Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Geylani Hz. ve Kadirilik
Zikrullah
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="&amp;#304;lim-irfan" data-source="post: 173769" data-attributes="member: 8679"><p><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000">Zikrullah :</span></span></u></strong></p><p><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000"></span></span></u></strong></p><p><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000"></span></span>İÇİNDEKİLER:</u></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Kur’anda Zikir</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Hadislerde Zikir</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Ashabın Zikre Teşviki</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Zikri Sevmemek</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tarikatlarda Zikir</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Zikrin Çeşitleri</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Zikrin Âdabı</span></strong></p><p></p><p><strong><u>Zikrullah</u></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Allah’ı her an hatırda tutmak, hiç unutmamak, O’nun isimlerini çeşitli şekil ve sayılarda söylemek olan zikrin, tasavvuf ve tarikatların ana unsurlarından olduğunu, konuyla ilgili bazı ayetlere de işaret ederek daha önce söylemiştik. Kısa da olsa zikrin önem ve faydalarına da işaret etmiştik. Oradaki amaç; zikrin Kur’an’da istenen bir ibadet olduğunu ifade idi.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Ancak tarikatlarda bir amel olarak zikir üstünde, burada biraz daha ayrıntılı durmak istiyoruz. Konuyla ilgili ayet ve hadisleri belirttikten sonra, zikrin önem ve faydalarını, adabı ile birlikte yazmak faydalı olur kanaatindeyiz.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Sözlükte zikir, bir şeyi unutmamak için hatırda tutmak, unutulursa hatırlamak, teleffuz etmek, söylemek, bir şeye devam etmek, korumak vb. anlamlara gelir.1 </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tasavvufta ise zikir, müridin sesli veya sessiz, toplu veya tek başına Allah’ı şiddetle severek ve sayarak, O’nun zat ismini veya başka isim ve sıfatlarını, kelime-i tevhidi veya başka cümleleri tekrar ederek anması, unutmaması, kalp ve/ya dille bazı mübarek lafızları usulüne uygun olarak tekrar etmesi, böylece Allah ile olmasıdır.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Kur’an’da zikir kelimesi, türevleri (müştakları) ile birlikte 256 yerde geçmektedir2 ve başlıca şu anlamlarda kullanılmaktadır: Kur’an, Cuma namazı, ilim, dil ile anmak, vb.3 Hadis-i şeriflerde de zikir üstünde önemle durulmuştur.4</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Sahabenin hayatı da göz önüne getirilirse,5 zikrin İslam dini içinde ve dindar bir yaşamda ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Evliya ve ülemanın hayatlarını yazan tabakat ve teracim kitapları da, doğrusu bu ehemmiyetin açık şahitleridir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">İslam’da ibadetlerin en yücelerinden sayılan zikrin fazilette yeri hakkında ihtilaflar vardır. Gazali onu, Kur’an’dan sonra en büyük ibadet olarak kabul eder.6 Şah Veliyyullah Dehlevi, zikir ve tefekkürü namazdan üstün görür ve onları sadece ruhları ulvileşmiş insanlardan bekler.7 Ahmet Fetullah El-Cami ise: “Namaz hariç zikirden daha faziletli bir şey yoktur. Olsaydı size söylerdim”diyor.8 Mahir İz de “En büyük ve etemm-i zikir namazdır. İnsan bütün varlığıyla Kur’an ile, selavat ile, dua ile bir arada namaz içinde Hakk’ı zikretmiş olur.” der.9 Said Havva da, zikrin önemini şöyle belirtir: “Yüce Allah namaz için: “Beni anmak (zikir) için namaz kıl”10 buyurmaktadır. Ayrıca oruç ibadetinden bahsederken: “Size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tesbih etmenizi ister”11 der. Hacc ibadetinden bahsederken: “Sayılı günlerde Allah’ın ismini ansınlar.”12 buyurur. Şeytanı taşlamadan bahsederken de: “Sayılı günlerde Allah’ı zikredin”13 buyurmaktadır.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Böylece görüyoruz ki ibadetler ya zikirdir, ya zikrin yerine getirilmesi, yahut zikre ulaşmamıza yardımcıdırlar<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />. Allah’ın dininde zikrin önemini işte buradan anlıyoruz.14</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Zikir, dinin özüdür. Her ibadetin bir vakti ve şekli vardır. Ama zikre gelince farz veya mendup her vakitte ve her şekilde, yani Kur’an ifadesiyle “Ayakta, otururken, yatarken”15 gizli veya açık, dille veya kalple, yalnız veya cemaatle, her an ve mekanda, her halukarda zikir mümkündür, belkide memurdur. Kalp ancak onunla yatışır, kul Allah’a ancak onunla vasıl olabilir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Şahsen kendim de şu iki rivayeti gördüğümde bir hayli şaşırdım ve derin derin düşündüm. Onlardan ilki Hz. Aişe anamızın şu ifadeleridir: </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">“Peygamberimiz heladan çıkınca “Ğufraneke”derdi.”16 Bunun anlamı “Mağfiretini isterim” demekti. Ama niçin? İhtiyaç gidermek ayıp ve kusur değil ki? Şaşırdım ve okuduğum kitabın işaret edilen dipnotuna baktım; Mansur Ali Nasıf orada diyor ki: “Bunun manası, “Hela anında seni zikredemediğim için, istemeden geçen bu uzun gafletten dolayı mağfiretini istirham ederim.”17 Sübhanellah!<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Hz. Aişe şöyle diyor: “Peygamber (s.a.s.) (müsaid olan) her anında, Allah’ı zikrederdi.”18</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bunu da okuyunca şaşkınlığım ancak gitti ama, yerine başka bir şaşkınlık geldi. Aman Allah’ım, O’nun Allah ile rabıtası ne kadar güçlü idi. Öyle ya, “Benim gözlerim uyur, kalbim uyumaz” demiyor muydu? O, uykusunda bile gaflet edip Rabbından uzak kalmıyordu<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">İkinci rivayet de şu idi: “Peygamberimiz (sav) buyurdular ki :</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Size, Rabbiniz katında amellerinizin en hayırlısı ile en temizini, derecelerinizi en çok yükselteni, size altın ve gümüş infakından daha hayırlı, düşmanınızla karşılaşıp da boyunlarını vurmanızdan ve onların da sizin boynunuzu vurmasından daha hayırlı olanını haber vereyim mi? Ahab-ı Kiram (r.a): </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Evet, ya Rasul<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />!dediler. Peygamberimiz:</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Yüce Allah’ı zikretmektir, buyurdu.19</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Şu rivayet de, bunun bir tamamlayıcısı gibidir. Bir adam Peygamber (sav)’e:</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Kıyamet gününde Allah nezdinde en üstün dereceli ibadet hangisidir? diye sordu. Peygamber (sav):</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Allah’ı çok çok zikreden erkeklerle kadınlar, buyurdu. Adam :</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">- Bunların derecesi Allah yolunda savaşan gaziden de daha üstün müdür? deyince, Peygamberimiz:</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">-Eğer gazi, kafir ve müşriklerle kılıcı kırılıp kana bulanıncaya kadar vuruşsa, yine de Allah’ı zikredenlerin derecesi onlardan daha faziletlidir.20 Bu rivayetleri derleyen Mansur Ali Nasıf, Muaz b. Cebel (ra.)’in “Allah’ın azabından, zikrullahtan daha kurtarıcı bir şey yoktur.” Sözünü aktardıktan sonra şöyle söylüyor: “Bu hadislere göre kuşkusuz zikir, her şeyden, hatta sadaka ve cihattan da daha faziletlidir. Bunlar, zikre teşvik içindir. Ancak zekat gibi farz olan sadakalar daha faziletlidir; çünkü o dinin rüknüdür. Cihad da efdaldir, çünkü o da Allah rızası uğruna ruhu bezletmektir.”21 </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Öyle yada böyle, elbette her ibadetin kendine göre bir nuru, bir özelliği ve erdiriciliği vardır. Ancak, kul ile Allah arasındaki bütün perdeleri kaldırıcı ve tabiri hadisten alırsak sanki Allah’ı kul ile diz dize getirici ve konuşturucu yegane ibadet, zikrullahtır. Hadis’i Şerifte bu gerçek şöyle ifade ediliyor. “La ilahe İll<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />” zikri ile Allah arasında ona erişinceye kadar perde yoktur.”22 “Kulum beni zikredince ben onunla beraberim<img src="http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />.”23</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bütün bunlardan sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Allah teala’yı zikretmek, hiçbir yerde, hiçbir zaman Allah’ı hatırdan çıkarmamak, daima O’nu anmak, O’nu övmek, O’nu tesbih etmek, O’na ta’zim göstermek, korku ile ümit arası O’na yalvarmak, kitabını okumak, peygamberine salat ve selam getirmektir. Ne çoluk çocuğun, ne mal ve mülkün, ne alış ve verişin, O’nun zikrine engel olmasına izin vermemektir. İşte en büyük ibadet budur. Ve bunu başaranlar hakiki erlerdir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Zikir, münferid yapılabileceği gibi, cemaat halinde toplu olarak da yapılabilir. Müminler bu amaçla bir araya gelerek zikir meclisleri kurmalı, Kur’an okuyup tefsirini yapmalı, tevhit kelimesini veya diğer zikir kelimelerini içten ve ihlasla söylemeli, tevbe ve istiğfar ile dualar etmeli, Selavat-ı Şerifeler getirmelidirler. Böylece, ileride de görüleceği gibi, Allah’ın sevdiği, övdüğü, övündüğü kullar haline gelirler.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">İslam alimleri zikrin anlamını bazen kendi özel anlamından alarak bütün ibadetlere teşmil etmişlerdir. Said b. Cübeyr der ki: “Allah’a itaat maksadıyla, Allah için bir iş yapan herkes Allah’ı zikr ediyor demektir.” </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Selef ulemasından bazısı, bu umumi hükmü hususileştirerek, zikri amellerin bir kısmına hasretmişlerdir. Bunlardan Ata şöyle demiştir: “Zikir meclisleri gerçekte helali yapma, haramdan kaçma yerleridir. Alışveriş, namaz kılma, oruç tutma, nikah, haccetme ve benzerleri gibi.” </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Kurtubi şöyle demiştir: “Zikir meclisi, ilim öğrenme ve Allah’ı anma meclisidir. Allah’ın kelamının ve Rasulün sünnetinin anlatıldığı, selef-i salihin ile önce geçen takva sahibi, yapmacılıktan, bid’adtan, kötü maksad ve tamahtan uzak alimlerin haberlerinin bahsedildiği meclislerdir.”24 </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bu konuda Mahir İz’in ifadeleri bir hayli düşündürücüdür: “Zikre mülazemet, tefekkürle hakkı anmaktır. Yoksa bir fikre istinat etmeden, düşünmeden, ne yaptığını bilmeden “esma-i hüsna”yı çekmek, Kur’an’ın zikri tarif ettiği medlüle uygun düşmez.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Evinden çıkıp işine giden adam, karşısına çıkan canlı cansız neye baksa, ondaki varlığın haktan olduğunu düşünmesi zikirdir. Saksıdaki çiçeğe, uçan kelebeğe, vızıldayan arıya, rastladığı karınca yuvasına, uçuşan kuşlara, hülasa yerde gökte ne görürse onu ibretle düşünüp halikin kudretini anması zikirdir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Oduncu baltasını sallarken, demirci örse vururken, bahçıvan toprağı bellerken, şair şiirini, muharrir yazısını, müellif kitabını yazarken bileklerinde, kollarında, kafalarında mevcut kuvvetin ancak hakkın vergisi olduğunu hatırlamak zikirdir.</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Karada dolaşan karadaki mahlukat, vapurda, kayıkta gezen, denizleri, okyanusları ve içindeki binbir yaratığı, uçakta giden gökyüzünün azamet ve dehşetini ve bilenler Kur’an’ı Kerimde bunlara ait ayetleri hatırlayıp halik-i kainatın kudretini, azametini düşünmeleri hep ayrı ayrı birer zikirdir ki Kuran Kerim ile memur olduğumuz zikirler bunlardır. Zikre mülazametten maksad da budur. Yoksa işi gücü bırakıp bir köşeye çekilerek tesbih çekmenin sevap yerine sorumluluğu artıracağını bilmek zamanı artık gelmiş ve geçmektedir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Evet sorumludur. Çünkü efdal-i ibadetin ne olduğunu ve hangi fiilin kendisi için ameli salih olacağını düşünüp öğrenmemiştir. Alimin, hakkın rızası için bilgisini yaymasını, parası olanın fazlasını, yine hakkın rızası için başkalarına dağıtması, bedeni güçlü olanın ona muhtaç olana ulaştırması ve kendisinde mevcut o kudretin Hak’kın bir lutfu olduğunu düşünerek hareket etmesi yine bir zikirdir. Zikri böyle etraflı anlamadan sofi huviyeti tahakkuk etmez.”25 </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bu sözler zikrin amacını da ifade ederler. Biz bir kere daha kısaca ifade edersek zikirden amaç, mezkur (zikredilen) ile olmaktır. Allah’ı zikrettikçe o iman ve düşünce içinde derinleşip yoğunlaşarak O’na sevgi ve manevi yakınlık hissini duymaya çalışmaktır.26</span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bu girişten sonra şimdi biz, konuyla ilgili ayet ve hadisleri, ashab-ı kiram’ın hayatındaki örnekleri yazarak zikrin dini delillerini bir parça belirtmek istiyoruz. Önce zikrin faziletine ve terkinin kötülüğüne dair ayetleri yazacak, daha sonra da, konu başlıklarına göre içinde hadis-i şeriflerin bir kısmını sıralayacak, bir nebze de, ashab-ı kiram’ın söz ve davranışlarını dile getireceğiz. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="İlim-irfan, post: 173769, member: 8679"] [B][U][SIZE=4][COLOR=#ff0000]Zikrullah : [/COLOR][/SIZE]İÇİNDEKİLER:[/U][/B] [B][COLOR=blue]Kur’anda Zikir Hadislerde Zikir Ashabın Zikre Teşviki Zikri Sevmemek Tarikatlarda Zikir Zikrin Çeşitleri Zikrin Âdabı[/COLOR][/B] [B][U]Zikrullah[/U][/B] [B][COLOR=blue]Allah’ı her an hatırda tutmak, hiç unutmamak, O’nun isimlerini çeşitli şekil ve sayılarda söylemek olan zikrin, tasavvuf ve tarikatların ana unsurlarından olduğunu, konuyla ilgili bazı ayetlere de işaret ederek daha önce söylemiştik. Kısa da olsa zikrin önem ve faydalarına da işaret etmiştik. Oradaki amaç; zikrin Kur’an’da istenen bir ibadet olduğunu ifade idi. Ancak tarikatlarda bir amel olarak zikir üstünde, burada biraz daha ayrıntılı durmak istiyoruz. Konuyla ilgili ayet ve hadisleri belirttikten sonra, zikrin önem ve faydalarını, adabı ile birlikte yazmak faydalı olur kanaatindeyiz. Sözlükte zikir, bir şeyi unutmamak için hatırda tutmak, unutulursa hatırlamak, teleffuz etmek, söylemek, bir şeye devam etmek, korumak vb. anlamlara gelir.1 Tasavvufta ise zikir, müridin sesli veya sessiz, toplu veya tek başına Allah’ı şiddetle severek ve sayarak, O’nun zat ismini veya başka isim ve sıfatlarını, kelime-i tevhidi veya başka cümleleri tekrar ederek anması, unutmaması, kalp ve/ya dille bazı mübarek lafızları usulüne uygun olarak tekrar etmesi, böylece Allah ile olmasıdır. Kur’an’da zikir kelimesi, türevleri (müştakları) ile birlikte 256 yerde geçmektedir2 ve başlıca şu anlamlarda kullanılmaktadır: Kur’an, Cuma namazı, ilim, dil ile anmak, vb.3 Hadis-i şeriflerde de zikir üstünde önemle durulmuştur.4 Sahabenin hayatı da göz önüne getirilirse,5 zikrin İslam dini içinde ve dindar bir yaşamda ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Evliya ve ülemanın hayatlarını yazan tabakat ve teracim kitapları da, doğrusu bu ehemmiyetin açık şahitleridir. İslam’da ibadetlerin en yücelerinden sayılan zikrin fazilette yeri hakkında ihtilaflar vardır. Gazali onu, Kur’an’dan sonra en büyük ibadet olarak kabul eder.6 Şah Veliyyullah Dehlevi, zikir ve tefekkürü namazdan üstün görür ve onları sadece ruhları ulvileşmiş insanlardan bekler.7 Ahmet Fetullah El-Cami ise: “Namaz hariç zikirden daha faziletli bir şey yoktur. Olsaydı size söylerdim”diyor.8 Mahir İz de “En büyük ve etemm-i zikir namazdır. İnsan bütün varlığıyla Kur’an ile, selavat ile, dua ile bir arada namaz içinde Hakk’ı zikretmiş olur.” der.9 Said Havva da, zikrin önemini şöyle belirtir: “Yüce Allah namaz için: “Beni anmak (zikir) için namaz kıl”10 buyurmaktadır. Ayrıca oruç ibadetinden bahsederken: “Size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tesbih etmenizi ister”11 der. Hacc ibadetinden bahsederken: “Sayılı günlerde Allah’ın ismini ansınlar.”12 buyurur. Şeytanı taşlamadan bahsederken de: “Sayılı günlerde Allah’ı zikredin”13 buyurmaktadır. Böylece görüyoruz ki ibadetler ya zikirdir, ya zikrin yerine getirilmesi, yahut zikre ulaşmamıza yardımcıdırlar[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif[/IMG]. Allah’ın dininde zikrin önemini işte buradan anlıyoruz.14 Zikir, dinin özüdür. Her ibadetin bir vakti ve şekli vardır. Ama zikre gelince farz veya mendup her vakitte ve her şekilde, yani Kur’an ifadesiyle “Ayakta, otururken, yatarken”15 gizli veya açık, dille veya kalple, yalnız veya cemaatle, her an ve mekanda, her halukarda zikir mümkündür, belkide memurdur. Kalp ancak onunla yatışır, kul Allah’a ancak onunla vasıl olabilir. Şahsen kendim de şu iki rivayeti gördüğümde bir hayli şaşırdım ve derin derin düşündüm. Onlardan ilki Hz. Aişe anamızın şu ifadeleridir: “Peygamberimiz heladan çıkınca “Ğufraneke”derdi.”16 Bunun anlamı “Mağfiretini isterim” demekti. Ama niçin? İhtiyaç gidermek ayıp ve kusur değil ki? Şaşırdım ve okuduğum kitabın işaret edilen dipnotuna baktım; Mansur Ali Nasıf orada diyor ki: “Bunun manası, “Hela anında seni zikredemediğim için, istemeden geçen bu uzun gafletten dolayı mağfiretini istirham ederim.”17 Sübhanellah![IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif[/IMG]. Hz. Aişe şöyle diyor: “Peygamber (s.a.s.) (müsaid olan) her anında, Allah’ı zikrederdi.”18 Bunu da okuyunca şaşkınlığım ancak gitti ama, yerine başka bir şaşkınlık geldi. Aman Allah’ım, O’nun Allah ile rabıtası ne kadar güçlü idi. Öyle ya, “Benim gözlerim uyur, kalbim uyumaz” demiyor muydu? O, uykusunda bile gaflet edip Rabbından uzak kalmıyordu[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif[/IMG]. İkinci rivayet de şu idi: “Peygamberimiz (sav) buyurdular ki : -Size, Rabbiniz katında amellerinizin en hayırlısı ile en temizini, derecelerinizi en çok yükselteni, size altın ve gümüş infakından daha hayırlı, düşmanınızla karşılaşıp da boyunlarını vurmanızdan ve onların da sizin boynunuzu vurmasından daha hayırlı olanını haber vereyim mi? Ahab-ı Kiram (r.a): -Evet, ya Rasul[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif[/IMG]!dediler. Peygamberimiz: -Yüce Allah’ı zikretmektir, buyurdu.19 Şu rivayet de, bunun bir tamamlayıcısı gibidir. Bir adam Peygamber (sav)’e: -Kıyamet gününde Allah nezdinde en üstün dereceli ibadet hangisidir? diye sordu. Peygamber (sav): -Allah’ı çok çok zikreden erkeklerle kadınlar, buyurdu. Adam : - Bunların derecesi Allah yolunda savaşan gaziden de daha üstün müdür? deyince, Peygamberimiz: -Eğer gazi, kafir ve müşriklerle kılıcı kırılıp kana bulanıncaya kadar vuruşsa, yine de Allah’ı zikredenlerin derecesi onlardan daha faziletlidir.20 Bu rivayetleri derleyen Mansur Ali Nasıf, Muaz b. Cebel (ra.)’in “Allah’ın azabından, zikrullahtan daha kurtarıcı bir şey yoktur.” Sözünü aktardıktan sonra şöyle söylüyor: “Bu hadislere göre kuşkusuz zikir, her şeyden, hatta sadaka ve cihattan da daha faziletlidir. Bunlar, zikre teşvik içindir. Ancak zekat gibi farz olan sadakalar daha faziletlidir; çünkü o dinin rüknüdür. Cihad da efdaldir, çünkü o da Allah rızası uğruna ruhu bezletmektir.”21 Öyle yada böyle, elbette her ibadetin kendine göre bir nuru, bir özelliği ve erdiriciliği vardır. Ancak, kul ile Allah arasındaki bütün perdeleri kaldırıcı ve tabiri hadisten alırsak sanki Allah’ı kul ile diz dize getirici ve konuşturucu yegane ibadet, zikrullahtır. Hadis’i Şerifte bu gerçek şöyle ifade ediliyor. “La ilahe İll[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/Allah.gif[/IMG]” zikri ile Allah arasında ona erişinceye kadar perde yoktur.”22 “Kulum beni zikredince ben onunla beraberim[IMG]http://www.islamiforum.info/images/smilies/nokta.gif[/IMG].”23 Bütün bunlardan sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Allah teala’yı zikretmek, hiçbir yerde, hiçbir zaman Allah’ı hatırdan çıkarmamak, daima O’nu anmak, O’nu övmek, O’nu tesbih etmek, O’na ta’zim göstermek, korku ile ümit arası O’na yalvarmak, kitabını okumak, peygamberine salat ve selam getirmektir. Ne çoluk çocuğun, ne mal ve mülkün, ne alış ve verişin, O’nun zikrine engel olmasına izin vermemektir. İşte en büyük ibadet budur. Ve bunu başaranlar hakiki erlerdir. Zikir, münferid yapılabileceği gibi, cemaat halinde toplu olarak da yapılabilir. Müminler bu amaçla bir araya gelerek zikir meclisleri kurmalı, Kur’an okuyup tefsirini yapmalı, tevhit kelimesini veya diğer zikir kelimelerini içten ve ihlasla söylemeli, tevbe ve istiğfar ile dualar etmeli, Selavat-ı Şerifeler getirmelidirler. Böylece, ileride de görüleceği gibi, Allah’ın sevdiği, övdüğü, övündüğü kullar haline gelirler. İslam alimleri zikrin anlamını bazen kendi özel anlamından alarak bütün ibadetlere teşmil etmişlerdir. Said b. Cübeyr der ki: “Allah’a itaat maksadıyla, Allah için bir iş yapan herkes Allah’ı zikr ediyor demektir.” Selef ulemasından bazısı, bu umumi hükmü hususileştirerek, zikri amellerin bir kısmına hasretmişlerdir. Bunlardan Ata şöyle demiştir: “Zikir meclisleri gerçekte helali yapma, haramdan kaçma yerleridir. Alışveriş, namaz kılma, oruç tutma, nikah, haccetme ve benzerleri gibi.” Kurtubi şöyle demiştir: “Zikir meclisi, ilim öğrenme ve Allah’ı anma meclisidir. Allah’ın kelamının ve Rasulün sünnetinin anlatıldığı, selef-i salihin ile önce geçen takva sahibi, yapmacılıktan, bid’adtan, kötü maksad ve tamahtan uzak alimlerin haberlerinin bahsedildiği meclislerdir.”24 Bu konuda Mahir İz’in ifadeleri bir hayli düşündürücüdür: “Zikre mülazemet, tefekkürle hakkı anmaktır. Yoksa bir fikre istinat etmeden, düşünmeden, ne yaptığını bilmeden “esma-i hüsna”yı çekmek, Kur’an’ın zikri tarif ettiği medlüle uygun düşmez. Evinden çıkıp işine giden adam, karşısına çıkan canlı cansız neye baksa, ondaki varlığın haktan olduğunu düşünmesi zikirdir. Saksıdaki çiçeğe, uçan kelebeğe, vızıldayan arıya, rastladığı karınca yuvasına, uçuşan kuşlara, hülasa yerde gökte ne görürse onu ibretle düşünüp halikin kudretini anması zikirdir. Oduncu baltasını sallarken, demirci örse vururken, bahçıvan toprağı bellerken, şair şiirini, muharrir yazısını, müellif kitabını yazarken bileklerinde, kollarında, kafalarında mevcut kuvvetin ancak hakkın vergisi olduğunu hatırlamak zikirdir. Karada dolaşan karadaki mahlukat, vapurda, kayıkta gezen, denizleri, okyanusları ve içindeki binbir yaratığı, uçakta giden gökyüzünün azamet ve dehşetini ve bilenler Kur’an’ı Kerimde bunlara ait ayetleri hatırlayıp halik-i kainatın kudretini, azametini düşünmeleri hep ayrı ayrı birer zikirdir ki Kuran Kerim ile memur olduğumuz zikirler bunlardır. Zikre mülazametten maksad da budur. Yoksa işi gücü bırakıp bir köşeye çekilerek tesbih çekmenin sevap yerine sorumluluğu artıracağını bilmek zamanı artık gelmiş ve geçmektedir. Evet sorumludur. Çünkü efdal-i ibadetin ne olduğunu ve hangi fiilin kendisi için ameli salih olacağını düşünüp öğrenmemiştir. Alimin, hakkın rızası için bilgisini yaymasını, parası olanın fazlasını, yine hakkın rızası için başkalarına dağıtması, bedeni güçlü olanın ona muhtaç olana ulaştırması ve kendisinde mevcut o kudretin Hak’kın bir lutfu olduğunu düşünerek hareket etmesi yine bir zikirdir. Zikri böyle etraflı anlamadan sofi huviyeti tahakkuk etmez.”25 Bu sözler zikrin amacını da ifade ederler. Biz bir kere daha kısaca ifade edersek zikirden amaç, mezkur (zikredilen) ile olmaktır. Allah’ı zikrettikçe o iman ve düşünce içinde derinleşip yoğunlaşarak O’na sevgi ve manevi yakınlık hissini duymaya çalışmaktır.26 Bu girişten sonra şimdi biz, konuyla ilgili ayet ve hadisleri, ashab-ı kiram’ın hayatındaki örnekleri yazarak zikrin dini delillerini bir parça belirtmek istiyoruz. Önce zikrin faziletine ve terkinin kötülüğüne dair ayetleri yazacak, daha sonra da, konu başlıklarına göre içinde hadis-i şeriflerin bir kısmını sıralayacak, bir nebze de, ashab-ı kiram’ın söz ve davranışlarını dile getireceğiz. [/COLOR][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Geylani Hz. ve Kadirilik
Zikrullah
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst