Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Üç Edep
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 381904" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="font-size: 12px">Üç Edep</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir işin edebini bilmek, o işi başarmak için gerekli olan inceliği bilmek demektir. Yani işin kendine has sırrını, püf noktasını bilmektir. Bunun gibi nefs-i emmareden (kötülüğü emreden, insanı kötülük yapmaya sevk eden nefsten) kurtulmanın yolu da üç edebe riayetten, üç ince noktaya dikkat etmekten geçer. Bunlar olmadan nefsle mücahede gerçekleşmez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bunlardan ilki mahviyettir.</strong> </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yani Allah yolcusu sâlik kendini bütün yaratılmışların en aşağısı olarak görür. Fakiri, zayıfı, güçsüzü düşük görmez, zenginin, muktedirin, meliklerin yanında yer almaz. Halinden şikayet etmez, kimseden bir şey beklemez, başkalarının iyiliğini gözetir. Böyle insanlara fütüvvet ehli denirdi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hasan Basrî hazretleri de fütüvvet ehlinden bir zat olup, kimi görse kendinden iyi, üstün olduğunu düşünürdü. Bir keresinde şöyle bir olay yaşamıştı:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Bir gün </span><a href="http://semerkanddergisi.com/tag/dicle-nehri/" target="_blank"><span style="color: #000000">Dicle Nehri</span></a><span style="color: #000000"> kenarında yürürken, yanında kadın ve şarap rengi içecek bulunan bir adam gördü. Yanındaki kadınla haram işliyor, şarap içiyor zannetti. Bir an için kendisini o adamdan farklı, üstün gördü. O sırada karşı kıyıdan gelmekte olan bir </span><a href="http://semerkanddergisi.com/tag/sandal/" target="_blank"><span style="color: #000000">sandal</span></a><span style="color: #000000"> devrildi. İçindekiler Dicle’nin sularına düştüler.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Kıyıda kadınla oturmakta olan adam suyun üzerinde yürüyerek gitti, boğulmak üzere olan birini tutup çıkardı. Sonra bir diğerini çıkardı ve dönüp Hasan Basrî hazretlerine “Ey Hasan, hani benden üstündün? Gel birini de sen çıkar sudan!” dedi ve ilave etti:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">“İçtiğim şarap değil şuruptu. Yanımdaki kadın ise annemdi. Sen fütüvvet makamını muhafaza edemedin.”</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Kimin ne olduğu, akıbetinin ne olacağı bilinmez. “Şu adam inkârcı” dersin, tövbekâr olup müslüman olabilir. Aksi de olur. Onun için kimseden iyi olduğumuzu düşünemeyiz. Şah-ı Nakşibend k.s. hazretleri şöyle buyuruyor: “Bu yola girmek isteyenler kendilerini </span><a href="http://semerkanddergisi.com/tag/firavun/" target="_blank"><span style="color: #000000">Firavun</span></a><span style="color: #000000">’dan yüz derece aşağı görmedikçe giremezler. Girseler de ilerleyemezler.” </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Muhammed Parisa k.s. hazretleri de şöyle buyuruyor: “Nefsini kendi ölçülerinle tartma. Kendini emsalinle, senin gibi olanlarla da kıyaslama. Sadıklarla, sıddıklarla, Allah adamlarıyla kıyasla ki ne kadar iflas ettiğini anlayasın.”</span></p><p><span style="font-size: 12px">Kimsenin kötülüğünü örnek alma, başkaları şöyle yapıyor, ben niye yapmayayım deme. Herkesin kötülüğü kendine zarar verir. Sen Hakk’ın fermanına razı ol.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Buyuruluyor ki, “Nefsini dert etmedikçe (onu sorunlu, problemli görmedikçe) mürit yol alamaz.” Hiç kimsenin, nefsinin isyanına karşı çıkmadan ıslah olduğu görülmemiştir. Arifler demiştir ki: “Yaratılmışlar içinde en ahmak, en karanlık varlık nefistir. Yazıklar olsun o insana ki bu cahile köle olur.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>İkinci edep, setr-i kabahat etmektir.</strong> </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yani başkalarının kusurlarını örtmek, ayıplarını ortaya çıkarmamaktır. Kişi, kusurlu kimseyi hatasından vazgeçirmeye çalışır. Fakat bu esnada bile kendini ondan üstün görmez. Kusurundan vazgeçerse de bunu Allah’ın lütfundan bilir, kendinden değil.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Üçüncüsü de hubb-ı dünyayı terk etmektir.</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">Yani dünyaya olan sevgiyi terk ederek Allah Tealâ’yı sevmenin bütün sevgilerin üzerinde olduğunu bilmek. Yıkılıp yok olacak dünyayı sevmek aklın işi değildir. Yaratılmışların şerriyle dolu bu yere meyli kişinin cahilliğindendir.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu üç edebe riayet etmek ve nefsin elinden kurtulmaya çokça gayret etmek gerekir. Allah’ın izniyle böylece kurtuluş mümkün olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mehmet Ildırar</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 381904, member: 1004566"] [SIZE=3]Üç Edep Bir işin edebini bilmek, o işi başarmak için gerekli olan inceliği bilmek demektir. Yani işin kendine has sırrını, püf noktasını bilmektir. Bunun gibi nefs-i emmareden (kötülüğü emreden, insanı kötülük yapmaya sevk eden nefsten) kurtulmanın yolu da üç edebe riayetten, üç ince noktaya dikkat etmekten geçer. Bunlar olmadan nefsle mücahede gerçekleşmez. [/SIZE] [SIZE=3][B]Bunlardan ilki mahviyettir.[/B] Yani Allah yolcusu sâlik kendini bütün yaratılmışların en aşağısı olarak görür. Fakiri, zayıfı, güçsüzü düşük görmez, zenginin, muktedirin, meliklerin yanında yer almaz. Halinden şikayet etmez, kimseden bir şey beklemez, başkalarının iyiliğini gözetir. Böyle insanlara fütüvvet ehli denirdi. [/SIZE] [SIZE=3]Hasan Basrî hazretleri de fütüvvet ehlinden bir zat olup, kimi görse kendinden iyi, üstün olduğunu düşünürdü. Bir keresinde şöyle bir olay yaşamıştı: [/SIZE] [SIZE=3][COLOR=#000000]Bir gün [/COLOR][URL="http://semerkanddergisi.com/tag/dicle-nehri/"][COLOR=#000000]Dicle Nehri[/COLOR][/URL][COLOR=#000000] kenarında yürürken, yanında kadın ve şarap rengi içecek bulunan bir adam gördü. Yanındaki kadınla haram işliyor, şarap içiyor zannetti. Bir an için kendisini o adamdan farklı, üstün gördü. O sırada karşı kıyıdan gelmekte olan bir [/COLOR][URL="http://semerkanddergisi.com/tag/sandal/"][COLOR=#000000]sandal[/COLOR][/URL][COLOR=#000000] devrildi. İçindekiler Dicle’nin sularına düştüler. [/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=#000000]Kıyıda kadınla oturmakta olan adam suyun üzerinde yürüyerek gitti, boğulmak üzere olan birini tutup çıkardı. Sonra bir diğerini çıkardı ve dönüp Hasan Basrî hazretlerine “Ey Hasan, hani benden üstündün? Gel birini de sen çıkar sudan!” dedi ve ilave etti: [/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=#000000]“İçtiğim şarap değil şuruptu. Yanımdaki kadın ise annemdi. Sen fütüvvet makamını muhafaza edemedin.”[/COLOR][/SIZE] [SIZE=3][COLOR=#000000]Kimin ne olduğu, akıbetinin ne olacağı bilinmez. “Şu adam inkârcı” dersin, tövbekâr olup müslüman olabilir. Aksi de olur. Onun için kimseden iyi olduğumuzu düşünemeyiz. Şah-ı Nakşibend k.s. hazretleri şöyle buyuruyor: “Bu yola girmek isteyenler kendilerini [/COLOR][URL="http://semerkanddergisi.com/tag/firavun/"][COLOR=#000000]Firavun[/COLOR][/URL][COLOR=#000000]’dan yüz derece aşağı görmedikçe giremezler. Girseler de ilerleyemezler.” [/COLOR] Muhammed Parisa k.s. hazretleri de şöyle buyuruyor: “Nefsini kendi ölçülerinle tartma. Kendini emsalinle, senin gibi olanlarla da kıyaslama. Sadıklarla, sıddıklarla, Allah adamlarıyla kıyasla ki ne kadar iflas ettiğini anlayasın.”[/SIZE] [SIZE=3]Kimsenin kötülüğünü örnek alma, başkaları şöyle yapıyor, ben niye yapmayayım deme. Herkesin kötülüğü kendine zarar verir. Sen Hakk’ın fermanına razı ol. [/SIZE] [SIZE=3]Buyuruluyor ki, “Nefsini dert etmedikçe (onu sorunlu, problemli görmedikçe) mürit yol alamaz.” Hiç kimsenin, nefsinin isyanına karşı çıkmadan ıslah olduğu görülmemiştir. Arifler demiştir ki: “Yaratılmışlar içinde en ahmak, en karanlık varlık nefistir. Yazıklar olsun o insana ki bu cahile köle olur.” [/SIZE] [SIZE=3][B]İkinci edep, setr-i kabahat etmektir.[/B] Yani başkalarının kusurlarını örtmek, ayıplarını ortaya çıkarmamaktır. Kişi, kusurlu kimseyi hatasından vazgeçirmeye çalışır. Fakat bu esnada bile kendini ondan üstün görmez. Kusurundan vazgeçerse de bunu Allah’ın lütfundan bilir, kendinden değil. [/SIZE] [SIZE=3][B]Üçüncüsü de hubb-ı dünyayı terk etmektir.[/B] Yani dünyaya olan sevgiyi terk ederek Allah Tealâ’yı sevmenin bütün sevgilerin üzerinde olduğunu bilmek. Yıkılıp yok olacak dünyayı sevmek aklın işi değildir. Yaratılmışların şerriyle dolu bu yere meyli kişinin cahilliğindendir.[/SIZE] [SIZE=3]Bu üç edebe riayet etmek ve nefsin elinden kurtulmaya çokça gayret etmek gerekir. Allah’ın izniyle böylece kurtuluş mümkün olur. Mehmet Ildırar[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
Üç Edep
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst