Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Asa-yı Musa
Asa-yı Musa 2. Ders - Bir Saat, Beş Farz Namaza Yeter..!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 344363" data-attributes="member: 11795"><p><strong>Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 25 - Bir Saat, Beş Farz Namaza Yeter..!</strong></p><p></p><p>Bedîüzzaman Hazretleri şöyle der: “Cenâb-ı Hak senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın sen mânen hastasın. İbâdet ise senin mânevî yaralarına tiryak hükmündedir. Acaba bir hasta, o hastalığı hakkında, şefkatli bir hekimin ona nâfi ilâçları içirmek hususunda ettiği ısrarına mukabil, hekime dese: Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun? Bu sözün ne kadar manasız olduğunu anlarsın.” </p><p>Günde beş vakit ezanla nihâyetsiz merhamet sahibi Rabbi tarafından manevi yaralarının tedavisi için huzura çağrılan insan, namaza muhtaçtır. Çünkü şuuruyla, aklıyla olmasa da hissen ve fıtraten hissediyor ki: İnsan zayıftır; fakat her şey ona ilişir, onu üzüyor. Âcizdir; fakat düşmanları ve belaları hadsizdir, onu yoruyor. Fakirdir; fakat ihtiyaçları ve istekleri nihâyetsizdir, ulaşamıyor. Hem tembel ve güçsüzdür; fakat hayat yükü ağırdır, taşıyamıyor. Neredeyse kâinatın hepsini sever ve alakadardır, hâlbuki onlar onu terk eder, daima ayrılık acısıyla perişan oluyor. Aklı ona yüksek maksatlar, büyük idealler gösterir. Fakat eli kısa, ömrü kısa, iktidarı ve sabrı kısadır, fâni dünyada yüksek maksatlarına yetişemiyor. İşte bu vaziyetteki ruh; hayat yüküne tahammül, dünyevî işlerin baskısından istirahat ve kendini terk eden fani sevgililere bedel teselli için, Bâkî bir zatla sohbet etmek ister. </p><p>İnsanın fâni dünyasına bir parça nur serpecek, istikbâl karanlığını izâle edecek bir sohbet-i bâkî olan namaz, ruh için gereklidir, elzemdir.</p><p></p><p>*Namaz kılmak meziyet değil insan olmanın gereğidir. Yani namaz, insanî bir borçtur. Evet, insan ücretini önceden almış ona göre de hizmetle vazifelendirilmiş. Var olmayı, hayatı, göz kulak gibi bütün duyguları Allah insana vermiş ve yeryüzü kadar geniş bir nîmet sofrasını önüne sermiş.</p><p> </p><p>Ve hayat, insaniyet ve İslâmiyet ile de kıymet kazandırmış. Bu nîmetlerin borcu hükmündeki namazı terk etmek Allah’ın nîmetlerini bir hırsız gibi yutmak değil de nedir? Acaba hangi insan olan insan bu sıfatı kendisine yakıştırabilir!? </p><p></p><p>* Öldükten sonra dirileceğine îman eden elbette bilir ki; hakîkî ömrümüz ahiret hayatıdır. Kısacık dünya hayatımıza yirmi üç saati sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan âhiret hayatımıza sarf etmemek hangi aklın kabulüdür!? </p><p></p><p>* Bedenin yemek, içmek, nefes almak gibi ihtiyaçlarını üşenmek şurda dursun, zevkle karşılamaktayız. İnsan sadece cisimden ibaret olmadığına göre ruh, kalp ve latifelerimizin gıdası olan namaz neden bize usanç veriyor!? </p><p></p><p>* İnsanın hakîkî saadeti cennet hayatıdır. Cennetin anahtarı olan ve külfeti çok az ve hoş, güzel ve ulvî bir hizmet olan namaza, günde sadece bir saat ayırmak cennete müştak insana nasıl ağır gelebilir?! </p><p>* Dünya işlerinin ağırlıklarına karşı kalbe manevî kuvvet, karanlık kabirde ışık, Mahkeme-i Kübrâ’da kurtuluş senedi ve elbette geçilecek olan sırat köprüsünde Burak olan namaz insana şevk vermiyorsa, ebedî cehennem korkusu da mı gayret vermiyor?! </p><p></p><p>* Acaba insanın vazifesi nedir? Hayvanlar taifesi gibi sadece dünya için çabalamak mı, yoksa hakîkî bir insan gibi hakîkî ve ebedi bir hayat için çalışmak mı? En lüzumlu işimiz Allah’a kulluk iken hiç ölmeyecekmiş gibi lüzumsuz işlerle vakit geçiriyoruz. </p><p>Velhasıl; Namaz Kılmıyorsak Biz Neden Yaşıyoruz!?</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 344363, member: 11795"] [b]Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 25 - Bir Saat, Beş Farz Namaza Yeter..![/b] Bedîüzzaman Hazretleri şöyle der: “Cenâb-ı Hak senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın sen mânen hastasın. İbâdet ise senin mânevî yaralarına tiryak hükmündedir. Acaba bir hasta, o hastalığı hakkında, şefkatli bir hekimin ona nâfi ilâçları içirmek hususunda ettiği ısrarına mukabil, hekime dese: Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun? Bu sözün ne kadar manasız olduğunu anlarsın.” Günde beş vakit ezanla nihâyetsiz merhamet sahibi Rabbi tarafından manevi yaralarının tedavisi için huzura çağrılan insan, namaza muhtaçtır. Çünkü şuuruyla, aklıyla olmasa da hissen ve fıtraten hissediyor ki: İnsan zayıftır; fakat her şey ona ilişir, onu üzüyor. Âcizdir; fakat düşmanları ve belaları hadsizdir, onu yoruyor. Fakirdir; fakat ihtiyaçları ve istekleri nihâyetsizdir, ulaşamıyor. Hem tembel ve güçsüzdür; fakat hayat yükü ağırdır, taşıyamıyor. Neredeyse kâinatın hepsini sever ve alakadardır, hâlbuki onlar onu terk eder, daima ayrılık acısıyla perişan oluyor. Aklı ona yüksek maksatlar, büyük idealler gösterir. Fakat eli kısa, ömrü kısa, iktidarı ve sabrı kısadır, fâni dünyada yüksek maksatlarına yetişemiyor. İşte bu vaziyetteki ruh; hayat yüküne tahammül, dünyevî işlerin baskısından istirahat ve kendini terk eden fani sevgililere bedel teselli için, Bâkî bir zatla sohbet etmek ister. İnsanın fâni dünyasına bir parça nur serpecek, istikbâl karanlığını izâle edecek bir sohbet-i bâkî olan namaz, ruh için gereklidir, elzemdir. *Namaz kılmak meziyet değil insan olmanın gereğidir. Yani namaz, insanî bir borçtur. Evet, insan ücretini önceden almış ona göre de hizmetle vazifelendirilmiş. Var olmayı, hayatı, göz kulak gibi bütün duyguları Allah insana vermiş ve yeryüzü kadar geniş bir nîmet sofrasını önüne sermiş. Ve hayat, insaniyet ve İslâmiyet ile de kıymet kazandırmış. Bu nîmetlerin borcu hükmündeki namazı terk etmek Allah’ın nîmetlerini bir hırsız gibi yutmak değil de nedir? Acaba hangi insan olan insan bu sıfatı kendisine yakıştırabilir!? * Öldükten sonra dirileceğine îman eden elbette bilir ki; hakîkî ömrümüz ahiret hayatıdır. Kısacık dünya hayatımıza yirmi üç saati sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan âhiret hayatımıza sarf etmemek hangi aklın kabulüdür!? * Bedenin yemek, içmek, nefes almak gibi ihtiyaçlarını üşenmek şurda dursun, zevkle karşılamaktayız. İnsan sadece cisimden ibaret olmadığına göre ruh, kalp ve latifelerimizin gıdası olan namaz neden bize usanç veriyor!? * İnsanın hakîkî saadeti cennet hayatıdır. Cennetin anahtarı olan ve külfeti çok az ve hoş, güzel ve ulvî bir hizmet olan namaza, günde sadece bir saat ayırmak cennete müştak insana nasıl ağır gelebilir?! * Dünya işlerinin ağırlıklarına karşı kalbe manevî kuvvet, karanlık kabirde ışık, Mahkeme-i Kübrâ’da kurtuluş senedi ve elbette geçilecek olan sırat köprüsünde Burak olan namaz insana şevk vermiyorsa, ebedî cehennem korkusu da mı gayret vermiyor?! * Acaba insanın vazifesi nedir? Hayvanlar taifesi gibi sadece dünya için çabalamak mı, yoksa hakîkî bir insan gibi hakîkî ve ebedi bir hayat için çalışmak mı? En lüzumlu işimiz Allah’a kulluk iken hiç ölmeyecekmiş gibi lüzumsuz işlerle vakit geçiriyoruz. Velhasıl; Namaz Kılmıyorsak Biz Neden Yaşıyoruz!? [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Asa-yı Musa
Asa-yı Musa 2. Ders - Bir Saat, Beş Farz Namaza Yeter..!
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst