Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Aile ve Yaşam
Yuvanız Cennet Olsun mu?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="topraktoprak" data-source="post: 307121" data-attributes="member: 11795"><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlenirken attığınız adım ne kadar büyüktü bilmem?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Ne kadar koşmayı istediniz eşinizle?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Yorulunca birbirinize nasıl destek verdiniz?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Kim taşıdı diğerini, kim kaldırdı düşeni?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">İlk adımı birbirinizden mi beklediniz yoksa?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Neler düşlediniz bu uzun soluklu maratona başlarken?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Hani hep derler ya, "Evlilik aşkı öldürür!" diye.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Bu söze ne kadar inanıyorsunuz bilmem. Toplumdaki ailelere bakınca sözlerin beyinlerdeki etkisinin çok fazla olduğu görülüyor, yaşanıyor.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Böyle sözlere yenileri ilave edilip değiştirilmedikçe; bizler dünyamızın cenneti yuvalarımızı kurmakta zorlanacak gibiyiz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Sizin yuvanız cennet gibi mi?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Yoksa...</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Yazmak istemiyorum ve istiyorum ki, yuvaları cennet yapma yolunda adımlar atalım. Ne dersiniz? Evlerimizde yepyeni beyaz sayfalar açmaya, o mutlu ilk adımı yeniden atmaya hazır mısınız? </span></span><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>Evliliğe Hazır Olun</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlenmek kolay, sürdürmek zordur. Çaba, gayret, sabır, eğitim ister.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Biz ehliyet alırken bile sürücü kursuna gideriz, trafik bilgilerini ezberleriz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ama evlenirken... Evlilik nedir? Niçin evleniyoruz? Cevaplarını gerçekten bilmek istiyor muyuz?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlilikle ilgili hayaller kuruyor, koltuklara, takılara, çeyizlere milyarlar veriyoruz. Ama "Geçinme Sanatı" ve "Evlilikte Çatışma Çözme Sanatı", "Mutlu Olma Sanatı" gibi hayatımızı etkileyecek konularda bilgi edinmiyor ve rasgele bir evlilik felsefesi ile evleniyoruz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bu felsefeyi de zaten bizden önce büyüklerimiz belirliyor. "Gelinlikle çıktığın bu eve kefenle dönebilirsin!" ya da "Ayrılık şerefsizliktir!" gibi. Şimdi bu felsefe değişti tabiî, "Sakın çekme, geçinemezsen bırak gel!", "Gidebileceği yere kadar, ölene kadar değil!" şeklinde..</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Boşanma dillerde sakız olmuş&#133; Fedakârlık ve sabır ise unutulan şeyler.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlilikleri sürdürme çabası yok. Eşler de birbirine güvenmiyor.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Güven olmayınca, saygı ve sevgi dünden terk ediyor yuvaları.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Evlilik Felsefesi" olmadan, eşler ortak bir kültürle, ortak bir hedefe kilitlenmeden mutluluk olmuyor.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlilik dilinde, kavramları yeniden yorumlamalı aslında.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ben-sen yerine, biz&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Kullanma yerine, paylaşım&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Taş fırın" ya da "light" yerine, "beyefendi", "adam gibi adam" olmak (İstanbul beyefendisi)&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Bireysel özgürlükçü" bayan yerine, "ailece özgürlüğü benimseyen" hanımefendi olmak&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sevgiyi öldüren "emirler" yerine, sevgiye yol açan "ricâlar"...</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Kızdım, içime gömdüm" demek yerine, "açık iletişim" kurmak..</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Tekdir (azarlamak)" yerine "takdir" gibi. (Takdir edilen davranış mutlaka tekrar eder.) </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>Aklınızdan Geçmişin Olumsuz Anılarını Silin </strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Olumlu düşünün güzel anılarınızı hatırlayın. (Yok ki, deyip kötüleri değil.)</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlendiğiniz eşiniz; sizin dünyanız ve âhiretinizdeki yerinizi belirlemede en etkin kişidir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sizin için çok önemlidir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">O, babanızın, annenizin gelini, damadı değil; sizin kaderinizdir. (Kader deyince insan kendisinin etkisini unutup, boyun eğerek, başkasını suçlamamalı&#133<img src="data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7" class="smilie smilie--sprite smilie--sprite2" alt=";)" title="Wink ;)" loading="lazy" data-shortname=";)" /></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sizin eşinizdir, (bu bir.)</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Düğün karmaşasında yaşanan artılar eksiler, "şu isteklerim oldu, şunlar olmadı"lar artık bitti.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bunun suçlusu eşiniz değil. (bu iki.)</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Yuvanızda birbiriniz için yaptığınızı düşündüğünüz iyilikler, fedakârlıklar yok.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Yapılan fedakarlık "yuvanız" için, yani senin için değil, bizim için.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Artık sizi isteyen çok zengin, makam mevki sahibi kişilerin önemi yok.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Onlar da yok&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evlilik için iki kişi yeterlidir ve o iki kişi sizsiniz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Eşler zihinlerinde binlerce kişiyle evlenirse oturdukları 2 kişilik koltukta, akıllarındaki kişilerle oturmak zorunda kalırlar ve sığamazlar. O ev, o koltuk, onlara dar gelir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ne demiştik "geçmiş" geçti artık.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Şimdi, "şimdi" var.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ama birçok insan, geçmişin pişmanlıkları, geleceğin endişesi ile şimdiyi yaşayamadan, çoğu zaman bir gün bile yaşamadan bu hayattan göçüp gidiyor. (Siz farklı olun, farklı olmaya da kararlı!..)</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>Farklılıklarınızı Kabul Edin</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Evliliklerde atılan ilk adım, alınan tembihler (!) çerçevesinde eşimizi, kendi isteğimiz yönünde, aklımızdaki eş tipine benzetme ve bu uğurda her türlü kabalığı mübah görme eğilimidir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Gelin bir sahne canlandıralım gözümüzde:</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">İki eş, iki eliniz gibi olsun.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ellerinizi yan yana koyun. Üstüne yuvanız olan evi temsilen de bir kitap koyun.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sağlamca duruyor değil mi?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Şimdi, eşlerin birbirine benzetme çabasıyla, çatışmadan bıkan eşin, artık otomatik bir makine gibi hissizleşerek eşinin istediği kişi olduğunu düşünelim.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">O zaman evlilikte iki kişi yoktur. (Zâhirde var, ama gerçekte yoktur.) Tek kişi vardır. Böylece iki elinizi üst üste koyun ve evinizi simgeleyen kitabı üstüne koyun. Eski sağlamlığında mı?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Hele buna bir de zaman zaman zorunlu boyun eğişteki tepkileri koyarsak, sarsıntı şok bir depreme dönüşmez mi? Yıkılmaz mı yuva?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Her insan kendisidir. Parmak izi gibi eşsizdir. Onu tanımak ve farklılıkları olduğu gibi kabul etmek gerekir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">İletişimde bir ilke vardır, bu bizim de dilimizde olmalı:</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Ben, sen değilim,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sen de, ben değilsin,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ben senin gibi olmak için gelmedim bu dünyaya,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sen de benim gibi olmak için gelmedin bu dünyaya"</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bu eşlerin birbirine isyanı değildir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bencillik de değildir. </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ancak farklılıklar güç katar, renk katar hayata.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Nasıl ki, her yörenin bir mutfağı olması, ülkemiz için zenginlikse; İslâmî çizgideki her farklı adım da güzelliktir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Mesela Kâbe'ye yönelerek namaz kılan insanları düşünelim.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bazıları yan yana, ama karşı karşıya gibidirler. Bunlar, görüntüde karşı gibi ama nasıl aynı amaca hizmette iseler, kadın ve erkekler de farklılıkları ile hayatı zenginleştirirler.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Birbirinin üstünü değildirler. Hiçbir insan, hayata cinsiyeti gereği üstün başlamaz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Hepsi aynı temizliği, aynı potansiyeli taşırlar.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Kadın ve erkekler psikolojileri gereği, hayata birbirlerinden farklı bakarlar. Bu farklılıkları bilmek çatışmaları çözmede ilk adımdır. Nedir bu farklılıklar, şöyle bir bakalım: </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>a) Erkekler genellikle sonuca odaklanırlar. Kadınlar, sonuçla birlikte, sonuca giden yoldakilere de&#133;</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Mesela: Olay, yemek yemekse; erkekler, yemeğin hemen sofraya konmasına; hanımlarsa masanın örtüsüne, takım olan çatal kaşığa, günlük yemek takımının konmasına uğraşır. Beyler bu durumda hanımları tembellikle suçlamaya başlar. Tabiî ki karşı atak, her evde değişebilir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Yani hanımların ince ruhu, erkekler tarafından gereksiz teferruat olarak anlaşılmamalı. Tabiî hanımlar da erkeklerin kestirmeden sonuç istediğini unutmamalı, tedbir almalı.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px"><strong>b) Hanımlar bir anda birden çok işe odaklanabilirler. Erkekler ise odaklandıkları işi daha iyi yapma gayretiyle, çoğunlukla başka bir işle ilgilenmezler.</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong></strong>Hanımlar hem konuşup, hem örgü örebilir, hem de elleriyle çevreye müdahale edebilirken&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Erkekler yalnız bir işe; çok iyi odaklanırlar.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bu yüzden araba kullanırken, TV seyrederken hanımı dinleyemeyebilir. Sadece sonunda baş sallayıp, "ne demiştin" diye tekrarlatabilirler.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Hanım da bir söylediğini 3-4 kez tekrarladığında, önemsenmediğini düşünebilir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bu yaratılışın gerçeği, kendinizi üzmeyin, eşiniz tv seyrederken, kitap, gazete okurken, bilgisayar başındayken ona müdahale etmeyin.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Odak noktasını kendinize çevirin.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>c) Kadın ve erkeklerin stres tepkileri birbirinden farklıdır. Kadınlar strese girince konuşur. Erkekler strese girince susar.</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Ayrıca, kadınların günlük konuşma ihtiyacı günde 24 bin kelime, erkeklerinki ise 12 bin kelimedir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Erkekler çalışıyorsa, genelde bu sermayelerinin tamamını ya da 10 binini kullanıyor.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Kadınlar çalışıyor, toplantılara günlere gidiyorsa bile, 24 bin kelimenin ancak 12 - 18 binini kullanıyor.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Geriye akşam evde paylaşılması gereken; erkek için 2 bin, kadın için 12 bin kelime kalıyor? Bu durumda, uyuklayan erkeklerin başında konuşan hanımların olması ya da telefon faturalarının yüksek gelmesi tabiî değil mi?</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Konuşmak gerçekten bir ihtiyaçtır.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Dinlenilmek, önemsenmek de her insanın vazgeçilmez ihtiyacıdır. </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Dinlediğiniz, duygularını hissettiğiniz insanın varlığını kabul edersiniz, sesini duyduğunuzun değil&#133;</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Hanımlar konuşurken, akıl almak ister, ama çözüm için emirler duymak istemez. Konuşarak rahatlar.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">"Sen daha iyi bilirsin" cümlesini eşinden eleştirisiz, îmâsız bir ses tonuyla duymak ister. </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Erkeklerse genelde problemlerini çözene kadar susarlar, içlerine kapanırlar. Hanımın yardım isteğini reddederler. Kendileri çözüm üretmek isterler.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Hanım bu reddedilişi, uzaklaşmayı, kişiliğine bir haksızlık olarak algılar ve üzülüp eşinin üstüne daha çok gider.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Oysa düşünün gerilen bir lastik nasıl geri dönüyorsa, bu geçici durum da biter. Siz üstüne giderek bitiş sürecini uzatmış olursunuz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Beyler de hanımının yardım isteğini anlayışla karşılamalı, reddecekse bile nazikçe yapmalı ki, karşılıklı incinmeler yaşanmasın.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Biz birlikteyiz, ama farklı yaratılışlardayız, bu unutulmamalı.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Herkes karşısındaki eşini kendisi gibi biliyor. Ama karşımızdakinin nasıl olduğu daha önemli. Çünkü herkes kendine ait bir dille kendisine ulaşılmasını istiyor. </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Erkekçe ve kadınca..</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Bu iki dili de gerektiği yerde, muhatabımız için kullanmalıyız.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Kadına hitaben kadınca,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Erkeğe hitaben erkekçe,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Tıpkı Kur'ân'ın dili gibi.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>Sorunlara Eşinizle Birlikte Ortak Çözüm Bulun</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Millet olarak herkesin sorununa, devlet politikalarına, her yere rahatça burnumuzu sokup çözüm teklifleri geliştiririz. Ne var ki, kendi problemlerimizi çözme konusunda böyle bir hassasiyet gösteremeyiz.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Biz çözümün parçası olmayınca; çevredeki bütün akraba ve komşular, arkadaşlar bizim yerimize söz sahibi olur.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Oysa Nasrettin Hoca'nın baklava örneği ne güzeldir. Sorun bizimse size ne, sizinse bana ne. (Duyarsızlığı kasdetmiyorum. Aile problemlerini kastediyorum. Müminler birbirinin kardeşidir elbette.)</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sorunlar karşısında eşler tek vücut olmalı.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Tartışmalar, aileyi yıkmaz. Aileyi yıkan herkesin sorunu konuşmadan içine atmasıdır.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Çünkü içe atılan sorunlar içimizde "pimi çekilmiş bomba" gibi bir zaman gelir patlar. Bunun yerine çözmek, konuşmak en doğrusudur.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Çiftler birlikte gelişmeli ve değişmelidir. Biri kendisini geliştirip, diğeri aynı kalınca, ailenin atmosferi de değişir. Bu konuya özellikle hanımlar dikkat etmelidir. Çocuklarla, evle ilgilenip, kendimizi onlara adarken gelişen, değişen eşlerimize çoğu zaman yetişemiyoruz. Hiç kimse bizden "saçımızı süpürge etmemizi" istemiyor. Bunu önemsemiyor. Ama kendimizi geliştirmek, her zaman önemlidir. Sonra birden kendisini "evin ve eşinin annesi" gibi bulan hanım, eşinin "anne beni eversene" isteğine muhatap oluveriyor. Çok şahit olduğum bu manzaraların bitmesi gerektiğine inanıyorum. Eşinizin gizli özelliklerini paylaşmanız eşsiz bir hazineye sahip olmanız demektir.</span></span></p><p></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"><strong>Ailece Değişik Faaliyetler Yapın</strong></span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Aile bağlarını güçlendiren faaliyetlere (bayramlar, tatiller, aile yemekleri gibi) önem verin.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Aile toplantıları tüm ailenizin, konuşabilen en küçüğünün bile, mutlu olduğu anlar olarak hafızanızda kalsın.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Eğitimde kalıcılık, ancak duygulara hitap edildiğinde sağlanabilir.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Eğer yuvanızda huzur ve mutluluk varsa, yüzlerde tebessüm.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Dillerde takdirler, tatlı sevgi nağmeleri varsa,</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Sevgi, saygı, güven, mutluluk o yuvada çoktan yerini almıştır. </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Gülden terazi kurulur</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Gül, gül ile tartılır..</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Gül yüzle, gül kokulu cennet bahçesi yuvalar, </span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px"></span><span style="font-size: 15px">Mutluluğa&#133; geleceğe&#133; cennete umut kapısı açar.</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">Servet Öztürk</span></span></p><p><span style="color: #800000"><span style="font-size: 15px">sebnem dergisi</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="topraktoprak, post: 307121, member: 11795"] [COLOR=#800000][SIZE=4]Evlenirken attığınız adım ne kadar büyüktü bilmem? [/SIZE][SIZE=4]Ne kadar koşmayı istediniz eşinizle? [/SIZE][SIZE=4]Yorulunca birbirinize nasıl destek verdiniz? [/SIZE][SIZE=4]Kim taşıdı diğerini, kim kaldırdı düşeni? [/SIZE][SIZE=4]İlk adımı birbirinizden mi beklediniz yoksa? [/SIZE][SIZE=4]Neler düşlediniz bu uzun soluklu maratona başlarken? [/SIZE][SIZE=4]Hani hep derler ya, "Evlilik aşkı öldürür!" diye. [/SIZE][SIZE=4]Bu söze ne kadar inanıyorsunuz bilmem. Toplumdaki ailelere bakınca sözlerin beyinlerdeki etkisinin çok fazla olduğu görülüyor, yaşanıyor. [/SIZE][SIZE=4]Böyle sözlere yenileri ilave edilip değiştirilmedikçe; bizler dünyamızın cenneti yuvalarımızı kurmakta zorlanacak gibiyiz. [/SIZE][SIZE=4]Sizin yuvanız cennet gibi mi? [/SIZE][SIZE=4]Yoksa... Yazmak istemiyorum ve istiyorum ki, yuvaları cennet yapma yolunda adımlar atalım. Ne dersiniz? Evlerimizde yepyeni beyaz sayfalar açmaya, o mutlu ilk adımı yeniden atmaya hazır mısınız? [/SIZE][/COLOR][COLOR=#800000][SIZE=4][B]Evliliğe Hazır Olun[/B] Evlenmek kolay, sürdürmek zordur. Çaba, gayret, sabır, eğitim ister. Biz ehliyet alırken bile sürücü kursuna gideriz, trafik bilgilerini ezberleriz. Ama evlenirken... Evlilik nedir? Niçin evleniyoruz? Cevaplarını gerçekten bilmek istiyor muyuz? Evlilikle ilgili hayaller kuruyor, koltuklara, takılara, çeyizlere milyarlar veriyoruz. Ama "Geçinme Sanatı" ve "Evlilikte Çatışma Çözme Sanatı", "Mutlu Olma Sanatı" gibi hayatımızı etkileyecek konularda bilgi edinmiyor ve rasgele bir evlilik felsefesi ile evleniyoruz. Bu felsefeyi de zaten bizden önce büyüklerimiz belirliyor. "Gelinlikle çıktığın bu eve kefenle dönebilirsin!" ya da "Ayrılık şerefsizliktir!" gibi. Şimdi bu felsefe değişti tabiî, "Sakın çekme, geçinemezsen bırak gel!", "Gidebileceği yere kadar, ölene kadar değil!" şeklinde.. Boşanma dillerde sakız olmuş… Fedakârlık ve sabır ise unutulan şeyler. Evlilikleri sürdürme çabası yok. Eşler de birbirine güvenmiyor. Güven olmayınca, saygı ve sevgi dünden terk ediyor yuvaları. "Evlilik Felsefesi" olmadan, eşler ortak bir kültürle, ortak bir hedefe kilitlenmeden mutluluk olmuyor. Evlilik dilinde, kavramları yeniden yorumlamalı aslında. Ben-sen yerine, biz… Kullanma yerine, paylaşım… "Taş fırın" ya da "light" yerine, "beyefendi", "adam gibi adam" olmak (İstanbul beyefendisi)… "Bireysel özgürlükçü" bayan yerine, "ailece özgürlüğü benimseyen" hanımefendi olmak… Sevgiyi öldüren "emirler" yerine, sevgiye yol açan "ricâlar"... "Kızdım, içime gömdüm" demek yerine, "açık iletişim" kurmak.. "Tekdir (azarlamak)" yerine "takdir" gibi. (Takdir edilen davranış mutlaka tekrar eder.) [/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]Aklınızdan Geçmişin Olumsuz Anılarını Silin [/B] Olumlu düşünün güzel anılarınızı hatırlayın. (Yok ki, deyip kötüleri değil.) Evlendiğiniz eşiniz; sizin dünyanız ve âhiretinizdeki yerinizi belirlemede en etkin kişidir. Sizin için çok önemlidir. O, babanızın, annenizin gelini, damadı değil; sizin kaderinizdir. (Kader deyince insan kendisinin etkisini unutup, boyun eğerek, başkasını suçlamamalı…) Sizin eşinizdir, (bu bir.) Düğün karmaşasında yaşanan artılar eksiler, "şu isteklerim oldu, şunlar olmadı"lar artık bitti. Bunun suçlusu eşiniz değil. (bu iki.) Yuvanızda birbiriniz için yaptığınızı düşündüğünüz iyilikler, fedakârlıklar yok. Yapılan fedakarlık "yuvanız" için, yani senin için değil, bizim için. Artık sizi isteyen çok zengin, makam mevki sahibi kişilerin önemi yok. Onlar da yok… Evlilik için iki kişi yeterlidir ve o iki kişi sizsiniz. Eşler zihinlerinde binlerce kişiyle evlenirse oturdukları 2 kişilik koltukta, akıllarındaki kişilerle oturmak zorunda kalırlar ve sığamazlar. O ev, o koltuk, onlara dar gelir. Ne demiştik "geçmiş" geçti artık. Şimdi, "şimdi" var. Ama birçok insan, geçmişin pişmanlıkları, geleceğin endişesi ile şimdiyi yaşayamadan, çoğu zaman bir gün bile yaşamadan bu hayattan göçüp gidiyor. (Siz farklı olun, farklı olmaya da kararlı!..)[/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]Farklılıklarınızı Kabul Edin[/B] Evliliklerde atılan ilk adım, alınan tembihler (!) çerçevesinde eşimizi, kendi isteğimiz yönünde, aklımızdaki eş tipine benzetme ve bu uğurda her türlü kabalığı mübah görme eğilimidir. Gelin bir sahne canlandıralım gözümüzde: İki eş, iki eliniz gibi olsun. Ellerinizi yan yana koyun. Üstüne yuvanız olan evi temsilen de bir kitap koyun. Sağlamca duruyor değil mi? Şimdi, eşlerin birbirine benzetme çabasıyla, çatışmadan bıkan eşin, artık otomatik bir makine gibi hissizleşerek eşinin istediği kişi olduğunu düşünelim. O zaman evlilikte iki kişi yoktur. (Zâhirde var, ama gerçekte yoktur.) Tek kişi vardır. Böylece iki elinizi üst üste koyun ve evinizi simgeleyen kitabı üstüne koyun. Eski sağlamlığında mı? Hele buna bir de zaman zaman zorunlu boyun eğişteki tepkileri koyarsak, sarsıntı şok bir depreme dönüşmez mi? Yıkılmaz mı yuva? Her insan kendisidir. Parmak izi gibi eşsizdir. Onu tanımak ve farklılıkları olduğu gibi kabul etmek gerekir. İletişimde bir ilke vardır, bu bizim de dilimizde olmalı: "Ben, sen değilim, Sen de, ben değilsin, Ben senin gibi olmak için gelmedim bu dünyaya, Sen de benim gibi olmak için gelmedin bu dünyaya" Bu eşlerin birbirine isyanı değildir. Bencillik de değildir. Ancak farklılıklar güç katar, renk katar hayata. Nasıl ki, her yörenin bir mutfağı olması, ülkemiz için zenginlikse; İslâmî çizgideki her farklı adım da güzelliktir. Mesela Kâbe'ye yönelerek namaz kılan insanları düşünelim. Bazıları yan yana, ama karşı karşıya gibidirler. Bunlar, görüntüde karşı gibi ama nasıl aynı amaca hizmette iseler, kadın ve erkekler de farklılıkları ile hayatı zenginleştirirler. Birbirinin üstünü değildirler. Hiçbir insan, hayata cinsiyeti gereği üstün başlamaz. Hepsi aynı temizliği, aynı potansiyeli taşırlar. Kadın ve erkekler psikolojileri gereği, hayata birbirlerinden farklı bakarlar. Bu farklılıkları bilmek çatışmaları çözmede ilk adımdır. Nedir bu farklılıklar, şöyle bir bakalım: [/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]a) Erkekler genellikle sonuca odaklanırlar. Kadınlar, sonuçla birlikte, sonuca giden yoldakilere de…[/B] Mesela: Olay, yemek yemekse; erkekler, yemeğin hemen sofraya konmasına; hanımlarsa masanın örtüsüne, takım olan çatal kaşığa, günlük yemek takımının konmasına uğraşır. Beyler bu durumda hanımları tembellikle suçlamaya başlar. Tabiî ki karşı atak, her evde değişebilir. Yani hanımların ince ruhu, erkekler tarafından gereksiz teferruat olarak anlaşılmamalı. Tabiî hanımlar da erkeklerin kestirmeden sonuç istediğini unutmamalı, tedbir almalı. [/SIZE][SIZE=4][B]b) Hanımlar bir anda birden çok işe odaklanabilirler. Erkekler ise odaklandıkları işi daha iyi yapma gayretiyle, çoğunlukla başka bir işle ilgilenmezler. [/B]Hanımlar hem konuşup, hem örgü örebilir, hem de elleriyle çevreye müdahale edebilirken… Erkekler yalnız bir işe; çok iyi odaklanırlar. Bu yüzden araba kullanırken, TV seyrederken hanımı dinleyemeyebilir. Sadece sonunda baş sallayıp, "ne demiştin" diye tekrarlatabilirler. Hanım da bir söylediğini 3-4 kez tekrarladığında, önemsenmediğini düşünebilir. Bu yaratılışın gerçeği, kendinizi üzmeyin, eşiniz tv seyrederken, kitap, gazete okurken, bilgisayar başındayken ona müdahale etmeyin. Odak noktasını kendinize çevirin.[/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]c) Kadın ve erkeklerin stres tepkileri birbirinden farklıdır. Kadınlar strese girince konuşur. Erkekler strese girince susar.[/B] Ayrıca, kadınların günlük konuşma ihtiyacı günde 24 bin kelime, erkeklerinki ise 12 bin kelimedir. Erkekler çalışıyorsa, genelde bu sermayelerinin tamamını ya da 10 binini kullanıyor. Kadınlar çalışıyor, toplantılara günlere gidiyorsa bile, 24 bin kelimenin ancak 12 - 18 binini kullanıyor. Geriye akşam evde paylaşılması gereken; erkek için 2 bin, kadın için 12 bin kelime kalıyor? Bu durumda, uyuklayan erkeklerin başında konuşan hanımların olması ya da telefon faturalarının yüksek gelmesi tabiî değil mi? Konuşmak gerçekten bir ihtiyaçtır. Dinlenilmek, önemsenmek de her insanın vazgeçilmez ihtiyacıdır. Dinlediğiniz, duygularını hissettiğiniz insanın varlığını kabul edersiniz, sesini duyduğunuzun değil… Hanımlar konuşurken, akıl almak ister, ama çözüm için emirler duymak istemez. Konuşarak rahatlar. "Sen daha iyi bilirsin" cümlesini eşinden eleştirisiz, îmâsız bir ses tonuyla duymak ister. Erkeklerse genelde problemlerini çözene kadar susarlar, içlerine kapanırlar. Hanımın yardım isteğini reddederler. Kendileri çözüm üretmek isterler. Hanım bu reddedilişi, uzaklaşmayı, kişiliğine bir haksızlık olarak algılar ve üzülüp eşinin üstüne daha çok gider. Oysa düşünün gerilen bir lastik nasıl geri dönüyorsa, bu geçici durum da biter. Siz üstüne giderek bitiş sürecini uzatmış olursunuz. Beyler de hanımının yardım isteğini anlayışla karşılamalı, reddecekse bile nazikçe yapmalı ki, karşılıklı incinmeler yaşanmasın. Biz birlikteyiz, ama farklı yaratılışlardayız, bu unutulmamalı. Herkes karşısındaki eşini kendisi gibi biliyor. Ama karşımızdakinin nasıl olduğu daha önemli. Çünkü herkes kendine ait bir dille kendisine ulaşılmasını istiyor. Erkekçe ve kadınca.. Bu iki dili de gerektiği yerde, muhatabımız için kullanmalıyız. Kadına hitaben kadınca, Erkeğe hitaben erkekçe, Tıpkı Kur'ân'ın dili gibi.[/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]Sorunlara Eşinizle Birlikte Ortak Çözüm Bulun[/B] Millet olarak herkesin sorununa, devlet politikalarına, her yere rahatça burnumuzu sokup çözüm teklifleri geliştiririz. Ne var ki, kendi problemlerimizi çözme konusunda böyle bir hassasiyet gösteremeyiz. Biz çözümün parçası olmayınca; çevredeki bütün akraba ve komşular, arkadaşlar bizim yerimize söz sahibi olur. Oysa Nasrettin Hoca'nın baklava örneği ne güzeldir. Sorun bizimse size ne, sizinse bana ne. (Duyarsızlığı kasdetmiyorum. Aile problemlerini kastediyorum. Müminler birbirinin kardeşidir elbette.) Sorunlar karşısında eşler tek vücut olmalı. Tartışmalar, aileyi yıkmaz. Aileyi yıkan herkesin sorunu konuşmadan içine atmasıdır. Çünkü içe atılan sorunlar içimizde "pimi çekilmiş bomba" gibi bir zaman gelir patlar. Bunun yerine çözmek, konuşmak en doğrusudur. Çiftler birlikte gelişmeli ve değişmelidir. Biri kendisini geliştirip, diğeri aynı kalınca, ailenin atmosferi de değişir. Bu konuya özellikle hanımlar dikkat etmelidir. Çocuklarla, evle ilgilenip, kendimizi onlara adarken gelişen, değişen eşlerimize çoğu zaman yetişemiyoruz. Hiç kimse bizden "saçımızı süpürge etmemizi" istemiyor. Bunu önemsemiyor. Ama kendimizi geliştirmek, her zaman önemlidir. Sonra birden kendisini "evin ve eşinin annesi" gibi bulan hanım, eşinin "anne beni eversene" isteğine muhatap oluveriyor. Çok şahit olduğum bu manzaraların bitmesi gerektiğine inanıyorum. Eşinizin gizli özelliklerini paylaşmanız eşsiz bir hazineye sahip olmanız demektir.[/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4][B]Ailece Değişik Faaliyetler Yapın[/B] Aile bağlarını güçlendiren faaliyetlere (bayramlar, tatiller, aile yemekleri gibi) önem verin. Aile toplantıları tüm ailenizin, konuşabilen en küçüğünün bile, mutlu olduğu anlar olarak hafızanızda kalsın. Eğitimde kalıcılık, ancak duygulara hitap edildiğinde sağlanabilir. Eğer yuvanızda huzur ve mutluluk varsa, yüzlerde tebessüm. Dillerde takdirler, tatlı sevgi nağmeleri varsa, Sevgi, saygı, güven, mutluluk o yuvada çoktan yerini almıştır. Gülden terazi kurulur Gül, gül ile tartılır.. Gül yüzle, gül kokulu cennet bahçesi yuvalar, [/SIZE][SIZE=4]Mutluluğa… geleceğe… cennete umut kapısı açar. Servet Öztürk[/SIZE][/COLOR] [COLOR=#800000][SIZE=4]sebnem dergisi[/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Aile ve Yaşam
Yuvanız Cennet Olsun mu?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst