Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikm
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="memluk" data-source="post: 181452" data-attributes="member: 9260"><p><strong>“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikm</strong></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikmeti nedir?</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Kur’ân-ı Kerîm gerçekleri bildirir. Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâm’ın Nemrut ve adamları tarafından ateşe atılması ve Allah’ın ateşe olan emri Kur’ân-ı Hakîm’in bildirdiği haberlerdendir. Nemrut düşmanlık yapmış; Cenâb-ı Hak da “Halîl”ini korumuştur.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Hazret-i İbrâhim (as), Nemrut ve adamları karşısında dimdik bir duruş sergilemişti. Onlara, yapa yalnız olmasına rağmen, inandığı doğruları apaçık, dosdoğru, eğip bükmeden, kırılıp dökülmeden söyledi. Ama onlar yola gelecek cinsten değillerdi. Gözlerini zulüm ve ölüm bürümüştü. Hazret-i İbrâhim’e (as) tahammülleri kalmamıştı. Vücudunu ateşte yakarak ortadan kaldırmaya karar verdiler. Büyük bir hazırlığa giriştiler. Bir ay boyunca odun topladılar, dağ gibi yığdılar. Ateşi gören hâkim bir noktaya da mancınık kurdular.</span></p><p> </p><p>Bu esnada melekler, “<span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Yâ Rabbi, Senin dostun ateşe atılıyor! Bize izin ver de yardım edelim!” diye yalvarıyorlardı. Hazret-i İbrâhim (as) ise, yalnızca Allah’a güveniyor, ‘Hasbünallâhi ve ni’me’l-vekîl’ (Bize Allah yeter! O ne güzel Vekîl’dir!)”</span></span> <span style="font-size: 12px">diyordu.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Ateşler yakıldı, odunlar tutuşturuldu. Azgın alevler ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştı. Hazret-i İbrâhim (as) mancınığın üzerinde ateşin gökleri tutan alevleri ortasına bırakılıverdi.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Oysa ateş, Allah’ın,</span> “<span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Ey ateş! İbrâhim üzerine soğuk ve selâmetli ol!”</span></span>1<span style="font-size: 12px"> emrine muhatap olmuş; sînesini bir ana kucağı gibi açmış ve Hazret-i İbrâhim’in (as) kucağına inişini bekliyordu. Hazret-i İbrâhim (as) ateşin kucağına indiğinde ise ateş artık serin ve selâmetli bir hal almış bulunuyordu. Ateş, Hazret-i İbrâhîm’i yakmadı.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Ateş, derhal Allah’ın emrine boyun eğmişti. Ateş Allah’a itaatkârdı. Ateş, tabiatına aykırı olan bu fiiliyle, emirle hareket ettiğini bütün dünyaya göstermişti.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, ateşin bu halini üç latif işâretle tefsîr eder:</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Birincisi: Tabîata bağlı diğer maddeler ve sebepler gibi, ateş de kendi keyfiyle değil; emir altında hareket ediyor ki, ona “Yakma!” diye emrediliyor, o da yakmıyor. Emre boyun eğiyor.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">İkincisi: Ateşin bir derecesi var ki, “bürûdetiyle”, yani “soğukluğuyla” yakıyor. Cenâb-ı Hak sıcaklığı ile yakan ateşe “kûnî berden”, yani “soğuk ol!” diye emrediyor. Fakat hemen ardından, soğukluğu ile yakan ateşe de “selâmen” diye emrediyor ki, soğukluk da yakıcı bir tesir göstermesin ve ateş hem sıcak özelliğinden, hem soğuk niteliğinden arınsın ve “esenlikli” olsun. Öyle ki tefsîrlere göre, “selâmen” emri olmasaydı ateş soğukluğu ile yakacaktı.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Ateşin “soğukluk” mertebesi hem ateştir, hem “berddir”, yani soğuktur. Ateşin “nâr-ı beyzâ” (beyaz ateş) denilen bu derecesi, sıcaklığı etrafına yaymıyor; etrafındaki sıcaklığı kendisine çekiyor, yani sıcaklığı emiyor. Meselâ, suyu donduran şey, işte böyle soğuk ateştir; suyu soğukluğu ile yakıp donduruyor. Yine meselâ kıştaki “zemherîr”, soğukluğu ile yakan bir ateş nevidir. Ateşin bütün derecelerine sahip olan Cehennem içinde de, “zemherîr” derecesi vardır.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">Üçüncüsü: Nasıl ki Cehennem ateşine karşı “eman” ve kurtuluş verecek “îmân” gibi bir mânevî madde ve “İslâmiyet” gibi bir zırh var ise, dünyevî ateşten de kurtaracak bir maddî madde vardır. Çünkü Cenâb-ı Hak Hakîm’dir, bu dünya ise hikmet yurdudur. Nitekim ateşin, Hazret-i İbrâhim’in (as) ne cismini, ne gömleğini yakmayışı bize bir kapı açıyor. Bu haberin işâretiyle bu âyet insanlara mânen diyor ki: “Ey İbrâhim Milleti! Siz de İbrâhîm gibi olunuz. Tâ ki, gömlekleriniz ateşe karşı hem dünyada, hem âhirette bir zırh olsun. Rûhunuzdaki îmân, Cehennem ateşine karşı zırhınız olduğu gibi; dünya ateşine karşı da zırh olabilecek bir madde yer altında vardır. Cenâb-ı Hak sizin için hazırlamıştır. Arayınız, çıkarınız ve giyiniz.”</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">İşte, insanlığın şu son asırda keşf ettiği ateşe dayanıklı “amyant gömlekler” bu âyetin işâretinden bir sır taşıyor. İnsanlık, Kur’ân’ın işâret ettiği gibi, ateşe dayanıklı gömleği dünyada bulmuş ve giymiştir. İnsanlığın dünyevî basîretini kucaklayan Kur’ân istiyor ki, insanoğlu aynı basîretle Cehennem ateşine dayanıklı olan “îmân elbisesini” de elde etsin ve kendisini âhiret ateşinden de uzak tutsun.2</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Bedîüzzaman Hazretleri, yazın şiddetli sıcağında nâzik bitki yapraklarının havada aylarca esenlik içinde kalmasını ve yanmaktan korunmasını da bu âyetle irtibatlandırır. Nazlı ve ince yaprakların, ateş saçan hararete ve kavurucu sıcaklara karşı, İbrâhîm Aleyhisselâm’ın birer âzâsı gibi “Yâ nâru kûnî berden ve selâmâ” yani (Ey Ateş, serin ve selâmetli ol!) âyetini okuduklarını, bu İlâhî emrin tasarrufuyla güneşin yakıcı hararetinden korunduklarını beyan eder.3</span></p><p> </p><p><strong>Dipnotlar:</strong></p><p> </p><p>1- Enbiyâ Sûresi, 21/69</p><p> </p><p>2- Sözler, s.237</p><p> </p><p>3- Sözler, s. 13</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="memluk, post: 181452, member: 9260"] [b]“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikm[/b] [SIZE=4][COLOR=red][B]“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikmeti nedir?[/B][/COLOR][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=red][/COLOR][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=red]Kur’ân-ı Kerîm gerçekleri bildirir. Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâm’ın Nemrut ve adamları tarafından ateşe atılması ve Allah’ın ateşe olan emri Kur’ân-ı Hakîm’in bildirdiği haberlerdendir. Nemrut düşmanlık yapmış; Cenâb-ı Hak da “Halîl”ini korumuştur.[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3]Hazret-i İbrâhim (as), Nemrut ve adamları karşısında dimdik bir duruş sergilemişti. Onlara, yapa yalnız olmasına rağmen, inandığı doğruları apaçık, dosdoğru, eğip bükmeden, kırılıp dökülmeden söyledi. Ama onlar yola gelecek cinsten değillerdi. Gözlerini zulüm ve ölüm bürümüştü. Hazret-i İbrâhim’e (as) tahammülleri kalmamıştı. Vücudunu ateşte yakarak ortadan kaldırmaya karar verdiler. Büyük bir hazırlığa giriştiler. Bir ay boyunca odun topladılar, dağ gibi yığdılar. Ateşi gören hâkim bir noktaya da mancınık kurdular.[/SIZE] Bu esnada melekler, “[SIZE=3][COLOR=red]Yâ Rabbi, Senin dostun ateşe atılıyor! Bize izin ver de yardım edelim!” diye yalvarıyorlardı. Hazret-i İbrâhim (as) ise, yalnızca Allah’a güveniyor, ‘Hasbünallâhi ve ni’me’l-vekîl’ (Bize Allah yeter! O ne güzel Vekîl’dir!)”[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3]diyordu.[/SIZE] [SIZE=3]Ateşler yakıldı, odunlar tutuşturuldu. Azgın alevler ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştı. Hazret-i İbrâhim (as) mancınığın üzerinde ateşin gökleri tutan alevleri ortasına bırakılıverdi.[/SIZE] [SIZE=3]Oysa ateş, Allah’ın,[/SIZE] “[SIZE=3][COLOR=red]Ey ateş! İbrâhim üzerine soğuk ve selâmetli ol!”[/COLOR][/SIZE]1[SIZE=3] emrine muhatap olmuş; sînesini bir ana kucağı gibi açmış ve Hazret-i İbrâhim’in (as) kucağına inişini bekliyordu. Hazret-i İbrâhim (as) ateşin kucağına indiğinde ise ateş artık serin ve selâmetli bir hal almış bulunuyordu. Ateş, Hazret-i İbrâhîm’i yakmadı.[/SIZE] [SIZE=3]Ateş, derhal Allah’ın emrine boyun eğmişti. Ateş Allah’a itaatkârdı. Ateş, tabiatına aykırı olan bu fiiliyle, emirle hareket ettiğini bütün dünyaya göstermişti.[/SIZE] [SIZE=3]Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, ateşin bu halini üç latif işâretle tefsîr eder:[/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red]Birincisi: Tabîata bağlı diğer maddeler ve sebepler gibi, ateş de kendi keyfiyle değil; emir altında hareket ediyor ki, ona “Yakma!” diye emrediliyor, o da yakmıyor. Emre boyun eğiyor.[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red]İkincisi: Ateşin bir derecesi var ki, “bürûdetiyle”, yani “soğukluğuyla” yakıyor. Cenâb-ı Hak sıcaklığı ile yakan ateşe “kûnî berden”, yani “soğuk ol!” diye emrediyor. Fakat hemen ardından, soğukluğu ile yakan ateşe de “selâmen” diye emrediyor ki, soğukluk da yakıcı bir tesir göstermesin ve ateş hem sıcak özelliğinden, hem soğuk niteliğinden arınsın ve “esenlikli” olsun. Öyle ki tefsîrlere göre, “selâmen” emri olmasaydı ateş soğukluğu ile yakacaktı.[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red]Ateşin “soğukluk” mertebesi hem ateştir, hem “berddir”, yani soğuktur. Ateşin “nâr-ı beyzâ” (beyaz ateş) denilen bu derecesi, sıcaklığı etrafına yaymıyor; etrafındaki sıcaklığı kendisine çekiyor, yani sıcaklığı emiyor. Meselâ, suyu donduran şey, işte böyle soğuk ateştir; suyu soğukluğu ile yakıp donduruyor. Yine meselâ kıştaki “zemherîr”, soğukluğu ile yakan bir ateş nevidir. Ateşin bütün derecelerine sahip olan Cehennem içinde de, “zemherîr” derecesi vardır.[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red]Üçüncüsü: Nasıl ki Cehennem ateşine karşı “eman” ve kurtuluş verecek “îmân” gibi bir mânevî madde ve “İslâmiyet” gibi bir zırh var ise, dünyevî ateşten de kurtaracak bir maddî madde vardır. Çünkü Cenâb-ı Hak Hakîm’dir, bu dünya ise hikmet yurdudur. Nitekim ateşin, Hazret-i İbrâhim’in (as) ne cismini, ne gömleğini yakmayışı bize bir kapı açıyor. Bu haberin işâretiyle bu âyet insanlara mânen diyor ki: “Ey İbrâhim Milleti! Siz de İbrâhîm gibi olunuz. Tâ ki, gömlekleriniz ateşe karşı hem dünyada, hem âhirette bir zırh olsun. Rûhunuzdaki îmân, Cehennem ateşine karşı zırhınız olduğu gibi; dünya ateşine karşı da zırh olabilecek bir madde yer altında vardır. Cenâb-ı Hak sizin için hazırlamıştır. Arayınız, çıkarınız ve giyiniz.”[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red]İşte, insanlığın şu son asırda keşf ettiği ateşe dayanıklı “amyant gömlekler” bu âyetin işâretinden bir sır taşıyor. İnsanlık, Kur’ân’ın işâret ettiği gibi, ateşe dayanıklı gömleği dünyada bulmuş ve giymiştir. İnsanlığın dünyevî basîretini kucaklayan Kur’ân istiyor ki, insanoğlu aynı basîretle Cehennem ateşine dayanıklı olan “îmân elbisesini” de elde etsin ve kendisini âhiret ateşinden de uzak tutsun.2[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3]Bedîüzzaman Hazretleri, yazın şiddetli sıcağında nâzik bitki yapraklarının havada aylarca esenlik içinde kalmasını ve yanmaktan korunmasını da bu âyetle irtibatlandırır. Nazlı ve ince yaprakların, ateş saçan hararete ve kavurucu sıcaklara karşı, İbrâhîm Aleyhisselâm’ın birer âzâsı gibi “Yâ nâru kûnî berden ve selâmâ” yani (Ey Ateş, serin ve selâmetli ol!) âyetini okuduklarını, bu İlâhî emrin tasarrufuyla güneşin yakıcı hararetinden korunduklarını beyan eder.3[/SIZE] [B]Dipnotlar:[/B] 1- Enbiyâ Sûresi, 21/69 2- Sözler, s.237 3- Sözler, s. 13 [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
“Ateş yakıcı olduğu halde Hazret-i İbrâhim’in (as) ateşte yanmamasının hikm
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst