Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Ali İhsan Tolayı rahmetle anıyoruz..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ali Said" data-source="post: 193435" data-attributes="member: 8283"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Bediüzzaman yemeği tesbihata benzetiyordu</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"></span></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #2E2E2E"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><img src="http://www.risalehaber.com/images/news/57663.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #2E2E2E"><span style="font-family: 'Verdana'"> <span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #2E2E2E"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"> </span></span></span></span></span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #2E2E2E"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: Red">Risale Haber-Haber Merkezi</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Vefatının birinci yıl dönümünde Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Ali İhsan Tola’yı rahmetle anıyoruz…</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Yazar Ömer Özcan, Ali İhsan Tola notlarını Risale Haberokuyucuları için paylaştı:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">1927 Senirkent doğumludur Ali İhsan Tola Ağabeyimiz. Orman İşletme Mühendisidir. 1950 yıllarında Bediüzzaman ve Risale-i Nur’ları tanıdıktan sonra, mühendisliği bırakıp, nur hizmetleri ile iştigale başlamıştır. Bir ara Sav’da bulunan teksir makinesiyle tab işlerinde bulunmuştur. Ankara’da Risale-i Nur eserlerinin yeni harflere çevrilerek matbaalarda basılmasında da çok emeği geçmiştir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Hazret-i Üstad, onu daha çok siyasilerle olan hizmetlerde istihdam etmiştir. Dayısının oğlu olan Dr. Tahsin Tola, Adnan Menderes döneminde Demokrat Parti milletvekili olmuştu. Bu itibarla Hazret-i Üstad Ali İhsan Tola’yı dayızadesi mebus Tahsin Tola ile birlikte vazifelendirmiştir. 1953’den 1956 tarihine kadar olan zaman içerisinde Risale-i Nur’ların yeni harflere çevrilerek matbaalarda basılması hususunda görüş alışverişleri ve istişareleri olmuştur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">O tarihlerde kâğıt bulunmazdı. Kâğıt karaborsada aşırı fiyatlarla, on kat fazlasına satılmaktaydı. Buna rağmen onun, bir usulünü bularak, kâğıt temini hususunda hizmetleri olmuştur. O sıralarda Ankara’nın en büyük matbaalarından olan “Doğuş Matbaası” ve “Yeni matbaa” gibi müesseselerde Risale-i Nur kitapları basılmakta idi. Fakat zaman zaman yasaklar ve mani olmalar devam etmiştir. Buna rağmen eserlerin tamamı Hazret-i Üstad hayatta iken yeni harflerle basılmıştır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Ali İhsan Tola Ağabeyimiz; otlardan, çiçeklerden, bal karışımlarından ve çeşitli yağ karışımlarından yaptığı edviyelerle insanlık âlemine faydalı olduğu söylenmektedir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">13 Mayıs 2009 tarihinde vefat eden Ali İhsan Tola’yı rahmetle anıyor, hayatta iken kendi tashihinden geçirdiğim, kayıtlarımda bulunan hatıralardan bazılarını Risale Haber okuyucularına sunuyorum.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red">Ali İhsan Tola anlatıyor:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Blue">Yemeyi içmeyi terk edersen nefsine hizmet ettiremezsin</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">“1950 senelerindeyiz. Sav Köyünde teksir ettiğimiz İşârat-ül İ’caz Mecmuasını yazıp bitirdikten sonra tashih için bir nüsha Isparta’ya Hazret-i Üstada götürdüm. Hazret-i Üstad beni Isparta’daki evinde, odasının kapısında karşıladı. Mübarek ellerini öptüm, eseri teslim ettim. O sıralarda kendi nefsimi tezkiye için oruçla riyazet yapmakta idim. Hazret-i Üstad bana şöyle dedi: “Hizmet zamanı yemeyi içmeyi terk edersen, nefsine hizmet ettiremezsin, bu dalalet olur. İhtiyacı olan gıdayı verir de, hizmet-i îmaniyede çalıştırırsan, Allah rızası için cihad olur. Ben dahi tashih hizmetlerinin çok olduğu şu günlerde gözlerim yoruluyor. Gözlerimin yorgunluğunu gidermek için kuzu etinden köfte yaptırması için Bayram’ı gönderdim” dedi. Ve köfteler geldiğinde bir tane de bana yedirdi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">“Sonra İşârat-ül İ’caz mecmuasının tashihine başlandı. O sırada ben dışarıda başka bir işle meşgul iken tashihe başlanmıştı. Odaya girdiğimde bir nüsha da bana verildi. Takip ederken kafama bir mesele takıldı: Sûre-i Bakara’nın baş Ayeti olan “Elim Lâm Mim” kelimesinin izahı... Ben girmeden okunmuş, “keşke ben de duysaydım” diye iradesiz içinden geçiriyordum. Hemen Hazret-i Üstad; “Keçeli sen sonradan geldin, okunan yerlerden anladığın kadar yeter” dedi. “Peki Üstadım” dedim. Ama iradesiz aynı şey aklıma tekrar geldi. Hazret-i Üstad yine hissetti ve aynı cevabı verdi. Sonra kitaptan on sayfa okundu ve “Fatiha” denildi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: DarkSlateBlue">“Hazret-i Üstad yemek yemeyi tesbihat manasına getirerek “sen tesbihat yapmamışsındır” diyerek, “mutfağa buyurun” dediler. Mutfağa geçerek mutfakta bulunan suda ıslatılmış kuru ekmek ile yumurta yemeğinden yemeye başladım. Hazret-i Üstad diğer talebeleriyle birer birer yiyecek erzak gönderiyordu bana. Ceylan büyükçe bir ekmek getirdi: “Ağabey bu ekmek seninle tesbihat yapacak” dedi. Arkasından Tâhirî Mutlu Ağabey büyükçe bir teneke içinde yağ-zeytinler getirdi: “Bu zeytinler seninle tesbihat yapacaklar.” Onun da arkasından Zübeyr bardak içinde üzüm taneleri getirdi: “Ağabey bu üzüm taneleri seninle tesbihat yapacaklar” deyince; Ben gönlümden dedim: “Haydi Ceylan ve Zübeyir gençler, belki benimle şaka ediyorlar. Yaşlı başlı Tâhir Ağabey de mi benimle şaka ediyor” derken kafam çalıştı, jeton düştü. Hazret-i Üstad hissimi açık seçik bana izah etmiş bulunuyordu. Evet, ben bundan anladım ki: Hakaik-i imaniye büyük bir sofra-i İlâhî olmakla, bana düşen hâfıza-i midemin aldığı kadar olduğunu Hazret-i Üstad bana faaliyet ile ders veriyordu. Bilahare ben müsaade istedim, Sav yoluna girdim. Sav’daki hizmete döndüm. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: Red">Allah-u Teâlâ’nın Şeriat-ı Fıtriyesi vardır ki… </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: Red">Ondan hiç kimse yakasını kurtaramaz</span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">1970’li yıllarda beni ziyaret için gelenlerden dolayı, bir kısım siyasilerin gözüne battık. Risale-i Nur hakkında propaganda yapıyor; “yanına gelenlere sekir verici otlardan içiriyor” diye asılsız ithamlarla beni tevkif ettiler. 103 gün hapishanede yattım. Bu ithamlara rağmen adliye idarecilerinin bazılarının çocuklarının ve aile efradının rahatsızlıklarında, bana bir şey soruldukça ifade ettim. Ve şifa bulanlar oldu. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Ben tahliye olduktan sonra ders günümüzde bir gün hâkimler geldiler, derse katıldılar. “Biz kanun-ı Medeniye ile yargıladığımız için ters düşüyoruz...” gibi sözlerde bulundular. Ben de âcizane dedim ki: “Allah-u Tealânın Kur’anda buyurduğu hukuk her yerde ve herkese şâmildir. Sadece adliyeyi teşmil etmez. Siz ölçü ve tartı vazifesindesiniz, haklıya haksıza iyi dikkat ediniz.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">“Bir de Allah-u Tealânın Şeriat-ı Fıtriyesi vardır ki… Ondan hiç kimse yakasını kurtaramaz. Bir suçlu ne kadar suçunu saklasa ispat ettirmese de şeriat-ı fıtriye onu affetmez. Bu itibarla siz ve mahkeme ettikleriniz ondan kurtulamazsınız.” dedim. O anda kapı çaldı. Kapıyı açtık. İzmir tarafından gelmiş kolu kesik bir misafir. “Buyur” ettim. Dedim: “Buyurun, bu misafire kolunun niye koptuğunu siz sorun” dedim. Ve sordular. “Kumaş fabrikasında çalışırken defosuz kumaşları defolu göstererek ıskarta adına kendimize satmak için kumaşlara yağ sürüyordum. Bu arada kolumu makineye kaptırdım” diye cevap verince, “buyurun bir şüpheniz kaldı mı?” dedim. Ve ikna oldular.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">“Savcı Bey, Hanımının başı ağrıdığını ve ona faydalı bir ilaç verilmesi teklifinde bulundu. Ben âcizane ona dedim: “Senin hanımının ilacı şeriat-ı fıtriyece başını örtmektir” dedim. “Sen biliyor musun benim hanımın başı açık olduğunu?” dedi. Ben de: “Baş ağrımasının sebeplerinden birisinin başın soğuk almasından ve aşırı güneş altında kalmasından olacağını söylüyorum” dedim.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><a href="http://vanasyanur.net/haberdetay.asp?ID=3299" target="_blank">http://vanasyanur.net/haberdetay.asp?ID=3299</a></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ali Said, post: 193435, member: 8283"] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Bediüzzaman yemeği tesbihata benzetiyordu [/SIZE][/FONT][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#000000][FONT=Times New Roman][COLOR=#2E2E2E][FONT=Verdana][FONT=Verdana][IMG]http://www.risalehaber.com/images/news/57663.jpg[/IMG][/FONT] [FONT=Verdana] [/FONT] [/FONT][/COLOR][/FONT][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=Red]Risale Haber-Haber Merkezi[/COLOR] Vefatının birinci yıl dönümünde Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Ali İhsan Tola’yı rahmetle anıyoruz… Yazar Ömer Özcan, Ali İhsan Tola notlarını Risale Haberokuyucuları için paylaştı: 1927 Senirkent doğumludur Ali İhsan Tola Ağabeyimiz. Orman İşletme Mühendisidir. 1950 yıllarında Bediüzzaman ve Risale-i Nur’ları tanıdıktan sonra, mühendisliği bırakıp, nur hizmetleri ile iştigale başlamıştır. Bir ara Sav’da bulunan teksir makinesiyle tab işlerinde bulunmuştur. Ankara’da Risale-i Nur eserlerinin yeni harflere çevrilerek matbaalarda basılmasında da çok emeği geçmiştir. Hazret-i Üstad, onu daha çok siyasilerle olan hizmetlerde istihdam etmiştir. Dayısının oğlu olan Dr. Tahsin Tola, Adnan Menderes döneminde Demokrat Parti milletvekili olmuştu. Bu itibarla Hazret-i Üstad Ali İhsan Tola’yı dayızadesi mebus Tahsin Tola ile birlikte vazifelendirmiştir. 1953’den 1956 tarihine kadar olan zaman içerisinde Risale-i Nur’ların yeni harflere çevrilerek matbaalarda basılması hususunda görüş alışverişleri ve istişareleri olmuştur. O tarihlerde kâğıt bulunmazdı. Kâğıt karaborsada aşırı fiyatlarla, on kat fazlasına satılmaktaydı. Buna rağmen onun, bir usulünü bularak, kâğıt temini hususunda hizmetleri olmuştur. O sıralarda Ankara’nın en büyük matbaalarından olan “Doğuş Matbaası” ve “Yeni matbaa” gibi müesseselerde Risale-i Nur kitapları basılmakta idi. Fakat zaman zaman yasaklar ve mani olmalar devam etmiştir. Buna rağmen eserlerin tamamı Hazret-i Üstad hayatta iken yeni harflerle basılmıştır. Ali İhsan Tola Ağabeyimiz; otlardan, çiçeklerden, bal karışımlarından ve çeşitli yağ karışımlarından yaptığı edviyelerle insanlık âlemine faydalı olduğu söylenmektedir. 13 Mayıs 2009 tarihinde vefat eden Ali İhsan Tola’yı rahmetle anıyor, hayatta iken kendi tashihinden geçirdiğim, kayıtlarımda bulunan hatıralardan bazılarını Risale Haber okuyucularına sunuyorum. [COLOR=Red]Ali İhsan Tola anlatıyor:[/COLOR] [COLOR=Blue]Yemeyi içmeyi terk edersen nefsine hizmet ettiremezsin [/COLOR] “1950 senelerindeyiz. Sav Köyünde teksir ettiğimiz İşârat-ül İ’caz Mecmuasını yazıp bitirdikten sonra tashih için bir nüsha Isparta’ya Hazret-i Üstada götürdüm. Hazret-i Üstad beni Isparta’daki evinde, odasının kapısında karşıladı. Mübarek ellerini öptüm, eseri teslim ettim. O sıralarda kendi nefsimi tezkiye için oruçla riyazet yapmakta idim. Hazret-i Üstad bana şöyle dedi: “Hizmet zamanı yemeyi içmeyi terk edersen, nefsine hizmet ettiremezsin, bu dalalet olur. İhtiyacı olan gıdayı verir de, hizmet-i îmaniyede çalıştırırsan, Allah rızası için cihad olur. Ben dahi tashih hizmetlerinin çok olduğu şu günlerde gözlerim yoruluyor. Gözlerimin yorgunluğunu gidermek için kuzu etinden köfte yaptırması için Bayram’ı gönderdim” dedi. Ve köfteler geldiğinde bir tane de bana yedirdi. “Sonra İşârat-ül İ’caz mecmuasının tashihine başlandı. O sırada ben dışarıda başka bir işle meşgul iken tashihe başlanmıştı. Odaya girdiğimde bir nüsha da bana verildi. Takip ederken kafama bir mesele takıldı: Sûre-i Bakara’nın baş Ayeti olan “Elim Lâm Mim” kelimesinin izahı... Ben girmeden okunmuş, “keşke ben de duysaydım” diye iradesiz içinden geçiriyordum. Hemen Hazret-i Üstad; “Keçeli sen sonradan geldin, okunan yerlerden anladığın kadar yeter” dedi. “Peki Üstadım” dedim. Ama iradesiz aynı şey aklıma tekrar geldi. Hazret-i Üstad yine hissetti ve aynı cevabı verdi. Sonra kitaptan on sayfa okundu ve “Fatiha” denildi. [COLOR=DarkSlateBlue]“Hazret-i Üstad yemek yemeyi tesbihat manasına getirerek “sen tesbihat yapmamışsındır” diyerek, “mutfağa buyurun” dediler. Mutfağa geçerek mutfakta bulunan suda ıslatılmış kuru ekmek ile yumurta yemeğinden yemeye başladım. Hazret-i Üstad diğer talebeleriyle birer birer yiyecek erzak gönderiyordu bana. Ceylan büyükçe bir ekmek getirdi: “Ağabey bu ekmek seninle tesbihat yapacak” dedi. Arkasından Tâhirî Mutlu Ağabey büyükçe bir teneke içinde yağ-zeytinler getirdi: “Bu zeytinler seninle tesbihat yapacaklar.” Onun da arkasından Zübeyr bardak içinde üzüm taneleri getirdi: “Ağabey bu üzüm taneleri seninle tesbihat yapacaklar” deyince; Ben gönlümden dedim: “Haydi Ceylan ve Zübeyir gençler, belki benimle şaka ediyorlar. Yaşlı başlı Tâhir Ağabey de mi benimle şaka ediyor” derken kafam çalıştı, jeton düştü. Hazret-i Üstad hissimi açık seçik bana izah etmiş bulunuyordu. Evet, ben bundan anladım ki: Hakaik-i imaniye büyük bir sofra-i İlâhî olmakla, bana düşen hâfıza-i midemin aldığı kadar olduğunu Hazret-i Üstad bana faaliyet ile ders veriyordu. Bilahare ben müsaade istedim, Sav yoluna girdim. Sav’daki hizmete döndüm. [/COLOR] [COLOR=Red] Allah-u Teâlâ’nın Şeriat-ı Fıtriyesi vardır ki… Ondan hiç kimse yakasını kurtaramaz[/COLOR] 1970’li yıllarda beni ziyaret için gelenlerden dolayı, bir kısım siyasilerin gözüne battık. Risale-i Nur hakkında propaganda yapıyor; “yanına gelenlere sekir verici otlardan içiriyor” diye asılsız ithamlarla beni tevkif ettiler. 103 gün hapishanede yattım. Bu ithamlara rağmen adliye idarecilerinin bazılarının çocuklarının ve aile efradının rahatsızlıklarında, bana bir şey soruldukça ifade ettim. Ve şifa bulanlar oldu. Ben tahliye olduktan sonra ders günümüzde bir gün hâkimler geldiler, derse katıldılar. “Biz kanun-ı Medeniye ile yargıladığımız için ters düşüyoruz...” gibi sözlerde bulundular. Ben de âcizane dedim ki: “Allah-u Tealânın Kur’anda buyurduğu hukuk her yerde ve herkese şâmildir. Sadece adliyeyi teşmil etmez. Siz ölçü ve tartı vazifesindesiniz, haklıya haksıza iyi dikkat ediniz.” “Bir de Allah-u Tealânın Şeriat-ı Fıtriyesi vardır ki… Ondan hiç kimse yakasını kurtaramaz. Bir suçlu ne kadar suçunu saklasa ispat ettirmese de şeriat-ı fıtriye onu affetmez. Bu itibarla siz ve mahkeme ettikleriniz ondan kurtulamazsınız.” dedim. O anda kapı çaldı. Kapıyı açtık. İzmir tarafından gelmiş kolu kesik bir misafir. “Buyur” ettim. Dedim: “Buyurun, bu misafire kolunun niye koptuğunu siz sorun” dedim. Ve sordular. “Kumaş fabrikasında çalışırken defosuz kumaşları defolu göstererek ıskarta adına kendimize satmak için kumaşlara yağ sürüyordum. Bu arada kolumu makineye kaptırdım” diye cevap verince, “buyurun bir şüpheniz kaldı mı?” dedim. Ve ikna oldular. “Savcı Bey, Hanımının başı ağrıdığını ve ona faydalı bir ilaç verilmesi teklifinde bulundu. Ben âcizane ona dedim: “Senin hanımının ilacı şeriat-ı fıtriyece başını örtmektir” dedim. “Sen biliyor musun benim hanımın başı açık olduğunu?” dedi. Ben de: “Baş ağrımasının sebeplerinden birisinin başın soğuk almasından ve aşırı güneş altında kalmasından olacağını söylüyorum” dedim. [url]http://vanasyanur.net/haberdetay.asp?ID=3299[/url] [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Ali İhsan Tolayı rahmetle anıyoruz..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst