Zübeyir Gündüzalp Ağabeyimizi Rahmetle Anıyoruz

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Zübeyir Gündüzalp, 1920 senesinde Konya’nın Ermenek ilçesinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ziver olup Üstad, Zübeyir bin Avvam Hazretlerine atfen ismini Zübeyir olarak değiştirmiş ve bu isimle tanınmıştır. İlköğretimini Ermenek'te yaptıktan sonra ortaokulu Silifke'de okuyup bitirmiştir(1939). Bu tarihten itibaren önce Ermenek'te sonra Konya'da Posta telgraf muhabere memuru olarak çalışmıştır. Konya'da bulunduğu sıralarda Nurlarla tanışmış ve ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel şekilde ifa etmiştir.


İlk defa 1946`da Emirdağ`da Bediüzzaman’ı ziyaret etmiştir. İlk ziyaretinde heyecandan tir tir titriyor ve mütemadiyen gözyaşlarını tutamayarak ağlıyordu. Bediüzzaman, "Keçeli, neden ağlıyorsun?" diye onu bağrına basıp dua etmiş. Üstadının ikazı üzerine dışarı çıkıp yüzünü gözünü yıkamış tekrar Bediüzzaman’ın huzuruna kabul edildi. Ayrılık zamanı gelince Zübeyir Gündüzalp, Üstadına, "Memuriyetten ayrılıp, yanınızda hizmet etmek istiyorum" der, Bediüzzaman, bu fedakârlığa çok memnun olur; cevaben, "Vazifene devam et, Konya’da daha çok hizmet edersin. İnşallah, ileride alırım seni yanıma" der.


Zübeyir Gündüzalp, Konya’da dört sene kalır. Bu esnada Babalık gazetesinde çalışır ve orada çocuk terbiyesine ait bazı makaleler yazar. Nihayet 1948 senesinde Afyon’a tevkif edilir, burada Üstadıyla birlikte altı ay mevkuf kalmıştır. Yanlışlıkla tahliye edildiği zaman, sırf Üstadından ayrılmamak için, tahliyesinin yanlış olduğunu bildirerek, tekrar tevkif edilmesini sağlamıştır. Yine İslâmın bu kahraman fedaisi, Üstadıyla beraber olmak arzusuyla, Nur Risalelerini okuyup yazdığını bildirerek, kendi kendini ihbar etmiştir. Bundan sonraki hayatı, beş-altı ay Eskişehir`de ve nihayet büyük kısmı İstanbul’da dinî hizmetlerle haşir-neşir olarak geçmiştir.


Üstad'la hapis yatarken yanlışlıkla serbest bırakıldığında bu fırsattan yararlanıp özgürlüğüne kavuşma şansına sahiptir ancak, o, yapılan yanlışlığa itiraz ederek tahliyeyi engellemiş ve böylece Üstadından ayrılmamıştır. Nurcuların takibata uğradığı, kanunsuz bir şekilde tutuklandıkları, eziyet gördükleri hengâmda, Risale-i Nurları okuduğunu söyleyerek kendi kendini ihbar etmiştir. Her halükarda iman hakikatlerini mahkûmlara, savcılara, hâkimlere izah etmeye devam etmiştir. Çünkü onun tespitlerine göre Risale-i Nurları okuyan hâkimler, yanlış hüküm vermeyeceklerdir. Nitekim Risale-i Nurlar ve Nurcular hakkında açılan yüzlerce dava, beraatla neticelenmiştir.


Zübeyir Gündüzalp, Nurların "Kara Sevdalı"sıdır. İnsanların imanını kurtarmaya vesile olmak için gecesini gündüzüne katmıştır. İman aşkıyla yanıp tutuşurken hâkime: "Eğer komünistler mürekkep ve kağıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup hakikat hazinesi olan Risale-i Nurun neşri için, mümkün olsa derimizi kağıt, kanımızı mürekkep yapacağız" der.


Onun için Risale-i Nur’a, Bediüzzaman'a talebe olmak, en büyük bir şereftir. Oysa bu yüzden tutuklanıp yargılanmaktadır. Suç olarak görülen bu fiili kendisinden sorulduğunda:


"Bediüzzaman Said Nursi gibi bir dâhinin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa, iftiharla, 'Evet, Risale-i Nur’un şakirdiyim..." diye haykırırken, orada hazır bulunan Üstad da "kabul ediyorum" der.


Zübeyir Gündüzalp’in hizmetteki yerini Bediüzzaman Hazretlerinin:
"Zübeyir bana merhum biraderzadem Abdurrahman yerine verilmiştir diye manevi ihtar aldım. Hakiki fedakâr Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddetli ihtiyacın zamanında buraya imdada geldi..." ifadelerinde görmekteyiz.


27 Mayıs 1960 İhtilalinden sonra memleketi olan Ermenek'te mecburi ikamete tabi tutulur. Burada bir süre kaldıktan sonra, gizlice Ermenek'ten ayrılarak Ankara'ya gider. Altı ay kadar Ankara'da kalırve 1961'de İstanbul'a geldi.

2 Nisan 1971 tarihinde İstanbul'da vefat etti.



Üstad Hazretlerinin ahirete irtihalinden sonra “meşveret sistemi”ni tesis etti. Hizmeti meslek ve meşrep açısından şekillendirdi. Risale-i Nur Külliyatının neşri, İttihad Mecmuası, Yeni Asya Gazetesi ve yayınevinin kurulması gibi yayın faaliyetlerini başlattı.
 
Üst