzere kesilen kurbana da "Akîka" adı verilmiştir. Bunun müslümanlarca asıl adı "Nesîke"dir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Akîka, bizce mubah ve güzeldir. Üç İmama göre ise sünnettir. Zahiriyye meshebinde vaciptir.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 38- Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden büluğ çağına erinceye kadar kesilebilir. Fakat yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Çocuğun yedinci doğum günü adı konulur ve başının saçları kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilir. Aynı günde bu kurban kesilir; çünkü böyle yapılması üç İmama göre müstahabdır.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 39- Kurbana elverişli olan hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuk için bu kurban kesilebileceği gibi, kız çocuk için de kesilir. Bunlardan her biri için bir koyun kesilmesi yeterli olur. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi gereğini söyleyenler de vardır.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> 40- Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selametine bir hayır dileği olsun diye, kırılmayıp yalnız ek yerlerinden ayrılır ve öylece pişirilir. Bunu yapmak müstahabdır. Diğer bir bakımdan da, çocuğun mütevazi olmasına ve kötü huylardan korunmuş olmasına bir işaret olsun diye kemiklerin kırılması müstahab görülmüştür.</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 12px"> Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına da yedirebilir, sadaka da verebilir.</span></strong></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #ff6600"><strong> Zebh, Zebiha ve Tezkiyenin Mahiyetleri</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 41- Zebh, hayvanın boğazına bıçak vurup boğazlamak ve damarlarını kesmek demektir. Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "Zebiha" denir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Tezkiye de, boğazlamak anlamında olup dinimizde iki türlüdür:</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Birisi hakîki ve ihtiyarî tezkiyedir. Bu da bir hayvanı usulü üzere keskin bir aletle boğazlamaktır. Diğeri de, hükmî ıztırarî tezkiyedir. Bu da, bir avın aldığı yaradan ibarettir. Bir av, şartlarına uygun olarak bu yaradan ölürse, boğazlanmış sayılır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 42- Bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup damarlarını kesmeye "Nahr" denir. Deveyi, zebh etmek (çenesinin altından kesmek) mekruhtur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> <span style="color: #ff6600">Zebh (Boğazlamak) İşlemi</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 43- Din kurallarına uygun olarak boğazlama, nefes borusu ile yemek borusunun ve bunların yanlarında bulunan iki damarı kesmekle yapılır. Bu dördünden üçünün kesilmesi, İmamı Azam'a göre yeterlidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, nefes borusu ile yemek borusunu ve iki damardan da birini kesmek şarttır. İmam Muhammed'e göre de, bu dört organdan çoğunu kesmiş olmalıdır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 44- Hayvanları boğazlamak hususunda damarlarını kesip kanlarını akıtacak kesici bir alet yeterlidir. Bıçak kafi olduğu gibi, keskin kamış kabuğu ve cam parçası da yeterli olur. Ancak bu alet, hayvana eziyet vermeyecek şekilde keskin olmalıdır. Hayvanı yere yatırdıktan sonra bu aleti bileylemeye çalışmak mekruhtur. Hayvanı ayağından tutarak kesim yerine çekmek ve sürüklemek de mekruhtur. Hayvanı boynunun altından (boğazından) değil de üstünden kesmek ve daha hayvanı soymadan kafasını kesip atmak da mekruhtur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 45- Hayvanı boğazlarken Besmele çekmek şarttır. Boğazlamada Yüce Allah'ın mübarek isimlerinden herhangi birini söylemek yeterlidir. Allahü Ekber, Allahü Azam, Allah denilmesi gibi...</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Fakat Allahü Teala'nın ismini dua maksadı ile söylemek yeterli olmaz. "Allahümmeğfirlî" denilmesi gibi...</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hayvanı keserken: "Bismillahi Allahü Ekber" denilmesi müstahabdır. Hayvanı kıble tarafına çevirerek kesmek sünnet olduğundan bunu yapmamak mekruhtur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 46- Besmele kasden terk edilirse, hayvanın eti yenmez, haram olur. Fakat unutarak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutarak yapılan kusurlar bağışlanmıştır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (İmam Şafiîye göre, hayvanı sadece boğazlamak yeterlidir. Besmele okunması bir müekked sünnettir. "Bismillah" denmese de, kesilen hayvanın eti yenir, haram olmaz. Bu görüş, Ebû Hüreyre ile İbnî Abbas'dan (radıyallahü anhüm) rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş diğer müctehidler tarafından kabul edilmemiştir. Bununla beraber Şafiîlerce de, besmeleyi terk etmek mekruhtur.)</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #ff6600"><strong> Etleri Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 47- Yaratılışında vahşet ve bayağılık olmayan, iğrenç görülmeyen hayvanların etleri din ölçüleri içinde helaldir, yenebilir. Tavuk kaz, ördek, zürafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun keçi, deve, sığır, manda, ekin kargası, tavus, kırlangıç, baykuş, tavşan ve turna gibi hayvanlar bu kısım eti yenen hayvanlardandır. Serçe ve sığırcık kuşlarını yemekte de bir sakınca yoktur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yarasa kuşunun yenip yenmemesinde, haram veya mekruh olup olmamasında ihtilaf vardır. Hüdhüd kuşunu yemek mekruhtur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının eti aslen helaldir. Ancak bunların etlerini yiyenlerin bir belaya tutulacakları halk arasında söylenti haline geldiği için yenmeleri iyi değildir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (Şafiîlere göre, kırlangıç, tavus, hüdhüd ve papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve balıkçıl kuşları ise helaldir.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 48- Azı dişleri ile kapıp avlayan ve parçalayan, kendisini koruyan hayvanların etleri haramdır, yenilemez. Kurt, ayı, aslan, kaplan, pars, sincap, samur, sansar, maymun, sırtlan, fil, köpek, kedi, keler, tilki, gelincik gibi hayvanlar etleri haram hayvanlardır. Azı dişleri olduğu halde bunlarla başkasına saldırmayan bir hayvanın eti de yenebilir; deve gibi...</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 49- Tırnakları ile kapıp avlanan, tırmalayan ve yaratılışında bayağı olan kuşların etleri de haram veya tahrimen mekruhtur. Kerkenez, çaylak, kartal, kuzgun, akbaba, alaca, karga, yarasa, atmaca, şahin gibi... Bunlar leş yemekten çekinmezler. Tırnaklı olduğu halde bununla hayvanları avlamayan bir kuşun eti yenilebilir, güvercin gibi...</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 50- Yaratılışı bakımından iğrenç olan birtakım hayvanların etleri de haramdır, yenmez: Fare, yaban faresi, akrep, yılan, kene, kurbağa, kara ve deniz kaplumbağası, arı, kara sinek, sivrisinek, köstebek, kirpi, bit, pire gibi böcekler.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Görülüyor ki, bu haram olan hayvanlardan bir kısmı yırtıcı bir yaratılışa sahibdir, yaratılışında zararlıdır ve bayağılık vardır. Bir kısmı ise iğrençtir ve nefret edilir haldedir. İnsan ise temizdir, mükerrem bir yaratıktır. Bunun için insanlar, bu gibi bayağı ve zararlı hayvanların etlerinden korunmuşlardır. Besinlerin insanlar üzerinde iyi ve kötü tesir bıraktığı inkar edilemez. İnsanlar kendisi için yararlı olanı ararsa, İslam dininin müsaade ettiği şeylerden yararlanmalı, yasakladığı şeylerden de kaçınmalıdır. Bundan başka selamet yolu yoktur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 51- Pislik gibi temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır ve deve gibi hayvanların etleri, bu hayvanlar bir müddet hapsedilmeden kesildikleri takdirde, mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena bir kokudan kurtulmuş olamaz. Bunların hapsedilme müddeti tavuklar için üç gün, koyunlar için dört gün, sığır ve develer için de on gündür. Böyle pislik yiyen bir hayvana Celâle denir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu hayvanlar, etleri, kokmayacak şekilde pis şeylerden yiyecek olsalar, hapsedilmeleri gerekmez, etleri kerahetsiz olarak yenebilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 52- Domuz sütü ile beslenmiş kuzuların yenmesi helaldir; çünkü süt, tüketilerek eseri kalmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Eti yenilir bir hayvan şarap içip de arkasından kesilecek olsa, bunun eti kerahetle helal olur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 53- Yalnız süt emip de başka bir şey yiyemeyen küçük kuzuların öldükten sonra karınlarından çıkarılan peynir mayaları temizdir. Aynı şekilde koyun ve deve gibi ölmüş hayvanların memelerinden çıkacak sütler de temizdir. Bedenlerin temiz olmaması, sütlerini etkilemez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 54- Atlar, savaşa yarayan kıymetli hayvanlardır. Bu bakımdan bunların etlerini yemek İmam Azam'a göre, tahrimen mekruhtur. İki İmama göre ise, tenzihen mekruhtur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 55- Yabanî olmayan (ehli) merkeblerin ve anaları merkeb olan katırların etleri haram veya tahrimen mekruhtur. Yabanî merkeblerin ve anaları sığır olan katırların etleri ise haram değildir. Hayvanlar yenme bakımından anaya bağlıdırlar.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (İmam Malik'den rivayete göre, ehli merkeblerin etleri mekruh, bir rivayete göre de haramdır. Meşhur olan görüşe göre, atların etleri de haramdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed'e göre, atların etleri mekruh değildir.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 56- Devamlı olarak suda yaşayıp barınan hayvanlardan her nevi balık etleri yenebilir, helaldir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bunlardandır. Fakat diğer su hayvanları çirkin şeylerden sayılır, yenmeleri caiz olmaz. Yengeç, midye, istiridye, istakoz gibi olanlar helal değildir, etleri yenmez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, deniz insanı, deniz aygırı, deniz hınzırı gibi balık şeklinde bulunmayan deniz hayvanlarının yenmeleri helal olmadığı gibi, avlanmaları da helal görülmemektedir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 57- Dıştan bir etki olmaksızın kendi kendine suda ölüp su yüzüne çıkan balıklar yenmez. Fakat suyun açılıp kurumasından, fazla sıcak veya soğuktan ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ve buz içinde sıkışmakla ölen balıklar yenir. Balıklarda boğazlamaya gerek yoktur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 58- Göle veya denize atılan balık otunu yemekle göl veya deniz içinde ölen veya avlanıp da sudan çıkarılmadan başlarına tokmakla vurulup öldürülen ve ağ içinde kurtulamayıp ölen balıkların yenmeleri de helaldir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 59- Balıklar temiz olmayan suların içinde bulunmuş olsalar da etleri yenebilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Avlanan bir balığın içinden çıkan bir balık sağlam ise, o da yenebilir, sağlam değilse yenmez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 60- Boğazlanan bir hayvanın karnından çıkan yavrusu, İmam Azam'a göre yenmez. Anasının boğazlanmış olması, yavrusu için yeterli olmaz. Bir canlının boğazlanması ile iki canlı boğazlanmış olamaz. Çıkan yavru canlı ise boğazlanmak suretiyle yenilebilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (Üç imamın (Şafiî, Malik ve İmam Ahmed) görüşleri de böyledir.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 61- Canlı olup olmadığı bilinemeyen bir hayvan boğazlanırken hareket ederse veya boğazlanan diri hayvanlardan çıkan kan gibi bir kan çıkarsa, eti yenebilir. Çünkü bunlar hayat alametleridir. Ancak, sadece gözünü veya ağzını açması veya ayağını uzatması bir hareket sayılmaz. Böyle bir hayvanın kesilirken gözünü yumması, hayatın varlığına delalet eder.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 62- Hayvanların "Demi mesfuh = Akar kan" denilen kanları temiz değildir. Burada Besmele ile kesilmiş olup olmamaları eşittir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Eti yenen hayvanlardan Besmele ile kesilenlerin içlerinde kalıp akmayan kanları temizdir. Bunların karaciğer ve dalakları da temizdir. Bunlardaki kanlar paktır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Kesilen bir koyunun ödü, bezesi, idrar torbası, cinsel organları, yumurtaları mekruhtur, bunlar yenmemelidir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 63- Domuzun bütün cüzleri pistir, bunlar temiz olmazlar, hiç bir şeyi helal değildir. Yalnız kıllarından yararlanıp yararlanılamayacağı konusunda ihtilaf vardır. İki imam ile İmam Şafiîye göre domuzun kıllarından badana fırçası yapılması ve bunlarla ayakkabı dikilmesi caizdir. Öyle ki, bu kıllardan bir mikdar az su içine düşecek olsa, o su İmam Muhammed'e göre pislenmiş olmaz. Çünkü bu kıllarla yararlanmaya izin verilmesi, temizliğine delildir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bu yararlanma için olan izin, bir zaruretten dolayıdır, suya düşme halini kapsamaz. Onun için, içine düştüğü az bir suyu temizlikten çıkarır, bozar. Domuzların İslam ülkesi olmayan yerlere götürülüp orada müslüman olmayanlara satılması caizdir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 64- Bir misafire ikram olmak üzere Besmele ile kesilen herhangi bir eti yenen hayvanın eti yenebilir; ikram niyeti olunca Allah rızası için boğazlanmış olur. Fakat herhangi bir adamın gelişine hürmet olsun diye sadece o şahıs için kesilirse, besmele olsa bile, yenmez. Çünkü bu Allah için misafire ikram değil, o büyük görülen zata tazim için kesilmiş sayılır. Onun için misafirliği gözeterek insana ikramda bulunmalı ve yedirmeli, niyet bu olmalıdır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, herhangi bir ölüye tazim için kabir üzerinde kesilen kurbanın eti de helal olmaz. Kurban Allah rızası için kesilir ve onun sevabı istenilen bir müslümana bağışlanabilir.</strong></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yeltegiyan, post: 78919, member: 3"] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff6600][B] Kurbanın Eti ve Derisi Üzerinde Yapılacak Şeyle[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Comic Sans MS][B][SIZE=3][COLOR=#ff6600]r[/COLOR] 27- Adak olarak kesilmeyen kurbanın etinden sahibi zengin olsun olmasın, yiyebileceği gibi fakir olmayanlara da yedirip dağıtabilir. Fetva bu şekildedir. Bununla beraber üçte birini fakirlere sadaka olarak vermelidir. Eğer kurban sahibi orta halli olur da, geçimlerini karşılamak zorunda olduğu kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu mendubdur. Diğer bir görüşe göre, kurban bayramında kesmek üzere bir fakirin satın aldığı kurbandan kendisi yiyemez. Çünkü kendisine kurban vacib olmadığı halde böyle kurbanlık alıp kesmesi, bir adak sayılır. Adak yapan kimse ise, kendi adağından yiyemez. Onun etini zevcesine, usul ve furüuna ve zengin kimselere yediremez. Bunlara yedirirse, yedirdiğinin kıymetini fakirlere vermesi gerekir. 28- Kurbanlık hayvanın sütünden yararlanmak, etini veya postunu satıp parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şeyle değiştirmek mekruhtur. Böyle bir iş yapılırsa, kıymetini sadaka vermek gerekir. Kurbanlıktan kasab ücreti de verilmez. 29- Kurbanın postu sadaka diye verilir veya ondan seccade ve sofra gibi evde kullanılacak eşya yapılır. Kurban edilecek hayvanı kesilmeden önce kırkmak mekruhtur. Yünleri kırkılacak olursa, sadaka olarak verilmelidir. Fakat hayvan kesildikten sonra yünleri kırkılabilir ve kullanılabilir. 30- Birkaç kişi yanlışlıkla birbirinin kurbanını kesecek olsalar, her kesilen hayvan, sahibinin kurbanı olmak üzere caiz olur. Birbirlerine bir şey borçlu olmazlar. Bu durumda herkes kendi hayvanını, eğer mevcutsa, alır. Kesilen hayvanlar yenmiş veya dağıtılmış ise, aradaki kıymet farkını birbirlerine helal ederler. Eğer cimrilik gösterirler de helal etmezlerse, her biri diğerine ait kurban etinin kıymetini öder. Bu durumda, bu kıymet farkını da sadaka olarak vermek gerekir. Çünkü bu, kurban etinin bedelidir. 31- Bir kimse, kendisine bırakılan bir kurbanı, sahibinin izni olmaksızın bayram günü sahibi adına kesecek olsa, bunu ödemesi gerekmez. Sahibinden kurban yükümlülüğü düşer. Çünkü buna delalet yolu ile izin vardır. 32- Bir kimse zorla ele geçirmiş olduğu bir hayvanı kendi adına kesecek olsa, diri halindeki kıymetini ödemek şartı ile, sahih olur. Fakat bir insan, kendisine emanet sureti ile bırakılan bir hayvanı böyle kurban kesecek olsa, sahih olmaz; çünkü hayvana kesimden önce tazmin etme hükmü ile sahib olmamıştır. Rehin olarak bırakılan hayvan da, rehini elinde bulunduran kimseye nazaran kurban hususunda bir görüşe göre gasbedilen (zorla alınan), diğer bir görüşe göre de emanet (vedia) hükmündedir. 33- Bir kimse kendi malından sevabını ölüye bağışlamak niyeti ile bayram günü kestiği kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da verebilir. Tercih edilen hüküm budur. Fakat bir kimse, murisin emri ile murisi adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Bunun tümünü sadaka vermesi gerekir. 34- Bir kimse, tek başına kesmek niyeti ile satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır. O kimse verdiği sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı sadaka olarak vermelidir. Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bu kurban, bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacib kılmıştır. 35- Udhiyye'nin (Kurban kesmenin) rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacib olan kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz. Fakat alınan kurban herhangi bir sebeple bayramın kurban kesme günlerinde kesilemezse, bunun diri olarak sadaka edilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma işi sadaka vermeye dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez. 36- Bir kurbanı kitab ehlinden olan birinin (bir gayr-i müslimin) kesmesi mekruhtur. Mecusîlerin, putperestlerin kesmesi ise caiz değildir. Fakat kurban etinden herhangi bir gayr-i müslime bağış yolu ile vermekte bir sakınca yoktur. Kurban, Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Bunun meşru olması, kitab, sünnet ve icma ile sabittir. (Şafiîlere göre, kurban, tek bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile halkı için ise, sünnet-i kifayedir. Ailenin geçimini sağlayan kimse, kurban kesince, artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)[/SIZE][/B][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff6600][B] Akîka Kurban[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Comic Sans MS][B][SIZE=3][COLOR=#ff6600]ı[/COLOR] 37- Yeni doğan çocuğun başındaki tüyüne (Akîka) denir. Böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk'a şükür yerine geçmek üzere kesilen kurbana da "Akîka" adı verilmiştir. Bunun müslümanlarca asıl adı "Nesîke"dir. Akîka, bizce mubah ve güzeldir. Üç İmama göre ise sünnettir. Zahiriyye meshebinde vaciptir. 38- Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden büluğ çağına erinceye kadar kesilebilir. Fakat yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Çocuğun yedinci doğum günü adı konulur ve başının saçları kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilir. Aynı günde bu kurban kesilir; çünkü böyle yapılması üç İmama göre müstahabdır. 39- Kurbana elverişli olan hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuk için bu kurban kesilebileceği gibi, kız çocuk için de kesilir. Bunlardan her biri için bir koyun kesilmesi yeterli olur. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi gereğini söyleyenler de vardır. 40- Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selametine bir hayır dileği olsun diye, kırılmayıp yalnız ek yerlerinden ayrılır ve öylece pişirilir. Bunu yapmak müstahabdır. Diğer bir bakımdan da, çocuğun mütevazi olmasına ve kötü huylardan korunmuş olmasına bir işaret olsun diye kemiklerin kırılması müstahab görülmüştür. Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına da yedirebilir, sadaka da verebilir.[/SIZE][/B][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#ff6600][B] Zebh, Zebiha ve Tezkiyenin Mahiyetleri[/B][/COLOR][/FONT] [/SIZE][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][B] 41- Zebh, hayvanın boğazına bıçak vurup boğazlamak ve damarlarını kesmek demektir. Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "Zebiha" denir. Tezkiye de, boğazlamak anlamında olup dinimizde iki türlüdür: Birisi hakîki ve ihtiyarî tezkiyedir. Bu da bir hayvanı usulü üzere keskin bir aletle boğazlamaktır. Diğeri de, hükmî ıztırarî tezkiyedir. Bu da, bir avın aldığı yaradan ibarettir. Bir av, şartlarına uygun olarak bu yaradan ölürse, boğazlanmış sayılır. 42- Bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup damarlarını kesmeye "Nahr" denir. Deveyi, zebh etmek (çenesinin altından kesmek) mekruhtur. [COLOR=#ff6600]Zebh (Boğazlamak) İşlemi[/COLOR] 43- Din kurallarına uygun olarak boğazlama, nefes borusu ile yemek borusunun ve bunların yanlarında bulunan iki damarı kesmekle yapılır. Bu dördünden üçünün kesilmesi, İmamı Azam'a göre yeterlidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, nefes borusu ile yemek borusunu ve iki damardan da birini kesmek şarttır. İmam Muhammed'e göre de, bu dört organdan çoğunu kesmiş olmalıdır. 44- Hayvanları boğazlamak hususunda damarlarını kesip kanlarını akıtacak kesici bir alet yeterlidir. Bıçak kafi olduğu gibi, keskin kamış kabuğu ve cam parçası da yeterli olur. Ancak bu alet, hayvana eziyet vermeyecek şekilde keskin olmalıdır. Hayvanı yere yatırdıktan sonra bu aleti bileylemeye çalışmak mekruhtur. Hayvanı ayağından tutarak kesim yerine çekmek ve sürüklemek de mekruhtur. Hayvanı boynunun altından (boğazından) değil de üstünden kesmek ve daha hayvanı soymadan kafasını kesip atmak da mekruhtur. 45- Hayvanı boğazlarken Besmele çekmek şarttır. Boğazlamada Yüce Allah'ın mübarek isimlerinden herhangi birini söylemek yeterlidir. Allahü Ekber, Allahü Azam, Allah denilmesi gibi... Fakat Allahü Teala'nın ismini dua maksadı ile söylemek yeterli olmaz. "Allahümmeğfirlî" denilmesi gibi... Hayvanı keserken: "Bismillahi Allahü Ekber" denilmesi müstahabdır. Hayvanı kıble tarafına çevirerek kesmek sünnet olduğundan bunu yapmamak mekruhtur. 46- Besmele kasden terk edilirse, hayvanın eti yenmez, haram olur. Fakat unutarak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutarak yapılan kusurlar bağışlanmıştır. (İmam Şafiîye göre, hayvanı sadece boğazlamak yeterlidir. Besmele okunması bir müekked sünnettir. "Bismillah" denmese de, kesilen hayvanın eti yenir, haram olmaz. Bu görüş, Ebû Hüreyre ile İbnî Abbas'dan (radıyallahü anhüm) rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş diğer müctehidler tarafından kabul edilmemiştir. Bununla beraber Şafiîlerce de, besmeleyi terk etmek mekruhtur.)[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#ff6600][B] Etleri Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar[/B][/COLOR][/FONT] [/SIZE][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][B] 47- Yaratılışında vahşet ve bayağılık olmayan, iğrenç görülmeyen hayvanların etleri din ölçüleri içinde helaldir, yenebilir. Tavuk kaz, ördek, zürafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun keçi, deve, sığır, manda, ekin kargası, tavus, kırlangıç, baykuş, tavşan ve turna gibi hayvanlar bu kısım eti yenen hayvanlardandır. Serçe ve sığırcık kuşlarını yemekte de bir sakınca yoktur. Yarasa kuşunun yenip yenmemesinde, haram veya mekruh olup olmamasında ihtilaf vardır. Hüdhüd kuşunu yemek mekruhtur. Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının eti aslen helaldir. Ancak bunların etlerini yiyenlerin bir belaya tutulacakları halk arasında söylenti haline geldiği için yenmeleri iyi değildir. (Şafiîlere göre, kırlangıç, tavus, hüdhüd ve papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve balıkçıl kuşları ise helaldir.) 48- Azı dişleri ile kapıp avlayan ve parçalayan, kendisini koruyan hayvanların etleri haramdır, yenilemez. Kurt, ayı, aslan, kaplan, pars, sincap, samur, sansar, maymun, sırtlan, fil, köpek, kedi, keler, tilki, gelincik gibi hayvanlar etleri haram hayvanlardır. Azı dişleri olduğu halde bunlarla başkasına saldırmayan bir hayvanın eti de yenebilir; deve gibi... 49- Tırnakları ile kapıp avlanan, tırmalayan ve yaratılışında bayağı olan kuşların etleri de haram veya tahrimen mekruhtur. Kerkenez, çaylak, kartal, kuzgun, akbaba, alaca, karga, yarasa, atmaca, şahin gibi... Bunlar leş yemekten çekinmezler. Tırnaklı olduğu halde bununla hayvanları avlamayan bir kuşun eti yenilebilir, güvercin gibi... 50- Yaratılışı bakımından iğrenç olan birtakım hayvanların etleri de haramdır, yenmez: Fare, yaban faresi, akrep, yılan, kene, kurbağa, kara ve deniz kaplumbağası, arı, kara sinek, sivrisinek, köstebek, kirpi, bit, pire gibi böcekler. Görülüyor ki, bu haram olan hayvanlardan bir kısmı yırtıcı bir yaratılışa sahibdir, yaratılışında zararlıdır ve bayağılık vardır. Bir kısmı ise iğrençtir ve nefret edilir haldedir. İnsan ise temizdir, mükerrem bir yaratıktır. Bunun için insanlar, bu gibi bayağı ve zararlı hayvanların etlerinden korunmuşlardır. Besinlerin insanlar üzerinde iyi ve kötü tesir bıraktığı inkar edilemez. İnsanlar kendisi için yararlı olanı ararsa, İslam dininin müsaade ettiği şeylerden yararlanmalı, yasakladığı şeylerden de kaçınmalıdır. Bundan başka selamet yolu yoktur. 51- Pislik gibi temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır ve deve gibi hayvanların etleri, bu hayvanlar bir müddet hapsedilmeden kesildikleri takdirde, mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena bir kokudan kurtulmuş olamaz. Bunların hapsedilme müddeti tavuklar için üç gün, koyunlar için dört gün, sığır ve develer için de on gündür. Böyle pislik yiyen bir hayvana Celâle denir. Bu hayvanlar, etleri, kokmayacak şekilde pis şeylerden yiyecek olsalar, hapsedilmeleri gerekmez, etleri kerahetsiz olarak yenebilir. 52- Domuz sütü ile beslenmiş kuzuların yenmesi helaldir; çünkü süt, tüketilerek eseri kalmaz. Eti yenilir bir hayvan şarap içip de arkasından kesilecek olsa, bunun eti kerahetle helal olur. 53- Yalnız süt emip de başka bir şey yiyemeyen küçük kuzuların öldükten sonra karınlarından çıkarılan peynir mayaları temizdir. Aynı şekilde koyun ve deve gibi ölmüş hayvanların memelerinden çıkacak sütler de temizdir. Bedenlerin temiz olmaması, sütlerini etkilemez. 54- Atlar, savaşa yarayan kıymetli hayvanlardır. Bu bakımdan bunların etlerini yemek İmam Azam'a göre, tahrimen mekruhtur. İki İmama göre ise, tenzihen mekruhtur. 55- Yabanî olmayan (ehli) merkeblerin ve anaları merkeb olan katırların etleri haram veya tahrimen mekruhtur. Yabanî merkeblerin ve anaları sığır olan katırların etleri ise haram değildir. Hayvanlar yenme bakımından anaya bağlıdırlar. (İmam Malik'den rivayete göre, ehli merkeblerin etleri mekruh, bir rivayete göre de haramdır. Meşhur olan görüşe göre, atların etleri de haramdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed'e göre, atların etleri mekruh değildir.) 56- Devamlı olarak suda yaşayıp barınan hayvanlardan her nevi balık etleri yenebilir, helaldir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bunlardandır. Fakat diğer su hayvanları çirkin şeylerden sayılır, yenmeleri caiz olmaz. Yengeç, midye, istiridye, istakoz gibi olanlar helal değildir, etleri yenmez. Yine, deniz insanı, deniz aygırı, deniz hınzırı gibi balık şeklinde bulunmayan deniz hayvanlarının yenmeleri helal olmadığı gibi, avlanmaları da helal görülmemektedir. 57- Dıştan bir etki olmaksızın kendi kendine suda ölüp su yüzüne çıkan balıklar yenmez. Fakat suyun açılıp kurumasından, fazla sıcak veya soğuktan ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ve buz içinde sıkışmakla ölen balıklar yenir. Balıklarda boğazlamaya gerek yoktur. 58- Göle veya denize atılan balık otunu yemekle göl veya deniz içinde ölen veya avlanıp da sudan çıkarılmadan başlarına tokmakla vurulup öldürülen ve ağ içinde kurtulamayıp ölen balıkların yenmeleri de helaldir. 59- Balıklar temiz olmayan suların içinde bulunmuş olsalar da etleri yenebilir. Avlanan bir balığın içinden çıkan bir balık sağlam ise, o da yenebilir, sağlam değilse yenmez. 60- Boğazlanan bir hayvanın karnından çıkan yavrusu, İmam Azam'a göre yenmez. Anasının boğazlanmış olması, yavrusu için yeterli olmaz. Bir canlının boğazlanması ile iki canlı boğazlanmış olamaz. Çıkan yavru canlı ise boğazlanmak suretiyle yenilebilir. (Üç imamın (Şafiî, Malik ve İmam Ahmed) görüşleri de böyledir.) 61- Canlı olup olmadığı bilinemeyen bir hayvan boğazlanırken hareket ederse veya boğazlanan diri hayvanlardan çıkan kan gibi bir kan çıkarsa, eti yenebilir. Çünkü bunlar hayat alametleridir. Ancak, sadece gözünü veya ağzını açması veya ayağını uzatması bir hareket sayılmaz. Böyle bir hayvanın kesilirken gözünü yumması, hayatın varlığına delalet eder. 62- Hayvanların "Demi mesfuh = Akar kan" denilen kanları temiz değildir. Burada Besmele ile kesilmiş olup olmamaları eşittir. Eti yenen hayvanlardan Besmele ile kesilenlerin içlerinde kalıp akmayan kanları temizdir. Bunların karaciğer ve dalakları da temizdir. Bunlardaki kanlar paktır. Kesilen bir koyunun ödü, bezesi, idrar torbası, cinsel organları, yumurtaları mekruhtur, bunlar yenmemelidir. 63- Domuzun bütün cüzleri pistir, bunlar temiz olmazlar, hiç bir şeyi helal değildir. Yalnız kıllarından yararlanıp yararlanılamayacağı konusunda ihtilaf vardır. İki imam ile İmam Şafiîye göre domuzun kıllarından badana fırçası yapılması ve bunlarla ayakkabı dikilmesi caizdir. Öyle ki, bu kıllardan bir mikdar az su içine düşecek olsa, o su İmam Muhammed'e göre pislenmiş olmaz. Çünkü bu kıllarla yararlanmaya izin verilmesi, temizliğine delildir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bu yararlanma için olan izin, bir zaruretten dolayıdır, suya düşme halini kapsamaz. Onun için, içine düştüğü az bir suyu temizlikten çıkarır, bozar. Domuzların İslam ülkesi olmayan yerlere götürülüp orada müslüman olmayanlara satılması caizdir. 64- Bir misafire ikram olmak üzere Besmele ile kesilen herhangi bir eti yenen hayvanın eti yenebilir; ikram niyeti olunca Allah rızası için boğazlanmış olur. Fakat herhangi bir adamın gelişine hürmet olsun diye sadece o şahıs için kesilirse, besmele olsa bile, yenmez. Çünkü bu Allah için misafire ikram değil, o büyük görülen zata tazim için kesilmiş sayılır. Onun için misafirliği gözeterek insana ikramda bulunmalı ve yedirmeli, niyet bu olmalıdır. Yine, herhangi bir ölüye tazim için kabir üzerinde kesilen kurbanın eti de helal olmaz. Kurban Allah rızası için kesilir ve onun sevabı istenilen bir müslümana bağışlanabilir.[/B][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- kurban ve av
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst