Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Altıncı Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 510734" data-attributes="member: 1040028"><p><em><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>Altıncı Söz</strong></span></p><p></span><p style="text-align: center"></p><p></span></span><span style="font-family: 'Arial'"><p style="text-align: center"></p><p></span></em><span style="font-family: 'Arial'"><p style="text-align: center"></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #B22222">ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﺍﺷْﺘَﺮَﻯ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ ﻭَﺍَﻣْﻮَﺍﻟَﻬُﻢْ ﺑِﺎَﻥَّ ﻟَﻬُﻢُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔَ</span></span></span></p></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial'"><u><span style="font-family: 'Arial'">Allah' mü'minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. : Tevbe Suresi 111.)</span></u></p><p></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Nefis ve malını Cenab-ı Hakk'a satmak ve ona abd olmak ve asker olmak; ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciği dinle: </span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefis :İnsandaki günaha itici hisler, günah ve sevap ayırmadan saldıran istekler ve duygular. *Bir kişinin kendisi, öz varlığı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Abd: Kul. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Temsilî: Örnekle canlandırılmış.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Bir zaman bir padişah, raiyetinden iki adama, her birisine emaneten birer çiftlik verir ki; içinde fabrika, makine, at, silâh gibi her şey var. Fakat fırtınalı bir muharebe zamanı olduğundan, hiçbir şey kararında kalmaz. Ya mahvolur veya tebeddül eder gider. Padişah, o iki nefere kemal-i merhametinden bir yaver-i ekremini gönderdi. Gayet merhametkâr bir ferman ile onlara diyordu: Elinizde olan emanetimi bana satınız. Tâ, sizin için muhafaza edeyim, beyhude zayi' olmasın. Hem muharebe bittikten sonra size daha güzel bir surette iade edeceğim. Hem güya o emanet malınızdır, pek büyük bir fiat size vereceğim. Hem o makine ve fabrikadaki âletler, benim namımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek. Hem fiatı, hem ücretleri, birden bine yükselecek. Bütün o kârı size vereceğim. Hem de siz, âciz ve fakirsiniz. O koca işlerin masarıfatını tedarik edemezsiniz. Bütün masarıfatı ve levazımatı, ben deruhde ederim. Bütün vâridatı ve menfaatı size vereceğim. Hem de terhisat zamanına kadar elinizde bırakacağım. İşte beş mertebe kâr içinde kâr... </span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Raiyet: İdare altında bulunanlar, yönetilenler. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Emaneten: Emanet olarak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Muharebe: Savaş.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Tebeddül: Başkalaşmak, değişmek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefer: Asker, er.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kemal-i merhamet: Son derece merhameti tam acıma. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Yaver-i ekrem: En yakın ve üstün memur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Merhametkâr: Merhametli, merhamet sahibi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ferman: Buyruk, emir, yazılı emir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Beyhude: Boşyere, boşuboşuna. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zayi': Ziyan, zarar, kayıp. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Namım: Adım.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Âciz: Güçsüz. gücü yetmez.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Masarıfat: Masraflar, harcamalar, giderler. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Levazımat: Luzumlu şeyler, gerekli şeyler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Deruhde: Üstlenme. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Vâridat: Gelir, kar. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Terhisat: Terhisler, izin vermeler, serbest bırakmalar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Eğer bana satmazsanız, zâten görüyorsunuz ki, hiç kimse elindekini muhafaza edemiyor. Herkes gibi elinizden çıkacaktır. Hem beyhude gidecek, hem o yüksek fiattan mahrum kalacaksınız. Hem o nâzik, kıymetdar âletler, mizanlar, istimal edilecek şahane madenler ve işler bulmadığından; bütün bütün kıymetten düşecekler. Hem idare ve muhafaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak. Hem emanette hıyanet cezasını göreceksiniz. İşte beş derece hasaret içinde hasaret... </em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kıymetdar: Kıymetli, değerli. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İstimal: Kullanma.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Külfet: Zahmet, zorluk.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hasaret: Hasar, zarar, ziyan. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Hem de bana satmak ise, bana asker olup benim namımla tasarruf etmek demektir. Âdi bir esir ve başıbozuğa bedel, âlî bir padişahın has, serbest bir yaver-i askeri olursunuz.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Tasarruf: Yönetmek, idare etmek, kullanmak. *İdareli kullanma.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Âlî: Büyük, yüksek, yüce, üstün, şerefli.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Yaver-i asker: En yakın asker memur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Onlar, şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi:</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">-Baş üstüne, ben maaliftihar satarım. Hem, bin teşekkür ederim.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Maaliftihar: İftiharla, övünerek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ferman: Buyruk, emir, yazılı emir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Diğeri mağrur, nefsi firavunlaşmış, hodbin, ayyaş, güya ebedî o çiftlikte kalacak gibi, dünya zelzelelerinden dağdağalarından haberi yok. Dedi:</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mağrur: Gururlu, kibirli.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefs: Kendisi, kendi, öz varlık. *Günahlara itici hisler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Firavun: İlahlık iddia eden dinsiz ve azgın insan. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hodbin: Kendini düşünen, bencil.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Dağdağa: Gürültü. *Telaş, zorluk.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">-Yok! Padişah kimdir? Ben mülkümü satmam, keyfimi bozmam...</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Biraz zaman sonra birinci adam öyle bir mertebeye çıktı ki, herkes haline gıbta ederdi. Padişahın lütfuna mazhar olmuş, has sarayında saadetle yaşıyor. Diğeri, öyle bir hale giriftar olmuş ki: Hem herkes ona acıyor, hem de "müstehak!" diyor. Çünki hatasının neticesi olarak hem saadeti ve mülkü gitmiş, hem ceza ve azab çekiyor.</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Gıbta: İmrenme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Lütf: İyilik ve yardım. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mazhar: Sahip olma, ulaşma, kazanma, erişme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Giriftar:Tutulan, yakalanan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Müstehak: Hak etmiş, layık olmuş.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">İşte ey nefs-i pür-heves! Şu misalin dûrbîni ile hakikatın yüzüne bak. Amma o padişah ise, ezel-ebed Sultanı olan Rabbin, Hâlıkındır. Ve o çiftlikler, makineler, âletler, mizanlar ise, senin daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zahirî ve bâtınî hâsselerindir. Ve o yaver-i ekrem ise, Resul-i Kerim'dir. Ve o ferman-ı ahkem ise, Kur'an-ı Hakîm'dir ki, bahsinde bulunduğumuz ticaret-i azîmeyi, şu âyetle ilân ediyor:</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #B22222"><span style="font-size: 18px">ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﺍﺷْﺘَﺮَﻯ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ ﻭَﺍَﻣْﻮَﺍﻟَﻬُﻢْ ﺑِﺎَﻥَّ ﻟَﻬُﻢُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔَ</span></span></span></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px"></span></em><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'Arial'"><u>(Allah' mü'minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. : Tevbe Suresi 111.</u>)</span></span></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Ve o dalgalı muharebe meydanı ise, şu fırtınalı dünya yüzüdür ki; durmuyor, dönüyor, bozuluyor ve her insanın aklına şu fikri veriyor: "Madem herşey elimizden çıkacak, fâni olup kaybolacak. Acaba bâkiye tebdil edip ibka etmek çaresi yok mu?" deyip, düşünürken birden semavî sadâ-yı Kur'an işitiliyor. Der: "Evet var. Hem, beş mertebe kârlı bir surette güzel ve rahat bir çaresi var."</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefs-i pür-heves: Heveslerle dolu nefis.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hakikat: Gerçek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hâlık: Yaratıcı Allah(cc).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mizan: Ölçü, tartı, terazi, denge.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Daire-i hayat: Hayat dairesi, yaşama alanı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mâmelek: Elde bulunanlar, sahip olunanlar, mal varlığı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zahirî: Görünüşte olan, görünen.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Bâtınî: İçteki, görünmez içle ilgili.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hâsse: Duygu organı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Yaver-i ekrem: En yakın üstün memur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Resul-i Kerim: Şanı yüce, değerli ve merhametli peygamber (Hz. Muhammed(asm))</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ferman-ı ahkem: En sağlam, kuvvetli ve geçerli buyruk ve yazılı emir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kur'an-ı Hakîm: Hikmetlerle dolu Kur'an.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ticaret-i azîme: Büyük ticaret.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Fâni: Geçici, gelip geçici, kaybolan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Bâki: Ebedi, sonsuz, ölümsüz olan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Tebdil: Değiştirmek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İbka: Sürekleştirme, bakileştirme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Semavî: Semaya ait, gökle ilgili. *Allah(cc) katına ait. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sadâ-yı Kur'an: Kur'an sesi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px"><u>Sual: </u></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Nedir?</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><em><span style="font-size: 12px"><u>Elcevab:</u></span></em> </em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Emaneti, sahib-i hakikîsine satmak.. İşte o satışta, beş derece kâr içinde kâr var.</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sahib-i hakikî: Gerçek sahip.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">Birinci kâr: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Fâni mal, beka bulur. Çünki Kayyum-u Bâki olan Zât-ı Zülcelal'e verilen ve onun yolunda sarfedilen şu ömr-ü zâil, bâkiye inkılab eder, bâki meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, âdeta tohumlar, çekirdekler hükmünde zahiren fena bulur, çürür. Fakat âlem-i bekada, saadet çiçekleri açarlar ve sünbüllenirler. Ve Âlem-i Berzah'ta ziyadar, munis birer manzara olurlar.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Beka: Sonsuzluk, devamlılık.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kayyum-u Bâki: Her varlığı var edip varlıkta devamını sağlayan ve kendisi hiçbir şeye muhtaç olmadan daima var olan ve varlığı ölümsüz ve sonsuz olan Allah(cc). </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zât-ı Zülcelal: Sonsuz yücelik ve gücün sahibi olan Allah(cc).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ömr-ü zâil: Sona eren ömür.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İnkılab: Kökten değişikliş, başka hale geçme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zahiren: Görünüş olarak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Âlem-i beka: Ölümsüz sonsuz dünya.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Âlem-i Berzah: Ölmüşlerin ruhlarının kıyamet kopuncaya kadar bulunduğu alem.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ziyadar: Işıklı, parlak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Munis: Cana yakın, sevimli, dost.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">İkinci kâr: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Cennet gibi bir fiat veriliyor.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><strong><span style="font-size: 12px">Üçüncü kâr: </span></strong></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Her a'zâ ve hâsselerin kıymeti, birden bine çıkar. Meselâ: Akıl bir âlettir. Eğer Cenab-ı Hakk'a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş'um ve müz'iç ve muacciz bir âlet olur ki; geçmiş zamanın âlâm-ı hazînanesini ve gelecek zamanın ehval-i muhavvifanesini senin bu bîçare başına yükletecek, yümünsüz ve muzır bir âlet derekesine iner. İşte bunun içindir ki: Fâsık adam, aklın iz'ac ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikî'sine satılsa ve onun hesabına çalıştırsan; akıl, öyle tılsımlı bir anahtar olur ki: Şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini, saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbanî derecesine çıkar. Meselâ: Göz bir hâssedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenab-ı Hakk'a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan; geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyr ile şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni'-i Basîr'ine satsan ve onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan; o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalaacısı ve şu âlemdeki mu'cizat-ı san'at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu Küre-i Arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar. Meselâ: Dildeki kuvve-i zaikayı, Fâtır-ı Hakîm'ine satmazsan, belki nefis hesabına, mide namına çalıştırsan; o vakit midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesine iner, sukut eder. Eğer Rezzak-ı Kerim'e satsan; o zaman dildeki kuvve-i zaika, rahmet-i İlahiye hazinelerinin bir nâzır-ı mahiri ve Kudret-i Samedaniye matbahlarının bir müfettiş-i şâkiri rütbesine çıkar.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">A'zâ: Bedenin her bir uzvu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hâsse: Duygu organı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Meş'um: Uğursuz, kötü.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Müz'iç: Rahatsız edici, usandırıcı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Muacciz: Rahatsız eden, usandırıcı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Âlâm-ı hazînane: Hüzünlü elemler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ehval-i muhavvifane: Ürkütücü korkular, korku veren durumlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Bîçare: Çaresiz.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Yümün: Kuvvet, uğur, bereket.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Muzır: Zararlı, zarar veren.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Dereke: Aşağı mertebe, en aşağı derece.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Fâsık: Günahkar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İz'ac: Rahatsız etme, bunaltma.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Galiben: Çoğunlukla.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mâlik-i Hakikî: Herşeyin gerçek sahibi olan Allah(cc).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Müheyya: Hazır, hazırlanmış.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mürşid-i Rabbanî: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah'a(cc) ait doğru yol göstericisi. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Şehvet: Nefsin arzu ve isteği, cinsel istek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Heves-i nefsaniye: Nefse ait gelip geçici istek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kavvad: Günah işlerinin aracısı, günah aracısı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sâni'-i Basîr: Herşeyi gören ve bütün gözlerin ve görme sistemlerinin sahibi olan sanatkar yaratıcı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kitab-ı kebir-i kâinat: Büyük kainat kitabı, evrenin büyük kitabı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mütalaa: Okumak, incelemek, okuyup inceleme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mu'cizat-ı san'at-ı Rabbaniye: Allah'ın(cc) herşeyin sahibi ve terbiyecisi olduğunu gösteren sanat mucizeleri. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Küre-i Arz: Yer küre, dünya.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Rahmet: Merhamet, acıma, şefkat etme. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kuvve-i zaika: Tat alma duygusu. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Namına: Adına.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sukut: Düşme, alçalma, inme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Rezzak-ı Kerim: Çok cömert ve bağış sahibi olan rızık verici Allah(cc).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kudret-i Samedaniye: Her şey her an kendisine muhtaçken kendisi hiçbirşeye muhtaç olmayan Allah'ın(cc) sonsuz güç ve kuvveti.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Matbah: Mutfak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Müfettiş-i şakir: Şükreden denetleyici.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">İşte ey akıl, dikkat et! Meş'um bir âlet nerede? Kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Âdi bir kavvad nerede? Kütübhane-i İlahînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tad! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede? Hazine-i hâssa-i rahmet nâzırı nerede?</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Meş'um: Uğursuz, kötü.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kütübhane-i İlahî: Allah'ın(cc) kütübhanesi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mütefennin: Bilgili, fen adamı, fen ilimlerini bilen.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nâzır: Nezaret eden, bakan, gözeten, gören.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve a'zâları kıyas etsen anlarsın ki: Hakikaten mü'min Cennet'e lâyık ve kâfir Cehennem'e muvafık bir mahiyet kesbeder. Ve onların herbiri, öyle bir kıymet almalarının sebebi: Mü'min, imanıyla Hâlıkının emanetini, onun namına ve izni dairesinde istimal etmesidir. Ve kâfir, hıyanet edip nefs-i emmare hesabına çalıştırmasıdır.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hakikaten: Gerçekten.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Muvafık: Uygun, yerinde.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Namına: Adına. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İstimal: Kullanma. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Nefs-i emmare: Kütü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis.</span> </span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">Dördüncü Kâr: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">İnsan zaîftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelal'e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ziyade: Fazla, çok.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve herşeye kudreti (gücü) yeten Allah(cc).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Daim: Devamlı, sürekli.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Semere: Netice, sonuç, meyve. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Meşakkat: Zahmet, sıkıntı, güçlük, zorluk.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Elemler: Acılar, dertler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Teessüf: Yazıklanmak, üzüntü çekmek.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><strong><span style="font-size: 12px">Beşinci kâr: </span></strong></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Bütün o a'zâ ve âletlerin ibadeti ve tesbihatı ve o yüksek ücretleri, en muhtaç olduğun bir zamanda, Cennet yemişleri suretinde sana verileceğine; ehl-i zevk ve keşif ve ehl-i ihtisas ve müşahede ittifak etmişler.</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ehl-i zevk ve keşif: İman, islam ve Kur'anın üstün manevi gerçeklerine açılıp zevkine varanlar. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Ehl-i ihtisas: Uzmanlar. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">İşte bu beş mertebe kârlı ticareti yapmazsan, şu kârlardan mahrumiyetten başka, beş derece hasaret içinde hasarete düşeceksin.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Mahrumiyet: Mahrumluk, yoksunluk.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hasaret: Hasar, zarar, ziyan. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">Birinci hasaret: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">O kadar sevdiğin mal ve evlâd ve perestiş ettiğin nefis ve heva ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi' olup kaybolacak, senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Perestiş: Çok büyük sevgi ve saygı besleme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Heva: Gelip geçici heves. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Meftun: Aşık, tutkun.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zayi': Ziyan, kaybolan, zarar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px"></span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">İkinci hasaret: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Emanette hıyanet cezasını çekeceksin. Çünki en kıymetdar âletleri, en kıymetsiz şeylerde sarfedip nefsine zulmettin.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kıymetdar: Kıymetli, değerli.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong><em>Üçüncü hasaret: </em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Bütün o kıymetdar cihazat-ı insaniyeyi, hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlahiyeye iftira ve zulmettin. </span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Cihazat-ı insaniye: İnsanın organları (duygu ve yetenekleri).</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Dereke: Aşağı mertebe, en aşağı derece.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><strong><em><span style="font-size: 12px">Dördüncü hasaret: </span></em></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Acz ve fakrın ile beraber, o pek ağır hayat yükünü, zaîf beline yükleyip zeval ve firak sillesi altında daim vaveylâ edeceksin.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px"></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Fakr: Sayısız, ihtiyaçlarını elde edecek imkanı ve gücü olmayan.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Zeval: Sona erme, son bulma, gitme. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Firak: Ayrılık, ayrılma.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Sille: Tokat, şamar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Daim: Devamlı, sürekli.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Vaveylâ: Yaygara, feryat, ağlayıp sızlama. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px"><strong>Beşinci hasaret: </strong></span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Hayat-ı ebediye esasatını ve saadet-i uhreviye levazımatını tedarik etmek için verilen akıl, kalb, göz ve dil gibi güzel hediye-i Rahmaniyeyi, Cehennem kapılarını sana açacak çirkin bir surete çevirmektir.</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Hayat-ı ebediye: Ölümsüz ve sonsuz hayat.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Esasat: Esaslar, temeller, kökler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Saadet-i uhreviye: Ahiret mutluluğu, öbür dünya mutluluğu. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Levazımat: Gerekli şeyler, gerekenler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><em><span style="font-size: 12px">Şimdi satmağa bakacağız. Acaba o kadar ağır bir şey midir ki, çokları satmaktan kaçıyorlar. Yok, kat'â ve aslâ! Hiç öyle ağırlığı yoktur. Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise: Yalnız bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli. Yâ Rab! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn demeli ve ona yalvarmalı...</span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kat'â: Kesinlikle.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Aslâ: Hiçbir zaman.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Feraiz-i İlahiye: Allah'ın(cc) farz(kesin yapılması gereken) emirleri. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Abd: kul. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">İstiğfar: Af dileme, Allah'tan(cc) bağışlanma isteme, tövbe etme.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #008000">Kabzetmek: Almak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"></span></p><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><em><strong><span style="font-size: 15px">Said Nursi</span></strong></em></p><p></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 510734, member: 1040028"] [I][SIZE=6][FONT=Arial][SIZE=5][CENTER][FONT=Times New Roman][B]Altıncı Söz[/B][/FONT][/CENTER][/SIZE][CENTER][/center][/FONT][/SIZE][FONT=Arial][CENTER][/center][/font][/I][FONT=Arial][CENTER] [FONT=Arial][SIZE=5][COLOR="#B22222"]ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﺍﺷْﺘَﺮَﻯ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ ﻭَﺍَﻣْﻮَﺍﻟَﻬُﻢْ ﺑِﺎَﻥَّ ﻟَﻬُﻢُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔَ[/COLOR][/SIZE][/FONT] [U][FONT=Arial]Allah' mü'minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. : Tevbe Suresi 111.)[/FONT][/U][/CENTER] [I][SIZE=3]Nefis ve malını Cenab-ı Hakk'a satmak ve ona abd olmak ve asker olmak; ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciği dinle: [/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Nefis :İnsandaki günaha itici hisler, günah ve sevap ayırmadan saldıran istekler ve duygular. *Bir kişinin kendisi, öz varlığı. Abd: Kul. Temsilî: Örnekle canlandırılmış.[/COLOR] [I][SIZE=3]Bir zaman bir padişah, raiyetinden iki adama, her birisine emaneten birer çiftlik verir ki; içinde fabrika, makine, at, silâh gibi her şey var. Fakat fırtınalı bir muharebe zamanı olduğundan, hiçbir şey kararında kalmaz. Ya mahvolur veya tebeddül eder gider. Padişah, o iki nefere kemal-i merhametinden bir yaver-i ekremini gönderdi. Gayet merhametkâr bir ferman ile onlara diyordu: Elinizde olan emanetimi bana satınız. Tâ, sizin için muhafaza edeyim, beyhude zayi' olmasın. Hem muharebe bittikten sonra size daha güzel bir surette iade edeceğim. Hem güya o emanet malınızdır, pek büyük bir fiat size vereceğim. Hem o makine ve fabrikadaki âletler, benim namımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek. Hem fiatı, hem ücretleri, birden bine yükselecek. Bütün o kârı size vereceğim. Hem de siz, âciz ve fakirsiniz. O koca işlerin masarıfatını tedarik edemezsiniz. Bütün masarıfatı ve levazımatı, ben deruhde ederim. Bütün vâridatı ve menfaatı size vereceğim. Hem de terhisat zamanına kadar elinizde bırakacağım. İşte beş mertebe kâr içinde kâr... [/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Raiyet: İdare altında bulunanlar, yönetilenler. Emaneten: Emanet olarak. Muharebe: Savaş. Tebeddül: Başkalaşmak, değişmek. Nefer: Asker, er. Kemal-i merhamet: Son derece merhameti tam acıma. Yaver-i ekrem: En yakın ve üstün memur. Merhametkâr: Merhametli, merhamet sahibi. Ferman: Buyruk, emir, yazılı emir. Beyhude: Boşyere, boşuboşuna. Zayi': Ziyan, zarar, kayıp. Namım: Adım. Âciz: Güçsüz. gücü yetmez. Masarıfat: Masraflar, harcamalar, giderler. Levazımat: Luzumlu şeyler, gerekli şeyler. Deruhde: Üstlenme. Vâridat: Gelir, kar. Terhisat: Terhisler, izin vermeler, serbest bırakmalar.[/COLOR] [SIZE=3][I]Eğer bana satmazsanız, zâten görüyorsunuz ki, hiç kimse elindekini muhafaza edemiyor. Herkes gibi elinizden çıkacaktır. Hem beyhude gidecek, hem o yüksek fiattan mahrum kalacaksınız. Hem o nâzik, kıymetdar âletler, mizanlar, istimal edilecek şahane madenler ve işler bulmadığından; bütün bütün kıymetten düşecekler. Hem idare ve muhafaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak. Hem emanette hıyanet cezasını göreceksiniz. İşte beş derece hasaret içinde hasaret... [/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Kıymetdar: Kıymetli, değerli. İstimal: Kullanma. Külfet: Zahmet, zorluk. Hasaret: Hasar, zarar, ziyan. [/COLOR] [I][SIZE=3]Hem de bana satmak ise, bana asker olup benim namımla tasarruf etmek demektir. Âdi bir esir ve başıbozuğa bedel, âlî bir padişahın has, serbest bir yaver-i askeri olursunuz.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Tasarruf: Yönetmek, idare etmek, kullanmak. *İdareli kullanma. Âlî: Büyük, yüksek, yüce, üstün, şerefli. Yaver-i asker: En yakın asker memur.[/COLOR] [I][SIZE=3]Onlar, şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi:[/SIZE][/I] [I][SIZE=3]-Baş üstüne, ben maaliftihar satarım. Hem, bin teşekkür ederim.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Maaliftihar: İftiharla, övünerek. Ferman: Buyruk, emir, yazılı emir. [/COLOR] [I][SIZE=3]Diğeri mağrur, nefsi firavunlaşmış, hodbin, ayyaş, güya ebedî o çiftlikte kalacak gibi, dünya zelzelelerinden dağdağalarından haberi yok. Dedi:[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Mağrur: Gururlu, kibirli. Nefs: Kendisi, kendi, öz varlık. *Günahlara itici hisler. Firavun: İlahlık iddia eden dinsiz ve azgın insan. Hodbin: Kendini düşünen, bencil. Dağdağa: Gürültü. *Telaş, zorluk.[/COLOR] [I][SIZE=3]-Yok! Padişah kimdir? Ben mülkümü satmam, keyfimi bozmam...[/SIZE][/I] [SIZE=3][I]Biraz zaman sonra birinci adam öyle bir mertebeye çıktı ki, herkes haline gıbta ederdi. Padişahın lütfuna mazhar olmuş, has sarayında saadetle yaşıyor. Diğeri, öyle bir hale giriftar olmuş ki: Hem herkes ona acıyor, hem de "müstehak!" diyor. Çünki hatasının neticesi olarak hem saadeti ve mülkü gitmiş, hem ceza ve azab çekiyor.[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Gıbta: İmrenme. Lütf: İyilik ve yardım. Mazhar: Sahip olma, ulaşma, kazanma, erişme. Giriftar:Tutulan, yakalanan. Müstehak: Hak etmiş, layık olmuş.[/COLOR] [I][SIZE=3]İşte ey nefs-i pür-heves! Şu misalin dûrbîni ile hakikatın yüzüne bak. Amma o padişah ise, ezel-ebed Sultanı olan Rabbin, Hâlıkındır. Ve o çiftlikler, makineler, âletler, mizanlar ise, senin daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zahirî ve bâtınî hâsselerindir. Ve o yaver-i ekrem ise, Resul-i Kerim'dir. Ve o ferman-ı ahkem ise, Kur'an-ı Hakîm'dir ki, bahsinde bulunduğumuz ticaret-i azîmeyi, şu âyetle ilân ediyor:[/SIZE][/I] [I][SIZE=3][FONT=Arial][COLOR="#B22222"][SIZE=5]ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﺍﺷْﺘَﺮَﻯ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﺍَﻧْﻔُﺴَﻬُﻢْ ﻭَﺍَﻣْﻮَﺍﻟَﻬُﻢْ ﺑِﺎَﻥَّ ﻟَﻬُﻢُ ﺍﻟْﺠَﻨَّﺔَ[/SIZE][/COLOR][/FONT] [/SIZE][/I][I][SIZE=3][SIZE=2][FONT=Arial][U](Allah' mü'minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. : Tevbe Suresi 111.[/U])[/FONT][/SIZE][/SIZE][/I] [SIZE=3][I]Ve o dalgalı muharebe meydanı ise, şu fırtınalı dünya yüzüdür ki; durmuyor, dönüyor, bozuluyor ve her insanın aklına şu fikri veriyor: "Madem herşey elimizden çıkacak, fâni olup kaybolacak. Acaba bâkiye tebdil edip ibka etmek çaresi yok mu?" deyip, düşünürken birden semavî sadâ-yı Kur'an işitiliyor. Der: "Evet var. Hem, beş mertebe kârlı bir surette güzel ve rahat bir çaresi var."[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Nefs-i pür-heves: Heveslerle dolu nefis. Hakikat: Gerçek. Hâlık: Yaratıcı Allah(cc). Mizan: Ölçü, tartı, terazi, denge. Daire-i hayat: Hayat dairesi, yaşama alanı. Mâmelek: Elde bulunanlar, sahip olunanlar, mal varlığı. Zahirî: Görünüşte olan, görünen. Bâtınî: İçteki, görünmez içle ilgili. Hâsse: Duygu organı. Yaver-i ekrem: En yakın üstün memur. Resul-i Kerim: Şanı yüce, değerli ve merhametli peygamber (Hz. Muhammed(asm)) Ferman-ı ahkem: En sağlam, kuvvetli ve geçerli buyruk ve yazılı emir. Kur'an-ı Hakîm: Hikmetlerle dolu Kur'an. Ticaret-i azîme: Büyük ticaret. Fâni: Geçici, gelip geçici, kaybolan. Bâki: Ebedi, sonsuz, ölümsüz olan. Tebdil: Değiştirmek. İbka: Sürekleştirme, bakileştirme. Semavî: Semaya ait, gökle ilgili. *Allah(cc) katına ait. Sadâ-yı Kur'an: Kur'an sesi.[/COLOR] [I][SIZE=3][U]Sual: [/U] Nedir?[/SIZE][/I] [I][I][SIZE=3][U]Elcevab:[/U][/SIZE][/I][COLOR="#008000"] [/COLOR][/I] [SIZE=3][I]Emaneti, sahib-i hakikîsine satmak.. İşte o satışta, beş derece kâr içinde kâr var.[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Sahib-i hakikî: Gerçek sahip.[/COLOR] [B][I][SIZE=3]Birinci kâr: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]Fâni mal, beka bulur. Çünki Kayyum-u Bâki olan Zât-ı Zülcelal'e verilen ve onun yolunda sarfedilen şu ömr-ü zâil, bâkiye inkılab eder, bâki meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, âdeta tohumlar, çekirdekler hükmünde zahiren fena bulur, çürür. Fakat âlem-i bekada, saadet çiçekleri açarlar ve sünbüllenirler. Ve Âlem-i Berzah'ta ziyadar, munis birer manzara olurlar.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Beka: Sonsuzluk, devamlılık. Kayyum-u Bâki: Her varlığı var edip varlıkta devamını sağlayan ve kendisi hiçbir şeye muhtaç olmadan daima var olan ve varlığı ölümsüz ve sonsuz olan Allah(cc). Zât-ı Zülcelal: Sonsuz yücelik ve gücün sahibi olan Allah(cc). Ömr-ü zâil: Sona eren ömür. İnkılab: Kökten değişikliş, başka hale geçme. Zahiren: Görünüş olarak. Âlem-i beka: Ölümsüz sonsuz dünya. Âlem-i Berzah: Ölmüşlerin ruhlarının kıyamet kopuncaya kadar bulunduğu alem. Ziyadar: Işıklı, parlak. Munis: Cana yakın, sevimli, dost.[/COLOR] [B][I][SIZE=3]İkinci kâr: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]Cennet gibi bir fiat veriliyor.[/SIZE][/I] [I][B][SIZE=3]Üçüncü kâr: [/SIZE][/B][/I] [I][SIZE=3]Her a'zâ ve hâsselerin kıymeti, birden bine çıkar. Meselâ: Akıl bir âlettir. Eğer Cenab-ı Hakk'a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş'um ve müz'iç ve muacciz bir âlet olur ki; geçmiş zamanın âlâm-ı hazînanesini ve gelecek zamanın ehval-i muhavvifanesini senin bu bîçare başına yükletecek, yümünsüz ve muzır bir âlet derekesine iner. İşte bunun içindir ki: Fâsık adam, aklın iz'ac ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikî'sine satılsa ve onun hesabına çalıştırsan; akıl, öyle tılsımlı bir anahtar olur ki: Şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini, saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbanî derecesine çıkar. Meselâ: Göz bir hâssedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenab-ı Hakk'a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan; geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyr ile şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni'-i Basîr'ine satsan ve onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan; o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalaacısı ve şu âlemdeki mu'cizat-ı san'at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu Küre-i Arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar. Meselâ: Dildeki kuvve-i zaikayı, Fâtır-ı Hakîm'ine satmazsan, belki nefis hesabına, mide namına çalıştırsan; o vakit midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesine iner, sukut eder. Eğer Rezzak-ı Kerim'e satsan; o zaman dildeki kuvve-i zaika, rahmet-i İlahiye hazinelerinin bir nâzır-ı mahiri ve Kudret-i Samedaniye matbahlarının bir müfettiş-i şâkiri rütbesine çıkar.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]A'zâ: Bedenin her bir uzvu. Hâsse: Duygu organı. Meş'um: Uğursuz, kötü. Müz'iç: Rahatsız edici, usandırıcı. Muacciz: Rahatsız eden, usandırıcı. Âlâm-ı hazînane: Hüzünlü elemler. Ehval-i muhavvifane: Ürkütücü korkular, korku veren durumlar. Bîçare: Çaresiz. Yümün: Kuvvet, uğur, bereket. Muzır: Zararlı, zarar veren. Dereke: Aşağı mertebe, en aşağı derece. Fâsık: Günahkar. İz'ac: Rahatsız etme, bunaltma. Galiben: Çoğunlukla. Mâlik-i Hakikî: Herşeyin gerçek sahibi olan Allah(cc). Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk. Müheyya: Hazır, hazırlanmış. Mürşid-i Rabbanî: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah'a(cc) ait doğru yol göstericisi. Şehvet: Nefsin arzu ve isteği, cinsel istek. Heves-i nefsaniye: Nefse ait gelip geçici istek. Kavvad: Günah işlerinin aracısı, günah aracısı. Sâni'-i Basîr: Herşeyi gören ve bütün gözlerin ve görme sistemlerinin sahibi olan sanatkar yaratıcı. Kitab-ı kebir-i kâinat: Büyük kainat kitabı, evrenin büyük kitabı. Mütalaa: Okumak, incelemek, okuyup inceleme. Mu'cizat-ı san'at-ı Rabbaniye: Allah'ın(cc) herşeyin sahibi ve terbiyecisi olduğunu gösteren sanat mucizeleri. Küre-i Arz: Yer küre, dünya. Rahmet: Merhamet, acıma, şefkat etme. Kuvve-i zaika: Tat alma duygusu. Namına: Adına. Sukut: Düşme, alçalma, inme. Rezzak-ı Kerim: Çok cömert ve bağış sahibi olan rızık verici Allah(cc). Kudret-i Samedaniye: Her şey her an kendisine muhtaçken kendisi hiçbirşeye muhtaç olmayan Allah'ın(cc) sonsuz güç ve kuvveti. Matbah: Mutfak. Müfettiş-i şakir: Şükreden denetleyici. [/COLOR] [I][SIZE=3]İşte ey akıl, dikkat et! Meş'um bir âlet nerede? Kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Âdi bir kavvad nerede? Kütübhane-i İlahînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tad! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede? Hazine-i hâssa-i rahmet nâzırı nerede?[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Meş'um: Uğursuz, kötü. Kütübhane-i İlahî: Allah'ın(cc) kütübhanesi. Mütefennin: Bilgili, fen adamı, fen ilimlerini bilen. Nâzır: Nezaret eden, bakan, gözeten, gören.[/COLOR] [I][SIZE=3]Ve daha bunlar gibi başka âletleri ve a'zâları kıyas etsen anlarsın ki: Hakikaten mü'min Cennet'e lâyık ve kâfir Cehennem'e muvafık bir mahiyet kesbeder. Ve onların herbiri, öyle bir kıymet almalarının sebebi: Mü'min, imanıyla Hâlıkının emanetini, onun namına ve izni dairesinde istimal etmesidir. Ve kâfir, hıyanet edip nefs-i emmare hesabına çalıştırmasıdır.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Hakikaten: Gerçekten. Muvafık: Uygun, yerinde. Namına: Adına. İstimal: Kullanma. Nefs-i emmare: Kütü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis.[/COLOR] [B][I][SIZE=3]Dördüncü Kâr: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]İnsan zaîftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelal'e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Ziyade: Fazla, çok. Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve herşeye kudreti (gücü) yeten Allah(cc). Daim: Devamlı, sürekli. Semere: Netice, sonuç, meyve. Meşakkat: Zahmet, sıkıntı, güçlük, zorluk. Elemler: Acılar, dertler. Teessüf: Yazıklanmak, üzüntü çekmek. [/COLOR] [I][B][SIZE=3]Beşinci kâr: [/SIZE][/B][/I] [SIZE=3][I]Bütün o a'zâ ve âletlerin ibadeti ve tesbihatı ve o yüksek ücretleri, en muhtaç olduğun bir zamanda, Cennet yemişleri suretinde sana verileceğine; ehl-i zevk ve keşif ve ehl-i ihtisas ve müşahede ittifak etmişler.[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Ehl-i zevk ve keşif: İman, islam ve Kur'anın üstün manevi gerçeklerine açılıp zevkine varanlar. Ehl-i ihtisas: Uzmanlar. [/COLOR] [I][SIZE=3]İşte bu beş mertebe kârlı ticareti yapmazsan, şu kârlardan mahrumiyetten başka, beş derece hasaret içinde hasarete düşeceksin.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Mahrumiyet: Mahrumluk, yoksunluk. Hasaret: Hasar, zarar, ziyan. [/COLOR] [B][I][SIZE=3]Birinci hasaret: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]O kadar sevdiğin mal ve evlâd ve perestiş ettiğin nefis ve heva ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi' olup kaybolacak, senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Perestiş: Çok büyük sevgi ve saygı besleme. Heva: Gelip geçici heves. Meftun: Aşık, tutkun. Zayi': Ziyan, kaybolan, zarar.[/COLOR] [B][I][SIZE=3] İkinci hasaret: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]Emanette hıyanet cezasını çekeceksin. Çünki en kıymetdar âletleri, en kıymetsiz şeylerde sarfedip nefsine zulmettin.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Kıymetdar: Kıymetli, değerli.[/COLOR] [SIZE=3][B][I]Üçüncü hasaret: [/I][/B][/SIZE] [I][SIZE=3]Bütün o kıymetdar cihazat-ı insaniyeyi, hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlahiyeye iftira ve zulmettin. [/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Cihazat-ı insaniye: İnsanın organları (duygu ve yetenekleri). Dereke: Aşağı mertebe, en aşağı derece.[/COLOR] [B][I][SIZE=3]Dördüncü hasaret: [/SIZE][/I][/B] [I][SIZE=3]Acz ve fakrın ile beraber, o pek ağır hayat yükünü, zaîf beline yükleyip zeval ve firak sillesi altında daim vaveylâ edeceksin. [/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik. Fakr: Sayısız, ihtiyaçlarını elde edecek imkanı ve gücü olmayan. Zeval: Sona erme, son bulma, gitme. Firak: Ayrılık, ayrılma. Sille: Tokat, şamar. Daim: Devamlı, sürekli. Vaveylâ: Yaygara, feryat, ağlayıp sızlama. [/COLOR] [I][SIZE=3][B]Beşinci hasaret: [/B] Hayat-ı ebediye esasatını ve saadet-i uhreviye levazımatını tedarik etmek için verilen akıl, kalb, göz ve dil gibi güzel hediye-i Rahmaniyeyi, Cehennem kapılarını sana açacak çirkin bir surete çevirmektir.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Hayat-ı ebediye: Ölümsüz ve sonsuz hayat. Esasat: Esaslar, temeller, kökler. Saadet-i uhreviye: Ahiret mutluluğu, öbür dünya mutluluğu. Levazımat: Gerekli şeyler, gerekenler.[/COLOR] [I][SIZE=3]Şimdi satmağa bakacağız. Acaba o kadar ağır bir şey midir ki, çokları satmaktan kaçıyorlar. Yok, kat'â ve aslâ! Hiç öyle ağırlığı yoktur. Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise: Yalnız bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli. Yâ Rab! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn demeli ve ona yalvarmalı...[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Kat'â: Kesinlikle. Aslâ: Hiçbir zaman. Feraiz-i İlahiye: Allah'ın(cc) farz(kesin yapılması gereken) emirleri. Abd: kul. İstiğfar: Af dileme, Allah'tan(cc) bağışlanma isteme, tövbe etme. Kabzetmek: Almak.[/COLOR] [RIGHT][I][B][SIZE=4]Said Nursi[/SIZE][/B][/I][/RIGHT][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Altıncı Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst