Azrail (A.S.)

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Dört büyük melekten biridir. Cenâb-ı Hak tarafından canlıların ruhunu kabzetmekle (almakla) vazifeli melektir.

Bediüzzaman, İşârât isimli risalesinde Hz. Azrail’in bir tek melek olmasına rağmen binlerce ruhu bir anda kabzetmesi (alması) ile ilgili bir soruya şöyle cevap verir:
“Bir nurânînin timsali (yansıması), onun hâsiyetine (özelliklerine) maliktir; hem gayrı değildir. Şu âleme karşı açılan âlem-i suver ve misalin (görüntü ve yansıma âleminin) bir penceresi olan ecsam-ı şeffafeden (şeffaf cisimlerden) aynalar, ecsam-ı kesifenin (kesif cisimlerin) hâssasız şeklini alır; fakat, nurânînin timsaliyle (yansımasıyla) beraber hâssa-i zatiyesini (bir varlığın doğrudan kendine ait özelliklerini) de alır.

“Meselâ, bir adam, binler ayna ortasında dursa, her bir aynada aynı şahıs bulunur; fakat, ruhsuz, hissiz, fikirsiz birer şahıstır.
“Lâkin şems (güneş) binler aynada temessül etse (yansısa), her bir timsal (yansıma) çendan şemsin azamet-i mahiyetine ve mertebe-i kemâline mâlik değilse de, lâkin şemsin hissi hükmünde olan harareti (ısısı), hayatı hükmünde olan ziyası (ışığı), aklı hükmünde olan tenviri (aydınlatması), havass-ı selâseyi (üç özelliği; his, hayat, akıl) camidir…Ruh, en münevver bir nurdur. Tahdidi kabul etmeyen âlem-i misalin pencerelerinde temâşâger bir ruhun gayr-ı mahsûr (sınırsız) timsalleri de birer ruh-u mütecessittir (maddi beden sahibi ruh). Havassına maliktir (özelliklerine sahip), onun gayrı değillerdir.”


Sözler ve Mesnevî-i Nuriye risalelerinde Hz. Azrail’in, musibetlerle İlâhî rahmet ve kudretinin önünde bir perde olduğu bir muhavere şeklinde şöyle aktarılır:
“Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki:
“Kabz-ı ervah vazifesinde Senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.
“Cenâb-ı Hak, lisan-ı hikmetle ona demiş ki:
“Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları (şikâyetleri) onlara gidip sana küsmesinler.
“Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakikî olarak hikmet ve güzellik, Hazret-i Azrail Aleyhisselâmın vazifesine mütealliktir. Öyle de, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemaline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyyeye bir perdedir.”
 
Üst