Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Bediüzzaman sait nursi ve kastamonu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="HAYAL ET" data-source="post: 328746" data-attributes="member: 1023140"><p>Kastamonu Bediüzzaman’ı Sahipleniyor</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Yemen Emin Bey'den sonra Hilmi ve Tahsin Bey gibi kahraman muhataplar Üstad'ın etrafında pervane olmaya başlarlar.Bu arada 1937’ye kadar İstanbul’da askerlik vazifesini yapan Mehmet Feyzi Efendi’nin memleketine dönüp Üstad’a hizmete başlaması da Kur’an ve iman hizmetinin inkişafında önemli bir aşama olmuştur denebilir. Gittikçe genişleyen nur halkasına, dahil olanlardan özellikle Mehmet Feyzi, Hilmi Bey, Hafız Tevfik Efendi (kendisi de alimdir), Taşköprülü Sadık Bey, İhsan, Ahmetler, Kamil, Tahsin, Ahmed Kureyşî(Devrekani’lidir), Cevdet, Abdullah; İnebolu’dan Ahmet Nazif Çelebi, Selahattin Çelebi, İbrahimler, Salih, Ziya, İzzet, Hüseyin; Küre’den Hafız Emin,Hakkı, İhsan, Muallim Osman, saatçi Nuri, Dursun,; Daday’dan Fuat, Hafız Hasan, Hüsnü, Hakkı; Araçtan Tahir; Tosya’dan Dağdeviren… Hanımlar taifesinden Asiye, Ulviye, Lütfiye, Zehralar, Şerife, Hacer, Necmiye, Nimet, Âliye, Sâniye isimleri ilk hatıra gelenlerdendir. Liste uzatılabilir. Ancak bu isimlerin bile Risale-i Nur okuyanlardan çoğunca hakkıyla bilinmediği de iç burkan bir hakikattir. (Kastamonu Risale-i Nur hizmetinde öne çıkmış zatları, Kastamonu Nur talebeleri başlığı altında ayrıca tanıtacağımız için burada ayrıntıya girmiyoruz.)</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Kastamonu safahatında İnebolu’nun özel bir yeri vardır. Üstad İnebolu’yu, “Küçük Isparta” olarak nitelendirir ki hakikaten çok büyük kahramanlıklar gösteren talebeleri olmuştur burada. Sonraki yıllarda da özellikle teksir makinesiyle yaptıkları hizmetler unutulmaz.</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Kastamonu hizmet devresi anlatılırken, yalnız merkez ve ilçeler de düşünülmemelidir. Safranbolu, Karabük, Eflani gibi civar yerler de bu çerçevede ele alınmalıdır. Mustafa Osman, Ahmet Fuat, Hıfzı, Rahmi, Hüsnü, Mustafa Sungur(daha sonra ama risaleleri ilk defa Kastamonu Gölköy Enstitüsünde okurken tanımıştır), Hatta bütün Karadeniz havalisi bu feyiz menbaından istifade etmiştir.</p><p></p><p> </p><p></p><p>Bediüzzaman’a Kastamonu halkı ciddi alaka göstermiştir. Halen yaşlılar arasında Üstad’ı görenler veya büyüklerinden dinleyip kerametlerini anlatanlar vardır. (Üstad Kastamonu’dan 1943 yılında ayrıldığından dolayı bugün hayatta kalanlardan kendisini gören çok azalmıştır.)</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Deli velilerden (Deli Eşref gibi) halk ozanlarına (Âşık Meydanî), âlimlerinden belediye reisine, hanımlardan çocuklara kadar ciddi alakadarları talebeleri, sevenleri olmuştur. Kastamonu hanımlarının fedakarâne hizmetleri lahikalarda zikredilmektedir. Yazma bilmeyenlerin, bir hanım için en değerli şeylerden biri olan bindallılarını kesip risalelere cilt yapmaları bu ilginin ve sevginin şirin bir delilidir. Bediüzzaman Kastamonu’dan ayrıldıktan sonra da köyde şehirde bir çok kimse Risaleleri yazmaya devam etmişlerdir. Bugün yıkılan eski evlerde yazma risaleler çıkmakta, bir çok evde bu risalelerin bulunduğu bilinmektedir. Kastamonulular, “hocaefendi” dedikleri Üstad’ı gerçekten çok sevmişlerdi.</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Kastamonu’da Yazılan Risaleler</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Bediüzzaman’ın burada ilk bir iki yıl eser telif etmediği görülmektedir. Bu fasılanın ardından Kastamonu’da yaşadığı dönemde önemli risaleler yazdı. Özellikle 3. Şua olan Münacat Risalesi ve 7. Şua olan Âyetü’l-Kübra Risalesi gibi muazzam eserler burada telif edilmiştir. Isparta talebelerine yazdığı mektuplardan oluşan Kastamonu Lahikası da çok önemli bir eserdir. 11. Şua’dan (Meyve Risalesi) bazı bahislerin de Kastamonu bağlantısı vardır. Denilebilir ki, Şualar büyük ölçüde Kastamonu’yla alakalıdır.</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Kastamonu Lisesi’nde okuyan bazı talebelerin bir ziyaretlerinde (daha sonra Bediüzzaman’ın çok mühim bir talebesi ve vârisi olan Abdullah Yeğin başta olarak) “Bize Hâlikımızı tanıttır, muallimlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyorlar.” isteği üzerine orada ders verili sonra kaleme alınan 6. Mesele de esas itibarıyla bir Kastamonu meyvesidir. Bu arada, bu lise talebeleri Üstad’ın verdiği dersi yeni harflerle kaleme almışlardır. Böylece, Latin harfleriyle ilk risale yazılması burada gerçekleşmiş olmaktadır. Yine Kastamonu lahikasında geçen bahislerin bir çoğu önce bura talebelerine verilen sonra Isparta’ya gönderilen derslerdir. </p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Günlük Hayatı</p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Bu bahsi, bu başlıkların sonuna ekleyeceğimiz, talebesi Mehmet Feyzi Efendinin bir mektubu nefis biçimde anlatmaktadır. Biz basitçe bazı şeyler karalayacağız.</p><p></p><p> </p><p></p><p>Yukarıdaki satırlar Bediüzzaman’ın günlerini nasıl geçirdiğini az çok ifade ediyor. Bütün ömrünü Kur’an’a adamış bir zatın ibadet, hizmet, dua vb dışında bir şeyle meşgul olması elbette beklenmez. Üstad’ın bütün ömrü bu minval üzeredir. Belki bunları ifadeye ihtiyaç da yok.</p><p></p><p> </p><p></p><p>Said Nursi’nin ubudiyetine şahit olanların anlattıkları, bu manada ne büyük bir deryadan söz ettiğimizi ifade eder. İbadeti, duası, istiğnası, ihlâsı, iktisadı… Bunları, kendisini yakından tanıyanlardan bizzat veya yazılanlardan, hatıralardan öğrenmek mümkündür. Öğrenmek de gerekir çünkü Allah’ın böyle kulları bizim gibiler için güzel örneklerdir her zamanda.</p><p></p><p> </p><p></p><p>Üstad, Risale telif ettiği zaman bir talebesi bunları yazardı. Burada da böyle olmuştur. Eskiden yazdığı eserler de devamlı çoğaltılırdı ki matbaa imkanı olmadığı için bu yazıcılar çok önem arz ederdi. Kendisi de yazılan nüshaları düzeltir, eserin sonuna da yazan için bir dua ilave ederdi. Vaktinin çoğu böyle geçerdi. Kastamonu’da bu işte en öndeki zat Mehmet Feyzi Efendi olmuştur. Gerek merkezde, gerekse kaza ve köylerde çok yazıcılar ve nur postacılarının sahibiyetini zikretmekten geçmemek gerekir.</p><p></p><p> </p><p></p><p>Memleket halkından veya dışarıdan ziyaretçiler geldiğinde onlarla alakadar olur, onlara nasihat eder ve sıkıntılarına çare bulurdu. </p><p></p><p></p><p> </p><p></p><p></p><p>Karadağ-Tepelice şehir dışında sık sık gittiği yerlerdir. Şehir merkezinde, Nasrullah Camii Üstadın gittiği mekanlardan biridir. Nasrullah Şadırvanında hep aynı yerden abdest aldığı da söylenmektedir. (Kastamonuluların yarı lâtife yarı gerçek bir iddiaları vardır ki, Nasrullah Şadırvanı'ından su içen bir kişi; ya yedi sene bu şehirde kalır, ya yedi sene içinde tekrar gelir ya da yedi defa bu şehre yolu düşer. Lâtif bir tevafuktur ki Üstad da bu şehirde yedi seneyi aşkın bir süre kalmıştır.) </p><p></p><p>Zaman zaman Kastamonu kalesine çıkar, orada yazılan risaleleri tashih ederdi. Dışarı çıktığı zamanlarda karşılaştığı kişilerle de muhatap olur, onlara nasihat ederdi. Bazı çirkin işlere bulaşanlar için ağladığı da hatıralar arasındadır.</p><p></p><p></p><p></p><p>Bediüzzaman’ın zaman zaman Şeyh Şaban-ı Veli türbesine gittiği de anlatılmaktadır. Zaman zaman bazı talebelerinin bahçelerine de gittiği hatıralarda anlatılır ki bunlardan biri mehmed Feyzi Efendinin evinin bahçesidir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Üstad'ın içimi hoş suları tercih ettiği bilinir. Kastamonu'da da bu âdetini devam ettirmiştir. Şehirde olduğu zamanlarda evinin bulunduğu mahallede bulunan bir zamanlar Şeyh Şaban-ı Velî'nin dergâh olarak da kullandığı Honsalar camii yanındaki Honsalar suyunu tercih ederdi. Karadağ'a ve Tepelice'ye gittiği zamanlarda da belirli kaynaklardan su içtiği anlatılmaktadır. Çeşmeden su doldururken testinin musluğa değmemesini tenbih ettiği hatıralarda vardır. Bunlardan başka, Kastamonunun meşhur şifalı meyvelerinden üryani eriği ile eskiden çok yapılan kül çöreğini sevdiği de bilinmektedir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Üstad, öncesinde ve sonrasında da çok defa olduğu gibi maalesef Kastamonu’da da birkaç kere zehirlenmiştir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="HAYAL ET, post: 328746, member: 1023140"] Kastamonu Bediüzzaman’ı Sahipleniyor Yemen Emin Bey'den sonra Hilmi ve Tahsin Bey gibi kahraman muhataplar Üstad'ın etrafında pervane olmaya başlarlar.Bu arada 1937’ye kadar İstanbul’da askerlik vazifesini yapan Mehmet Feyzi Efendi’nin memleketine dönüp Üstad’a hizmete başlaması da Kur’an ve iman hizmetinin inkişafında önemli bir aşama olmuştur denebilir. Gittikçe genişleyen nur halkasına, dahil olanlardan özellikle Mehmet Feyzi, Hilmi Bey, Hafız Tevfik Efendi (kendisi de alimdir), Taşköprülü Sadık Bey, İhsan, Ahmetler, Kamil, Tahsin, Ahmed Kureyşî(Devrekani’lidir), Cevdet, Abdullah; İnebolu’dan Ahmet Nazif Çelebi, Selahattin Çelebi, İbrahimler, Salih, Ziya, İzzet, Hüseyin; Küre’den Hafız Emin,Hakkı, İhsan, Muallim Osman, saatçi Nuri, Dursun,; Daday’dan Fuat, Hafız Hasan, Hüsnü, Hakkı; Araçtan Tahir; Tosya’dan Dağdeviren… Hanımlar taifesinden Asiye, Ulviye, Lütfiye, Zehralar, Şerife, Hacer, Necmiye, Nimet, Âliye, Sâniye isimleri ilk hatıra gelenlerdendir. Liste uzatılabilir. Ancak bu isimlerin bile Risale-i Nur okuyanlardan çoğunca hakkıyla bilinmediği de iç burkan bir hakikattir. (Kastamonu Risale-i Nur hizmetinde öne çıkmış zatları, Kastamonu Nur talebeleri başlığı altında ayrıca tanıtacağımız için burada ayrıntıya girmiyoruz.) Kastamonu safahatında İnebolu’nun özel bir yeri vardır. Üstad İnebolu’yu, “Küçük Isparta” olarak nitelendirir ki hakikaten çok büyük kahramanlıklar gösteren talebeleri olmuştur burada. Sonraki yıllarda da özellikle teksir makinesiyle yaptıkları hizmetler unutulmaz. Kastamonu hizmet devresi anlatılırken, yalnız merkez ve ilçeler de düşünülmemelidir. Safranbolu, Karabük, Eflani gibi civar yerler de bu çerçevede ele alınmalıdır. Mustafa Osman, Ahmet Fuat, Hıfzı, Rahmi, Hüsnü, Mustafa Sungur(daha sonra ama risaleleri ilk defa Kastamonu Gölköy Enstitüsünde okurken tanımıştır), Hatta bütün Karadeniz havalisi bu feyiz menbaından istifade etmiştir. Bediüzzaman’a Kastamonu halkı ciddi alaka göstermiştir. Halen yaşlılar arasında Üstad’ı görenler veya büyüklerinden dinleyip kerametlerini anlatanlar vardır. (Üstad Kastamonu’dan 1943 yılında ayrıldığından dolayı bugün hayatta kalanlardan kendisini gören çok azalmıştır.) Deli velilerden (Deli Eşref gibi) halk ozanlarına (Âşık Meydanî), âlimlerinden belediye reisine, hanımlardan çocuklara kadar ciddi alakadarları talebeleri, sevenleri olmuştur. Kastamonu hanımlarının fedakarâne hizmetleri lahikalarda zikredilmektedir. Yazma bilmeyenlerin, bir hanım için en değerli şeylerden biri olan bindallılarını kesip risalelere cilt yapmaları bu ilginin ve sevginin şirin bir delilidir. Bediüzzaman Kastamonu’dan ayrıldıktan sonra da köyde şehirde bir çok kimse Risaleleri yazmaya devam etmişlerdir. Bugün yıkılan eski evlerde yazma risaleler çıkmakta, bir çok evde bu risalelerin bulunduğu bilinmektedir. Kastamonulular, “hocaefendi” dedikleri Üstad’ı gerçekten çok sevmişlerdi. Kastamonu’da Yazılan Risaleler Bediüzzaman’ın burada ilk bir iki yıl eser telif etmediği görülmektedir. Bu fasılanın ardından Kastamonu’da yaşadığı dönemde önemli risaleler yazdı. Özellikle 3. Şua olan Münacat Risalesi ve 7. Şua olan Âyetü’l-Kübra Risalesi gibi muazzam eserler burada telif edilmiştir. Isparta talebelerine yazdığı mektuplardan oluşan Kastamonu Lahikası da çok önemli bir eserdir. 11. Şua’dan (Meyve Risalesi) bazı bahislerin de Kastamonu bağlantısı vardır. Denilebilir ki, Şualar büyük ölçüde Kastamonu’yla alakalıdır. Kastamonu Lisesi’nde okuyan bazı talebelerin bir ziyaretlerinde (daha sonra Bediüzzaman’ın çok mühim bir talebesi ve vârisi olan Abdullah Yeğin başta olarak) “Bize Hâlikımızı tanıttır, muallimlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyorlar.” isteği üzerine orada ders verili sonra kaleme alınan 6. Mesele de esas itibarıyla bir Kastamonu meyvesidir. Bu arada, bu lise talebeleri Üstad’ın verdiği dersi yeni harflerle kaleme almışlardır. Böylece, Latin harfleriyle ilk risale yazılması burada gerçekleşmiş olmaktadır. Yine Kastamonu lahikasında geçen bahislerin bir çoğu önce bura talebelerine verilen sonra Isparta’ya gönderilen derslerdir. Günlük Hayatı Bu bahsi, bu başlıkların sonuna ekleyeceğimiz, talebesi Mehmet Feyzi Efendinin bir mektubu nefis biçimde anlatmaktadır. Biz basitçe bazı şeyler karalayacağız. Yukarıdaki satırlar Bediüzzaman’ın günlerini nasıl geçirdiğini az çok ifade ediyor. Bütün ömrünü Kur’an’a adamış bir zatın ibadet, hizmet, dua vb dışında bir şeyle meşgul olması elbette beklenmez. Üstad’ın bütün ömrü bu minval üzeredir. Belki bunları ifadeye ihtiyaç da yok. Said Nursi’nin ubudiyetine şahit olanların anlattıkları, bu manada ne büyük bir deryadan söz ettiğimizi ifade eder. İbadeti, duası, istiğnası, ihlâsı, iktisadı… Bunları, kendisini yakından tanıyanlardan bizzat veya yazılanlardan, hatıralardan öğrenmek mümkündür. Öğrenmek de gerekir çünkü Allah’ın böyle kulları bizim gibiler için güzel örneklerdir her zamanda. Üstad, Risale telif ettiği zaman bir talebesi bunları yazardı. Burada da böyle olmuştur. Eskiden yazdığı eserler de devamlı çoğaltılırdı ki matbaa imkanı olmadığı için bu yazıcılar çok önem arz ederdi. Kendisi de yazılan nüshaları düzeltir, eserin sonuna da yazan için bir dua ilave ederdi. Vaktinin çoğu böyle geçerdi. Kastamonu’da bu işte en öndeki zat Mehmet Feyzi Efendi olmuştur. Gerek merkezde, gerekse kaza ve köylerde çok yazıcılar ve nur postacılarının sahibiyetini zikretmekten geçmemek gerekir. Memleket halkından veya dışarıdan ziyaretçiler geldiğinde onlarla alakadar olur, onlara nasihat eder ve sıkıntılarına çare bulurdu. Karadağ-Tepelice şehir dışında sık sık gittiği yerlerdir. Şehir merkezinde, Nasrullah Camii Üstadın gittiği mekanlardan biridir. Nasrullah Şadırvanında hep aynı yerden abdest aldığı da söylenmektedir. (Kastamonuluların yarı lâtife yarı gerçek bir iddiaları vardır ki, Nasrullah Şadırvanı'ından su içen bir kişi; ya yedi sene bu şehirde kalır, ya yedi sene içinde tekrar gelir ya da yedi defa bu şehre yolu düşer. Lâtif bir tevafuktur ki Üstad da bu şehirde yedi seneyi aşkın bir süre kalmıştır.) Zaman zaman Kastamonu kalesine çıkar, orada yazılan risaleleri tashih ederdi. Dışarı çıktığı zamanlarda karşılaştığı kişilerle de muhatap olur, onlara nasihat ederdi. Bazı çirkin işlere bulaşanlar için ağladığı da hatıralar arasındadır. Bediüzzaman’ın zaman zaman Şeyh Şaban-ı Veli türbesine gittiği de anlatılmaktadır. Zaman zaman bazı talebelerinin bahçelerine de gittiği hatıralarda anlatılır ki bunlardan biri mehmed Feyzi Efendinin evinin bahçesidir. Üstad'ın içimi hoş suları tercih ettiği bilinir. Kastamonu'da da bu âdetini devam ettirmiştir. Şehirde olduğu zamanlarda evinin bulunduğu mahallede bulunan bir zamanlar Şeyh Şaban-ı Velî'nin dergâh olarak da kullandığı Honsalar camii yanındaki Honsalar suyunu tercih ederdi. Karadağ'a ve Tepelice'ye gittiği zamanlarda da belirli kaynaklardan su içtiği anlatılmaktadır. Çeşmeden su doldururken testinin musluğa değmemesini tenbih ettiği hatıralarda vardır. Bunlardan başka, Kastamonunun meşhur şifalı meyvelerinden üryani eriği ile eskiden çok yapılan kül çöreğini sevdiği de bilinmektedir. Üstad, öncesinde ve sonrasında da çok defa olduğu gibi maalesef Kastamonu’da da birkaç kere zehirlenmiştir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Bediüzzaman sait nursi ve kastamonu
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst