Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvufun On Esasi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="mihrimah" data-source="post: 33019" data-attributes="member: 656"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>Zühd</strong></span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Zühd, dünyada mal, şehvet ve her türlü maddi istek ve arzularımızdan -az olsun çok olsun- tıpkı bir ölünün uzaklaştığı gibi uzaklaşmaktır. İbrahim b. Edhem. hazretleri buyurmuştur ki: «Cinsel ilişkiyi adet haline getiren kişiden hayır gelmez». Bu söz daha çok sülik hayatına başladıktan sonra geçerlidir. Nitekim ben de tasavvufa ilk başladığım yıllarda, Şeyh-i Ekber Muhyiddin b. Arabi kaddesallahu sirruhussanii hazretleri beni üç şeyden menetti. 1 - Alaca kıyafet giymekten. Çünkü vahdeti arzulayan kişinin elbisesinin renginde de bir vahdet olması gerekir. Ehlullah nazarında insanın mana ve suret (şekil) birliği gerekli olan bir şeydir. 2 - Asaya yani bastona dayanmak. Bu şu demektir: Masivaya dayanma, dayanılacak tek şey Allah'tır. Dünyada herhangi bir şeye güvenmek öyle bir ağaç parçasına dayanmaktır. Süleyman (a.s,) bir gün asasına dayanmış fakat bir müddetsonra asanın içindeki kurt asayı kemirerek onun yere düşmesine sebep olmuştur. 3 - Aşırı cinsel ilişkiden sakınmak. Buna bir örnek olarak tarikatımızın piranından Üftade hazretleri, efendimiz Aziz Mahmud Hüdai'ye, sülükunun ilk yıllarında evine ancak haftada bir kere gitmesine izin veriyordu. Metinde geçen 'cah' yani makam ve itibar kelimesi insanlar arasında itibar, izzet ve kabul anlamındadır. Bunun haklı veya haksız olması fark etmez. Bir bölgede bir insanın şöhreti ve halkın sevgisi' beraber olabilir. Fakat bu yine de uygun değildir. Ve manevi terakkiye manidir. Bu gibi şeylere olan sevgi, nefsani arzulardan olduğundan onlardan annmak gerekir. Bu gibi mal ve makam sevgisinden annmak tıpkı tabii ölümün insanı dünyadan ayırdığı gibi bir mevt-i fena halidir. İnsan bu makamda bütün nesnelerle ilişkisini keser. Ta ki, bu nesneler kendisine en-gel ve set olmaktan çıkana kadar. Fakat eğer evliyse boşanmaz, öylece devam eder. Evli değil ise, evlenmesi doğru değildir. Çünkü insan genellikle evlilik durumunda zihnini toparlayacak zamanı bulamaz. Halbuki süluk, zinde bir gayret ve dağınık olmayan bir irade ister. Zühdün hakikatı dünya ve ahirette zahid olmaktır. Hz. Peygamber (a.s,) şöyle buyurdu: «Dünya ahiret ehline, iihiret de dünya ehline haramdır. Fakat ehlullaha her ikisi de haramdır.» Yukanda açıklanan zühd dünyayı zihnen terk ediştir. Buna terkoi dünya denir. Fakat 'gerçek anlamda tam zühd ahireti de terketmektir. Yani ahiretin makam ve derecelerine de iltifat etmemektir. Çünkü bunların hepsi mahlüktur. Oysa mahlük gaye olamaz. Yaratan dururken yaratılana meyletmek ve onu hedef almak yanlış ve abestir. Bunun için aşıklar Süleyman (a.s) hazretlerine iltifat etmedikleri gibi onun mülküne ve cennet nimetlerine de iltifat etmediler. Bu, cenneti küçümsemek anlamında alınmamalıdır. Allah'ı müşahede yeri olan Cennet'in, süfiler tarafından küçümsenmesi düşünülemez. Yukarıdaki hadiste geçen 'haram' kelimesi yasak anlamındadır. Normal huküki yasaklar gibi, ahiret ehli için de dünyalık şeylere bağlanmak yasaktır. Çünkü her ikisini, yani dünya ve ahireti beraber yürütmek iddiası, doğu ile batıyı birleştirmek gibi olduğundan imkansızdır. Bunlar iki kuma gibidir ki, birini razı etsen diğerini küstürürsün. Aynı şekilde dünya ehline de böyle yasaklar getirilmiştir. Çünkü köşk, villa ve saraylar yapmak peşinde olanların ahirete vakit ayırması imkansızdır. Veliler Allah'ın özellikle seçtiği kullarıdır.Dünya ve ahiretle irtibatlı olmalan yasaklanmıştır. Bunlar bir hükümdann özel hizmetlerini gören kişilerdir ki, beldeler zabtedip meydanlarda savaşmazlar. Ehl-i dünyanın ahiretten menedilmesi 'hizlan', 'haylület' ve 'tevekkül-i nefs'dir. Nitekim yüce Kur'an'da şöyle buyurulmaktadır: «İyi biliniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer ...»(Enfal, 24). Hz. Peygamberde (s.a.v) şöyle dua etmişti. «Allahım, beni bir an bile nefsimle başbaşa bırakma». Bundan. da anlaşılacaği gibi Allah'tan yardım dilemek gerekir. Ehl-i ahiretin dünyadan, ehl-i dünyanın da ahiretten menedilmesi Allah'ın bir yardımı ve ihsanıdır.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kaynak: Necmeddin Kübra, Tasavuffta On Esas, Bedir Yayınları</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="mihrimah, post: 33019, member: 656"] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][COLOR=red][B]Zühd[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS]Zühd, dünyada mal, şehvet ve her türlü maddi istek ve arzularımızdan -az olsun çok olsun- tıpkı bir ölünün uzaklaştığı gibi uzaklaşmaktır. İbrahim b. Edhem. hazretleri buyurmuştur ki: «Cinsel ilişkiyi adet haline getiren kişiden hayır gelmez». Bu söz daha çok sülik hayatına başladıktan sonra geçerlidir. Nitekim ben de tasavvufa ilk başladığım yıllarda, Şeyh-i Ekber Muhyiddin b. Arabi kaddesallahu sirruhussanii hazretleri beni üç şeyden menetti. 1 - Alaca kıyafet giymekten. Çünkü vahdeti arzulayan kişinin elbisesinin renginde de bir vahdet olması gerekir. Ehlullah nazarında insanın mana ve suret (şekil) birliği gerekli olan bir şeydir. 2 - Asaya yani bastona dayanmak. Bu şu demektir: Masivaya dayanma, dayanılacak tek şey Allah'tır. Dünyada herhangi bir şeye güvenmek öyle bir ağaç parçasına dayanmaktır. Süleyman (a.s,) bir gün asasına dayanmış fakat bir müddetsonra asanın içindeki kurt asayı kemirerek onun yere düşmesine sebep olmuştur. 3 - Aşırı cinsel ilişkiden sakınmak. Buna bir örnek olarak tarikatımızın piranından Üftade hazretleri, efendimiz Aziz Mahmud Hüdai'ye, sülükunun ilk yıllarında evine ancak haftada bir kere gitmesine izin veriyordu. Metinde geçen 'cah' yani makam ve itibar kelimesi insanlar arasında itibar, izzet ve kabul anlamındadır. Bunun haklı veya haksız olması fark etmez. Bir bölgede bir insanın şöhreti ve halkın sevgisi' beraber olabilir. Fakat bu yine de uygun değildir. Ve manevi terakkiye manidir. Bu gibi şeylere olan sevgi, nefsani arzulardan olduğundan onlardan annmak gerekir. Bu gibi mal ve makam sevgisinden annmak tıpkı tabii ölümün insanı dünyadan ayırdığı gibi bir mevt-i fena halidir. İnsan bu makamda bütün nesnelerle ilişkisini keser. Ta ki, bu nesneler kendisine en-gel ve set olmaktan çıkana kadar. Fakat eğer evliyse boşanmaz, öylece devam eder. Evli değil ise, evlenmesi doğru değildir. Çünkü insan genellikle evlilik durumunda zihnini toparlayacak zamanı bulamaz. Halbuki süluk, zinde bir gayret ve dağınık olmayan bir irade ister. Zühdün hakikatı dünya ve ahirette zahid olmaktır. Hz. Peygamber (a.s,) şöyle buyurdu: «Dünya ahiret ehline, iihiret de dünya ehline haramdır. Fakat ehlullaha her ikisi de haramdır.» Yukanda açıklanan zühd dünyayı zihnen terk ediştir. Buna terkoi dünya denir. Fakat 'gerçek anlamda tam zühd ahireti de terketmektir. Yani ahiretin makam ve derecelerine de iltifat etmemektir. Çünkü bunların hepsi mahlüktur. Oysa mahlük gaye olamaz. Yaratan dururken yaratılana meyletmek ve onu hedef almak yanlış ve abestir. Bunun için aşıklar Süleyman (a.s) hazretlerine iltifat etmedikleri gibi onun mülküne ve cennet nimetlerine de iltifat etmediler. Bu, cenneti küçümsemek anlamında alınmamalıdır. Allah'ı müşahede yeri olan Cennet'in, süfiler tarafından küçümsenmesi düşünülemez. Yukarıdaki hadiste geçen 'haram' kelimesi yasak anlamındadır. Normal huküki yasaklar gibi, ahiret ehli için de dünyalık şeylere bağlanmak yasaktır. Çünkü her ikisini, yani dünya ve ahireti beraber yürütmek iddiası, doğu ile batıyı birleştirmek gibi olduğundan imkansızdır. Bunlar iki kuma gibidir ki, birini razı etsen diğerini küstürürsün. Aynı şekilde dünya ehline de böyle yasaklar getirilmiştir. Çünkü köşk, villa ve saraylar yapmak peşinde olanların ahirete vakit ayırması imkansızdır. Veliler Allah'ın özellikle seçtiği kullarıdır.Dünya ve ahiretle irtibatlı olmalan yasaklanmıştır. Bunlar bir hükümdann özel hizmetlerini gören kişilerdir ki, beldeler zabtedip meydanlarda savaşmazlar. Ehl-i dünyanın ahiretten menedilmesi 'hizlan', 'haylület' ve 'tevekkül-i nefs'dir. Nitekim yüce Kur'an'da şöyle buyurulmaktadır: «İyi biliniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer ...»(Enfal, 24). Hz. Peygamberde (s.a.v) şöyle dua etmişti. «Allahım, beni bir an bile nefsimle başbaşa bırakma». Bundan. da anlaşılacaği gibi Allah'tan yardım dilemek gerekir. Ehl-i ahiretin dünyadan, ehl-i dünyanın da ahiretten menedilmesi Allah'ın bir yardımı ve ihsanıdır.[/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS]Kaynak: Necmeddin Kübra, Tasavuffta On Esas, Bedir Yayınları[/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Tasavvufun On Esasi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst