Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Vecize Analizi
Vecize Analizi: 34 Hastaları hoşnut etmek
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Livza" data-source="post: 410034" data-attributes="member: 8422"><p><strong>Cevap: Vecize AnaliziDers 34.Hastaların kalbini hoşnud etmek, teselli vermek, mühim b</strong></p><p></p><p>Hasta ve Dertlilerle Meşgul Olmak</p><p>Toplumdaki kalbi kırık insanların bir kısmı da hasta ve dertli kimselerdir. Sağlık ve sıhhat, Cenâb-ı Hakk’ın insana lutfettiği pek kıymetli bir nîmettir. Ne yazık ki insan, onun kıymetini ancak hastalanınca tam olarak anlayabilir. Hastalanan ve bir derde mübtelâ olan kimse, acziyetini idrâk eder, kalbi kırık olur ve mânen Allah Teâlâ’ya yakınlaşır.</p><p>Sâdî-i Şirâzî, hastanın hâlet-i rûhiyesini ifâde için şöyle der:</p><p>“Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir.”</p><p>Bir şâir de bu mânâyı şöyle terennüm eder:</p><p>Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir,</p><p></p><p>Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâat?!</p><p></p><p>“En uzun gecenin ne olduğunu yıldızlara bakarak hüküm çıkaran müneccimle vakitleri ayarlayan muvakkit ne bilir! Gecelerin kaç saat olduğunu sen, gam ve kederlere mübtelâ olan muzdariplere sor!”</p><p></p><p>Hayatta âcizliği tattığı için gönlü kırıklık içinde bulunan bir hasta, elbette dostlarının, akrabâlarının ve komşularının kendisini arayıp sormasını, ziyâret etmesini arzu eder. Böyle gönlü kırık bir hastayı ziyâret edip hâlini hatırını sormak ve tesellî etmek, Allâh’ın rızâsına medâr olan mühim bir hizmet ve ibâdettir.</p><p>Hasta ziyâreti “sünnet-i müekkede”dir. “Vâcip” olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Bir hastayı, muhîtinden kimse ziyâret etmez ve ihtiyaçlarını karşılamazsa, orada yaşayan bütün müslümanlar bundan mes’ûl olurlar.</p><p>Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:</p><p>“Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyâret etmek, cenâzeye iştirâk etmek, dâvete icâbet etmek, aksırana «Yerhamukellah: Allah sana merhamet eylesin!» demek.” (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4)</p><p>Hastaları ziyâret etmek, fazîletli bir amel-i sâlihtir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hasta ziyâretinin fazîletini şu hadîs-i şerîfleriyle beyan buyurmuştur:</p><p>“Bir insan, bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir:</p><p></p><p>«Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!»” (Tirmizî, Birr, 64/2008; İbn-i Mâce, Cenâiz, 2)</p><p>“Hasta ziyâretinde bulunan kimse, dönünceye kadar cennet yolundadır.” (Müslim, Birr, 39)</p><p>“Bir müslüman, hasta bir müslüman kardeşini ziyârete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.”</p><p></p><p>“–Ey Allâh’ın Rasûlü, cennet hurfesi nedir?” diye sorulunca da:</p><p>“–Cennet yemişidir.” buyurdular. (Müslim, Birr, 40-42)</p><p>Bu mühim vazîfeyi ihmâl etmek ise, müslüman için büyük bir kayıp ve ağır bir mes’ûliyettir. Peygamber Efendimiz bunu şöyle haber verir:</p><p>“Allah Teâlâ, kıyâmet gününde şöyle buyurur:</p><p></p><p>«–Ey Âdemoğlu! Hastalandım, Ben’i ziyâret etmedin!»</p><p></p><p>Âdemoğlu:</p><p></p><p>«–Sen Âlemlerin Rabbi iken ben Sen’i nasıl ziyâret edebilirdim?» der.</p><p></p><p>Allah Teâlâ:</p><p></p><p>«–Falan kulum hastalandı, ziyâretine gitmedin. Onu ziyâret etseydin, Ben’i onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?”</p><p></p><p>buyurur…” (Müslim, Birr, 43)</p><p>Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, hastanın yaptığı duânın meleklerin duâsı gibi olduğunu bildirmiş[99]ve:</p><p>“Hastayı ziyâret edin ve ondan size duâ edivermesini isteyin. Zîrâ hastanın duâsı makbuldür. Günâhı da affedilir.” buyurmuştur. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 57)</p><p>Hastanın yanında ümitvâr olunmalı ve Efendimiz’in şu tavsiyesine uyulmalıdır:</p><p>“Hasta veya ölünün başında bulunduğunuz zaman güzel sözler söyleyiniz. Zîrâ melekler sizin duâlarınıza âmîn derler.” (Müslim, Cenâiz, 6; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 15)</p><p>Şayet hasta ölmek üzere ise, ona; “Lâ ilâhe illallah” diyerek telkinde bulunulmalıdır.[100]Fakat bu hususta hastayı zorlamak veya Kelime-i Tevhîd’i söylemesi için ısrarcı olmak da doğru değildir. Zîrâ sıkıntılı ânında hastayı kızdırarak “Lâ ilâhe illallah” demeden ölmesine sebep olunur ki, bu da en büyük felâketlerden biridir.</p><p>Ayrıca hasta ziyâreti kısa tutulmalı, bir ihtiyacı varsa seve seve yerine getirilmelidir.</p><p></p><p></p><p></p><p>Osman Nuri Topbas</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Livza, post: 410034, member: 8422"] [b]Cevap: Vecize AnaliziDers 34.Hastaların kalbini hoşnud etmek, teselli vermek, mühim b[/b] Hasta ve Dertlilerle Meşgul Olmak Toplumdaki kalbi kırık insanların bir kısmı da hasta ve dertli kimselerdir. Sağlık ve sıhhat, Cenâb-ı Hakk’ın insana lutfettiği pek kıymetli bir nîmettir. Ne yazık ki insan, onun kıymetini ancak hastalanınca tam olarak anlayabilir. Hastalanan ve bir derde mübtelâ olan kimse, acziyetini idrâk eder, kalbi kırık olur ve mânen Allah Teâlâ’ya yakınlaşır. Sâdî-i Şirâzî, hastanın hâlet-i rûhiyesini ifâde için şöyle der: “Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir.” Bir şâir de bu mânâyı şöyle terennüm eder: Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir, Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâat?! “En uzun gecenin ne olduğunu yıldızlara bakarak hüküm çıkaran müneccimle vakitleri ayarlayan muvakkit ne bilir! Gecelerin kaç saat olduğunu sen, gam ve kederlere mübtelâ olan muzdariplere sor!” Hayatta âcizliği tattığı için gönlü kırıklık içinde bulunan bir hasta, elbette dostlarının, akrabâlarının ve komşularının kendisini arayıp sormasını, ziyâret etmesini arzu eder. Böyle gönlü kırık bir hastayı ziyâret edip hâlini hatırını sormak ve tesellî etmek, Allâh’ın rızâsına medâr olan mühim bir hizmet ve ibâdettir. Hasta ziyâreti “sünnet-i müekkede”dir. “Vâcip” olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Bir hastayı, muhîtinden kimse ziyâret etmez ve ihtiyaçlarını karşılamazsa, orada yaşayan bütün müslümanlar bundan mes’ûl olurlar. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyâret etmek, cenâzeye iştirâk etmek, dâvete icâbet etmek, aksırana «Yerhamukellah: Allah sana merhamet eylesin!» demek.” (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4) Hastaları ziyâret etmek, fazîletli bir amel-i sâlihtir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hasta ziyâretinin fazîletini şu hadîs-i şerîfleriyle beyan buyurmuştur: “Bir insan, bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir: «Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!»” (Tirmizî, Birr, 64/2008; İbn-i Mâce, Cenâiz, 2) “Hasta ziyâretinde bulunan kimse, dönünceye kadar cennet yolundadır.” (Müslim, Birr, 39) “Bir müslüman, hasta bir müslüman kardeşini ziyârete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.” “–Ey Allâh’ın Rasûlü, cennet hurfesi nedir?” diye sorulunca da: “–Cennet yemişidir.” buyurdular. (Müslim, Birr, 40-42) Bu mühim vazîfeyi ihmâl etmek ise, müslüman için büyük bir kayıp ve ağır bir mes’ûliyettir. Peygamber Efendimiz bunu şöyle haber verir: “Allah Teâlâ, kıyâmet gününde şöyle buyurur: «–Ey Âdemoğlu! Hastalandım, Ben’i ziyâret etmedin!» Âdemoğlu: «–Sen Âlemlerin Rabbi iken ben Sen’i nasıl ziyâret edebilirdim?» der. Allah Teâlâ: «–Falan kulum hastalandı, ziyâretine gitmedin. Onu ziyâret etseydin, Ben’i onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?” buyurur…” (Müslim, Birr, 43) Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, hastanın yaptığı duânın meleklerin duâsı gibi olduğunu bildirmiş[99]ve: “Hastayı ziyâret edin ve ondan size duâ edivermesini isteyin. Zîrâ hastanın duâsı makbuldür. Günâhı da affedilir.” buyurmuştur. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 57) Hastanın yanında ümitvâr olunmalı ve Efendimiz’in şu tavsiyesine uyulmalıdır: “Hasta veya ölünün başında bulunduğunuz zaman güzel sözler söyleyiniz. Zîrâ melekler sizin duâlarınıza âmîn derler.” (Müslim, Cenâiz, 6; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 15) Şayet hasta ölmek üzere ise, ona; “Lâ ilâhe illallah” diyerek telkinde bulunulmalıdır.[100]Fakat bu hususta hastayı zorlamak veya Kelime-i Tevhîd’i söylemesi için ısrarcı olmak da doğru değildir. Zîrâ sıkıntılı ânında hastayı kızdırarak “Lâ ilâhe illallah” demeden ölmesine sebep olunur ki, bu da en büyük felâketlerden biridir. Ayrıca hasta ziyâreti kısa tutulmalı, bir ihtiyacı varsa seve seve yerine getirilmelidir. Osman Nuri Topbas [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Vecize Analizi
Vecize Analizi: 34 Hastaları hoşnut etmek
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst