Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Çocuk Gemisi
Güzel Dinimi Öğreniyorum
Sevgili Peygamberim
Yİne rÜya ve kurban
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="heysem" data-source="post: 243805" data-attributes="member: 1004658"><p>Ve doğruca Kâbe' ye varıp kur'a attı ve isim düştü: </p><p> </p><p><strong><span style="color: green">- Abdullah!..</span></strong> </p><p>Kur'a en küçük oğlu Abdullah'a düşmüştü. O da kaderine boyun eğdi... İlâhi tecelliye bakınız ki, kurban olmak Peygamber babası Abdullah' a kaldı... Demek bu fidan boylu, gümüş bedenli güzel genç, kurban edilecek... </p><p>Abdülmuttalib, eline bir bıçak aldı, Abdullah'ı bileğinden yakaladığı gibi bir kenara çekti ve boğazlamaya hazırlandı... O ân Kureyş uluları koşuştular: </p><p><strong><span style="color: green">- Olmaz, yâ Abdülmuttalib, olmaz!</span></strong> </p><p>Abdülmuttalib başını kaldırıp sordu: </p><p><strong><span style="color: green">- Neden olmasın?</span></strong> </p><p>Cevap verdiler: </p><p><strong><span style="color: green">- Biz senin oğlunu bu tarzda boğazlamana razı değiliz! </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Oğul benim değil mi? </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Senin! </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- O halde size ne oluyor? </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Şu oluyor, yâ Abdülmuttalib! Aramızda evlât kurban etmek âdeti yerleşir ve önüne gelen, oğlunu nezreder ve Kâbe'ye getirip boğazlamaya kalkar... Sen Rabbinden başka bir yol iste ve onu razı etmeye çalış... </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Nasıl bir yol? </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Duyduğumuza göre Hayber Kalesi'nde yaman bir Yahudi karısı varmış, adı Kutbe'ymiş acayip kâhineymiş... Ona git, sana bir çıkış yolu göstersin...</span></strong> </p><p>Zaten cehalet devrinin Arapları, müşkül bir işleri olduğu zaman hemen bir kâhine giderler ve ona danışırlardı... Abdülmuttalib'e de bu yolu göstermişlerdi... </p><p>Abdülmuttalib, yanına yakınlarından birkaç kişi alıp Hayber'in yolunu tuttu. Oraya varıp kadını buldu ve olanları bir bir anlattı ve dedi: </p><p><strong><span style="color: green">- Bize bir yol, bir çâre var mı?</span></strong> </p><p>Acûze kazma dişlerini gösteren bir sırıtışla atıldı: </p><p><strong><span style="color: green">- Elbette var! </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Nasıl? </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Kureyş âdetince bir adamın diyeti nedir? </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- On deve... </span></strong></p><p><strong><span style="color: green">- Şimdi gidin, on deve alıp Abdullah ile develer arasında kura çekin!.. Kur'a develere düşerse ne âlâ; düşmezse on deve daha ekleyin ve yine kur'a çekin... Kur'a develere düşünceye dek her defa onar onar develeri fazlalaştırın !.. Kur'a develere düşünce de hepsini birden kurban edip bu dâvanın içinden çıkın... Kur'a develere düştü mü Rabbimiz râzı olmuş demektir...</span></strong> </p><p> </p><p>Abdülmuttalib sevinç içinde koştu. Yahudi karısının dediğini harfi harfine yerine getirdi.. Her on deveye bir kur'a... Kur'a her defasında Abdullah'a düşüyordu... Nihayet onuncu tecrübe ve yüzüncü devede kur'a develere isabet etti... Abdullah kurtulmuştu... </p><p>Abdülmuttalib, yüz deveyi birden kurban etti... Günlerce insan, kuş, yırtıcı hayvan, develeri yiye yiye bitiremediler. </p><p> </p><p>Abdullah, Allah Resûlünün babasıdır. Aziz ve Celil olan Allah, kulu ve Peygamberi Hazret- i İbrahim'den de oğlunu Hak yoluna kurban etmesini istemişti. Hazret-i İbrahim, durumu mübarek oğluna açınca, oğlu Hazret-i İsmail'den şu cevabı almıştı: </p><p> </p><p><strong><span style="color: green">"Babacığım, emrolunduğunu yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın"</span></strong> </p><p> </p><p>Yüceler yücesi Allah'ın hikmetine bakınız ki, asırlar ve devirler geçtikten sonra bu tertemiz sülâleden bir başka baba imtihana tâbi tutuluyordu. Babadan bir evlâdının kurban edilmesi isteniyordu. Bu oğul! da o billûrlardan daha duru ve daha temiz sülâleden olduğunu ispat etmiş, tıpkı dedesi ve ceddi Hazret-i İsmâil gibi Allah'ın yüce emrine boyun eğmişti... Her iki babayı da Allah, sabırlarının ve itaatlarının karşılığı olarak mükâfatlandırdı... </p><p> </p><p><span style="color: darkgreen">Bunun içindir ki âlemlere rahmet olan sevgili Peygamberimiz:</span> </p><p><strong><span style="color: green">- Ben iki kurbanlığın oğluyum!..</span></strong> buyurmuşlardır...</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="heysem, post: 243805, member: 1004658"] Ve doğruca Kâbe' ye varıp kur'a attı ve isim düştü: [B][COLOR=green]- Abdullah!..[/COLOR][/B] Kur'a en küçük oğlu Abdullah'a düşmüştü. O da kaderine boyun eğdi... İlâhi tecelliye bakınız ki, kurban olmak Peygamber babası Abdullah' a kaldı... Demek bu fidan boylu, gümüş bedenli güzel genç, kurban edilecek... Abdülmuttalib, eline bir bıçak aldı, Abdullah'ı bileğinden yakaladığı gibi bir kenara çekti ve boğazlamaya hazırlandı... O ân Kureyş uluları koşuştular: [B][COLOR=green]- Olmaz, yâ Abdülmuttalib, olmaz![/COLOR][/B] Abdülmuttalib başını kaldırıp sordu: [B][COLOR=green]- Neden olmasın?[/COLOR][/B] Cevap verdiler: [B][COLOR=green]- Biz senin oğlunu bu tarzda boğazlamana razı değiliz! [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Oğul benim değil mi? [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Senin! [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- O halde size ne oluyor? [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Şu oluyor, yâ Abdülmuttalib! Aramızda evlât kurban etmek âdeti yerleşir ve önüne gelen, oğlunu nezreder ve Kâbe'ye getirip boğazlamaya kalkar... Sen Rabbinden başka bir yol iste ve onu razı etmeye çalış... [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Nasıl bir yol? [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Duyduğumuza göre Hayber Kalesi'nde yaman bir Yahudi karısı varmış, adı Kutbe'ymiş acayip kâhineymiş... Ona git, sana bir çıkış yolu göstersin...[/COLOR][/B] Zaten cehalet devrinin Arapları, müşkül bir işleri olduğu zaman hemen bir kâhine giderler ve ona danışırlardı... Abdülmuttalib'e de bu yolu göstermişlerdi... Abdülmuttalib, yanına yakınlarından birkaç kişi alıp Hayber'in yolunu tuttu. Oraya varıp kadını buldu ve olanları bir bir anlattı ve dedi: [B][COLOR=green]- Bize bir yol, bir çâre var mı?[/COLOR][/B] Acûze kazma dişlerini gösteren bir sırıtışla atıldı: [B][COLOR=green]- Elbette var! [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Nasıl? [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Kureyş âdetince bir adamın diyeti nedir? [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- On deve... [/COLOR][/B] [B][COLOR=green]- Şimdi gidin, on deve alıp Abdullah ile develer arasında kura çekin!.. Kur'a develere düşerse ne âlâ; düşmezse on deve daha ekleyin ve yine kur'a çekin... Kur'a develere düşünceye dek her defa onar onar develeri fazlalaştırın !.. Kur'a develere düşünce de hepsini birden kurban edip bu dâvanın içinden çıkın... Kur'a develere düştü mü Rabbimiz râzı olmuş demektir...[/COLOR][/B] Abdülmuttalib sevinç içinde koştu. Yahudi karısının dediğini harfi harfine yerine getirdi.. Her on deveye bir kur'a... Kur'a her defasında Abdullah'a düşüyordu... Nihayet onuncu tecrübe ve yüzüncü devede kur'a develere isabet etti... Abdullah kurtulmuştu... Abdülmuttalib, yüz deveyi birden kurban etti... Günlerce insan, kuş, yırtıcı hayvan, develeri yiye yiye bitiremediler. Abdullah, Allah Resûlünün babasıdır. Aziz ve Celil olan Allah, kulu ve Peygamberi Hazret- i İbrahim'den de oğlunu Hak yoluna kurban etmesini istemişti. Hazret-i İbrahim, durumu mübarek oğluna açınca, oğlu Hazret-i İsmail'den şu cevabı almıştı: [B][COLOR=green][/COLOR][/B] [B][COLOR=green]"Babacığım, emrolunduğunu yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın"[/COLOR][/B] Yüceler yücesi Allah'ın hikmetine bakınız ki, asırlar ve devirler geçtikten sonra bu tertemiz sülâleden bir başka baba imtihana tâbi tutuluyordu. Babadan bir evlâdının kurban edilmesi isteniyordu. Bu oğul! da o billûrlardan daha duru ve daha temiz sülâleden olduğunu ispat etmiş, tıpkı dedesi ve ceddi Hazret-i İsmâil gibi Allah'ın yüce emrine boyun eğmişti... Her iki babayı da Allah, sabırlarının ve itaatlarının karşılığı olarak mükâfatlandırdı... [COLOR=darkgreen]Bunun içindir ki âlemlere rahmet olan sevgili Peygamberimiz:[/COLOR] [B][COLOR=green]- Ben iki kurbanlığın oğluyum!..[/COLOR][/B] buyurmuşlardır... [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Çocuk Gemisi
Güzel Dinimi Öğreniyorum
Sevgili Peygamberim
Yİne rÜya ve kurban
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst